yor 22 Temmuz «Son Posta» nın tefrikası: 36 YA ZİYA PAVIR Kubbeli divanhane Halbuki: gümüş tepsilerde, Tengâ - renk mahfazalar içinde parıldayan ger- dan'ıklar, küpeler, bilezikler, Avrupa kuyumcularının en ince zevk ve san'at- lerini gösteren birer bedia idi. Hatice sultan, bu nefis san'at eserle rini birer birer eline alarak tetkik edi- yor,hepsi için ayrı ayrı fikirlerini be - yan ederek büyük memnuniyet göste- riyordu. Ve böylece, konuşmalar, artık vesmi- yetten çıkarak yavaş yavaş hususiyete ve samimiyete intikal ediyordu. Kafesli paravanın arkasında, yaldız- İı bir koltuğa yerleşmiş olan ü ğ Selim, bütün bu muhavereleri büyük bir dikkatle dinliyor. işittiklerinden Şok memnun görünüyordu. Hatice sultan, misafirlerine pek muh- teşem bir sofra hazırlanmasını emret - mişti. O tarihte saraylara henüz (alafran- £a)lık girmemişti. Masada yemek ye - mek, âdet değildi. (1) sofra, büyük bir #ini üzetine kuruluyordu. Yemek yenler, yer minderlerinde oturuyorlar. bu sininin kenârma sıralarıyordu. Halbuki Hatice sultan, ilk defa ola- Tak bu âdeti ihlâl etmişti. Bu sofranın tanzimi meselesini de, Melling'e havale eylemişti. Melling, bu işde de san'at ve zarafe- ti elden bırakmadı. Derhal, bir masa yaptırttı. Bu masanın yük bir gümüş sini koydurtt lece, şark ve garb âdetlerini birle: #yoğlu kuyumcularından çatal takım- lari getirtti, Sofranın üzerindeki yemek levazımını da, gene iki âdete uygun bir #ekilde tanzim etti. Hattâ, masanın ke- dirler yaptırdı. Bunların üzerini| nadide kumaşlardan minderler yastıklarla süsledi. Hatice sultan, ortada, âdeta bir tahta benziyen sedirde ot U &İ tarafında matmazel (O Dölodel, sol tarafında da matmazel Amurö bulu - nuyordu. Sultanın rahatça yemek yiyebilmesi için, Melling, başka bir odaya çekilmi ti. Yemek bitinceye kadar orada bir kö- e çekilerek başını ellerinin arasına aldı; — Hey gidi, dünya... İnsan ne ol - dum dememeli ne olacağım demel Ün he idim?. Bugün, ne oldum, Ve, Yarın da ne ağım?. Şu anda, sara- Yin şu harem köşesinde, bir ( damad Paşa) vaziyetinde değil isem de, o bü- Yük şerefe merdiven dayamış bulunu- Yorum... Yüksek talihim, eğer biraz daha müsaade ve lütufkârlık © ederse, biç şüphesiz ki o merdivenden de çıka- Sağım. bugün, alafranga elbiselerle, SâYgılı bir misafir gibi iliştiğim şu kö-| #ele, samur kürkler ve ipekli pntariler Biyerek, hayatından memnun ve mes'ud bir ev sahibi gibi oturacağım. Diye, düşünmiye başladı. « Fökat düşünce buraya gelince, Mel- lihg birdenbire duraladı. Derin derin düşünerek: — Faksat.. bu kara suratlı herif, içi- Vâk'â Hayreddin ağa, Melling ile dost olmuş gibi görünüyordu. Onun tat- lı Kıbrıs şarabından bol bol içiyor.. ve mış bir kaplan gibi, Me "e karşı bü- ik bir kıskançlık duyarak ona gizli - den gizliye diş bilerken; bugün Hatice 16 ncı asırda İstanbula gelen Bohemyalı Baron Wratislaw'ın hatıraları: (5 Türkçeye çeviren: Süreyya Dilmen istanbula yaklaşırken Sırası gelmişken kaydedeyim ki, bu kendi afyonlu macunundan da ona ka- vanoz kavanoz gönderiyordu... Fakat, Hatice sultan tarafından bu frenk san- atkârına ibzel edilen iltifat ve takâir- leri de bir türjü hazmedi or! — Şu hınzır kâfir, hareme girdikçe, tüylerim diken diken ayağa kalkıyor. Diye, söyl ordu. birçok geceler, sa - bahlara kadar uyku uyumamış. Me - ling'i tarassud etmişti. Hattâ, bostan - cıları ve baltacıları birer ikişer, gizli- ce odasına çekmiş: — Ulan!. Göreyim, sizi... Gece dev- riyesine çıktığınız zaman.. şayed, bu kâfire, harem'civarmda rastgelirsen: hemen, #ki kulağının arasına bir sopa indiriniz.. gebertiniz. Diye, sıkı sıkı tembihler vermişti. Ayni zamnda, -kendisine epeyce pa- halıya malolan- o leziz ve hülyaengizlg macunundan kavanoz kavanoz Meli - ing'e göndermesi de, sadece bir tezahüründen ibaret değ naz haremağa macun ile Mel sultanın onu içeriye istemesi.. açık sa- çık kızların arasından geçirmesi.. ken- disi de başına bir şal bile örtmemiş ol- duğu halde ona görünerek tercüma ettirmesi. artık bu cahil ve müteassıb saray adamının kalbine bir avuç kıvıl- cımlı kül serpmişti. Fakat vaziyet, bu kıvlermlı ki ztırabını hissettirmeye müsaid değildi. Hayreddin ağa- taassub ve kıskançlı- ğın verdiği bir tehevvürle, her şeyi ze almakla beraber, misafirlerin gözle- ri önünde bir rezalete meydan verme- mek için dişlerini sıkmış. ö i de uyuşlurmya ça muhafazaya gayret göstermişti. Yemek salonunun yanındaki odada, kızlardan mürekkeb bir çaldı ta k şarkılar teren- kızların billör sedaları, dalga »r saatlerini ik defa g saray yemekleri yiyorlar. sını duyun da şimdiye kadar dinlemi - ye mü müusiki- sinin tatl; ahenklerile adetâ mest olu- (Arkası var) asıl ns'e de onun, yetlerinin İşte, bu haleti ruhi de bulunan Hayred sena: emel olan| İskenderune temil edilen tarife'er 1 Haleb ve Halebin cenubunda kâi İstasyonlarla İskenderun srasmda pılacak transit & X demekbez . Pa h n D. D./MI 3/7/9390 ta; dilip bunun yerine ayni tarihten İlibaren mer'iyine Haleb ve Ha daki istasyonlarla İskenderun arasında yapılacak doğru eşya nakl ve Meydanie maralı yeni a »z mesafesine mün, atına a grupaj tar ninden it i cenübun. yatına mahsus İskenderun messfesine şamil olmek üzere D. D./J41 nu. almıştır. 9 numaralı zahi rilesinin (Gmanlara mürotteb ban ihra- cat maddelerine tenzilât icrası hakkındaki) beşinci zeyil EB — Mersin . Mamure ve Toprakkale . Payaz kısımlarında mer'i D. D./73 numaralı tenzili u tarifesi 23/7/9399 tarihinden iibaren İskerderuna da teşmil edilmişti 3 — Bundan başka yine 28/7/0949 tarihinden itibaren .Mersin . Mamure ve İskenderun . Toprakkale #ısımlarınn herhangi bir zipaşa kısmındakl istasyonlara ve mütek nazaran tam bilete müstahak vol: rife ücretleri D. D./73 tarifedeki rilecektir. asyondan Mamuve'. Fev. n seyahat edecek umumi akkâma Mamure Fevzipaşa İismmda eori ta. lara Vere eklenmek şartile doğru biletler ve. 4 —D. D./73 numerali tarifa ve zeyilleri mucibince bilet alacak 23/8/039 terihinden itibaren bu kısımda 503 ve 304 sumarali Toros si lerinden maada bilümum trenlerie feye göre alınacak biletler merkür dma; Icular tren. seyahat edebilirler. D. D./73 numaralı tari. en #ibaren Toros trenierinde muteber yolcular biletei» volcu mu. isilât için istasyonlara müracast edilmesi, (3209) (5467) cağından Toros trenlerinde amelesine tübi tubulaoktır. Fazla ta — Muhammen bedeli 2755 lira olan ve idaremiz matbaasının bİr senelik ihtiyacı bulunan 9 kalem muhtelif cins klişe 29.7.1939 Oumertesi günü saat (1030) on bu. çukta Haydarpaşada Gar hinasindaki komisyon tarafından açık eksiltme sure. ile satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin 206 Tira #3 kuruşluk muvakkat teminat ve kanu. nun fayin ettiği vessikle birlikte eksiltme günü saatine kadar komisyona mü. tacaafları İâzımdir. Bu işe aid şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (5483) İN€ adetâ bir ürküntü veriyor. Hele bu- Sün gene, o kadar aksiliği var ki... Ye, mırıldandı. Melling'in (kara herif) dediği, Hay - b lin ağa idi. Ve Hayreddin ağa da ein hakikaten örkümtü verecek bir 3l kesbetmişti. Bu adam, Melling'i ilk gördüğü gün, Ona karşı duyduğu kıskançlık ve nef- “e daha hâlâ kalbinde muhafaza edi- Yordu. Pakat, saraylarda, hiç kimse, hisleri- “doğruca söylemek veyahud izhar et- m hakkına malik değildi. Saray ter- “sinin en birinci şartı, saray sahibi- - İltifat