İlmen m edile ilk ili ii ğer şu dakikada garbi Avrupa- da cereyan eden hâdiseler, in- #anlık bakımından derin bir fecaate bu- lanmış olmasaydı, bu yeni harbin uzak- tan seyirciliğini yapmak kadar enteresan bir şey tasavvur ödilemezdi. Hâdiselere ald tafsilâtı ve hikâyeleri takib ettikçe görüyoruz ki bu yeni harb ile eski harb- ler arasında hiçbir münasebet yoktur. Eski harbler deği', hattâ, son sayfası henüz yirmi sene evvel kapanmış olan © dehşeti ile meşhur Cihan Harbile dahi bugünkü muharebe arasında (benzerlik aranılamaz. Yirmi sene içinde bu dünya- da her şey çok değişti. Âdetler, ahlâklar, zevkler, fikirler, bilgiler bakımından gördüğümüz değişmelerin bir kısmı bazı sahalarda çok derindir. Fokat, o zaman yaşamış ve Cihan Harbinin cereyanım dikkatle takib etmiş lan bir insan. eğer bugünkü harbi de ayni dikkatle takib e- decek olursa görmekte gecikemez ki yir- mi sene içinde dünya, bilhassa harb ba- kımından çok değişmiştir. Bunun: içindir ki, garb cephesinin vukyatını - uzaktan seyrederken, bu kâdiselerin şu dakikada dünya siyaseti bakımından alâksları ile meşgul olmaya Hüzün görmüyorum. Çün kü, henüz cereyan halinde bulunan bir takım hüdiselerin neticeleri şimdiden takribi tahminler yapmaya bi- Je imkân yoktur. Bugün için müsbet olan gudur ki dünyada, yeni bir devir açılma- ını icab edecek derecede büyük bir de- ğişme vardır. Harbin neticesi ne olursa olsun, kim galib gelirse gelsin, bu değiş- me artık bir emri vakidir. Bugünlük tesbit Silecek vakıa şudur: Eski muhareeblerde ve hattâ bunların en büyük, en «müterakkisi» ve - söz gelişi - en «medenisi> olan Cihan Harbinde dahi dövüşen insandı. Bugün dövüşen şey İn- san değil, makine ve motördür. Bir haf- tadanberi, dikkatle okuduğumuz harb raporlarında ve harb hikâyelerinde artık şüvarinin ismi geçtiği yoklur. Piyadenin adı pek nadir olarak zikrediliyor. Cephe- lerde adı zikredilen zirhli kıt'a, motörlü kıt'adır. Döv arhtır, motördür. Bundan dolayıdır ki bir ordu. nun en büyük mühimmatı benzin, kuvvetli silâhı motör olmuş bulunuyor. Belki bugünün de kendisine mü? en ©. süvamisi var. Fakat, bu süvari atlı değil, kanadlı, yerde değil, gökledir. Öyle bir süvari ki sade keşif için kullamimıyor. Bizzat harbediyor ve bir muharebenin kazanılması ve kaybedilmesi üzerinde doğrudan doğruya mi bir faaliyet sarfedebiliyor. Bundan dolayıdır ki, harb bir memleketin aynı zamanda dört köşe- gini birden istilâ edebiliyor ve gene bun- dan dolayıdır ki bütün eski strateji, hat- t4 ana prensiplerine varıncıya kadar, bu balden .müteessir oluyor, yan! değişiyor. O kadar değişiyor ki harb başlamazdan evvel, yahud ilk günlerinde, Lehistan barbinin neticelerinden sunra dahi, en dikkatli gözler, mubarebenin buğün ta- 'kib ettiği cereyanı tasavvur edemiyordu, Modern harb, yeni çehresini bütün dün- yaya ancak şu bir haftadanberi cereyan eden vukuat ile göstermiştir. * Değişiklik dediğim şey budur. Eğer bu değişmenin ffkirler üzerindeki tesirleri" ne de bir göz atarsak şunu görürüz: Yir- mi sene İçinde insanlık, en büyük terak- İkiyi ve en büyük inkılâbı harb tekniğin- de ve strateji sahasında yapmuştır. Bu- ;Dun Insarlığa şeref verici bir terakki ol- duğunu idâin etmeğe bilmem cesaret e- âilebilir mi? İnsanlık yirmi sene içinde, yalnız