11 Nisan 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

11 Nisan 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RON POSTA Nisan 11 astahkiz geçirdiğim geçen hafta içinde bazan radyo ile kendimi Avutmıya çalıştım. Bir aralık İtalyan rad yosunun türkçe neşriyatma tesadii et tim. Meğerse İtalyanlar, Türklere r. İle italyanca dersi veriyorlarmış. Dinle - diğim dersin otur beşinci ders olduğuna hocalık eden hanımın sözlerinden anla - dım. Radyo İle dil dersi vermenin, yupa- cak iş balamıyanlara mahsus bir fanteri olduğuna kaniim, Bence, raiyo fle ders vermek, beyhude yere esir zerratın ra — batsız etmek, yahud radyo dinleyicilerini kür bıçakla traş etmek demektir. Fakat, bize bu tarafı lizm deği), onu İtalya yad- yosu düşünsün. Ders esnasında bir noktu dikkatimi celbetti: Radyodaki kötü teliffuzlu hoca, filleri izah ederken mazii şuhudi, hikâ - yelhal, Mikâyei nakli gibi tabirler kulle- mıyor. Güldüm; bir kere, radyo İle ders vermek bir fantezidir; sonra da Türkiye- de italyanca öğrenmeğe heves edeceklere hitaben verilen bir derste bu nevi ta - birleri kullanmanın manası yoktur; çün- kü, Türkiyede ne gramer vardır, ne de Wilah, Roma radyosunun italyanca ho - tası, eline geçirdiği herhangi bir meto - du radyo vastasile okuyup giderken dü- yünmüyor ki Tüskiyede bu nevi ıstılah- ları bilen nesfl artık italyanca öğrenecek yaşı geçmiştir. Öğrenmek istiyecek nesil İçin de bu tabirler, çince kadar uzaktır! * Hartelık insanları dalma bedbin dü - şüncelere sevkeder. Ben de radyonun v- yandırdığı bu fikirlerin tesirile bir takım kara düşüncelere daldım ve okuyucula - rımı temin ederim ki bu dersi takib eden baberler arasında Roma radyosunun ne. ler söylediğinin farkına bile varmadım. Bilmiyorum, hangi kalem veya söz 4- Jamımız tarafından icad edilmiş bir ke- me var ki biz bunu son senelerde sık sik ve bol bol kullanıyoruz: Kalkınma keli - mesi, zirai kalkınma, iktisadi kalkınma, sanayi kalkınması... ve ilh. radyoyu inlerken benim de zihnimden bir takım ka'kınma hareketleri geçti: Dü kalkın - Mas, gramer kalkınması, fikir kalkın - ması... Her tarafı kalkınmaya, syaklan- mıya ve yürümeğe mühtaç olan memle - ketimizde zirai, İktisadi, sinsi vesaire gi- bi kalkınma hareketlerinin yanında bir &c bu nevi kalkınma hareketleri yapmı « ya ihtiyacımız vardır. İlalyan radyosu - bun, bana bu ihtiyacı derin hissettiren müdahalesi ile düşünürken O zihnimden geçti. Evvelâ, dil bahsinde, türkçemiz Avrupa üilerinin yanıbaşında günden güne şe- #i giden bir vaziyet içindedir, Meselâ Av- rupa dilleri mütemadiyen vuzuha gider - İnsanların çoğu hasud ve kıdkançtır, yekdiğerinden an- | cak derece ve gömlek farkı ile ayrılırlar, bazılarının da ta- bildir, makuldur. Bu itibarla mazerete müstahaktır, bazı - iarımmiki Ohaslalık (derecesine, varır, adamı (içinden Gündüzleri gelirler Borcu çek olan bir adama, bir «- kadaşı: $ o— Kendimi biran için senin yerine İ koyuyorum da