— Canım... Canım neredesin? ir kapı şiddetle açıldı. Yorgunluk hafifçe pembeleşen sevimli bir y ündü ın tepesinde J in ır. Bu güzel yüzün neş'eli e, Zİ evveli muhgbbetle, sonra en - ** Sonra hiddetle doldu e e de geç kaldım zannediyor «| m. Bir taksi ile geldim. Canım. € ca» Söyle neredesin? özi kadın apartmana çabucak dön ine >re Jak evde değildi. €sinin üstüne srakmamıştı, “ristianne mutfağa koştu. >> Denise mösyö telefon etmedi'mi? mekten sonra ma ı. Bir daha dön. di ve telefon da etmedi: Pikat” kadın bir sual daha soracaktı mi hizmetçi dudaklarında is ALE kizin *hzi hir gülümseme farkeder gibi EM adam yemek istiyor mu diye sor k, © Mutfaktan çıkarken, sert b <> Bakırlar bozulmuş k İN oni kızım, dedi * Acab ğı aba kocası nerede kalmış: niç Ci e dönmemişt Bey, am e odasına gi Soyundu diğy , Odasına geçti. Pierre Jah dön - lap, AXİt onu ban 4k y, 3 İyi eteğe beklemeli Körar vermiati VE ey, vermişti. Suya girmeden ev » kül > bir kitab aldı. Ve güzel ko. Ba, va böyle daldı. Nk heyecan v “ketle İR gün, yecan ve hareketle Buna çok geçe Sina, 9den sonr# böyle sicak bir sui - Büy lenmek ne iyi idi. & si Pierre Jak'ın arkadası olan İlini, İn evet o ressamla bereber çay İyi Bu Gerard ne cici, ne nazik De Sİrmiy;. EŞ Ki:. fakat o kendisine: Trap, SM size evimde bir kadeh porto| İdiz, eme mü iş gi Vaklt neşeli bir. gülüş fakat <p Sesle: | anar yanıldığınızı zannetmiyor| Demiş m aş ld, e ğmüştu. Açtığı musluktan ge. $u Kalçasınm bir tarafını ya- ni madan elinde tuttuğu ki - lam olmuştu. Ve Christi . hha da lâstik bonesini giyme. ket fari Iki afizı açı Wa adasının eteklerini denizine karışıp fe- eve-| sı ea geeasyon daha gectikten sonra itler, dik ve İçerilere doğru gittikce Yükler yaklaşarak sebahtanberi de- Mag i buçuk sekiz saatlik bir ses! jik, Sonra Olympiya kasabasına | Küçük bina) m beyrak'arile alarma misafir gelen » birik- oldu- met da kücük dökkfnler, ti: basit evler... Bir dağ ste sıralanan mütevazı bi- an İY. e Yt, Mengi n kapısma biri işe Ağacı, le çıkılan b hçeye ale pialı hafif > iğ yokuş cıkılınca fi de Ve &ydızlık bir mey lin yükseldiği gö Ya in ii or, di MA yasından akı ir p giden mu Suyun kenarında uzak- Nilji çinde bu -|” Gerç kadın banyodan çıktı, Saçlar düzelt pijama giydi. Allahtan özlülüğünü pek seven Ge - valtı etmişti... m rar Fakat nuyardu Kocası bir lise hocası radyo istasyonlarında büy rin de iştirak ettikleri konferenslar ve. rirdi. Yani kendisi müellif hakkında bir t tist de o eserden parçalar okur veya terennüm eder: Bi te nerede olabilirdi.. C kılan kad vakit geçirmek için rad - yonun başına geçti. Işıklı Ogöz yandı. O düğmeyi mütemadiyen çeviriyor, bi yerde du ordu. Islık sesleri bağır- olar. çağırmalar müzik ve konferans rçaları, ajans havadisleri hep birbi- ne karışıyordu. Birden canı sıkılarak bir noktada düğmeyi bıraktı. Gong ça rordu. Sonra spikerin sesi hab veya o - Şimdi Jak Latenoisin köy ri. nferansını dinleye - m ze) i işitemedi. Çünkü radyonun 1 -| çinde bir ses, bir kadın sesi fısıltı ha » rada d bu- n sözünü bitiremedi. Bir Sonra müthiş bir sessizlik, sen- n iki nefes.. Christian m yıldırım gibi olan öpme anırdı. Alnmı cihaza dayadı, göz- ni kapadı — Bayanlar. baylar. » müteheyyiç bir ahengi at bu 5 vaş, yavaş o hak hengini buldu. Genç kadınm yanakları vardı. 