Hergün Durma ihtimallerine Karşı F.R. ATAY erçi hemen bütün ümran ve in- şa işlerini durdurmak ve mem - lekette bütün İnşa zanaat ve işçilerini atalete mahküm etmekten bir hayır u - manlar da yok değildir. Dövize ald ta - sazrufların bütün mümkün olanlarını ka- bul ve müdafaa ve bazı müstesna ter - cihlere müsamaha etmek doğru olur. Fakat devlet ve belediye binalarından parklara kadar, yalnız geri ve harab Tür- kiye manzarasını tamir etmek değil, ayni zamanda bu vatanın amele, atelye ve dükkânlarına iş ve kazanç veren her) türlü ümran ve inşa faaliyetlerinin tati- İini şahsan mantıki bulmuyoruz. Son köyünün son evini yeniden yapmadıkça; şehir ve kasabaların, caddeleri, yolları ve binaları ile yeni hayat ve cemiyet te- Jâkkilerimize göre ıslah etmedikçe, hi olmazsa görünüş bakımından Asyai ol - maktan kurtaramıyacağımız bu topraklar, bizim ve nice nesillerin, harbde ve sulh- de, ferahta ve darlıkta durmaz, dinlen - mez emeklerimize muhtoç kalacaktır. Bizi bilâkis gazetelerin resmi ilânlar sayfasında sık sık tesadüf edeğeldiğimiz! «talib çıkmadığından» kaydı ürkütmekte olduğunu söylemek isteriz. Şuradan bu - radan tahkik ettiğimize göre inşa tash - hüdlerinden kaçınılmasının sebeblerin - den biri demir gibi bazı esas malzemele- rin iki misli fiata çıktıktan başka, han- gi Hat haddinde duracakları malüm ol - mamasından, bu suretle bir taahhüd he- sabının güç bir hale gelmesindendir. Fas yans vesaire gibi malzeme yerlerine ta- bii şartlara dönüldükten sonra da kona- bilir veya bu türlü malzeme onların yeri- Di tutabilecek yerli muadilleri ilede değiştirilebilir. Hattâ şimdiki zaruretler, hususi veya rexmi teşebbüslerle bu çeşid malzemeyi millileştirmeği de teşvik ede- bilir. Ancak çimento gibi, demir gibi malzeme böyle değildir. Bunlarsız bina yapılamaz. Acaba devletçe bir demir stoku elde bulundurulmak, ve demir fiatı hariç ihaleler yapılmak imkânı yok mudur? Nafia Vekâletimiz «talib çıkma- dığından, O yapılması mümkün olmıyan işlerle onları taahhüd edebilecek olanlar geçirmektedir. İngiliz Kraliçesi Gömlek dikiyor! La Son haftalarda Londrada Bukingam sarayında da hummalı bir fasliyet gö- çarpmaktadır. İngiliz sosyetesinin en değirli kadınları, hükümet erkânı. nm zevceleri Kraliçe Elizabet'le bir - Ukte sarayın geniş bir odasında İngiliz askerlerine yün fanilâlar ve kazaklar örmekte, gömlekler dikmektedirler. Bu toplantı haftada bir kaç defa ve i- kişer sant olarak devam etmektedir. Yırkarıda Kraliçeyi diğer kadınlarla beraber çalışırken görüyorsunuz. kadar uzayıp gideceği malüm olmiyan, belki de nihayete kadar dışında kalaca - Bımız bu harb sırasında Türkiyeyi üm - ran ve İnşa faaliyetlerinden alâkoyma - mağı temin edecek tedbirlerin ne oldu - Bunu kolayca tesbit edeceğine şüphe yoktur. Harb ister istemez bir takım faaliyet, - Tolstoyun torunu lere sekte vermiştir. Her yerde olduğu Almanlarla gibi, bizde de mes'uliyeti ne hükümetin, m eş ne de halkın olmıyan bu sektelerden dövüşmek İstiyor umumi hayat müteessir olmuştur ve o -İ Meşhur Rus romancı Tolstoyun to - lacaktır. Bu teessürü azaltabilecek şey, rumu Prens İvan Tolstoy Fransız ordu - kendi imkânlarımızla başarabileceğimizj#una gönüllü yazılmıştır. Prens: «Edebi - İşleri daha geniş mikyasta teşvik etmek, | yatını sevdiğim, rejimlerine asla taham - şehir ve kasaba pazarlarını, işçi, usta velmül edemediğim Almanlaris dövüşmeği teknisyenlerini geçindirecek, ve onlar|bir şeref addederim!» demektedir. vasıtasile piyasayı canlı tutacak çareleri aramaktır. Komünizm propagandası Esasen yapılması i#tenmiyen şeylerin ”, sönkl harb hududlarımza dayanmış giti 2 U bir Alman konsolosu yapılmasına mâni olmak zihniyetinin de) - Bâl şehrinden Daily Express gazetesine Türkiyenin medenileşme cehdine zarar | bildirildiğine göre, Alman