vaziyetin kötülüğünü İ anlıyorum. Geceleri sabaha kadar w- i yuyamayorsundur, dedi. 6 ; Borcu çok olan güldü: i Borcun olmadığı için bilmiyor- i £ sun, diye cevab verdi, geceleri İve i Londra radyosumm ingilizce neşriya-|i Keme! uyuyorum. Alacaklılar Me © $ eeklerm istemek için ancak gündüz- tını diriliyenler, bilhasen havadis vereni: |... gelirler, yumuşak sesli, temiz konuşuşlu, iyi yı 5” İ tişmiş spikerlerin kim olduklarını merak etmişlerdir. İşte, size baş spiker Btuard Hibberdin bir resmi... Kendisi dahili havadisleri 0- kurken, dehili havadis sekreteri son ge- len birkaç haberi daha önüne koyuyor. Şayanı dikkat olan şudur ki, Londra #pikerleri, dinleyicilerinin kiç biri türa- fından görülmedikleri halde vazifeleri Jbaşında mokin giymek itiyadındadırlar. İngiliz zabıtasının yeni ihtira aletleri İngiltere emniyeti “umumiye binası 20000 sterlin sarfile daha ( genişletile- cektir. Bu suretle en yeni ihtira wletlerinden lâyikile istifade edilmek imkân Ola caktır. İngiliz zabıtasınca kullanılan en son icadlardan biri, «Epidiascop» denilen bir 8 İnsanları yekdiğerinden ayıran fark Mes'ud musun, hayatta muvaffak mı oldun, her şey sana gülüyor mu, saadetini, muvaffekiyetini, talihini saklamak için bir münzevi hayatı yaşamıya mecbur değilsin, fakat kendini bir prejektörle tenvir eğilmişçesine görünür hale parmamzul İ Sözün kasa Bedava Nama, E Eksen Tal B ağ sahibi, ve meraklı bir daş - tum, Balisini piyasada bulmak üşkül diye, bana kendi üzümünden, ge- ne kendi elile yapılmış bir binlik sirke verdi, “Geçen akşam dolsben bir köşesinde gö- Züme ilişen şişeyi alıp oMmuhtevasından kullanmak üzere iken, aklıma meşhur söz temsili geldi; «Bedava sirke baldan tatlıdır!». Kendi kendime gülümsedim, ve — Acaba gerçekten öyle midir? Şunu hele bir tadayım.. dedim. Geçen sonbahardanberi üzerinden ge- çen zamanın tesirile baruta dönmüş olan keskin mayi evvelâ ağsmın gışasına, sonra da gırtlağımın sigaradan tâharrüş etmiş cidarlarına değer değmez, gözlerim- den yaş fışkırdı. Hatırladığım bu darbı mesel de, me- ger diğer pek çoğu gibi sahle imiş! İnsan, he kadar kemale erdim zannetse de, bir an geliyor ki çocuktan beter oluyor; se - nelerin verdiği tecrübeyi kale almıyarak hangi bir çetin mücadelenin, ağır küle - tin neticesi olmıyan başarıların tesiri ne kadar çabuk geçen birer muvakkat sar- hoşluktan başka bir şey olmadıklarını bilmem Tâzum gelmez mı idi? Kızgın bir yez güneşinin alımda dik bir yokuşu, sırtta ağır bir yükie tım mandıktan sonra varılan gölgeli düzlü - gün keyfini hangi otomobil yolcusu duy- muştur? Gündelik kazançtan artırılıp, tene #a- ine biriktirilen para e yapılan kulübe - nin safası, piyangodan çıkmış bir ikra « miye ile satın alınan sarayda var mudir? Dünyada, saadet denilen şeyin emek - siz istihsali herkese seyyanen m i Olsaydı, acaba ona saadet İ idik? İnsanlığın en mühim hazlarındar biri, gönlünde taşıdığı emelin tahakkuku için çalışmak, didinmek ve onun tahakkuku- na yavaş yavaş erişmekte olduğunu his- setmektir, Zakmetsiz, mücadelesiz, bir - denbire kavuşulan emele bence © güzel «emel adını vermek bile yerinde değikr dir. Köylünün kendi ekmeği, hamuruna z yeni yeni denemelere kalkışıyor. Senesi. getirmekten de çekin. edin sie b lan bak emmi Ben bu sözün hakikat olabileceğine nasıl ihtimal verebildim? Şimdi, şu dakikada Ss O Z A R A Ss I N BD A toyluğumdan utanıyorum. Bedavanın, bu yoldaki iddianın âksine ensar serammane anan sanı olarak pek an olduğunu hâlâ öğrene- Londra radyosu “ ni ? Yeni gelin memiş A ella Mi anal Baş spikeri Hergün bir fıkra Tocları Hayatta kolay muvaffakiyetlerin, her Tayışa göre hayat karşısında bir variyet #bşı vardır. "Türk milletinin yeni nesil - Teri bu anlayış ve bu duruş bakımından ken bisimki manasizlığa doğru vürüyor. Avrupalilaşmmıyacak olursa yaşamakta bi- Bir Avrupa dili ile yazılmış herhengi bir linmez müşkü'âta uğrar, Halbuki dilimiz sayfayı türkçeye #amamen doğru olarak Avrupanın dil nizamına syturı olursa bakledebileceklerimizin azalmasına mu-) anlayışımız onunie hemahenk olabilir kabil, aramızda ecnebi dili bilemerin #-,mi Denilebilir ki, Avrupaya giden genç- dedi günden güne artıyor. Demek ki,/lerimiz, Avrupanın kafasını o Avrupanini bunlar Hirkçeyi iyi bilmiyorlar. Halbuki, İkendi dillerile öğrenmiyorlar m1? Hayır, Avrupa milletleri arasinda her ferd, ev -İimsan bayat anlayışını ancâk ama dhi ile mii- velâ kendi dilini iyi bilir, sonra da ec -İyapabilir bir mahlöktür. Hiç değils nebi diline vukuf peydasına çalışır. Biz-|M insan, ancak kültürünü ana dili alettir ki, zamanımızın «sihirli lâmbas s7İve pahalı «taç kaldırmak, usulü kalktı-İ kendi alnının teri karıştığı için, bizim en mahiyetinde olan bir plet vasıtasile, €n İğındanberi, sun'i çiçeklerle süslü taclarİhas francilamızdan lezzetli gelir. küçük bir şeyin porde üzerinde birçok |kullanmak modam gittikçe o kökleşiyor. O Bedava onun için yavandır. Ondaki ya- defalar büyültülmüş şekli görülmektedir. | Ancak, her gelinin kendine göre bir taç| yancı cazibe adi bir kadının yüzündeki Bu surelle en ufak izler hakkında Mi İşekli çizdirmek istediği (tabiidir. Yeni boya gibi çarçabuk silinir, sihri zail olur, yıkile tetkikat yapılabiliyor. moda gelin tacları arasmda yukarıda SÖr-| v« bir an için temin eyliyor gibi görünen Yeni binaya, birçok casus ve hırsızla. |düğünüz resim, Xandrada yapılan Dir) şasdan daima urta kalan, acılığı fuzuli Ta aid 600.000 parmak izi de yerleştirile. düğünün en serif manzarasını teşkil elrİ) 5 minnetle katmerleşmiş garib bir hu- eek ve bu çök mühim koleksiyon ateş te- (miştir. : mardan ibarettir. sir etmez çelik dolablar içinde şaklana-| Bü güzel İngiliz kızının başındeki taç, Bedava sirke. kaç paralık şey? İşte İciklar. iportakal kari, bile şeklinde ya- ağzını yaktı, giri a ei Hani» senaneasaamasmnanasseesns sensen vara sasanaamasyananesuna | ALİ İRAT. yanından gelinin yüzüne ve ya tatlılığı. haldveti.. Jezzetir,. TAKVİM de »'an şev bunun aksidir. Hergün Anm- dölü ajansının telgraflarını okurken fe- na tercümenin izlerine tesadüf ederim. Meselâ, bugün, İngilterede, bitaraflarla ticaret yapmak fzere teşkil edilen bir şir- kete ald telgrafı okurken gördüm ki in- gilizcede şirket manasım ifade erlen Cor- poratin kelimesini bizim mirtereim kor- porasyon âlye tercüme etmiş. Corpora - tionnun ingilizcede ne demek n'duğunu bilmemek ayib olmasa bile korporasyon kelimesinin Kallamldığı yerdeki mana sırlığını anlamamak kabahat deği) mi -| dir? Saniyen, Avrupa dilleri hergün daha mkı bir inzibat içine girerken bizim türkçe hergfin Zaha aciklı bir anarşiye doğru gidiyor. Hele buzünkü ilk mek - teblerde okuyan nesiller büyüsün ve ha- yata karışım, âtlin nasil bir curcuna içine girmiş olduğunu ve baba ile oğul ara « &ında anlaşma imkânı kalmadığını aml o zaman göreceğiz! BaHser., dil bahsinde Avrupa Ve karşı koruya bu vaziyette bulunan bir beslin kafası, #ikir seviyesi Avrupa ile bir â - Sanda olabilir mi? Yirminci asrın kendi- sine mahsus br hayat anlayışı ve bu an- pen ve onunla ifade eden insandır. Ayru- payı Avrupalıların dillerile an'amak vej İ öğrenmek demek, Türk oltnazdan evvel.| İ İngiliz, Fransız, Alman ve ilh.. olmak demektir. Ne zaman bizim kafalarımız da türkçenin kelimeleri Oingi'izeenin. İfransızcanın. almancanın vesairenin keli- melerine kilim bir varlık ezhibi olurlar-| sn biz de o zaman milli ve avni zamanda | İ Avrupa'ı insan oluruz. ! ... Bunlara deha birçok düşünceleri İlâve edebiliriz. Bahsi şununla külâsa e - delim: Tam manasile milli olan bir ka-| fa kalkınmasına çok muhtacız! Mehittin Birgen İ İNAN, ISTER İSTER Bir arkadaş anlattı: —Dün gece uykamu'da feda ederek, sabahın iki buçuğu- na kadar yekdiğerine zıd, düşman Be kağar radyo istasyonu Yârsa bepsini de dirilediin ve dinledikçe de net aldım. Hepsi | kümiermadır.» İSTER iINAN, “İSTER, «Dünyanın dört ! de yalnız bir noktada yekdiğerile ittihad ettiler, O nokta cephesinde hiçbir şey olamaz. Orada mutlak bip sükün hü- muzlarına beyaz bir duvak düşmekte- ri e alkali Gücüm yettikçe, bizim köşe bakka - lından, parasını tezgiğun üzerine İrla - Çocuklarda” bağım öksürüğünü kesiveren çare deri, yazılarımın üzerine eğile eğile feri kaçan gözlerimin nuru karışıyor! 10.000 kadem kadar irtifan çıkarılmakta we orada bir saat kadar uçurulmaktadır. Bu açık havanın çocuk üzerinde muci», zevi bir tesiri görülüyor. Böylece üç defa Karadeniz ve Marmara hetları yaz tarifeleri hazırlandı Deniuyolları İdaresi vapurlarının Korade, den eser kalmıyor. İNANMA! Kaçak et satan bir adam yakalandı Bir müddetienberi evinde kaçak el ke , İrek sattığı tesbit edilen Küçükpezardı Ha - cıkadın mabalesinde oturan Kâzımın evin. de dün şabitaca bir araştırma yapılarak kilo sığır Kemiği ile sekiz buçuk Kilo sığır ct köşesi ateş içinde kalabilir, fakat garb INANMAT

Bu sayıdan diğer sayfalar: