” “Son Posta, nm Hikâyesi a m İ Ş, KEDİ VE YILDIZLA ALINSA Mh. Çeviren Bir taş, bir taş daha... Geçiyor, bunları yan yana görüyoruz. Fakat bu taşın yanındakinden ne haberi olabi * 1ir?.. Yahud da akan sular, nehir yata- öm nereden bilebilirler?.. Biz mehri ve| a du «| yatağını görürüz. Suların a yar, ve âdela tahayyül ederiz sular, süratle akarlarken sırlarını nehir ya * tağı ile paylaşmaktadırlar.. Dağlarda kaybolmuş bu küçük köyün damlarında ne güzel bir yıldızlar gece- si parlıyor?.. Damlardan göğe baka - rak, yıldızların, bu gece, “damlardan başka bir yerde gözleri olmadığına in. sanın yemin edeceği geliyor. O kadar aydınlık bir surette damların üzerinde aşıldıyorlar.. Buna rağme İdızların arzla ne alâkası var sanki?.. Ya hele şu dağlar?. Aşağı yukarı bin senedenberi araların- da gömülmüş olan şu küçük kö h olduklarım unutabilirder mi? Herkes onların isimlermi bilir: Kor no dağı Moro dağı. Hal böyle iken yal. nız kendileri öz mevcudiyetlerinden habersiz görünürler. Yol ağzında duran şu eski eve ne dersiniz?.. O da niçin, tam bu noktada yapılmış olduğunu bilmiyor mu dersi- niz?.. Siz de bu inançta iseniz. şuna da inanabilirsiniz ki, bu gece, yıldızlar, dağların arasında kaybolmuş köy dam- larından başka birini görmediler.. Bir zamanlar bu köyde, bir kuşları olan ihtiyar bir çift yaşardı. Bir gün olsun akıllarına gelmedi ki, bu eski yapılı evde veya kafesinde bulunan küçük kuş onlara bakarken, bütün bu şeyleri, kendilerinden o başka türlü de görebilirdi. Hakikaten, onlar, küçük kuşun ka - fesinden yere allerken, ya büyük ba. banın, veyahud da büyük annenin 6 muzuna konatağına emindiler. Ona böyle ihtimamla bakmasarının sırf sev giden ileri a şimdi ölmüş bulunan i hatırası olduğunu bildiğine kanidiler. Küçük dilenci kuş, yalnız geceleri, pen Görenin yanıbaşında perdelerin arasın da duran kafesine dönerdi. Gündüz. — Aman yarabbi ne nefis şeyler! Diye mırıldandı. Ve biraz eğilerek yanında bulunan Hayri beye: — Bunlara ne dersiniz? Dedi. — Ben onlar: dün gördüm. Çok kö- tü giyinmiş bir geyler... — Dün mü gördü ?. Dün gördü- nüz de kimseye bundan bahsetmedi - niz öyle mi? — Kime ne söyliyecektim? — Bu hâdisi yani onların aramız- da olduklarını pekâlâ bize söyliyebilir- diniz. Orlar Emineyi görmüşlerdi. Emine- Şi selâmlıyorlar, Emine de olduğu yer-| de nezaketle eğilerek onlara mukâbe-| fe ediyordu. Küçük Salih bunu görünce büsbü - tün heyeganlandı. Ne o. dedi, tanıyor. Salih bu sözü Hayri beye söylediği sırada Emineye cniştesile halası bunu soruyorlardı. — Bu Alman kadınları tanıyor mu- sun? Nereden tanıyorsun? — Dün geldikleri zaman onları sa londa gördüm. Fazlı Şakir de Hayri beye doğtu e- ğilmişti: — Bu kızların kim olduğunu biliyor musunuz? — Annelerile seyahat eden iki Al - man kızı... — Başka malümatınız var mı onlar hakkında? Kapıcıya sordum. İsimleri Molder il Fiele Holz imiş. Zengin bir fabrikatörün kızian imişler.. Fazlı Şakir; — O maşallah; di malümat toplamış Biraz dikkatle süzdükten sonra: — Çok zeng oldukları muhakkak mı? dedi. Emine han'm onları rdu. Ne de çabuk Alman kadınlarını ı ve! | habbetle bakardı. leri odanm içinde uçarak dolaşmayı ter cih eder, urada sirada darısını yemek ve yah da birkaç dara su içmek için ka. fesine girerdi. Bir bakıma, kafesi sarayı, oda da ge niş imparatorluğu idi. Ekseriya, yemek odasındaki