BON POSTA Mısır ve lürkatletleri son müsabakalarını yaptılar Mısırlılar kendilerinin de beklemedikleri parlak neticeler aldılar. Bizden 1500 metrede Receb yeni Türkiye rökorile bir birincilik aldı Cumartesi günü başlayan Türk - Misır| atletizm müsabakalarına dün de devam edildi. Birinci günü Mısırlılar, iştirak et- fikleri bütün yarışların birinciliğini al- dilar ve bu pek genç ve atletizmin yeni e- Temanlarının kırdıkları rökorler takdirle karşılandı. Dünkü müsabakalarda puvan hesabı yoktu. Fakat biz Mısırlıların iştirak ettik- leri yarışları ve konkurları hesaba kata- Tak kendimize göre bir puvan cedveli yapalım.. ve birinci beş, ikinci üç, üçüncü de bir puvan almış kabul edelim. Bu şe- kilde birinci gün Misırlılar 32, biz de 21 puvanla sıralanmış olduk. İkinci günde de biz 17, Mısırlılar ise 34 puvan almiş oldular. Bu suretle 66 puvana mukabil 38 puvanla mağlüb ol- muüş sayılıyoruz. Fakat bu şekilde bir hesab yapmak pek doğru olamaz. Çünkü diğer müsabakalarda şübh rakible- rimizden üstünüz, Dün yaprlan müsabakalar içinde en güzeli ve en şereflisi Galatasaraylı Hilmi oğlu Jerfi'nin yüksek atlamada Balkan şampiyonu Pantazio'u 1.83 atlıyarak mağ- Tüb etmesidir. Ve gene ayni şekilde Receb de Mısırlılara karşı kazandığımız yegâne birinelliği bir Türkiye rökoru kırmakla elde etti. ğ Büyük ümidimiz olan Faik da 400 ma- nfalıda muhakkak bir rökor kırarak Mı- sırlı atleti mağlüb etmek üzere iken son Mmanlaya ayağı takıldı ve yere yuvarlan- dı. Faik manlayı geçmişti. Rakibi ise at- hyordu. Malümdur ki manialı yarışlarda atlanmaz, geçilir, Mısırlı atlet bu şekilde birinci oldu ve 57 ile kendi rökorunu kır- di. Mısırlıların böyle rökorlar kırmaları, hem pistin çok iyi olması ve hem de bu genç atletlerin hergün adım adım ilerle- meleridir. Bizim beklediğimiz neticenin görünmemesine sebeb de Mısırlıların ken dilerinin de ümid etmedikleri dereceleri yapmalarıdır. 200 metre kır koşusu Misırlı atletler a- râsında cereyan etti. Büyük ümidlerle bağlanılan Übeyt arkadaşı Andreadi. ancak 170 inci metrede mağlüb oldu. 1500 metre yarış zevkli olmamakla be- Taber bir rökor kazandırdı. Mısırın en Benç atleti 17 yaşındaki Ali Yusuf güzel koştu. Fakat mağlüb oldu. Aradaki mo- safe beş metre kadardı. Bu yarışta üçün- tü gelen Kemal de yeni ve istikbali olan bir atlet sayılabilir, 400 metre manialıda ikinci mMmaniayı be- Taber geçtiler, Beşincide Faik evvelâ geç- ti. Haluani gerilerde kaldı. Muskuris peşi gıra... Nihayet son maniada yukarda an- lattığımız hâdise oldu. Bundan evvelki Misir rökoru 5B7 2/10 ile Koftise aiddi ve 15 mayısta kırılmıştı. Fakat dört ay ev- vel Haluani 56 8/10 da bir rökor yapmış ise de sayılmamıştır. 10 bin metre de güzel Beçti. Bizden yar- dimcıi olarak giren Artin ikinciliği aldı. Türkiye rökordmeni Hüseyin 4 tur kala yarışı terketti. Bu yarışı kazanan Abus. bah güzel bir finiş yaparak galib Bgeldi. Fakat rakibi biraz düşük olduğu için de- Tece iyi olmadı, Bayrak yarışlarında Mısırlıların büyük Bayretini gördük. 4X100 de birinci adam olarak köşan Haluani 11 6/10 yaptı. Ha- luğu geçti. Neriman, Übeyte bir hayli mağlüb oldu. Andreadis ve sonra da Es- kenazi 200 metreyi 21 1/10 da koştular. Umumi rökor 44 saniyedir. Balkan bayrağında ise Muskuris Gali- be mağlüb oldu. Galib 100 metreden iti- baren başa geçti. Mısırlı 700 metrede baş- ta.. fakat Galib yanından geçerken Mi- sırlı favul yaptı. Galib buna rağ- men bayrağı birinci getirdi ve 2 dakikada 800 metreyi koştu. Receb dört yüz met- renin 200 metresinde çok mükemmel ko- şan Übeyte mağlüb oldu. 200 metreyi bu Yukarıda: 1500 metre birincisi ve Tö- kördmeni Receble Mısırlı Ali Yusuf. Aşağıda: Dünkü koşulardan iki intıba Baylar, sporu böyle mi yükselteceğiz ? Evvelki gün spor işlerimize bakan ar- kadaşlarımızdan biri dördüncü yüzme yarışlarımı takibe gitti, fakat eli boş döndü. Bize anlattığı çudur: «— Müsabakalarda her şey hasir- dı. Seyireller, müsabıklar, —idareciler ve bütün spor muharrirleri.. fakat bü- tün bu kalabalığa, bu alâkaya rağmen müsabakalar yapılamadı. Çünkü ev - velce seçilmiş olan — ve müsabakaları idareyi kabul eden hakemler gelme - diler. Bütün müsabıklar, seyirciler, Aidareciler uzun boylu bekledikten son- Ta dağılıp gitmek mecburiyetinde kal- dılar.» Baylar, sporu böyle mi yükselteceğiz ? Disk: 1- Arat (T) 37,55, II - Yusuf (T) 87.17, II - Yavru (T). Cirid: 1 - Said (M) 56.97, II - Rasim (T) 4433, TTİ - Şerif (D). Gülle: I - Ateş (T) 13.40, 11 - Arat 11.44, Hİ - Şerif (T). Yüksek: I - Jerfi (T) 1.83, II - Pantazis (Yunan) 1.79, Üç adım: I- Yavru (T) 13.38, II - Üçtek (T) 12.52, IlI - Seyvan. 4X100: I Mısır takımı (Eskenazi « An- dreadis - Übeyt - Haluani) 44 saniye. II - Türkiye (Halük - Neriman - Cihad - Se- mih). Balkan bayrağı (100X200X400X800 - ) T- Mısir takıimı (Muskuris - Übeyt - An- dreadis - Eskenazi) 3.23 2/10, II Türkiye (Galib Receb - Neriman - Halük), C. R. Şahingiray Valinin ziyafeti İstanbul valisi Muhittin Üstündağ ta- rafından dün akşam Parkotelde Mısırlı misafir atletler şerefine atletizm ajanla- rını da davet ederek mükellef bir ziyafet verilmiştir. Mısır Türk atletizm müsabakaları üzerinde düşünceler Yazan: Müsabakaların başhakemi: ÜNVAN İki gün devam eden bu müsabaka- larda hakem yoksuzluğu göze çarpı - yordu. Bir Ççok müsabakalar nizami a- dette hakemin nezaretinden mahrum kalmıştır. Bunu, şunun veya bunun bir kusuru, kabahati diye ileri sürmüyo - ruz, Sporun her sahasında olduğu gibi eskilerin, ihtimamın az aldığına işa - ret etmek istiyoruz. Spor bakımından bizim çocukların, yahud bugün elimizde bulunan müca- dele anasırının adet itibarile noksan ol duğunu ve kalite itibarile yerine katm arada Andreadis 22 5/10 da ve Eskenazl | oldukları eski şampiyonların tecrübe - de 10 9/10 da koştular. Yüksek atlamada Jerfi 1.79 u birinci tecrübede geçti. Pantazis 1.88 & düşürdü. Jerfi rökor denemeleri yaptı. Muvaffak olamadı. sini henüz ihraz edemediklerini gör - dük. Bunun bariz bir misali sekiz yüz metrede cereyan etti. Şahıs üzerinde durarak teknik bir tenkid yapmak icab ederse İ10 metre Dünkü müsabakalarda alınan neticeler | hanialı koşuda yeni bir Türkiye rökö- sıra ile şunlardır: ru yapmasına rağmen Faiğin kabili 18- 200 metre: I - Andresdis (M) 22 4/10, 'lah bazı noksanlarını gördüm, H - Übeyt (M) 28, DI Mehmed. Bunların tashihi her zaman için a - 1500 metre: I - Receb (T) &l1 1/10|lâkadarların elindedir. (Yeni Türkiye rökoru). I1 « Ali Yusuf (M) 413 1/10, III - Kemal (T). Evvelâ bizim çocuklardan bahset - mek suretile misafirperverlik kalde - 400 manialı:1 Muskuris (M) 57 saniye |lerinden inhiraf ettiğimi İtiraf ederim. (Yeni Misır rökoru). TI Haluani (M), DI Faik (T). Misafirlerimiz her bakımdan, disip- lin, sportmenlik, müsabaka kabiliyeti 1000 metre: T- Abusbah (M) 34.01 4/10, | ve (tabir mazur görülsün) yarış dala- H - Artin (T). (Devamı 11 inci sayfada) I Gene bu eserimde, köylerimize, ve yurdumuzun fedakâr muhafızları olan köylülere dalr bir hayli malümat var- di. Köylülerin, kendi meseleleri hakkın- daki kendi düşüncelerini, kendi lehce- lerini bile o zaman bu esere sokmıya Uuğraştım. Fakat, daha fazla okunma: nı temin etmek ümidile, bu eserimi, roman tarzında yazdım. Daha doğrusu, bu araya, bir de româan soktum, Fakat, bu roman da, bu raomanın da kahramanı tamamen muhayyel değil- di. Zaten ben, -Türkce veya Fransızca, mensür veya, manzum- tamamen mMmu- hayyel hiçbir şey yazmadım diyebili- rim, Bence, tamamile muhayyel bir vaka- yı, tabil gibi yazabilmek çok güçtür, Bu şekilde karalanmış yazılar, ya had- den ziyade büyümüş ikindi gölgeleri gibi hakikatin, tablatin ayakları altın- da sürünür, yahud ipliği kopmuş bir çocuk balonu gibi onların üstünde ser- seriyane uçar, Ben, az evvel de söylediğim gibi, «Küçük Paşasya bir roman süsü ver - mekle, onu daha fazla okutmak gaye- sini gütmüştüm. Fakat bu ümldimin sönmesi, uzun sürmedi. Ve bu sukutu hayal, beni iki bakımdan meyus etti: 1 — Memleketimizin idari, ictimalt ve müzmin derdlerinden) bir çoğunu canlandırarak göz önüne koyan bir ki- tabın okunmaması, hayırlı bir alâka, bir hareket uyandıramaması. 2 — Hayli güvendiğim bir maişet sermayesinin iflâs edişi! (1) Bu inkisarlar içindeyken; kendi ken- dime: — Eğer, dedim, ben, bu kitabı Fran- sızca yazmış, veya o lisana tercüme etmiş olsaydım, Türk payitahtında, Türkcesinihi bulduğundan çok daha fazla okuyucuya kavuşurdu. Fakat ya- () © sıralarda, memurların tekaüd maaşları için kanunen mükteseb hakları insafsıtca ibtal edilmişti. Ben buna bakarak, atiyi ka- ranlık görmiye başlamıştım. Ve o sıralarda kendimi: - «Adam sen de, günün birinde fena vaziyete düşersem, hayatımı kalemimı- le kazanırım!» diyerek teselli ediyordum. Niğde tahrirat kaleminde başlayıp İstanbulda  darağacı altında biten memuriyet hayatı 28 >) ; Devlet kapısında elli yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı ve eski meb'us Ebubekir Hâzım Birgün bana Hicaz valiliğini teklif ettiler. Mısırdan geçeceğim ve görmediğim, bilmediği— | imleri öğreneceğim için Hicazın yarım (!) valiliğini kabul ettim zık ki ben, Fransızcayı o derece bilmis yorum. Ancak okuduklarımın bir kiş« mını anlıyabiliyorum. Ve bildiklerimi de, düzgünce, kolaylıkla söyliyemiyo- |rum, Hâlâ da öyleyimdir. Binaenaleyh, «Küçük Paşasyı, doğe rudan doğruya, Fransızca yazmak da, Türkceden Fransızcaya tercüme et« mek de iktidarımın fevkindeydi. Fakat: — Madem ki, dedim, bu dili az çok anlıyorum. Söyliyemiyorsam da, ciddi bir azım gayret sayesinde, biraz yazma« sını da öğrenebilirim. Bu düşünceyle derhal karar verdim; ve yazı ekzersizlerine başladım. Fakat, © kararı verişimin üzerinden on beş gün geçmeden, bana Hicaz - valiliğini teklif ettiler. Mısırdan geçeceğim, ve görmediğim, bilmediğim iklimleri öğe reneceğim için, Hicazın yarım (!) valle liğini -sırf bir tedkik seyahati yapmış olmak gayesile- kabul ettim. (2) Son« radan, bu vazifeyi kabul ettiğime piş- man da olmadım. Çünkü orada, dini, idari, ictimat bir çok garibelere raste ladım. Valilerinden çoğu, Mekke emir« lerine oyuncak, hattâ “bazıları- uşak olan bu bedbaht vilâyetin müterakim işleri, iki, üç ay içinde temizlendi. Bo de, rahatlayınca, verdiğim kararı tate bike, Fransızcaya çalışmıya başladım.' Fakat tam o sıralarda, bu hevesime, daha zorlu bir rakip çıktı: Yağlı boya resim yapmak amatörlüğü... t Düyebildrim ki, Teif cüvarındakiler |kadar vahşi, mehib ve güzel kayalıklara |hiç bir yerde rastlamadım. Hele Taifin hayrete Jâyık derecede şaşaalı ve muh- teşem olan akşam siması, dünyanın başka hiç bir köşesinde görülemez di- yebilirima. Ben, bütün ana renklerin, meselâ ye« şil rengin nihayetsiz ve yaldızlı dere- celerile boyanan bulufları, sade Taif semasında gördüm. . 'Taifin garp ciheti, bir dağla kapal olduğu için, güneş, guruptan bir sanat kadar evvel batardı. (Arkası var) (2) Muhterem okuyucularım, Hicaz vall- Jiğine «Yarım valilik» deyişimin — sebebini, Hicazdan bahis hatıralarıma göz gezdirir » ken antıyacaklardır. Dün Beykozda ihtiyar futbolcular arasında bir maç yapıldı İstanbulun eski ve emekdar klüblerin- | den oyun birçok defalar inkıtaa uğramış- den Beykoz ile İstanbulspor dün Beykoz- | tır. da canlı ve özlü bir spor hareketi ile gü- zel ve parlak bir gün yaşadılar. Tabiatin kendilerine bahşettiği çimen sahayı her hafta bir klübü davet etmekle zengin spor hareketlerine sahne yapan Beykoz- lular, güzel ve iyi bir alâka uyandıran bu organizasyonlarile kendi yağile kavru- lan klüblerimizin en başında bulunduk- larını gösterdiler. İstanbulsporla dört muhtelif takım a- rasında yapılan dünkü müsabakalar sona ererken günün en eğlenceli müsabakası- nı Beykoz ve İstanbulspor mütekaidleri trasındaki futbol maçı teşkil etti. İstanbulspor takımında, İstanbul vari- dat müdürü Mümtaz, pul müfettişi Şakir, futbol ajanı avukat Abdullah da bulunu- yordu. Beykoz takımında ise Kuleli lise- si doktoru binbaşı Vefalı Südi, futbol mo- nitörü Kelle İbrahim gibi tanınmış futbol- ceular vardı. Nuri Bosutun hakemliğile başlıyan mü- sabaka zevkine ender tesadüf edilir bir oyun olarak geçti. İstanbul futbol maçlarının nizami bir şekilde idaresini üzerine alan futbol ajanı Abdullah sahanın en sert ve hırçın bir oyuncusu olarak önüne gelen tekme atti ve maç esnasında hakem tarafından muh- telif ihtarlar aldı. Futbol ajanının hatalı oyununa rağmen verdiği güzel bir pas takımına bir gol ka- zandırdı. İki takım arasında bulunan şişmanla- rıin ön küçük bir koşmada yerlere yuvat- lanması bütün gayretlere rağmen oyun-|lorında puvantaj yapılacak ve derece- cuların sinirlerini bozmuş ve bu yüz -|ler ayırılacaktır. Oyunun ilk golünü Beykozlular yaptı. İstanbulspor pek az sonra beraberliği temin etti. İkinci devrede takımlardan birinin 12 kişi olduğuna dair yan hakem tarafından yapılan işaret Üzerine hakem oyuncuları saymış, iki tarafın da on birer kişi olduk- larımı fakat civar bostanlardan gelen bir atın sahanım içinde top bekler gibi durdu« ğunu görerek oyunu durdurmuş ve bin müşkülâtla sahadan çıkarılmağa çalışılan — at ürkerek futbol çayırını bir müddet ma- nej yerine çevirdikten sonra sahâayı ter« ketmiştir. Hakemin bermütad yarattığı penaltıyı Beykozlular kaçırmış ve oyun 1-1 bera« bere bitmiştir. ğ Ömer Besim Okspor Müsabakaları Okspor klübünün tertib ettiği müsa- bakaların dördüncü haftası dün Ok « meydanında yapıldı , Eski okculardan Bahir Özok, ve İb- rahim Özok, Safi, Vasıf hakem olarak müsabakaları idare ettiler, Bu ayırış müsabakasına 12 kişi işti- rak etti ve Mihrünnisa on sayı, Tah - sin Özok, Rüştü Arda, Mehmed Niyal, İsmail Niyal uzun ve kısa hedef atışı yaptılar, En son hafta mesafe ve hedef atış -