konsolosluğu vermesine müsaade etmemeliyiz. Bir ter-| azasından biri komünizme aid risaleler cih listesi üzerinde kimsenin ittifak et -| dağıtmak suçile İsviçreden çıkarılmıştır. mesine ihtimal yoktur. Hakikat olar nok- YALE ii ta, Türkiyenin istisnasız her şeye muh- taç olduğudur. Lüks mefhumunun bir şarklı ve tekkevi telâkkisi vardır: Bu telikkiye göre bizzat bazı ihtiyaçlar Hiks-| yay, ge yea ei Yaman bir hırsız Ee para sarfetmek gibi, kırava* takmak gi- bi! İsraf bu değildir. İsraf, hepsi tatmin edilmek lâzum gelen medeni ve insanf ihtiyaçlar için sarfolunan paranm had - den aşırı olmasıdır. Bir tiyatro binası yaptırmak değil, fakat Paris operasının masrafını bir tiyatro binasına sarfetmek bugünkü vasıta ve imkânlarımıza göre Yüks ve israf telâkki olunabilir. Bu mem- lekette köylüden en ileri zümreye kadar, her tarafta ve herkeste her türlü medenf ve İnsani ihtiyaçların hemen tatmin edil- mek talebile haykırmasından ancak mem nun olabiliriz. Biz bir inkişaf hızı ve hamlesi içindeyiz: Onu buluncıya kadar nice nesiller çırpındı, durdu. Bu inkişaf hızını ve hamlesini felce uğratmamak için elimizden geleni yapmak ta vazifemiz - dir. altın çalmıştır. İSTER Şöyle bir mektub aldık: emri mke memişsiniz, ben söyleyivereyim: tım, on beş bin liradan fazla çıktı. ISTER Falih Rıfka Atay — Ulus 1914 ielöketinden sonra 20 nci asır senelere2 sulh içinde harb hayatı yaşadı, şimdi gene harbdedir, fakat henüz çar- pışmıya başlamadığına. göre harb içinde silâhlı sulk hayatı germ ; — Bir hafta on gün evvela Belediyenin şehir işlerini yap- tırtmak için müteahhid bulamadığını haber veren bir yazı- nız çıkmıştı. O yazının içinde bu müteahhid kıtlığının se- beblerini de sn'atıyordunuz. Söyledikleriniz esas doğrudur, fakat en mühimmini unutmuşsunuz, yahud İşit- «Belediye ile alâkası olmıyan bir daire mühimce bir iş yaptırtacaktı. İşitince gidip şartnamesine baktım, takribi #i- atını, diyelim ki. on bin İira koymuşlar, oturup hesabını yap- INAN, SON POSTA yatın intizamı bir Hergün bir ikra | Maatteessüf kazaya kaldı Şair Eşref Kırkağaçta kaymakem- ken, tahrirat kâtibini hiç sevmezmiş. Mezunen İstnabula geleceği zaman tahrirat kâtibini mecburen yerine ve- kil bırakmış. Aylardan Ramazanmış, Eğref oruçlu değilmiş, yolda rasgeldi- ği birtanıdığile konuşurken, söz oruç, namaza intikal etmiş, Eşref oruçlu ol- madığını söylemiş: — Seferde olduğumuz için maatte- essüf kazaya kaldı. Demiş. Namazdan Lahsediliyormuş! , — Öğle namaz da maatteessüf ka- zaya kaldı, Demiş, bahis değişmiş, Eşrefin ta- nıdığı, tahrirat kâtibini sormuş, Eş- ref: — Maatteessilf, demiş, o da kazaya İtalyanlar Şekepirin Heykelini Hazırlıyorlar! İtalyada Milâno şehrinde yeni yapılan İsviçre bankalarından birinde garib bir| Amberosiana kütübhanesinin sütunlarla hırsızlık olmuş, bir ecnebi sahte vesi -İsüslü salonunun bir köşesini tezyin ede - a > : kullanarak bu bankanın kasa dai -| cek bir heykel de, İngiliz şairi Şekspirin,| Müddei hâkime teşekkür eder ve müd türler. Tiyatroya gitmek gibi, musiki İÇİn | resine girmiş, ve Fransız altınlarının bu-|bir İngiliz heykeltraş tarafından yapı - | deisleyhlerden bu parayı alır. anduğu kısımdan 20 bin İngiliz liralıkllan bu heykeli olacaktır, İtalyanın yenil heykeltraşm atelyesine gitmiş ve heykeli Londra sefiri Bastianini, bü münasebetle! tetkik eylemiştir. İNAN, İSTER Gidip şartnameyi yapan mühendisi buldum, hesabı açıp gösterdim: 18barile ben olduğu şekilde yim.» gibi anlatıyorum.» irisi — Hakkınız var, dedi. Ben şartnameyi 3 ay evvel yapmış- tum, o zaman 10 bin lira keşif bedeli olarak doğruydu, bugün yanlaştır. Çünkü o zaman demirin kilosu 11 kuruştu, bugün 17 kuruştur, fakat ne yapayım, şartname yeni tasdik edildi, Tabil ben bu işi almaktan vazgeçtim, meseleyi size olduğu Bozulan hayat.. s Ferdlerde olduğu gibi cemiyetlerde de kurulmuş bir ha- defa bozuldu mu kolaylıkla düzeltile - mez, intizamsızlık bazan bütün ömrün devamınca sürer. Kırmadan, dağıtmadan evvel çok düşünmek lâzımdır. Ordularda yeni Manevra şapkaları 1939 barbinin bususiyetlerinden biri de, manevra şapkalarının daha ziyade ka- vun dilimi şeklinde olmasıdır. Eski kaba- lakların, dört köşe, viziyerli şapkaların hemen hiç biri kalmamıştır. di gösteriyor. Birleşik Amerikada sakalın fiatı oldu- Bunu biliyor mu idiniz? Orada (o sakal metre ile takdir edilmektedir. Hâlen sa - kalın metresi 1.250 franktır. Meseleyi izah edelim: Son haftalar içinde Amerikada Nash- ville mahkemesine bir adam müracaat e- der ve şikâyette bulunur. Şikâyetinin e -| sası şudur: Bir gün derin bir uykuya dalmış bulu-| nur iken çocuklar sakalını dibinden kes- mişler bu yüzden mühim bir zarara uğ ramış. İstitraden söyliyelim ki bu ada - mın sakalı değil yalnız mütemekkin bu- ihunduğu Nashville şehrinde, fakat civar şehirlerde de büyük bir şöhreti haizmiş' Amerikanın en uzun sakalına malik bu- Tunan adam © imiş! Hâkimin vermiş olduğu karar doğrusu zikre değer. Aynen şunları söylemiştir: — Berberlerde takma sakal santimet- re itibarile satılır. Son zamanlarda bu sa kalların santimetresi 12 buçuk frank idi. Siz sakalınızdan bir metre kesildiğini! iddia eyliyorsunuz, Binsensleyh, size verilmesi lâzım ge- len tazminatın miktarı 1.250 frank olma - sı lâzım gelir... İNANMA! münakasaya koymak mecburiyetinde- NANMA! Resmimiz soldan sâğa doğru İngiliz. Fransız, Al - man, İtalyan, Belçika, Rus askerlerini Sözün Kısası i Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı G.Saray - Fenerbahçe maçı yarıda kaldı (Baştarafı 1 inci sayfada) liler soldan mukabele ediyorlar ve Ad. nanın bir kafa vuruşunu yakalıyan Ya. şar mükemmel bir vole vuruşla 9 uncu dakikada Fenerin beraberlik golünü yapt. Galatasaray daha hâkim oynu « yorsa da Faruğun sakatlanarak çıkma. sı ve Salâhaddinin beke geçmesi yü « zünden #nilessir olamıyor. 20 nci dakikada rüzgârın da yardım ettiği bir Fener akınını Galatasatay müdafileri kesemediler. Topu yakalı « yan Yaşar, Fenerin ikinci golünü yaps tı. Bu gölden.sonra vaziyet Fener le « hine inkişaf etmeğe başladı. Galatasa- ray kalesi sıkışıyor. Faruk tekrar gir. di. Gelatasaray yavaş yavaş gene hâ « kimiyeti ele aldı. Son dakikalarda Gün düzün çok sıkı bir şütünü Cihari hari. kulâde bir plonjonla kurtardı. Biraz sonra birinci devre 2-1 Fener lehine biti, İkinci devre Rüzgâr Galatasaray lehine... Fakat İFener iyi oynuyor. Galatasaray birkaç tehlikeli akın yaptı. Oyun çok sert ol. n.ağa başladı. Bilhassa Naci lüzumsuz münakaşalar ve favullerle vakti geçi « riyor... 20 nci dakikada Ali R'zanın barız bir favul yapması üzerine hakem kendisine dışarı çıkmasını söyledi. İki kişi arasındaki münakaşa bütün sahaya intikal edince Fener başkantanı sahaya gelerek o da münakaşaya baş « ladı..Sinirli bir hava içinde baslıyan münakaşaların sonu gelemezdi ve ni tekim d: gelmedi. Hak«pm de oycnu 20 nci dakikada tatil etmeğe mecbur kel. dı. | Galatasaray: Osman . Faruk, Adnans Esfak, Enver, Celâl . Salâhaddin, Bu - durt, Gündüz, Cemil, Bülend. Fenerbahçe: Cihad - Şevket, Tabib « Ali Poza, Zeynel, Hayati - K. Fikret, Nsci, Yaşar, Orhan, Başri. Hakem: Şazi Tezcan. T. Özerencin Matbuat takımı hükmen galib geldi Galatasaray - Fenerbahçe teksüdle. Ti muhtelitile matbuat mı arasın « Kk: maç dün Taksimde yapılacaktı. İki klüb bir muhtelit takım teşkil ede- memiş, ilân edilen santte matbuat ta - kı! sahaya gelerek seremoni yanmış ve hükmen galib sayılmıştır. İzmirde liy maçları İzmir 20 (A.A.) — Bu hafta yapı» lan futbol maçlarında Ateş » Üçok ta- kımları birer gol yaparak berabere kal. mışlardır. İkinci maçı Altay - Demir. spora ksrş: 2.1 kazan TAKVİM