12 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

12 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ağaç Könişi Yazan: Muhittin Birgen — 8, Balsten Földvar — acaristan, bir zamanlar geniş ormanlarla süslü bir memle- ketti; parçalanıp ts, Tunanın iki tara - fındaki münhat ovaya indirilen küçük bir toprak parçası haline geldiği zaman, bütün elindeki dağlık yerleri ve bun -| larla bersber, hemen hemen bütün or | manlarını kaybetti. Bugün şimal hudud- Isrını ileriye sürüp tekrar Karpatlara girdiği zamandanberi tekrar, büyük or - manlera kavuştu. Şimdi bu ormanları Yâyıkı verçile istismar etmek üzere, bü- ağacı diğer, güzel hud da buralarda mutlaka ağaç Fir: Çinar, atkestsnesi, kavak, ih... kâh iş ve hayat, kâh sıhhat ikt zası her tarafını dolaşt içinde haftalarca oturduğum bu memlekette dalma gözümden kaçmıyan bir hâdise olarak şunu kaydedebilirim ki, bu mem- lekette gördüğüm derecede güzel ağaç- ları, hiçbir yerde görmedim: Yarım asır, bir asır, hattâ daha çok fazla ömrü oldu- Zu eflâke ser çeken boylarnndan anle- gılan öyle ağaçiar vardır ki, vücudleri -| nin muntazam teşkilân, düzgün inkişaf- Tarı ile, sihhatlerinin tam, bünyelerinin henüz çok sağlam ve dinç oluşundan do- İayı sanki iftihar ediyorlar, zannedersi- niz. Şu satırları, o nevi ağaçlardan mü - rekkeb bir korunun gölgeleri altında ve Macar kuşlarının tatlı cıvıltıları içinde yazıyorum. Yazıya başlamadan evve, gözlerim, uzun uzün bu ağaçların ara - sında dolaştı, onarın dallarını, budak -! Yarını gövdelerini ve nihayet renklerini tetkik ettim; bımların hepsi de yaşlı, çok yaşlı ağaçlardır. Fakat, hepsi de genç ağaçlar derecesinde sıhhatli, düz - gün teşekküllü ve taze renklidir. Evet, insanların çehrelerine akseden yaş renk- leri ağaçlarda da vardır. İhtiyar ve hasta bir ağacın yaprakiarındaki renk başka, genç ve sıhhatli bir ağacın yaprakların. deki renk te büsbütün başkadır. Maca - ristanda ağaçlar, uzun ömürlü oldukları için her yerde bun'arın ihtiyarlarına pek çok tesadüf edilir. Fakat, bunların ara- sında hasta olanlarına gözüm hiç ilişmiş değildir; belki pek ender, pek kenarda kalımş yerlerde, insan eli değemiyen kö- şelerdel * Bu memleketin ağaçlarındaki bu sih- hati, bu neşeyi, bu uzun ömrü Allah sa- de buraya vermiş değildir. Her toprak Üstündeki ağaç, bu evsafa Ancak, burların buradaki sahib olabilmeleri için, sade Al Baçlara bu gibi imkânlar vermesi kâfi de- ildir. İnsan elinin bunların üzerinden ayrılmaması da lâyımdır. Macaristanda İki sene birbiri üzerine shhat alâkseile, kış sonu - ilkbahar ay- Jarmı geçirdim. Şubat sonlarından iti - 'baren, alçak yerlerden başlıyarak Mart ve Nisan aylarında yüksek yerlere doğru çıkmak üzere, ovalardan dağlara veceih, bir faaliyet göze çarpar ler, bütlin ailelerile etrafa yayılırlar. Ei- Terine türlü türlü rına kâh ecdaddar ka! : nin gösterdiği türlü türlü aletler alır Ağaçları temizlerler, diplerini temizler-| Ter, hattâ ağaçları fırça ile fırçalarlar,| bazı yerlerini ilâçtı sularla severler, »i-j hayet pis olarak ağacın gövdesinden dü-| şürüp yere indirdikleri şeyleri da bir 3-| 'Amefika gâzeteleri bütün servetini alnımın teri ile yap- mış olan bir wiiyerderin ölümü münasebeti! onun hâyatıni anlatıriarken şöyle dediler: — Çocukluğundan itibaren bir dekika bile dinlenmek bil medi ve öüm çnu çalışma masasının üzerinde buldu, mi veffa devamlı Mr çalışmanın nümunesi olarak gösterilebilir.» Fakat tnüteveffanın vasiyetnamesinde vardı — Ölümün yaklaştığını gördüğüm bu dakikalarda haystı- mı matvetmiş olduğumu anlıyorum. Ktrafımı görmeden, eğ- lenmenin ne olduğunu anlamadın, hayattan nasibimi slma- dan yaşımış'm, tipi İssan şüphe yok temrzlenip paklanm muayyen zamaniari bir kayıd © enaleyh dinle çalışan, &, 10, 12 şöyle hayattan zevkalma, Muvazene bozukluğu s kı bir makine gibi..