ve teveccühtine nail olanlar- £ geçinmek, kalibi kıpkızıl ateşlerle bile, o ateşleri parlak birer kül de göstermekti. Yansa *klin, 0) Maın, 21 det, mıltan Hamid devrinin orta - İnşaat Mühendisi Aranıyor ndifer İnşaatında ihtisası olan bir İnşaat Mühendisi aranıyor. Taliplerin mufassal evrak ile ve T. C. rumuzile İstanbul 176 Posta kutusu adresine müracaatları İst. P. T. T. Müdürlüğünden: 19/7/939 Çarşamba saat 15,30 da açık eksiltmesi yapılacağı ilân edilmiş E. yüb P. T. T. merkezi 'binası bir kısım tamirat işi için muayyen gün ve saatte toplanmış komisyona herhangi bir talib müragast etmediğinden bu obabdaki eksiltme 10 gün müddetle uzatılmıştır. Eksiltme 2/8/939 Çarşamba saat 15,30 da B. Postahane binası birinci katta İstanbul P. T. T. Müdürlüğü odasında toplenscak alam satım komisyonunda yapılacaktır. Keşif bedeli 617 lira 54 kuruş, muvakkat teminat 47 liradır. İsteklilerin ol. babdaki keşif ve şarinamelerini gürmek ve muvakkat teminatlarını yatırmak üzere çalışma günlerinde mezkür müdürlük idari kelem levazım kısmına, ek. siltme gün ve saatinde de bu tarihten en az sekiz gün evvel İstanbul vilâye. tinden 500 liralık bu işe benzer iş yaptıklarına dair alacakları ehliyet vesikası 939 yılına ağd Ticeret Odası vesikası muvakkat deminat makbuzile komisyona müracaatları, «5400» ra ile veyahud sair hediyelerle teskin ve hediye almaktan hicab duymazlar. dükleri garib). diyarda yaşamak istiyen bir kimse, bu memleket hududunu aşar aşmaz, kese- sinin ağzını derhal açmak ve bunu, bu yeri terkedinceye kadar, açık bulur- durmak, bir nevi tohum saçar gibi, sâ- ğa sola para sunmak mecburiyetinde- dir. Taki bu suretle sevgi, saygı, cemile ve genel olarak istediği herhangi bir şeyi temin ve tedarik etmiş olsun! Sert ve haşin bir karaktere malik olan Os- manlı memurlarını paradan başka mu- vaffakiyetle yumuşatan, sakinleştiren bir vasıta yoktur. Osmanlı memurları kendilerinin pa- olunmalarına müsaade ederler. Başka suretle onlarla herhangi bir muamele- ye girişmek, onlara herhangi bir işinizi yaptırmak imkân yoktur. Yabancılar için bu ülkede parasız yaşamak veya- hud bu memleketi ziyaret etmek çok zor bir iştir. Çünkü bu memurlar para paşalar ve büyük memurlar bile kendilerine bir hediye sunulmadığı va- kit bunu sizden uşakları vasıtasile İs - temek ârsızlığında bile bulunurlar ve bazan da pek sefil hediyeler yile mem- nuniyetle ksbul ederler. Meselâ bir Sinan paşa i a bir mülğkat tıkları ve bizlerden bazıları da bu ara- hk onların konuştukları dairenin kapı- bek! sı dışında canlı bir koyun yüklemiş olarak an) -ki bu vaktile devş leşen Türklerin arasına ka görecekler için, açı u adam hiç bir müdahalej İdan ve paşa tarafından görülünceyi dairenin kapısma yaklaştı. Gö - Filör görülmez de paşanın, (bu adamın İderhal içeri ıması) buyruğu sadir oldu. Delikanlı da, sırtındaki koyunla içeri girdi Getirdiği bu hediye paşa ta- rafından memnuniyetle ve şükranla kabul olunarak bir imparator e İtercihan bir çoban iltifata mazhar ol ld: dul. Fakat, bu vesile ile, bir hakikati te- barüz ettirmek İste: o da Herr von Kregvitz'in hasis hususundaki tereddüdü kadar irtikâb| edilmiş fahiş bir hata olmadığıdır. Hibuki kendisi de pekâlâ biliyordu &i Osmanlı k memurlarının sem- patisi ancak hediye ile kazanılabilirdi. İşte o vakit işlenen bu hatanın zararla- rma gerek bü bedbaht adam ve gerek bizler - ileride ve aid oldukları yerde anlatılacağı üzere- pek acı olarak çek- miştik. * Burgaz kasabasından geçtiğimiz gü - hün akşamı, içinde hanı olmıyan basit radan elçi efendimiz imparatorumuzun! (Küçük elçi)si olarak İstaribulda bulu- nan Herr Petsch'e bizim İstanbula yak- gün, İstanbulda, Herr von Kregvitz'in | iz sırada; sırtına | bir| hile babasını gene bu kasabada zehirle- terek öldürtmüştü. (2) İlk olarak denizi buradan görd geceyi bu kasabada geçirdik. Ayın 22 inci günü, Marmara denizi kenarında bulunan Silivriye muvasalâf etmezden evvel, İstanbul halkının tep- raklarını, çiftliklerini, köylerini yaban- ©: ve barbar milletlerin sarkıntısından korumak emelile son Bizans impara - torları tarafından buradan Tunaya doğru inşa ettirilen toprak istihkâmla- rm veya duvarların izlerine tesadüf et- tik. Bu kasabaya, yani Sil ük ve ivriye, muvasa- zevk ve neş'e bahşetmişti. elçi efendimizin iznini bile j etmeden bir kıyısına koş « iç görmediğim böyle, insanın gönlü- nü açan mavi deni; üyük bir zev duygusile ve gönlümü tatmin ed ve kadar, hayran hayran seyretm ak indiğimiz bu kıyıda yu- 1 başka ba- etle seyredi- toplamıya da- nmeyi unutmuş nus balıklarının dalışlı ıkların sıçrayışlarını ha yor ve midye kabuk aşmekta oldu ar elçi efendimizi Ter ve kendisine bu edilmemesiniş i bazı korsanların. sahilin her « bir noktasında pusu kurmakta arını ve bu suretle yak a ri adamları kaçırmakta bulundukları - nı beyan ve izah etmişlerdi. Bunun ü - zerine derhal b mirler verilm nimle bazı arkadaş de olmadıkları meydana çıkmıştı. (Arkası var) (2) Bayazid 19 Nisan 1512 de padişahlık- tan oğlu Belim lehine ferağat ettikten sonra İstanbulda kalmak istememiş ve doğduğu yer olan Dimtokaya gitmek Üzere oğlundan müsaade istemiştir. Fakat Dimlokaya & dar gidememiş, Edirne civarında ( Söğüdlü dere) mevkiinde vefat etmiştir. Zehirlendiği mevsuk değildir. Bu İanad, o vakit Bay: yanında hizmetkâr sifatile bulu: pevizli tarafından yapılmıştır. Bayazidin aslen yahudi olan doktoru kendi- #ina .Selimin direktifle. zehir vermiştir, Kadınların (Baştarafı 8 inci sayfada) bir hakkı bulunmadığını kabul eder. Kendisi dişarda çapkınlık yapmasa dahi evin içindeki hayatı kadına hergün didi. bir köye, Karistra köyüne geldik. Bu-| şerek öyle zindan eder ki, kadın sonun. da bu haysta isyan eder. Bir kısı da: “Ben erkeğim, bana her şey yakışir!e. diye düşünür. Ve karısma ihanet eder. laşmış bulunduğumuzu bildiren bir mektubu hâmilen bir (sâi) gönderdi. 21 Sonteşrin günü Çorlu kasabasına muvasalât ettik. Burası Yavuz sultan Selim ile babası arasında cereyan et - miş talihsiz bir savaşın Ebidesini teşkil etmektedir. Selim, kaybettiği bu mey- İdan muharebesinden ancak kendisinin (Kara Vulik) yani (Kara Kurt) (1) a- dındaki atile kaçmıya ve bu suretle boynunu kurtarmıya muvaffak olmuş- tu ve Kırımda saltanat süren kayinpe- derine sığınmıştı. Birkaç sene sonra ayni Selim birçok vâdler ve hediyeler- 1e-babasını Osmanlı imparatorluğu tah- tından indirerek kendisi buraya yük - selmiş ve Osmanlı (vekayiname-)ieri- nin bütün tafsilâtile kaydettikleri vec- (0) Hammer bu atın (Karabulut) adında olduğunu yamyor Mütercim Karılara bu suretle intikama dolayısile İhanete ve yuvanın yıkılmasına yol gös. termiş olur. Halbuki içinde bulunduğumuz devin. de vatandaşları erkek, kadın diye iti. yazlı ve imâlyazsız iki sınıfa ayıramaz. Bugünkü cemiyetimizde kadınlar ve erkekler aile haystma ayni haklar, ve ayni vazifelerie dahii olmaktadırlar, Bütün kadınlarmızın kusürsuz olduk. larını iddia etmiyeceğim; bozulan izdi vacların bazılarında kadın suçlu olabiti fakat işi biraz eşeleyince Amilin gene bir erkek olduğu meydana çıkacaktır. Bütün kabahati yalnız kadına yükle. mek doğru değildir. Nihayet onlar da insandırlar; onların da zâfları vardır. Erkeklermiz bunun taraflı görüşler . den vazgeçerek kadını da müsamahakâr gözle tedikik edecek olurlarsa izdivacla. rın neticesi böyle kötü çıkmaz.