8 matmazel (ORose Miranda sesli karı. saman rengi saçlar m dalgal: vücudünden o kadar mağ. rur olan soğuk karı. Ve zaman ufukta... ilh Christianne bu Mirandadan başka Şocuktu, O kadar tatlı vakit ge.İkocasile beraber çalışan bütün artistle-|mu*fakta bulabil ri yakından fanırdı. Bunu yalnız, bir kere uzaktan, çok modem bir sahnede tü. Kocası kendisine ondan hiç bahsetmemiş Demek stüdyoda şimdi mikrofonun karşısında kocası bu kızla bereber ya » pavalnız duruyordu. Omun arkasında idi ve muhakkak. muhakkak onu en - serinden öpüyordu. Ve gülen güneş. Ve gülen güneş Ve pülen güneş, Ayni cümle tekrarlanıp duruyor ve eti «Son Posta» nın yeni edebi romans larda otlamaklan dönen koyun sürül görülüyor daha ilerilerde gene bitip tü kenmek bilmiyen ağaçlıklar ve karşı dağların arka arkaya oçizilmiş türlü eb'adda silüetleri... İlonun dört yakışıklı ve gürbüz at altın arabası gökyüzünde şarkten ' a doğru o'an seyrini tamamlamak Ü- r müddet sonra gece, İ klerinden yapılmış muhte: cı başında olduğu halde sayısız #lmüş kanadlarını & Zevs mabedini saklamış olan mu- wn görünmez olacak ve yer İş fısıltı si Ma SON POSTA 1” “Son Posta, nın Hikâyesi “UMaUmER PLAÂĞA ALINAN KONFERANS Ra Mm. Çecamdeeze > #7. EZ. | FE ldi ve yerine bir caz çalmağa alçak vay... Dir parça sonra ciz kesildi. Spikerin genizden konuşan sesi: — Affırızı rica ederi bir sebebden dolayı k ransa devam ediyoru Genç kadın düğme yu susturdu. Artık miyordu. On yedide konferans vardı ha!.. Namussuz lanert.. Halbuki o tam bu saatlerde Gerarda evine eceğini i- Halbuki şimdi şu » dedi. Teknik iğimiz konfe « çevirdi. Radyo. söyle- a bütün üpya Pierre Jak'ın & artist Ro- sa Miranda ile aldattığını biliyordu. | Genç kadm yerinden fırladı. Dışarı içık — Denise yemeği getir diye bağırdı Yemeği acele ile iştihssız. iştihasız yed'. Sonra gene kocasının odasına git. r numarayı çevirdi. Bü idi. Fakat daha numara cevab vermeden telefonu kapadı. e Kocasını eder görünmek (istemiyordu ka telefon numarası çev Ga- yet çabuk dost bir ses işitmeğe ihtiya. Jen vard Gerard siz misiniz? Evinizde de - iz diye korkuyordum. kıskanclık mı ders Yalnız yarın s eri mi merke: bir Van *k annrejistre effiri nadınız mı? Ziyanı yok. Ysn gö. ri xen oda kapısı a - i«İzere iken Deli Hüseyin İle karş be : tekrarladı. » vülen g amak #stivordu la tutuyordu. — Ümid ederim ki beni beklemeden yemek vedin. Fil gibi Şi es- ve dülen vüneş. Fakat göz yaşla. İr . Eğer açsan artıkları sin. Hizmetçi de yat. Bonsuv — Christisnne sana anlatmak iste - rim. Bu bir kaz4 idi. "Teknik bir arıza. biliyorum. Sus. — Fakat «en demin ben seldiğim za- man telefonla konuşuvordun kiminle konusuvordun Bir eli kanının tokmağında olan genç #adn döndü. Enteresan bir şey değil dedi. Bir ran devu tesbi; ediyordum. Bir konferansı İ olâğa aldırmak için.. Allah rahatlık ver). sin... Kanı kanandı. Ne yanacağını şaşır » ms olan Pierre Jak sofadan gelen ka- win sesini işiliverdu. Karısı Rosa — 48 EYLÂN AVI | i manzarası, muhitin renk armonisi içinde müstesna bir yer alıyor ve mevcuda bir kat daha güzellik ilâve ediyordu. Otelin arkasında gene ittikçe koyulaşan ir nef- tlik dalgası balinde yükselip yukarılara| doğru çıkan sırtlar... Olympiyaya geldiğime iyi etmişim. İlk bakımda hem gözü, hem ruhu okşa; bir istirahat yuvası... Bu kadar kalaba- hık içinde de olsa gene dinlenebileceğimi zannediyorum. * Hötel S. P. A, P. iki katlı, küçük, sevimli bir bina. Misafirler odalara jka rı radyo) «Son Posta» nın tarihi tefrikası: BİNBİRDİREK, Kulaklarında, gene Su M rad hediyesi inci küpeleri vardı. Belin- deki murassa kemer, Küçükefendi tara- fından kediye edilmişti. Başının ve saçla- rının süsleri ise, çiçekler, assa, rengü- renk sümbüller idi. Gür saçlarını, ince ince yüz örgü olarak örmüşlerdi, ve çi- çeklerle donatmışlardı. Murad, Güllünün karşısı zda, ilk kar. yatısında gerdeğe koyacak, İstanbula sabaha karşı gidecek, gece des) Çekmecelilerin deniz donanmasını seyre- decekti. Bu arada da İstanbuldan, bilhas-| sa yeniçeri ağası Hasan Halifeden kat'i! bir haber bekliyecekti, Güllüye hiçbir şey söylemedi. Musa Meleğin elinden tuttu, Güzel delikanlının elini kızın eline verdi. Sonra her ikisini! de iki yanaklarından öptü ve bizzat ken- disine tahsis edilen yatak odasına kadar, götürdü gene hiçbir şey o söylemede! Kapı ağzında, İki get ellerini öptüler, İki ordu. Yatak kapısını onların üzerine kâpa- ncü Muradı inde de bir iki damla yaş birik: ad, kapının önünde üçüncü defa olarak kararım de- giştirdi: Her iki genci, o gece, Deli Hüse- İyinin himayesinde Çekmecede bırakıp İkendisi İstanbula gidecekti. Sabahleyin| İde, Hüseyin, yeni gelin güveyi alıp| İgetir K i. ık hazırdı meceliler, deniz dona hazırlamışlardı. kandillerden l ması için iki tılıyordu. Bilhassa, su nan deniz fişekleri pek gü- salda çengiler, Dört k zeldi, İki sazendeler vardı İçarkıfelek fişekleri Küçük: Dördüncü Murad ka de birer k flârın ve wa binmek ü- aştı. Deli i Hüseyinin yanında saray obostancıların- m vardı. Üstü başı toz toprak, içinde idi ve dürmü: soluyordu. Padişahı görür görmez lerma kapandı. Murad, Deli Hüseyinin yüzüne bakarak: Ne var? Diye sordu. Deli Hüseyin: içeri ağası Hasan Halife kulu- muzun ulağıdır. Dedi. Murad, merak ve heyecan ile: Bre oğlan kalk. bre ne haber İstan- dan?! Diye bağırdı. Genç bostancı koynun- dan bir kâğıd çıkardı: Murad kâğıdı ka- percasma aldı; veniceri ağasının el yâzi- sını derhal tardı, Mektub çok kısa, çok acele yazılmıştı, öyle ki, üzerine rih dö külmeden ve mürekkebi kurumadan kat- lanmış, karşıya da ters bir kopyası çık- mıştı #Ulu padişahım.. bu gece gene ateşi fit- ne müştail olup leskeri taifesi Atmey- danına toplandı. Oradan sabahleyin sa- rayı hümeyuna yürüyüp padisah hazret- lerini taşraya isteriz dediler. Ayak diva- rler. Meded padişahım, yetiş.» Miranda'nın sesini taklid ediyordu: Ve gülen güneş şap, şöp. n güneş şap, şap... Yazan: Refik Ahmed Sevengil İ karıştı. | gönde-| i- &şya teşhir ediliyor. Resimleri ranlar, memleketteki ahbablara rilmek üzere kartpostal alıp arkasın: res yazıp kâtibe pul'atan'ar, slışveri meşgul olarlar görülüyor. Safad. tele fonun durduğu masanın başı bilhassa en. teresan. Kilometrelerce uzaktan memle- kete telefon etmek, için hazırlananlar, A- tina, Sofya üzerinden İstanbul yolunun açılmasını bekliyorlar. Memlekete telefor tânden bir dost, bi U ana, baba sesi işitmek! Hey İşimdi oralarda bu cinsten hiç yok; #akat, memleketin. taşı toprağı « kimsem ver yıldız çakılı geniş bir duvark bu ef dağıldılar; çantasını, bavulunu bırakan, gelip te bu telefonda benimle konuş se aranın üzerine uzanacak. perisi Letonun ipekten ayı akta olduğunu muhitin de , nde adeta hissedilen ayak tayı n pembeleşip kızarmağa baş Jadığı bu güzel akşam saatinde kasabanın yegâne büyük yapısı olan otelin beyaz - itirerek alt kattaki oturma şalonu soyunup dökünüp yıkanan kıyafet değiş- Mi. yor. Burada bir piyano, bir de radyo ma- İkinesi var mleketlerden şarkılar getiriyor. Otel kâtibinin yazıhe- nesi yanında olimpiyad o manzaralarını İkadar edecek diğer ufaktetek yerli malı gösteren kartpostollar ve seyyshları alâ- meş /seydi me 'ud olacaktım. Matmazel Rita, kendisini tanıyan ayranlı ını bildirmek 'unanlı sporcularla salo: de sohbete dalmıştı; Ayşı belki de yukarıda eşyasile ve k guldü Liza, kendisini müstesn İşekilde güzel gösteren tuvaleti içir ve bir e piri Sallardan bi Sayfa 9 7 Yeniçeri ağasının mektubu Murad Deli Hüseyine, bostaneıyı gös ererek: — Bu oğlana bir kese akçe ihsanım ok muştur. İnşallah bir sipahilik ile de çırağ ederiz. Bu mektubu al, Musa Meleğe ver. Yarın sabah Musayı ve Güllüyü alıp İs- tanbula gelirsin, ben ki ; haydi Allaha em. Dedi ve elini w radın elini öptü çubuktar oğlan ile bindi. Çekmecenin ba- likçi yiğitleri, padi: görünce, gene den meğe hazı ğı salların a ğ ünerler göster- , Fakat, hünkâr kayı- ca, şaşırıp kalmışlardı. SULTAN MURADIN NARASI netlerinin |» doğru olanca hızı f Az evvel, batı ufkunun üstünde kara halinde uzanmış büyük bir bus i x yayılmış, baştanbaşa Ka nlaları ş k ile karışık bir fırtına du. Kılavuz kaptan, Deli Hüseyinli: rine dümene geçen kürekçibaşı ve kçi tler yle bir diki hanendeler, | 79 mü © atlas ızunda da, ka. Jüden bir Cezi çi çekmece açıklarına kadar, ağzından bir kelime çıkmamıştı. Orada, dümen tutan kürekçibaşı: — Ulu padişahım, İz yavuzlaşır.. buradan gayri sarayı hümayu: liman yer yoktur. Dedi. Murad cevab vermedi, sualini tekrarlamağa çekindi Sözün ayağa düştüğü bir devirde on dört yaşında bir çocuk iken tahta otur- tulmuştu. Dört yil, anasının vesayeti sl. tında bulunmuştu. Kösem sultan muhteris ve zeki bir ka- dındı. Fakat, padişahın çocukluğundan istifade ederek kendi hazinelerini dol- durmağa çalışan entrikacı vezirlerin 0- yuncağı olmaktan kurtulamamıştı. - Bu eni n devlet erkânının başında da sadrazam Hüsrev Paşa bulunmakta idi, Bunlar padişahı, ellerinde korkunç bir silâh gibi tuttukları yeniçerilerle tehdid ediyorlardı. Bir taraftan da, sipahiler a. zorba olarak tanınmış kimseleri nda tutuyorlardı. (Arkası var) ekçibaşı da nl pırıl, etratma büyük bir piyeste yük ve geniş saray merdivem'eri e an inişi gibi iniyor, Ödisyanın tarifine nemlerinde güna lir, SUSUZ ağaçlar; nı ona doğru uzatı lardan bir mey derhal bir rüzgâr dalla wlutlara doğru İşte memleki d nahkâr bu dal- ağa kalkışınca ğım gündenberi ben bu nemlerindeki kâr gbiyim, mın içinde sihirli ve sinsi y yahatte yalnı rimle, en sevimli ve samimi görün çalısı i reddüdünü kırsı rim unutma (Arkası var)