tahrib ötmeği düşünmüş ve bin insan neslinin emek mahsulü olan bir medeniyeti yıkmak için mümkün oan ber icadı yapmıştır. Eğer bu medeniyet, bir gün batacak olursa, bu neticeyi onun tamamile hak etmiş olacağını hükmede- biliriz! Muhittin c Bisgan Amerika ordusu 50 bin fayyareye sahib olacak Vaşington, 17 (A A.) — Kongre Ruz- valtin istediği tahsisatı kabul etmiştir. Ordu ve bahriye 50.000 tayyareye sahib olacak, donanma 500 cüzütamdan teşek- Kd1 edetektir. Muvazzaf ordu 280.00), “milis ordusu 300000 kişilik olacaktır. Bir milyon ağkere kifayet edecek ka- dar malzeme ve techizatın hazır bulun üzerinde | b yordu. Şöyle söyledi: ğiştirir gibi meslek değiştirmektedir. Eski vatman Şimdi Nazır oldu Çörçilin © harb kabinesinde mesai ve mi& hizmet İnazırı olan Bevin vaktile Bristo'da İvatmanlık ederdi. (Pek az tahsili var dı. On bir yaşında iken bir çiftikte yirmi kuruş hafta- lıkla Oo yanaşmalık İ yapmıştı. 1910 da Londrada aktedilen bir toplantıda amele murahhası olarak bu- lunmuş, asıl şöhretini 1921 de rıhtım a- melesini temsilen, onların hakkını kuv- vetli bir şekilde müdafaa eyliyerek ka- zanmıştır. 30 bin İngiliz lirasına malolan bir.hakaret Garb cephesinde, Bale şehrinin gar- bında, vukua gelen garib bir hâdiseyi anlatalım. Cephede bir Alman #pikeri, İboparlörden Fransızlara lisanen tecavüz- İde bulunmuş, buna mukabele eden Fran- İsiz spikeri, Hitleri tahkir eden sözler çsarfetmiş, bunun üzerine Nazi spiker tü- feğe sarılmış ve Fransız haporlörünü sus- | buruş. fakat Fransızlar da durmamış, makineli tüfeklerle ateş açmışlar, AL / manlar bilmukabele ağır topçu âteşile karşılarındekini iskât etmişler, neticede bu hâdisenin cereyan ettiği mıntaka yay- ım ateş altında kalmış, sonunda her Ikl taraf ta zusunca"30 bin İngiliz lirası kıy- metinde cephane harcandığı anlaşılmış. tar. Dünyanın en pahalı kitabı Dünyanın en pahalı kitabı İngiliz mü- zesinin yeni neşrettiği kataloğdur. 1989 senesi Künunusanisinde neşrine başlanı- lan bu kataloğun kırkıncı elldi geçenler- de çıkmıştır. 250 eildden ibaret bulunan İpâtün kataloğun #atı 920 İngiliz dır. Bu kataloğu atmak istiyenler: yası şimdiye kadar ancak on yedidir. Ka- taloğım intişarı şimdilik tatil edilmiştir. Harbden sonra tekrar neşrine başlana - caktır. İŞTER Türk gazeteleri bugünden itibaren sa; tirimek imkân: da azaldıkça azeldi. Muharebeden evvel kilosunu takriben 9 kuruşa alıyorduk. Muharebenin ilânını takib eden avda derken 27 yi buldu. Hiç olmazsa istediğimiz kadar bulabil- iNAN, İSTER Müstemlekelerde milyon kazanmış bir Fransız hayatını — Bülün mesele ilk on bin altını kazanmakta Serra da günün en İkârli işini şuyuundan evvel sezerek görrlek de- İNAN, Ter, bumun iki sebebi var, birincisi Türk parasını korumak- tır, fakat ikinci sebeb daha mühim: Elde kâğıd kalmadı. ge- Müvaffakiyet ve 18 — para denilen nesnelerde kuvvetli bir mıknatisiyet hassası mevcuddur. İnsanın önünde uzun bir relerinin gelmeleri etmesi ihtimali pek | genini sasersane sanmasın ay | Hergün bir fıkra Pazar günü asansöre i binen 3 o Mübalâğcer, tanıdıklarından biri - : nini apartımanının yüksekliğini şu i tarzda anletmaştı; İ — Alt katlan. asansöre binersiniz. i Asansör, süratle çıktığı kalde ancak ; $ yartm saat sonra, üst kata varabik - ; yor. Mübalâğacıy dinliyenlerden biri: — Benim bir tanıdığımın apartıma- ns bundön çok yüksek olma? di, : : i # kata varabiliyor. v Mübalâğak şaşırmıştı: — Bu kadar da olmez. — Niçin olmasın, asansörün kapı - İ sında «Pozar günleri asansörle çıkı - $ lamaz» yanık bir köğd asılıdır da... ? M 4 Harb gemilerinin masrafları ne kadardır? İngiliz filosuna mensub zırhlılardan her birinin masrafı heltada 7 ilâ 10.000 İngiliz lresy arasındadır. Masraf reko- runu 41.000 ton cesametinde bulunan! Hood zırhlısı kazanmaktadır. Haftalık masrafı 10.000 İngiliz. lirasıdır, yani se-! İnede 520.000 liradır. Bizin paramızla |2.860.000 lira-... Hood'den küçük zırblılarla sıffı harbi kruvazörlerinin senede 400.000 İngiliz M-! ; i i i i ; : ; i | İSTER yialarını tehdid etti- | sek, bayıro da yok. — Bu defa deniz Miriz, diyorduk, öyle fiat 18 kuruşa çıktı, Ena: EE hste veya büyük bir küme halinde belirmeleri için ilk zer- ekseriya kifayet eder. Arkasının sökün çoktur. Holanda Kraliçesi Londraya Nasıl gitti? İngiliz gazetele- ri Holandanın Al marlar tarafından istilâsı Üzerine Londraya iltica et- Mek Oo mecburiye. tinde Kalan Holan. da kraliçesi ViL belminanın istas- yona vardığı za- man pek yorgun ve müteessir gö- ründüğünü, omü. zunda açık mavi bir çantada bir güz mas kesi taşımakta olduğunu yazıyorlar. Kraliçe Vilhelmina, radyoda < tebaasına hitaben beşrettiği bir hitabede, vaziyeti olduğu gibi anlattıktan sonra, bugün O- range hanedanının kurtulmuş bulundu. Bunu, günün birinde de tekrar ana va- tanlarına kavuşacaklarını söylemiştir. Kraliçe 60 yaşındadır ve 42 senedenberi de ülkesinin hükümdarıdır. Burada kra- Tondraya ayak bastıktan sonra Fransadaki İngiliz ordusu şaraba alışama!... Fransaya gelen İngiliz ordusu efradı in husus! şarablar ihzar eden Fransız şarab fabrikaları faaliyetlerinin boşa git- Eğini anlamışlardır. İngiliz askerlerini şaraba alıştırmak" kabil olmamıştır. Şa - rab ancak bbir kısım zabitler tarafından bira getirmenin pek güç, hattâ imkânsız olduğunu gören İngilizler, derhal faalf- yete geçerek şimal! Fransada bulunan kü çük Fransız bira imalâthanelerini satm almışlar ve İngiliz çeşnisi fzere mühim Fakat burada kukuk! bir mesele ortaya çıkmıştır. Fransada İngilizler tarafından imal edilen biralar orduya ingilizce eti- ketler taşıyan ve İngiliz ismile anılan şi- İİ geler içinde satılmaktadır. İngiltere ma- t8bi bulunduğunu ileri sürmektedir. Buna İngiltere harbiye he- zareti itiraz eylemektedir. ; INANMA!T Dünya ahvali karıştığı sıralarda: yolu açıktır, istediğimiz kadar getirebi- olacağını sanıyorduk, fakat olmadı. Bu viziyette dün yapılan hesebların bugünkü vaziyete uyacağına, bugün yapılan hesabın da yarın doğru çıksca. INANMA!T Sözün kısası Hazıra konmak E. Ekrem Talu uvarlarda afişler görüyorum: Gün batarken. Sinemacılığın dünya şah, eseri, Oyniyanlar filân ve falân meşhur yi. © Mütarekenin Sik günlerinde, henüz için .' den sıyrıktığımız Harbi Urnumünir © -ama İki genç gönlümde bıraktığı elim intıvularını * kâğıd Üzerine.koyarak Uk romanımı yazm” ve ona bu adı kendi karihamdan ben ver - miştim. * Hiçbir kıymeti yokken, eser nasılsa tuttu. Okundu; £endine göre bir şöhret yaptı. Şim. di, başka yerde çevrilmiş herhangi bir filme bizim balkımızın rağbetini çekmek için, fn ;min asil adını kâfi görmiyenler ona, perva, lsızca bizim romanın şöhret kazanmış adini *veriyormuşlar. Birkaç gündenberidir Ankarada temsil ve. ren İstanbul Şehir Tiyatrosunun reportuva, rında bana yabancı gelmiyen bir piyes ismi daha gördüm: Sözün kısası! Benelerdenberi gazetemde işgal eylediğim İşu köşenin ünyammı da, muharrir şöylece ibenimseyi vermiş. tabirdir diyelim, fakat «gün batarken» benim öz malımdır, Ve kimsenin, hiç kimsenin bü Ayni ünvan altında n6 bir öser neşretmeğe, ne de bir film göstermeğe hakkı yoktur, ol. mamalıdır. Bütün bunlar, binde bir telif hakkı kanu, nunun benüz tam manasile mevcud ve mer'i olmamasından ileri geliyor Böyle müessir bir kanun akmuş olsuydı şüphesiz kı benim, ki. tabunım şöhretini istismar edenlere: karşi hakkımı korurdu. «Gün batarken» filmi mevzu itibarlle be. nim romanımkinden bambaşkadır. Daha fe, na olduğunu da iddin etmiyorum. Ancak, o, Jabilirdi. Ve benim eserimin şöhretine'de pek Mâ nakise iras eder, maddi manevi menfsat,, Jerime dokunur, hatt belki de benlm kendim. ee muayyen ve müesses kanaatlerime, idea » lime aykırı da düşerek, işin iç yüzünü bil miyenler nazarında seciyem hakkında fena fikirler do verebilirdi. x Bu hazıra konmak, müesses göhretlerden istifade etmek teamülünden herhalde vaz « geçmeliyiz. Bunun için de, geşen neşriyat kongresinde esasları tesbit edilen hakkı te, Mf kanununu biran evvel hazırlamak, Çıkar, FEK ve mer'iye mevkiine koymak lâzım Hez ferdin, her türlü hakları mahfuz bu « lunan bü memlekette yazı emekçilerinin da şimdiye kadar ihmal edilmiş haklarının dü, şünülme ve korunma zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir. - Gi Gi İse Müttefik donanma iskenderiyeye döndü Kahire 17 (Hususi) — Büyük deniz manevraları yapmak üzere Akdenize a - çılmış olan İngiliz, Fransız donanmaları İkıgön İskenderiyeye dönmüşlerdir. Diğer faraftan Mısır bugün İngiliz va- tandaşları arasından, mahalli müdafaa teşkilâtında çalışmak üzere gönüllü top- lamıya başlamıştır. Şimdiden bir çok kişi gönüllü yazık mıştır. Sivil ve askeri sahalarda bütün ihtiyat tedbirleri alınmıştır. Havada, de- nizde, karada da büyük teyakkuz göste- rilmektedir. Mısıra Avustralya kıt'aları çıkarıldı Londra, 17 -- Harbişe nezareti Avus- jmekte israr eylemişlerdir. Bir hayli kala: | seferi kuvvetin -Mişırğa karaya (çıkarıl- pi balik olan İngiliz ordusuna İngiltereden | makta olduğunu bildirmektedir. Bu kıf'alar Filistine hareket etmekte. dirler. Mısırda ihtiyat tedbirleri Londra 17 (Hususi) — Misir hükümeti, slâığı ihtiyat tedbirleri cümlesinden ola. rak. bügün: müzede bulunan tarihi ve radd! kıymeti haiz eşyaları ve bu me yanda Tutankamon kralının altından tas butumu başka yere nakletmiştir. ihtikâra karşı yeni tedbirler alınıyor Ankara 17 (Hususi) — Ticaret ve Ma» Myo Vekâlelleri ihtikârla mücadele ct» rafındaki Bazı tedbirler alınması için xewhtelif karammame projeleri hazirla « uşlardır. Bu kararnamelerle tacirler ve İperakendecilerin ihtikör yapmaları önle- İnecektir. Muhtellt maddelerin satiş fi « atları bu arada yeni bir şekle sokulmak tadır. Sabık Kayserin şatosunda Bern 17 (A.A.) — Neto Züricher Ze « #tung, Alman ordusunun sabık Kayser Yilhelinin #kamet ettiği Doon şatosuna Bir ihtiram kıt'ası koymuşlardır.