“Son Posta, — Söyle bakayım Maryet, ısmarladı - ğım elbiselerin listesi var mı sende? — Var madam, — Pekâlâ, elbiseleri Havr'e hareket et- meden üç dört gün evvel almalısın! — Merak ötmeyin madam. — Biliyorum Maryet, sana itimadım var, zaten bunun için değil mi, ki seni de beraberimde Amerikaya götürüyorum. Sen söyle Valcığım, senin hazırlıkların ” ne âlemde? — Ben de bilirmek üzereyim amma, si- zinle beraber bu kadar uzaklara gidece - Bimi hiç zannetmiyordum. — Uzak dediğin yer nedir ki.. Altı gün- Yük bir deniz seyahati, Seni de işiten devri Âlem seyahatine çıkıyoruz sanacak. — Devri âlem seyahati de olsa sizinle beraber © geleceğimi (bilirsiniz. Benim Harp'im olmazsa o güze, ninnilerinizi na » $il söyliyebilirdiniz? — Tabil tabil, bu eski ve güzel havala- rı benim kadar senin d: sevdiğini bili » rim. Bunları da bir defa geçeriz. Fakat bugün istirahat etmeli. Bu haftayı kâmi- Jen kızıma hasretmek istiyorum. Çocu * ğumdan hiç bu kadar uzun müddet ayrıl: Mmamıştım. Bütün hafta onun kuş erit Sini andıran sesinden başka müzik dinle- mek istmiyorum. Haydi Maryet git onu bahçeden al getir, akşam yemeğini ona ben kendi elimle yedireceğim. Birkaç dakika sonra Maryet geldiği za- man elinde çocük değil, içinde bir kart bulunan bir tepsi vardı. — Hani Linet? — Bahçede efendim; onu almağa git- meden evvel bü kartı verdiler. Mösyö Jakobson madamı görmek istiyorlar. f — Jakobson mu, burada ne arıyor 0”. İçeri alın, Biraz gonra içeri şişman, temiz giyin « İK miş bir adam girdi. > — Siz buralarda ha Mösyö Jakobson, sayfiye için mi geldiniz? © — Hayır aziz madam, bizzat size hari - © kulâde bir teklifte bulunmak üzere gel » dim. Genç kadın, kendisinden emin olan mu hatabının cesaretini kıracak kadar kuv- Vetli bir kahkaha attı; — Azizim Jakobson, Amerika türnesin. ii «Son Posta» nın edebi romanı: 21 hi t Nejad hafifce titriyormüş gibi omuz- 0 larını sıktı. — Nazarı dikkati fazla surette celb ediyor. Adeta karşısındakileri eziyor... © Bütün ömrünü onun yanında geçirecek © ve her zaman onunle karşı karşıya bu- ; Tunacak olan zavallı karısına şimdiden acıyorum... — Bu şerefe nail olmak istiyen .çok $ kadın tanıyorum ben... © — Tabif... Servetini unutmayın o - $ mun! Bundan başka, bazı kadınlar böy- © ie taştan ve çelikten adamlardan hoş - $ lanır, onun emri altında minkad bir © esir hayatı yaşamaktan zevk duyar, bü- tün ömrünü böyle demirden bir pençe içinde geçirmeği büyük bir zevk adde- *der... Böyle bir hayat yaşamak senin hoşuna gitmezdi değil mi Nerime? Genç kız korku ile gözlerini açtı ve samimi bir sesle hemen cevab verdi, — Allah etmesin! Meliha hanım ses çıkarmıyordu; fa - kaf içinden geçen samimi düşünceler şunlardı: Ah, ben bu hayata Tazı olmak değil, bunu seve seve kabul ederdim. Öyle bir servete sahib olan bir adamla övlenmek için insan hatâ biraz itaate bile katlanabilir. Esasen sevimli, munis We güzel bir kadın, biraz da becerikli olursa, Feridun beyi tamamile değiş - firebilir ve bu suretle de dünyanm en mes'ud bir kadın, olabilir. Ne güzel gözleri var onun! Hele boyu posu, o - muzlarmın biçimi, saçlarının rengi herkesin nazarı dikkatini celbediyor. Böyle bir adamla evlenmek ne büyük bir sandet olurdu yarabbib Nerime gevezeliğe dalarak «Bülbül nın Hikâyesi Çeviren : den evvel istirahat için buraya çekildim. Seyahatten evvel kızımla biraz başbaşa kalmak istiyorum; ba itibarla beni onun yanından hiç bir iş ayıramaz. — Lâtife ediyorsunuz madam, size tek» if edeceğim işin mahiyetini bilseniz. — Bir çuval altın verseniz gene ye - rimden kımıldamam — Sizi iknan muvaffak olacağım. San'attaki kudretiniz bir çuval değil, bel. ki on çuval altma değer, Ben de size on- ları takdime hazırım. Evvelâ beni din - leyin, ondan sonra karar verin!! İllirya kral ve kraliçesinin sekiz güne kadar Pa- riste olacaklarını biliyorsunuz! Şerefle * rine dehşetli hazırlıklar yapılıyor. Bü - yük bir gala müsameresi yapılacak. Bu müsamerenin hakikf kralicesi olmak sizin elinizde. Güzel hersözlerinize o gece için ben de hazırlık yaptım. Kral ve krali - çeve reisicmhur da refakat edecek Öy- le bir hazırlık yantım, ki bütün dünya gazeteleri sizden bahsedecekler. — Amerikava gidisimin arifesinde va « pılacak olan hu reklâm cok sevdiğim ve herkese sevdirmek ve tanıtmak İstedi - #im bersörlerim isin fena değil, Peki dns- tum, teklifinizi kabul ediyorum. Fakat bir şartle.. — Ne olduğunu bilmeden kabul e - diyorum, — O gecenin bütün hasılatı şehid yav- rulamna teberrü edilecektir — Hasılatın tamamı mı? diye Jakob TT SÖHRET HASTASI | SON POSTA | Faik Bercmen Tunamıyacağını telefonla haber vermiş- t. Zekâ ve kabiliyetinin en iyi tarafla - rını sesine ve san'atına hasredip mev - kiinden emin olmakla beraber genç Ka - dın müsamerenin arifesinde az çok bir üzüntü ve sıkıntı duyuyordu, Bu yüzden kızını da beraber Parise götürmeğe ka - rar verdi. Maryet ana kızı birinci mevki bir kom. partimana yerleştirdikten sonra kendisi gona çekildi. Kendisini tamamile kızıma veten genç kadın karşısındaki filede dı- ran bir bastonla deri seyahat çantasını farketmemişti. Trenin kalkmasın» beş on saniye kala bastonla çantanın sahibi de kompartimana geldi. Bu matruş ve kır - mızı yüzlü, keskin bakışl: bir ihtiyardı. Siyah şapkasını ve pardesüsünü göten san'atkâr içinden; «Muhakkak bir adli - yeci olmalı diye mırıldandı. Seyahatin ilk anları çok iyi geçti Bir peri masalı Linetin annesinin dizleri üze- Savdı; sonra sabırsızlık ve sıkıntıdan pst) layacak hale geldiğini minimini ve *om - bul ayaklarını ne tarafa uzatacağını kes- tirememekle ihsas ettiriyordu. “Kızının sıkıldığını anlıyan annesi onu kolları â- rasıma slip © güzel ninnilerinden birini söylemeğe başladı. Linet annesinin nin- nisini dinlemeğe dalmışken gürültülü bir son kekeledi. ! — Evet tamamı. Fakat bu hususta yas | pacağınız bütün masrafları ben ödiye -| ceğim, Bana yanıcağınız reklâm bu kas| darcık bir fedakârh$a değer doğrusu. Bu söz Üzerine ancak Jakobsonun ren gi yerine gelebildi. Şimdi bütün gazeteler büy'ik san'atkâ- rm veda gecesinden o baheediyorlardı. Kral ve kraliçenin resimleri yanında san'atkârın resmi do ( dercediliyordu. San'atı hakkında yapılan omethüsena - lardan bihaber, yazlık köşkünün bahce - sinde üç yaşındaki kızı ile beraber altal- ta üstüste idiler. Parise hareket günü yak. Jaşıyordü. Jakobson bütün yerlerin tutulduğunu, ve iç dolusu para verilse bile yer bu Yazan: GÜZİN DALMEN yuvası»nda biraz geçikmiş, kendini u- nutmuştu. Tam szat beşi çalarken ak- İı başına geldi, bir ok gibi fırlıyarak eve doğru koşmıya başladı. Heyhat! Sokağın başına geldiği zaman konağın önünde bir otomobil durduğunu gö - rünce arkasından buz gibi bir su dökül. düğünü hissetti. Arsbadan atlıyan Fe- ridun bey anhesinin inmesine yardım ediyordu. Bir ayağı basamakta iken Nerimeye gözü ilişen Süheylâ hanım soğuk bir tavırla sordu: — Bu saatte nereden geliyorsun? Annesinin bu sualine muhatab olanı görmek.için başını çeviren Feridun bey, genç kızın koşmaktan kızarmış yüzü - nü, helecanla kabaran göğsünü ve «âcaba .ne tekdirler işiteceğim?> gibi - sinden açılan gözlerini gördü: — Reşad beylerden geliyorum yenge. — Nasıl? Nasıl? İzinsiz sokağa mi çıktın sen? Ben sana tembih etmemiş- miydim? Görüyor musun ne kadar ita- atsiz kız? Bu son cümle oğluna hitaben söylen- mişti. Genç adam da soğuk bir sesle: — Evet, hata etmiş... dedi. 'Teyzesinden sonra arabadan inmiye hazırlanan Nesrin bu sözlerden mem - nun olmuş ve Nerimeye mi ane iş imeye müstehziy: — Benim bu kızla ne kadar zahmet çektiğimi, önün dik kafalılığım kırmak için, ne kadar müşkülâtla çarpıştığımı görüyorsun ya oğlum? Ne dedim de bu belâyı başıma aldım ben! — Artık üzüntülerinizin sonu geldi anne; bundan osnra Nerime fe ben meşgul olacağım, ber şey için benden yavrucağızın gözlerini açtır Haydi erne; bir zahmet daha.. Yeni baş - tan onu uyutmak lâzımdı. İhtiyar mösyönün de canı sıkılıyordu. İki defa kalemini çıkarıp âefterden.ko pardığı bir kâğıdın üzerine bir şeyler ya- zarak sonra İursla buruşturmuş yere at- mıştı, Nihayet sabrı tükenen ihtiyar ay ğa kalkarak fileden bastonuru ve çan sını alıp müziksiz ve ninnisiz bir kom - İpartiman aramağa gitti. O zaman genç kadın: innil, in ihtiyar mösyönün ho « şona gitmediğini anlamakta — gecikmedi. Bu vaziyete gülerek hâdiseyi dostlarına| |da anlatmağı tasarladı. i Artist ertesi günü akşam locasında bir sürü hayran ve prestişkârlarının o: sında hâlâ bir gün evvelki hâdisey izin alacak; benim sözümden dişarı çık- mıyacak. — Âlâ! Mükemmel! Benim verdiğim emirlerden dişarı cıkan ve adeta bana! isyan eden bu küçük kızın senin sözün- den ayrılmıvacağını ve sana itastsizlik etmiyeceğ id ederim. Bu sözleri söylerken Sühevlâ hanım: «Şimdi haddin varsa mum gibi doğrul- ma! Bakalım bu demir pençeler arasın- da kıpırdayabilecek misin?» gibisinden Nerimeye bakıyor ve gözleri intikamın getirdiği zevkle parlıvordu. Zavallı kız cağızm bu haksret ve hücumlar karşı- sında sapsarı olduğunu görünce mağ rur bir eda ile başını öteye çevirdi, ka- ıdan içeriye girdi. . Arkasından, üstü kordelâ ve işlemelerle süslenmiş beyaz bir elbise içinde, azamet ve kibir mü -| cessemi Nesrin hanım da, fakir kıza yüksekten bakarak ilerledi. Arkada ka lan Nerime, Feridun beyin de ayni a - zametle önünden geçip gitmesini bek - Terken genç adam kenara çekilerek ev- velâ onun geçmesini işaret ettikten son ra arkasından yürüdü (ve gayet tabii bir sesle sordu: — Reşadlar ne âlemde? Nejadın İz- mirde bir tiyatroda çalışmağa başladı- ğını ve vakmda İstanbula (gideceğini fta bir sebeb Adapazarı - Sapanca Gezinti Trenleri 5 Haydarpaşa - Adapazarı - Haydarpaşa gezinti trenleri 215.939 Pazar p den itibaren işlemeye başlıyacaktır. Kalkış ve varış saatleri aşağıda gösterilmi $ir, İstasyonlardan fazla tafsilât alınabilir, (Ol nci tren ( 658 ( (32 nci tren Cc 7m Adapazardan hareket (8331) Muhammen bedeli 5577 lira 68 kuruş olan muhtelif miktar ve eb'adlarda ves9” camı, arnavo cam, Duble bina camı, vagon için çerçeveli çerçevesiz ayna ve markiz camları 22.5.1939 Pazartesi günü saat (15) on beşte Ha; Gar binası dahilindeki komisyon tarafından kapalı zarf usulile satın alını Bu işe girmek istiyenlerin 418 lira 33 de dadı ile beraber ikinci mevki bir va -| tayin ettiği vesikalarla teminatlarını muhtevi zarflarını ayni gün saat (14) mastatl kuruşluk muvakkat teminat, p dörde kadar Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır. ; Bu işe aid şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (8020) Me İşletme mersublarının hastalıklarının muayenesi için hergün saat 14 < j 17 ye kadar istifade edilmek üzere bir sene müddetle bir binek otomobili açık siltme usulile kiralanacaktır. Bu işin bir aylık muhammen bedeli 80 liradır. E ğ siltme 31 Mayıs Çarşamba gümü sâat 1 de Sirkecide 9 İşletme binasında yep” lacaktır. Talib olanlar 72 liralık teminat mektubu ve ehliyet vesikalarile be” ber ayni gün komisyona müracaat etmelidirler. Şartnameler bilâbedel dan verilmektedir. . «3408» a ik ei gm e Gk mesi rinde sessiz durmasına sebeb oluyordu! İstanbul Eelediyesi İlânları İk Kahvaltı zamanı gelince Tünet bu işi de| i Cerrahpaşa hastanesine lüzumu olan 153 düzine muhtelif çeşid röntgen filmi meye konulmuştur. Listesile şartnamesi tekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vesika ve 52 lira 50 kuruşuk ilk d ve hepsine 700 lira bedel tahmin olun” ile 8 kutu birinci banyo filmi açık eksi” 4 Levanım Müdürlüğünde görülebilir. 8”. temine makbuz veya mektubile birlikte 22/5/929 Pazartesi günü saat 14,30 da Dalmi B”. cümende bulunmalıdırlar, İlatarak kahkahadan kırılıp dökülüyor -jsarına uğradığı için bu du, Konserin başlamasına az kalmıştı. Salon hıncahınç doluydu. Gişedekllerin, kapıcıların mürtcaa edenleri geri çe - virmekten canları çıkıyordu. Girmek is - fyemlerin arasındı içeri girememekten mütevellid hırs ve hiddetle söylenenler pek çoktu, Müsamereye kral ve kraliçenin gelisi bekleniyordu. O s'rada odaya giren bir usak artiste şahane misafirlerin gelişini değil, bir mösyönün artiste re bir mektub yolladığını söyledi. Genç kadın aldığı moktubu okudu: «En hararetli prestişkâzlarınızdan biri bizzat sizi dinlemek şerefine nail olmak için Poityeden buraları kadar gelmiş ol- duğu halde bir boş yer bulamamak inki ra hai radan defedeceğin! ümid ederim. Ar - tık tahammül edilmez bir hal didilar. — Niçin? Ne yaptılar? için mi? Ya bir gün gelip bu ale- lâde şarkıcı kendisinden bahsettirecek olursa! Yani hakkında fena şeyler söy- letirse demek istiyorum. Çünkü onun bir şey becereceğini pek zannetmiyo - TUM. — Galiba sesi güzelmiş... Ne de olsa fazla ilerliyeceğini zannetmiyorum. Maamafih, hakkında yaptığım tahkikat onun şimdiye kadar pek namuskârâne hareket etmiş olduğunu ve serseri ha - yata kendisini kaptırmadığını meyda - na çıkardı. İşte bu sebebden, aleyhle - rinde fena dedikodular o duymadığım inüddetçe kendilerini buradan kovmak- Semüyorum. O küçük €- vi kendilerine, verdik, varsınlar otur - sunlar orada. Bu sözlerden sonra, kendisini büyük bir merak ve heyecanla (dinleyen ve sacaba bu sirada maişet yüzünden çok sıkıntı çeken dostlarımın başına bir fe- lâket gelecek oni?» gibisinden yüzüne korku ile bakan Nerimeye döndü: — Onlârr bazi bazı ziyaret etmene izin veriyorum fakat bu müsrif ve ha- vai ailenin fena huylarını taklid et - söylemiştiler, doğru mu? — Evet ağabey. Süheylâ hanım bir iki adım ilerle - mişken durdu: — Ben bu havadisi o bilmiyordum... Demek Nejad tiyatrocu oldu öyle mi? Bir bu eksikti. Feridun istihfafla omuzlarını kal - dırdı: — Ne yaptığını istiyordunuz? Başka ne yapabilir ki... Ne mağrur istihfa” Bu sözlerile Fe- ridun bey akrabasından olan o müte - vazi genci çamurlara fırlatmıştı. Oğlunun kendisine hak verdiğini gö- ren Süheylâ hanım bunu fırsat bildi. — Bu acayib insanlara, bu çalgıcıla- memeğe, onlardan o bu hususta örnek almamağa gayret etmelisin. — Her ne kadar onların bir çok me- ziyetlerini takdir ediyorsam da kusur- larıni da itiraf ediyor (o ve görüyorum. Teşekkür ederim ağabey. Bebekleri içinde büyük bir sevinç 1- şildayan siyah gözler, karşısındaki gen cin mağrur yüzüne doğru kalktı ve tek- rar önüne eğildikten (sonra kendisine mahsus sevimli bir reveransla genç kız oradan uzaklaştı, tavanarasındaki © - 'dasına doğru ilerledi. Nerime uzaklaşırken Stiheylâ hanım sesini alçaltarak oğluna sordu: — Sana ağabev demesine sen mi mü- saade ettin? (8) (8089) gecenin eratçe olan sizden en basit ve geride bile OE ufacık bir yere ilişerek sizi dinlemek seyretmek bahtiyarlığını kendisinde sirgememenizi istirham ediyor.» gi Yanına getirilmesini emrettiği bU j safir uşağın delâletile locasına genç kadın pek bedbaht görünen bu raretli prestişkârinin trendeki duğunu görünce bir hayret nidası ş maktan kendini alamadı. > Bu adam, bir gün evvel komparire dan ve onu kaçıran bersözleri dinl! için 300 kilometrelik bir yol kaset gözüne almıştı. Artist bir kahkaha “XX uşağa: N — Çabuk mösyöyü sahnenin yarım Ji bir yere yerleştirin, dedi, cidden kendi i rine böyle bir yer borçluyum. Evet. Bunda bir fevkalâdelik si görüyorsunuz? pir — Sana karşı biraz ğe e hitab değil mi? Aranızdaki # pek göstermiyor. Bâhusus şimdi geni maiyetinde çalışan bir memur olduk tan sonra... — Memurum olmakla (gene si a handan bir hanım değil midir? & yer Ü : Feridunun sesi sert ve sabırsızd Jeri de açıkça «benim canım böyle mak istiyor, ne hakla buhu münaki ediyorsunuz?» diyordu. Bunun üzeri Süheylâ hanım kekeledi: — Tabit sen daha iyi bilirsin istersen öyle yap. Ben yalnız seni zarı dikkatini telbetmek istemi : Mademki sen böylesini tercih ediyo sun... — Bunu sadece daha mantık& yorum... Bu hâdise 'de bövlece kapandı VE ridun beyin verdiği bütün kararl#” çin olduğu gibi hiç kimse bu tekrar avdet etmek cesaretini « medi, Süheylâ hanım da bütün Kİ. gayzini kalbine gömerek bir dahâ rimenin Feridunu ağabev diye masına mümanaat etmedi. —Vv— Ertesi gün Nerime İşe başladi: wi beş senedenberi fabrikanın sebeciliğini yapan Cemil bey o0# anlattıktan sonra tekrar di dalarak rakamları vazmağa? başlad” e Cemil bey ak saçlı, çalışmakta masa üzerine eğilmekten kan! miş bir memurdu. Feridun bası zamanında işe başlamış, nun, sonra da, senelerdenberi ” lunun istibdadına boyun Pe nü bu fabrikada çürütmüştü.. — , 48” Yirmi beş sene çalıştıktan son ten çıkarılırsa kendisine ufak bir üd manşı tahsis edilereğini Pi fakat bütün yorgunluğuna rağ” ne fabrikadan ayrılmak z cArküs ş