Yıldız, annesi ve babası konsere git- mişlerdi. Sahneye yakın locada oturuyorlardı, Yıldızın bir portakalı vardı. #ü ve oradan zıpladı. Artist yere düştü. Sesi kesilmişti. Portakal ağzından çıkmıyordu. Yeni hilmecemiz Resimdeki adama dikkat ödiniz. şi. nin başındadır. Çalışıyor. Fakat rexam resmi yaparken dikkat etmemiş, elinde tuttuğu şeyi de resimde göstermesi icab ederken göstermemşi. Okuyucularım ressamın resimde gös- termediği şeyin ne olabileceğini - düşü. nün. Bulursanız, adamın İşinin de ne işi olduğunu buldunuz demektir. O zaman resmi gazeteden kesiniz ve bize Bönde- riniz. Doğru bilenlerden bir Kişiye bir kol #aati, diğer elli kişiye de ayrı ayrı güzel ve kıymetli hediyeler vereceğiz. Bilme. ceye cevab verme müddeti »n beş gün. dür. Bilmece cevabını bize gönderdiği. niz zarfın üzerine «Bilmece» kelimesini ii nin gazetedeki çıktığı tarihi üm dn 4 ) LU N Konser başladığı zaman; Yıldız; e- linde portakal dinliyordu. —d Portakal nasılsa elinden kayiver- zina girdi. Konserde bulunanlar Yıldızların ü- zerine hücum ettiler, onları kapı dışa- rı attılar, “Kol saati ? : veriyoruz dibinde oturdular, Lorel başını kaşıdı: Hardi ceblerini yokladı: — Bilmem Lorelj. — Hardi cebine neye baktın? — Soğuk var, dedin de bende de var mi diye baktım. — Soğuk cebde olur mu? — Sahi olur mu? — Olmaz ya.. soğuk harrada olur. — Ben havaya çıkıp, oradan alıp ge- tirecek miyim? — Yok canım o kendi gelir, Buyursun. Hardi sen şaşırdın mı? Ben mi, neye şaşırayım. — Neye şaşırayım mi da söz mü; şa- şırmış olmasan böyle konuşmazsın, ben sana soğuk var diyorum, sen saçmalı- yorsun, — Saçmalıyorum. Çünkü saçmala- mazsam dohacağım gibi geliyor. — Bir otele gitsek ne dersin. — İyi olur, derim, bedava en lüksünde bir gece kalırız, — Şimdi aklıma geldi, bizin: paramız yok. — Paramız yok ya.. Ne yapsak. Burada gece yatar uyursak çok ri hat ederiz. Çünkü yarın bir daha para si- kıntısı çekmeyiz Para sıkıntısı çekmez m yiz, bu ge İce burada yatarsak zengin mi olacağız? — Zengin olmıyacağız anma sabaha kadar soğuktan donup öleceğiz. Ölüler para sikıntısı çekerler mi hiç? — Ben ölümden korkarım. — Ben de. — Benim aklıma bir şey geldi, bu ge- ce bir otelde yatarsak ölmeyiz. — Parasız mı? — Ne yapalım. Otel parasını peşin istiyecek değildir ya. Gece otelde yata- rtz. Sabah olur. — O zaman otelei parayı ister. — Onu da o zaman düşünürüz. Oturdukları yerden kalktılar. Yürü- düler. Bir otelin kapısında durdular: — İşte geldik. — Haydi girelim. — En önce sen gir Hardı. — Neden? Belki insanın parasız olduğunu bu öteleiler yüzlerine bakar bakmaz anli- yorlardır. — Benim de param yok ki, — Orası öyle amma, parasız diye da- eş Rim mng | BAY TEKİ yak atacaklarsa ben kurtulmuş olurum. — Öy'e şey olmaz. İkimiz de beraber. Haydi girelim. N BALIK | ötellerin Hardi bir akşam parasız pulsuz kalmiş- lardı. Gidecek yerleri yoktu. Bir duvar — Hardi, dedi, zannederim soğuk var. oda gösterdi, girdiler ve uyudular. Sa-İnız, eğer iflâs etmeniz için da muhakkak bah olmuştu. — Lorel kalk kaçalım, — Ben pencereden atlıyamam. — Ben sana pencereden atlıyalım, de- medim, kaçalım dedim. İ — Kapıdan kaçirken yakalanmaz mi- İyız? Fakat onların kapıdan kaçmaya teşeb- büs etmelerine de vakit kalmadı, odadan çıktıkları zaman otelei karşılarına dikil- di. Elinde hesab pusulası vardı. Lerelin de Hardinin de renkleri atmıştı. — Bu nedir Lorel, — Bir kâğıd Hardi. Otelci sabırsızlanmıştı: — Konuşacağınıza olel parasını verin. İ © — Otel parasını vereceğiz, daha doğ- irusu vermek İstiyoruz. İ Hardi Lorelin sözünü tamamladı: | parasını vermek istiyoruz am-| ma, bizim paramız yok. Otel sahibi kızmıştı: | — Paranız mı yok, mademki paranız İyoktu. Ne diye bir gece otelimde kaldı- İniz, ben oteli sizin gibi parasız serseriler için açmadık. Eğer sizin gibi on müşte- irimiz daha olsa çoktan iflâs etmiştik, Lorel düşündü: — Size bir iyilik edebilirim bay otel- 'ci. Eğer aakkak iflâş etmek istiyorsa- üç hafta evvel çikan çocük sayfamızda! Otele girdiler, otelci karşıladı. Onlara' güzel bir şiirini okuduğunuz Refik Erbil - j AVIND bizim gibi on müşteriniz daha olması lâ- zımsa onları bulur getiririz. Otelci bağırdı: — Susun bakayım. Şimdi aklınız ba- pınıza gelir, tam bir hafta otelimde dava hizmet göreceksiniz. Anlaşıldı mı? Lorelle Hardi birlikte cevab verdiler; — Anlaşıldı. — Sizin vazifeniz oteldeki müşterileri eğlendirmek olacak anlaşıldı mı? — Anlaşıldı. — Haydi işinizin başına. Lorejle Hardi, yalnız kalmışlardı. Ü- zülmemişler, bilâkis sevinmişlerdi. Bir hafta daha otelde kalacaklardı. Lorel se- vinçle Hardiye bir tekme vurdu. Hardi de sevinçli idi. O da Lorele bir tekme vurdu. Onlar böyle tekmeleşirlerken, dü. günleri o gün otelde yapılacak olan da- mad, gelin ve misafirler içeri girdiler, Lorelle Hardinin hallerine bâkıp kah kah güldüler. Lorelle Hardi otele yeni bes İL Ma gelenlerin güldüklerini farketmişlerdi; — İşte eğlendiriyoruz Lorel. — Otelci memnun olacak Hardi, Bel ki bize otelde maaşlı vazife verir. — Daha fazla güldürelim. — Kolay tokatlaşalım. Bu sefer de tokatlaşıyorlardı. Otel sa- bibi. gürültüyü duymuştu. Kapıyı açtı; — Ne oluyor? Lorelle Hardinin tokatlaştıklarını gös rünce: — Gürültü eden de siz ha. Otele belâ oldunuz, paranız da sizin olsun, hizmeti- niz de, haydi defolun. Her ikisini de otelden attı, — Lörel para vermeden kurtulduk? — Öyle amma Hardi, gene açıktayız; keşki tokatlaşmasaydık ta otelden atil- masaydık. — Öyle diyorsun, fakat gene atılacak- tık. Otel müşterilerini başka türlü nasıl eğlendirecektik ki! Bay Tekin balık avına gite işti. Oituyı suya atlı ve bekledi. Sadi 0 Bu esnada birçok meraklı Bay Tekinin etrafına toplar — İşte, dedi, şimidi koca bir bal k tuttum. Bay Tekinin oltasına bir boş şişe takılmıştı.