* ki, bir makinedir; fakat nası! bir makine naya, bir müddet dinlerdirilmeye muhtaç- sa insan da tıpkı öyle muayyen zamanlarda çalıştıktan sonra da dinlenmeye muhtaçtır. Aksi takdirde makine zamanından evvel aşınır, iş göremez hâle gelir. Bina- ne ve eğlenme zamanlarının zararına olarak t yerine dâha fazla didinen birisini gördü- ğünüz zeman çölişma kudretine hayran olmayınız, o adamda bir mfüvazene bozukluğu vardir. Hayatı görmeden yaşayacak dan ölecektir, o adama acıyınız. SOZ ARASINDA “Filo amirali,, Rütbesini kazanan Deniz kumandanı Birinci bahriye lordu Amiral Sir Dudley OPound'a İngiliz behriyesi- nin en büyük züt- besi olan «filo a - mirali> ünvani ve- rilmiştir. Filo a - mirali ünvanı, yal nız kralın vere - bileceği bir rütbedir. Sir Dudley Pound, İngiliz bahriyesinde 20 senedir, mütemadiyen sessiz sadasız çalışması ve son harbin derslerinden is - tifade edilen tecrübelerle yenilikler ya - yatması ile temayüz etmiş olan bir deniz- eldir. İngiltere ana kraliçesinin kaynanalığı , İngiltere ana kraliçesi Mari, gelini Kent düşesine, Avustralyada bulunduğu sıralarda takmak için ariyeten 25 bin İn- giliz liram değerinde mücevher vermek- tedir. Bu mücevherlerin içinde Iki elmas taç, elmas gerdanlıklar, bilezikler ve di- ğer ziynet eşyası vardır. Kraliçe Mari oğ- lu Kent dükünün umumi vali olerak A- vustralyada bulunacağı iki sene zarfın - da merasim veya başka bir takım toplan. .İtilarda karısının takacağı mücevherleri, gayet kiymetli ve zengin olan kendi ko -İler gençliği paten şampiyonluğunda bir|ne vardır. Düşesin kullandığı da en kıy- y leksiyonundan bizzat seçmiştir. ISTER İNAN, A / Hergün bir fıkra Masanın üzerinden çaldı Bir şairden bahsediliyordu. Biri: — Onun şiirleri çalmadır! Dedi. Bir başkası itiraz etti: — Hayır canım, ben okudurı, çok hoşuma gitti ve çalma olmadığı da muhakkak! Şürleri çalınadır, diyen kızmıştı! — Benim kadar bilecek misiniz, dedi, son neşrettiği şiiri, benim ma- j som üzerinden çâ'dı. amme ii erp. Almanların yeni Paten yıldızı seru0eanoves ereerovt ese savpaasasasera, Almanların yeni yetişmekte olan buz üstünde patenle kayma yıldızları, Froy- layn Heulelinin pek yakında Sonya He- niyi gölgede bırakacağı söylenmektedir. Filhakika genç kızın gösterdiği maharet ve çeviklik bütün ümlidieri kendisinde toplamaktadır. Resmimiz Heubleini, Hit- arkadaşile kayarken gösteriyor. İSTER Gölr sesli bir İspanyol Güzeli Bilbaodan ka - çan İspanyol mül- tecilerinden o olup İngilterede Mai « denhcadda bir kampta bulaşık yı- karken dikkat na- zarını çeken 1€ yaşlarında (o Puri Armurena ismin. de bir İspanyol gü zeli sesinin hari - kulâdeliği ileta- nınmıştır. Müte. hassıslar onun ya kında ikinei bir «Melbâ> olacağını söylüyorlar. Genç kı zın sesi öyle gürdür ki, en büyük kon İse salonunun en arka sıralarından bil: mikrofonsuz işititmektedir. Köpek takibine çıkan mahkümlar Amerikada Kolorado'da, şehir ha -| pisanesinden kaçan iki polis köpeği -| Ğ nin takilfine, mahpuslardan birkaçı uzun süren araştırmadan sonra, daha ziyade köpeklerin onların kukularını almalarından ötürü hayvanları