“Son Posta, nn Hikâyesi m KN Mahalle Bekçisi Dun 1rE1 vali. Vezan : Muazzez Tahsin Berkand tL Mustafa beş sene birçok vasıtalara vejlerini yaşıyan ihtiyar oanacığının... yüzlerce | müthiş gecede, o müthiş vak'ayı yalnız çarelere Obaş vurduktan, o kapı çaldıktan sonra nihayet muradına! ihtiyar bir anası anlamış, belki de gözle. “ermiş, bekçi olmuştu. Arlık her akşam, bava tamamile karardıktan sonra kur - şuni şayaktan esvabını giyiyor, ceketi - © hin sarı düğmelerini (â çenesinin altına © Kâdar ilikliyor, düdüğünü cebine koyarak Sokağa çıkıyordu. © Mustafa, san'atına âşık ve vazifesine © sadık bir adam sıfatile, bütün geceyi dı. “garıda geçirirdi. Onun için, fırtınalı, karlı Ve yağmurlu havalarda olduğu gibi, bu. paltıcı sıcakların sokakları yakıp kavur. duğu gecelerde, yahud ay ışığının şehrin dar ve kirli sokaklarını sihirli bir elle gü. selleştirip temizlediği saatlerde uçsuz bu. caksız yollarda yürümek içinin azabım “ Kendisine daha çok hissettirmek için AL 'lahın verdiği bir cezadan başka bir şey değildi. Bazân bir yolun ortasında veya bir ka. ” Pı eşiğinde birdenbire durur, ağzına ka. “dar götürdüğü düdüğünü, öttürmekten vaz geçerek dalgın gözli etrafını sey - > rederdi. O dakikalarda Mustafanın yanın. ” dan en beceriksiz bir hırsız veya en müt. > hiş bir haydud görülmeklen korkmadan * geçip her hangi bir eve girebilirdi; çünkü Mustafanın açık gözleri önündeki perde ber şeyi ondan gizliyecek kadar kalınla Şırdı; fakat bu hal bir iki dakika, hattâ “bir ikiysaniye kadar sürer, gece Bekçisi “birdenbire daldığı de uçurumlardan fırlayıp çıkarak süratle yürümeğe, arka - sına bile bakmadan koşar adımlarla bu. © Tunduğu yerden uzaklara kaçmağa baş- dardı. P Onun kar ve fırtına demeden bütün ge- eyi anlık sokaklarda dolaşarak ge. “girdiğini gören arkadaşları kendisile alay ederler — Bizim Mustafa tam bir gece kuşu ol , Derlerdi. Fakat ne arkadaşlarının bu £ sözleri, ne de ihtiyar ve tecfübeli bekçi amdanın nasihatleri ona tesir etmiyor, ” genç adam şafak sökmeden evvel kulübe. inden içeriye adım atmıyordu. Arkadaşları ve ihtiyar bekçi onun da . — Mia geçmeden evvel de bütün gecelerini sol arda geçirip ancak düzün uyuduğunu Ve bıkan G4 bilsinler! Etrafındakilere kendisini sev - “dirmiş olan bu iki kalbli, doğru sözlü, r€ ve namuslu delikanlının içini kemi. in kurddan kimin haberi vardı? Evet, Mustafanın işini müthiş bir kurt iriyordu ve bundan dünyada kimse haberi yoktu. Yalnız köyde son gün. rile görmüş ve yavrusunu dişi bir kaplan gibi müdafaa etmiş, bütün şüphelerin 0. nun üzerinden uzaklaştırılmaşına muvaf. fak olmuştu. Yoksa Mustafaya kalsa, o cinayeti işledikten sonra kendisini jan - darmaların eline teslim ederek günah; “| nın cezasına çarpılmak için ellerine ke . lepçe geçirtecek ve hapishanenin yolu. nu tutacaktı. Mustafa genç bir kadını ellerile boğ - muştu. Vakit vakit durarak gözlerini el. lerine dikip dalmasına sebeb te bu idi. Fa. kat o kadını Mustafa öldürmese bir gün köyün bir başka delikanlısının bu cina - yeti işliyeceği muhakkaktı, Çünkü Rahi me köy halkı için kuraklıktan, tohum - suzluktanı ve hayvansızlıktan daha büyük bir afeti. Onun yüzünden her sene bir kaç genç tarlasını bırakıp uzaklara gidi. yor, birkaç ocak sönüyordu. Bu Rahime kız, Allahın oraya göwderdiği bir belâdan başka bir şey değildi. Fakat ne kadar gü. zeldi! Kulaklarının iki yanından diz ka. paklarma kadar inen yumruk kalınlığın. daki iki siyah örgüsü, yarı kapalı göz ka.! paklarının arasından ve kirpiklerinden süzüle süzüle gelen ateşli bakışları, soluk yanaklarının büsbütün gösterdiği dudak. ları, görünmez bir rüzgârla sallanıyormuş gibi yürürken hafifçe iki tarafa bükülen kıvrak vücudile bütün gözleri kendisine çekiyor, bütün yüreklere çarpıntı veri - yordu. — Ah Rahime! İşte delikanlılık çağına gelen bütün | gençlerin ağızlarından kâh hasretle, kâh kinle ve kıskançlıkla, bazan da derin bir sevgiyle bu iki kelime dökülüyor ve bu. nunla onların yüreklerinde kalan gizli a teş dışarıya taşıyordu. , Erkeklerin bu gizli ah ve vahlarına mu. kabil kadinlar Rahimeye inkisar edip du. ruyorlardı, ; — Boyu devrilesice! — Kanı kuruyasıca! İşte Mustafa da, ilkin kötü bir karı diye yüzüne bakmağa tenezzül etmediği bu Rahime kızın ağına düşmüş ve onu genç kalbinin vücudünün bütün hırs ve ate . şile sevmişti; fakat onun sevgisinde in . hisar arıyan vahşi bir ihtiras vardı. Ra. hime birkaç ay bu garib huylu, uysal ol. duğu kadar haşin, yumuşaklığı nisbetin. de sert adamdan hoşlanarak yalnız onun. la yaşamıştı amma, belki kendi arzusile, belki de bütün erkeklerin etrafında do. Jaşmalarına dayanamıyarak günün bi rinde Mustafayı aldatmağa mecbur kal “Diğer taraftan, eski zanm adamla hiç münasebeti kalmamış olan bugünkü Feridunun sözlerine ve bakışlarına 1â- kayid kalmasına da imkân yoktu; bunu Hiçinde tat'ı bir heyecanla kendi kendi. “ sine itiraf etmive mecbur kalıyordu. Onun mazideki hataların, kendisine u- # Rutturmak, ona hoş görünmek ve bü- tün arzularını evvelceden keşfetmek İçin yaptığı fedakârlıkları nasıl min - “netle görmez ve inkâr edebilirdi! » Biraz evvel kendisine «Altın saçlı Neri» diye hitab etmişti... Annesi öl- “düğü gündenberi şimdiye kadar dün- “yada hiç bir ferd ona bu tatlı ismi ver- memiş, ona bu kadar candan bir sesle M8öz söylememişti. Her zaman sert ve “mütehakiim olan bu ses' ne kadar ateş- di ve tatlı idi özleri söylerken Fe- inde yanan ışık ve heye- canı hatırlayınca Nerime varlığının fen ince tellerine kadar Ütrediğini ve Karar vereceğimi bilemiyorum yarab- * Sen bana yardım et, sen bana bir Gece yatağına yattığı zaman bu dü şünceler altında saatlerce uykusuz kal- di. Kararsızlık içinde çırpımp durdu. Bir dakika oluyordu ki anlayamakiı fı bir kuvvet onu tutup Feriduna doğru atıyor fakat henüz ona yaklaşmanın getirebileceği saadete doyamadan bir - denbire gözleri açılıyor, kendini onun elinde bir esir gibi görerek korku ile titriyordu. Bir ara, Feridunun teklifini kabul ettiği taktirde vaziyetinde ne gibi te - beddüller olacağını düşündü ve ken - disini, «İspartalı» ailesinin, Hacı Os - man zadelerin biricik varisinin karısı olarak gördü: Şeref, şan, servet, her şey... Fukat bu manzara (karşısında fazla duramadı. Onun her şeyden evvel bek- lediği ve istediği şey, kocasının kendi- sini sevmesi ve kendisine hürmet et - mesiydi. Servet, ancak bu s#nadeti ar - tutmak için bir vesile olabilir ve yal » nız başına geldiği takdirde ona ağırlık vermekten, onu ezmekten başka bir şe- ye ydramazdı. İpek elbiseler içinde, tepeden tırma - göster; kalbimden geçen bu katma | ğa kadar elmaslar arasında tlmuş, kar. şik duyguları sen © İntizama|#isnda emrine amade duracak uşaklar mıştı. Tam altı ay'Mustefa Rahimenin yüzü- nü görmek istememiş ve kendi içini yen bir inad ve gururla kalbinin derin yarasını herkesten gizlemişti. Onu yal - nız anası anlıyor ve aslan gibi oğlunu miskin bir fare yavrusuna çevireh o karı. ya lânet ediyordu. Sonra bir kış gecesi oğlunun dışarı çık. tığını ve ancak sabaha karşı evine dönüp bir şey söylemeden yatağına yatarak tâ ertesi gün öğleye kadar bir ölü gibi uyu. duğunu görünce telâşa düşmüş, kimseye bir şey meden günd Rahimenin kasabaya giden yol üzerin. de, bir ağacın dibinde ölü olarak bulun. duğu ancak o akşam köyde şayi olmuş ve bu haber bir bomba gibi patlamıştı. Kim. 36 o gece Rahimenin evine kimlerin geli çıktığını tahmin edemiyor, herkes, garib | Yışıyordu. Bu kötü karının öldükten son. ra da birkaç yuvayı yıkmağa sebeb olma. swdan herkes korkuyordu, Mustafanın annesi bu haberi düyunca pek mühimsemiyor gibi görünerek doğru. ca evine dönmüş ve ocak başında oturup yanan odunları seyreden oğluna yaklaşa. rak sakin bir sesle şu sözleri söylemişti: — Ortalık pek telâş içinde; Rahime kı. zın ölüsünü bir ağacın dibinde bulmuşlar; jandarmalar herkesi soruşturuyorlar; is. tersen sen de çık, kahveye git, senin ev. de olduğunu görerek boş yere şüpheye zanında evine gelip hemen yatağına gir- diğini ve sabaha kadar uyuduğunu bilmez İde gece sokağa çıkarak uykusuz kalmış ta hâlâ uyuyor deyiverir, Annesinin bu durgun sözleri Mustafa . nın aklını başına gelirmiş ve bu sayede kendisini kurtarmağa muvaffak olmuştu. | Esasen altı aydanberi onun Rahime ile a. lış verişi olmadığını bilenler de delikanlı lehinde gehudet etmişler ve köyün başına belâ olan bir kızın ölümünden dolayı hiç bir hemşehrinin ziyan olmasına meydân vermemişlerdi. Bu vak'adan birkaç ay sonra da annesi Mustafayı İstanbula yollamıştı. Fakat de. Hikanlı köyde bulamadığı süküneti ora » düşmesinler, Herkes senin dün akşam €.* Fiber, prespan, mi - dada bulamıyor, her gece o müthiş vak'a. yı, Rahimeyi ellerile boğduğu o karanlık saatleri hatırlıyardk sabahlara kadar ö . lüm terleri üyordu. İşte bu sebebilen Mustafa mahalle bek. çisi olmak istemiş, bütün gece karanlık yollarda vicdanının korkunç azabini gez. direrek kendi kendisini cezaların en müt. hişile cezalandırmak istemişti, ve hizmetçiler bulunmuş; kocası ken - disini sevmez ve himaye etmezse bun - ların ne ehemmiyeti (olabilirdi! Onu her şeyden evvel alâkadar eden şey ko casının kalbi ve kendisine karşı olan duygularıyı Bütün bu üzüntülü ve kararsız dü - şünceler içinde pek (fena ve buhranlı bir gece geçirmiş olan genç kız, çok er- kenden kalkıp biraz hava almak ve ba- şındaki serşemliği gidermek için s0 - kağa çıkmaktan kendisini menedeme - di ve kırlara doğru yürüdü. Bir saat sonra, başının ağrısı biraz hafiflemiş olarak eve dönerken soka - ğın başında Nuriye hanıma rastladı. — Ne oldun kızım? Yüzünün bu hali ne? Hasta mısın? Yoksa başına bir ka- za mı geldi? Böyle erkenden o sokağa çıkmakta sebeb ne? i — Hayır elendim, hasta falan deği - lim; yalnız uykusuz bir gece © geçir - dim... Dün başıma neler geldiğini bil « seniz! Nuriye hanim büyük bir şefkat ve alâka ile genç kızın elini tutarak sor - du: — Ne oldu yavrum? Nerime, dost bildiği bu kadına bu en mühim sırrını, bilâihtiyar (o söylemeğe başladığı için birdenbire kıpkırmızı ok du fakat ona o kadar ftimadı vardı ki gene sözünde devam etmekte tereddlld etmedi: — Dün Feridun bey bana onunla ev- lenmemi tekli etti. Nuriye hanım yüzünde fazin bir bay. ret göslermiyerik Nertmenin elini tut- tu ve ttancından kızaran Okızcağızın yürlüne muhabbetle baktı, KANZUK NASIR En muannid ve eski fe ii li Let) Kanzuk Nasır aa a er işli li İNGİLIZ KANZUK ECZANESİ oi nesırları bile kökünden Avrupa ve Ameri- nazharı takdir olmuş bir ilâçtır YT Tr YP YE LİR Beyoğlu, istanbul Kadıköy - Haydarpaşa Tarifesi 15 Haziran 939 Perşembe gününden itibaren yeni tarife tatbik olunacak. tifeler iskelelere asılmıştır. — (4215) Bankamızın Fabrika vö Havuzlar İdaresile Istinye dok fabrikalarında wi Z rattan çıkmış eski ve yeni saç. köşebend vesair demir ve çelik parçaları açık tırma suretile satılacaktır. Artırma 30 Haziran 939 günü saat on dörtte Tophane Deniz hanında Alm 9 tım servisinde yapılacaktır. İsteklilerin şeraiti öğrenmek üzere her gün ve artırmaya girmek için d8 — karıda yazılı gün ve sette mezkür servise müracan'ları. (4159) ek ar e rr çe ei eş SN Münakalât Vekâleti İstenbul Elektrik İsleri Umum Müdürlüğünden : Malzemenin adı Eksiltme gün ve saati 26/6/39 Pazartesi kanit sarı mücerrid günü saat 15de şerit, band. Muhtelif demirden * mamul malzeme, Muhtelif (pirinçten mamul malzeme, Oluklu demir «bar. te faconnes, 29/6/939 Perşembe günü sast 15 de 50/6/939 Cuma gü- nü saat 15'de 6/7/39 o Perşembe günü saat 15 de Eksillme şekli Tahmin edi. len bedel LK. Açık 3120.10 Eksiltme Açık Pisiltme Kapalı zarf Açık Eksiltme cİF. 2121.10 5369.50 453700 1 — Yukarıda isim ve muhammen bedelleri yazılı 4 kalem malseme, MESİ rında gösterilen gün ve saatlerde, idarenin Tünelbaşında Metro han bina” 5 inci katında toplanan komisyonda eksil tmeleri yapılacaktır. 2 — Her eksikmeye iştirak için, o eksiltmeye aid muvakkat teminatın ser ye tevdii ve kanunun kendilerinden iste diği belgelerin ibrazı, 3 — Bu eksiltmelere gid şartname ve mükavele projeleri idarenin ai 4 müdürlüğünde parasız olarak dağıtılmak tadır. 4 — Kapalı zarf usulile yapılacak eksi Itmeye iştirak edecek taliblerin tekli mektublarını şartnsmesindeki tarifat dairesinde hazırlıyarak eksiltme bir saat evveline kadar, komisyon kâtibi — Bunda şaşacak bir şey görmüyo - Tum yavrum. Biz bunu tahmin ediyor- duk. — Nasıl? Böyle bir şeyi siz evvelce- den düşünmüş müydünüz? — Tabif... Senin gibi güzel, akıllı ve şirin bir kızla bu derece meşgul oldu - ğunu gördüğüm zaman onun nasıl bir maksad takib ettiğini anlamıştım. — Böyle bir ihtimali aklımdan, haya limden bile geçirmemiştim ben! Hayır, hayır... İkimizin vaziyetlerimiz arasın- daki cesim farkı, bu evde senelerce na- sıl bir muamele gördüğümü ve hattâ onun bile bana nasıl bir gözle baktığı - nı İ#savvur ederseniz... — Vaziyetleriniz arasındaki fark mı? Bununla neyi kasdettiğini anlamıyo - rum kızım. Senin baban da Hacı Os - man sülâlesindendi; siz de vektile bü - yük bir servet sahibi idiniz. Eğer bü - yük baban buradan kalkıp ( İstanbula gitmese ve parasını orada tüketmesey - di bugün sen de İçtimaf bakımdan 0 - numla ayni derecede olacaktın. Maa - mafih, bunlârı söylerken, «İsparta ailesinin #enin babana borçlu olduğu meblâğı da hesaba katmıyorum. Görü- yorsun ya, vaziyetleriniz arasında hiç bir fark yoktur. Yalnız bugün sen fa - kirsin o zengindir. İşte bu kadar! — Benim onun yazıhanesinde me - mur olarak çalıştığım da mevzuubahs olabilir. — Bundan ne çıkarmış? — Halkın dil durmaz; bakarsınız or- talıkta sevimaiz dedikodular başlar. — Âlemin ne söyliyosağin! düşünme sen Nerimel — Peki: mademki siz Yeridum beyin ” çoktanberi böyle bir maksad nü söylüyorsunuz; o halde beni — yazıhanesine aldığını da lütfen misiniz? N Nuriye hanım tekrar gülümsedi: p — Bu da pek açık yavrum; Seni yak ha sık sık görmek, seninle anlaşmak ve., bir de seni armesini 7 münden kurtararak kendi himsy€ d* almak... Esasen sana karşı yapm duğu teklif de onun bu çalışma ">. Jesini hiç mühimsemediğini : miyor mu? ? Sen ona ne cevab verdin yarin — Düşünmek için bang gi “ müsaade etmesini söyledim... Ne”. dar müteheyyiç olduğumu ww dersiniz... Şimdi de ne yapa ye karar vereceğimi bilmiyorum dim. yi Dul kadının bakışlarında tatlı dg şefkatle karışık bir heyecan belirdi — Nerime, senin vaziyetinde “ğ kızın bu gibi ince ve derin düşün" Va re ve tereddüdlere kapılması end eş sadüf edilen bir şeydir. Ferik. yi yalnız İzmirde değil, diyebilir ği tün memlekette tanınmış bir ol” ve herhangi bir kadın onun Kar maktan büyük bir saadet daya — Evet; fakat caba kana pr nele edecel Farzedelim ğ na karşı her vakit, bugünkü gibi fik ve muhabbetli hislerini etsin; fakat ben onun başka etrafındaki memurlarına ve karşı zalim bir adam olmakis ettiğini görürsem tam manasile i labilir miyim? > 2 ye (Arkasi m rresofyo 289 #YEMENUS5 42 “29 ..z. vü vE 5 inim mar >»