limbanan abajus > hud da, neş'eli, cıvıltıh şarkıl da söylemesi ay hığına tünerdi. Büyük arme onun kal hat işlediğini görünce: — Seni gidi pis herif seni!,. diye azar » lar, daha bir sene evvel yeğeni Marinin de ayni şeyi yaptığını unulaşmyarak, bil. hassa bu iş için elde bulundurulan, bez parçasını kaparak kuşum yamna seğir - tirdi. Zavallı, küçük, şeker Mari.. Ne de gü. zel, iyi kalbli bir kızdı. Hele kuşa ne mu. ba » Hatırlıyor musun pis herif?.. Hiç hatırlamsz olur muydu7. Onun nah şu kadarcık boyu ile evin içinde ko. şuştuğunu ve büyük babanın da ağır ağır başını salladığını yeniden görür gibi o. Tuyordu. İhfiysr karı koca, küçük ve yetim ye. Benleri ile yalnız kalınca onu ihtimamla büyütmüşler, yetiştirmişlerdi. Mari, son) demlerini neş'e ve zevk ile geçirten bir motif olmuştu. Fakat genç kız 15 yaşına basınca sön. müştü. Ondan yalnız bu kuş yadigâr kal. mıştı. İlk önceleri ne büyük ana, ne de büyük haba; derin ve facialı acdlarındın avunup da hayvancağıza ebemmiyet ver. memişlerdi. Fekat bir gün, kuş, kafesin, den uçerak büyük babanın daha hâlâ hıçkırıklarla sarsılan omuzlarına kon | muş, küçücük başım bir bu yana, bir öte yana döndürmüş, ve gagasını ihâiyar ada| mn kulağına uzatarak, lisanı heflile, ken| disinin, genç kızdan kalan canlı bir parça olduğunu, gene ayni onun verdiği gibi bir sevgiye, ihtimama, şefkate ihtiyacı bulunduğunu anlatmek isletnişti. Nite . İbrahim Hoyi kim, onlar da bu sevgiyi ondan esirgemiş | değillerdi. | İhtiyar adam, küçük kuşu yakalayıp ta, hıçkırıklarını bir türlü dindiremiyen karısma gösterdiği zaman, kaba elleri) Fazl: Şakir kanı ya baktı. Sarışın bir genç kiz daha içeri giriyordu: — İsmi (o Mina Wolkergrün'dür de- Öteki genç kız İarm O kuzepidir... Çok zenginmiş; fa - kat onlar Al. mandırlar. Alman - lar çok zengin bi: tebazlarının ar ırkından © olmıyan İnsanlarla © evlen - mesine müsaade #derler mi hiç? Fazlı Şakir kizdı. ğını belli etmemek için güldü: — Bunu nereden aklınıza getirdiniz? dedi. Bir müddet daha kızlara baktı: — Maamafih güzel kızlar dedi. Hayri bey: — Ben Alman tipinden hazzetmem Sonra gülerek ilâve ett: — Gürel ecnebi kadınlar samanı * mızda tehlikeli mahlüklardır Salih sordu: — Neden yalnız zamanımızda olsun; güzel kadın her zaman tehlikelidir. — Her zaman güzel olduğu için teb- likelidir. — Ya şimdi? — Şimdi ise casus olduğu işin!. Fazlı Şakir de, Salih de bu sözü çok SON POSTA al Sonra her ikisi onun dere boğmuşlardı. ik kuşun, ayakçıklartle çır « ısırmalerile mukâ. ği şey hürriyeti, yalnız Halbuki &, öpücük! bele ederek istedi hürriyeti idi, Büyük sna şuna muhakkak surette & mindi ki, küçük kuşun ayışları hep o küçük hanımını anmak, odadaki dola. nışlurı ona gözli haberler ul k içi olan hanımından cevab bekleme. | si, alamayınca da #inirlenmesine alâmet! değil mi idi7. Küçük kuşun, hanımının ölümünden aberi bulunduğuna asl şüphe etmiyen büyük baba. - Peki amma, diye şaşardı. Kuş, ne. yor, ve dolaşıyor?. Kimi çağı. rıyor, ve kimden haber bekliyor?.. Allah.. Allah.. Nihayet bir kuştu ca. nım.. Şimdi hafımını çağırır; biraz son. ra onun kayboluşuna yanardı. Meselâ, onu #wfesinde oturmuş, başı omuzlarına gömülü, gagası havada, göz. leri yarı kaps görünce, insan onun genç hamımmı düşürmekte olduğundan bir lâhze şüphe edebilir miydi? Arada sırada da sa ve yorgun bir iç çekişi ile göğsü kabarıp inend. Bu da, onun hanrmına acıdığına, yalnız keldi . ğa ü ğüne, içlemdğine delâlet et. mez miydi? Ah bu yanık iç çekişler, ig çekisler.. , İhtiyar adam karısının halssız olduğu. mu iMidia edemezdi. Nitekim ayağa kal . den civil J kar, işkemlesine çıkar, ve kederli kuşa birkaç avutucu ieehime fısıldandı. Sonra gayri şuuri bir tarzda kapalı du. ron kafesi açar, ve kuşun odada dolaşma. sem temin ederdi. Dönüp uçuşumu sey » rederken de: — İşt küçük dilerici gene koşuşuyor!.. derdi. O zaman ik ana oelâllenirdi; ve: — Neden hayvanın sahatımı bozdun?.. Neden onu Baksana zavallıcık söylenip duru » diye başıma kakardı. Zavallı ihtiyar ağzım açamazdı ki.. Zi. (Devamı 13 üncü sayfada) «RON POSTA, NX TEFRİKASI: 10 sklerile başbaşa bırakma. | Temmuz 10 Şuhut Belediye Reisliğinden: 1 — Kapalı zarf ve pazarlık usullerile evvelce münaktssaya konulup talib zu. bur etmemesinden dolayı bu defa şartnamesinde değişik yapılarak kapalı zapf usulle yoniden münukasaya konulan 18963 lira 49 kuruş bedeli keşifli Şuhud. kasabasının elekirik ve makine tesisati 10/7/939 günümden başlıyarak on yedi gün müddetle ekyiltmeye konulmuştur. uhu belediyesinde toplanan encümen tansfındarı 20/7/939 günü. şembe günü saat 15 de yapılacaktır. t veminet 1422 Kra 20 kuruştur. dan proje, hüğlsai keşif irwlzeme montaj şartnameleri, hesaba ve münskusa şertnamisi, rmwkevele projesi bir lina mukabilinde Şuhud Beledi. yesinden ulumır. 5 — İstekli olanlar Nafia Vekfiletinden almış Ensteletörlük vesikası ve buna mümessil tosat yaptığına dair alınmış bonservislerini ihaleden bir saat evveli. Encümenine makbuz mukabilinde tevdi etmeleri veya posta İstanbul Elektrik Tramvay, Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğünden 1 — Muhammen bedeli 773$ (yedi bin yedi yüz oluz dört) Zira tutan primer ve sekonder röleler İapalı zarf usulile satın alınacaktır. 2 — Muvakkat teminat 580,03 (beş yüz seksen Bra beş kuruştur). 3 — Eksiltme 21/7/939 Ouma günü saat 15 de Metro han binasının beşinci ka. tında toplanacak dism arttırma ve eksiltme komisyonunda yapılacaktır. 4 — Bu işe ak şartnameler idarenin levazım müdürlüğünden parasız teda. ik edilebilir. 5 — Teklif maktubilarının şrtnsmedeki tarilat dairesinde hurarlanarık mat 14 de kadar 7 nel katizki komisyon kâtibliğine imza mukabilinde verilmiş bu » hurması lâzemdir. o (4638) Eskişehir vilâyetinden Eskişehir - Sivrihisar yolunun 3 4- 080 —13 .f. 000 nci kilometreleri arasın. da 22262,715 lira keşif bedelli şose esaslı tamiri 1/7/939 tarihinden 24/7/999 tari, hine müsadif Pazartesi günü saat 15,30 a kadar kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme vilâyet Daimi'Encümeninde yapılacaktır. . Muvakkat teminat 1669,71 liradır. susi fenni şartname eksiltme şartnamesi ve mukavele projesinden ibaret olup her zaman Nafıa Müdürlüğünde görülebilir. İsteklilerin ihale tarihinden en az sekiz gün evvel vilâyete müracaatla ala. cakları ekliyetname senesi içinde Ticaret Odası vesikasını teklif mektublarına eklemeleri şarttır. Mektublar ihale saatinden en az bir saat evveline kadar Da imi Encümen riyasetine makbuz mukabilinde tevdi edilecektir. Posta ile gönde rilecek mektublar iadeli tsahhüdlü ve mühür mumu ile mühürlü olacaktır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (4736) İst. P. T. T. Müdürlüğünden: Eyüb P. T. 'T. Merkez binasında bir kısım tamiratın yaptırılması işi açık ek- sillmeye konulmuştur. Eksiltme 19/7/939 Çarşamba saat 15,30 da İstanbul B- yapılacaktır. babdâki keşif ve şartnameleri görmek ve muvakkat teminatlarını yatırmak üze- re çalışma günlerinde mezkür müdürlük idari kalem levazım kısmına, eksiltme gün ve saatinde de bu tarihten 8 gün evvel İstanbul vilâyetinden 500 liralık, bö işe benzer iş yaptıklarına dair alacakları ehliyet vesikası, 989 yılına aid Ticaret Odası vesikası, muvakkat teminat makbuzu ile komisyona müracaatları. «48039 Kayri bey birdenbire sustu... Bur * nunu havaya kaldırdı: tuhaf buldular. Kahkahalarla gülü - yorlardı. — Şarlok Holmes gibi konuşuyor - sunuz? — Gazetelerde casusluk tefrikaları- nı takib ederim de... İşte bir güzel a6- nebi kadın deha... Salih: — Lady Salykok.. dedi. Fazh Şakir: — Amma yaptınız ha!. diye hayret ve hiddet dolu gözlerle. Hayri beye ba kıyordu. Kendisi en aşağı on üç sene- dir memleketimizde: — Daha A yal Hem size yemin 9 - derim ki... O da bu sarişin Kadınları merak etmiştir! Haklarında malümat — Aman Ajlahım ne kötü bir kokü var.. duymuyor musunuz kokuyu?. Tam bu aralık da Ertekin ailesini masasında Belkis babasina: i — Baba diyordu. bana birkaç papel Postahane alt katta müfettişlik odasında toplanacak alım satım komisyonunda LL ) Keşif bedeli 617 lira 54 kuruş, muvakkat teminat 47 liradır. İsteklilerin ol verir misin? 1 — Ne diyorsun. anlamıyorum? Kızlarının orijinalite olsun diye böf Fakat o sözünü bi- ürmeden Lady Sa- iykok tâ karşısına gelip durmuştu. Hayri bey de hav - lusu elinde ayağa kalkmıştı. Lady Sa- Iykok, İngiliz şive - sile iyi bir Fransız ca konuşuyordu: — Rica ederim. oturunuz (diyordu. Yoksa kaçar'm... O- dama çıkarken ma- sanıza siza ufak bir şey sormak için uğ- radım. Sizi yemek - ten alıkoymak için değil Emredersiniz baları bir türlü alışamıyordu. — Canım birkaç lira istiyorum. İşte papel ne demek. obümiyor musuf Her dakika insanı terbiye etmeği unu mazsın. Şimdi terbiyenin sırası ra? Zaten insan aksine olarak terbiyesi? lik yapmak istiyor ya. senin elinde Babası sözün altın: — işitmemiş p davrandı. Mutadı olduğu üzere dvlâd larının birinden azar işitmişti. Sade © ce: — Parâyı ne yapacaksın, diye sor © du. a — Bir kaza yaptım. İyodoform'un çinde bulunduğu zirıliıy: kırdım. | — Bu şis Ankunmağa o mec? muydun? | — Elbet te odayı ben topluyordu” — Beş lira yeter mi? j Diyen babası cebinden bir beş lir lik çıkarmış kızına uzatıyordu. — Bilmem dedi. Amma 24 efendim. Hayri bey yerine oturdu. — Ooh şükürler olsun diyordu. Bu- ln b ER a m Şişe kocamandı... Eğer pahalı bir ğım içindir... Onların kim olduğunu bi do. buş en aşağı one,gü bey dire a lyor musunuz diye sormağa geldim.) Fikri Ertekin başın: hiddetle sal O iki Holz kız kerdeşleri tan'yorum... |İ1 ; Kenâtlerini geçen sene Yalovada gör -| — Ne işler. ne işler dedi. Bu ka” düm... Fakat şu bir tane güzeli var. o|fazla ziyan yapılır mı? ei özden yi kimdir acaba! — Eğer sade beş lirayı — Frolayn Wolkergrün... rTacağını bilseydim., evvelâ tartar» “e — Çok teşekkürler ederim.. kimin|liralık kadar ziyan ederdim... Bu nesi imiş? lâf mı baba elimden bir kaza çıkt! — Holz'ların kuzini olacak... Yaptığımız ziyan ne kadarsa p — Ya şu ihtiyar kadın?. ödeyeceğiz tabit. — İhtiyar kadın mı? (Arkası var) ie külhanbeyi dili konuşmalarına ba ©