bul - muşlar ve hapisaneye getirmişlerdir. Plâtin tilki kürkü Windsor düşesinin kullandığı plâtin tilki kürklerinden dünyada yalnız 18 ta- inden biridir. INANMA! i Sözün kısası di fikre — Konuşuyorlardı, dinledim: — Ankara caddesinin asfaltı çok yu- muşak olmuş. — Evet, ben de farkına yardım. İnsa- nın topuğu giriyor. J — Yer yer topuk izleri peyda olmuş. — Neye acaba böyle? — Şehirde yaz sıcaklığının ne derçce- lere çıktığını hesabiamamış olacağız. dum, Ankara eâddesi asfaltı bizim şehir asfak tip anım bozuluyor. — Ben gazetede okudum. Gerçi Şi di ökçeler batıyor, bozulüyör amıma eski gince çok iyi olacak; — Nasıl olur & O zamana kadar karıştı: vet, doğrudur. Eskidikçe iyileşir, ben bunu bittecrübe“ bildiğim gibi. bü tün dünyaca da bilinen bir hakikattir. Ona dönmüşlerdi, biri sordu: — Siz asfalt mütehassısı mısıtiz? — Hayır, şarapçıyuni * Harb başladı mı? Açıkgöz satıcı, mağazanın vitrine köye duğu ayakkabının üzerine koyduğu eti. kete gayet büyük yazı ile; «Dört lira» ve İbu yazının arkasına da göze görünmiye- | cek kadar küçük yeza ile «doksan dokuza İ kuruş yazmıştı. Camekândaki ayakkabıyı gören eti. ketteki büyük yazıyı tâ karşıdan ve kü çük y da gözlerini camekâna yaklaş- Grdıktan sonra okuyan heyecanlı haber- ler vermiye merskli bir gazetenin sahibi, gazelesine gittiği zaman sermüretlibi ça- gırdı — En büyük yezile gazete için «Harb başladı. ma di sin ve sonunu en küçük yazı »le bir emi ilâve ede- ceksin, dedi. Bu hikâye veki mi, diyeceksiniz... Aylardanberi bazi gazetslerimizin man- bundan başka bir şey mi? kk 'Taksim bahçesi gazinosuna 31,600 lira sarfedilecek Belediyenin 'Taksim bahçesinde yap tıracağı 1000 kişilik gazlnonun mefru. şatma ald şarinamenin dajkmi encü. mene venildiğini evvelce yazmıştık. Bu şartname mence tetkik edilmiş, rek işe başlanması için karışmıyan da zina, 31,600 « Gazino k edbirler Haliç İduresinin vaziyeti tetkik ediliyor Haliç vapurlarmın vaziyetini tet - kik etmek, satın alınması hususunda alınacak tedbirler üzerinde görüşmek ve karar vermek üzere belediyede bir komisyon teşkil edilmiştir. Komisyon, belediye mektubcusu Ne Suphi ve belediye muhakemat üdürü Feridundan mürekkebdir. Ötedenberi sürüncemede kalmış" 0 « lan Haliç vapurları meselesi (kat şekilde halle karar verilmiş. oldu « ğundan, komisyon derhal faaliyete misyonun vereceği râpor, Ha' liç Şirketinin belediye tarafından sa tın alınmasına esas teşkil edecektir. Şehir haberleri arasında okuyoruz; Belediye plâjların sularını tahlil ettiri. yor ve bu suretle sihhi bakımdan mua yeneye tâbi tutuyormuş. Dün Boğaziçi sahillerinde alınan yukarıdaki resim zâ, hirde süprüntü içind? yüzen bir genci göstermekle beraber hakikatte plâj sula- çok se-İİrinn tahliline gelinceye kadar daha ya- İlpacak pek çok işlerimiz bulunduğunu an. latmaktadır. Sathı bir mezbele olan de- yatında atlar yetişt nizin suyu tehlil edilir mi? köylüsü böyle güzel ta ye-) tiştirdi mi, sanki dü a, onu ye-İ o pi baştan yapabilecek olan adamın ken-| İSTER raya topladrktan sonra akşamüstü bun. İara ateş verirler. Bu mevsimde her 21- man ovalarda, dağlarda y duman- Jar çıkar. Bunlerm bütün ağaçlarda hastalık y: ta olduğunu Macar, ver, Sevdiği şeyi rinden biri at, şta gelenle - öteki de ağacdır. Ha- disi olduğunu İsnmedecek kadar heye - cün duyar. Evinin yanıbaşındaki ihtiyar ağaçları kimin, nasıl diktiğine ald hi - (Devamı 13 üncü sayfada) İNAN, ISTER INANMAİ!

Bu sayıdan diğer sayfalar: