z 2"Sıyfı SON POSTA -e ——— Hergün İşçi Kadından p Yol Vergisi Niçin Alınamaz * Erkek mantığı Ve erkek saltanatı rkeğin hükim olduğu cemiyette ya- B Kanun yaparken erkek gibi düçünür, erkeğin menfaatine göre hareket ederiz. Şür yazarken, kadın şair bile, —erkek ağzından hislerini iladeye çalışır. Romanlarda hâkim tipler hep erkek - lerdir. Bugünkü hayatın nâzımı erkek olduğu için, bütün hâdiseleri erkek gözile görür, erkek gözile hallederiz. * | Çalışan kadınlardan yol vergisi almak karanı da erkek hâkimiyetinin bif ifadesi- dir. Yol vergisini çalışan kadından almak istiyoruz da, tufeyli kadımı bu vergiden muaf tutmayı düşünüyoruz. Niçin? Çünkü kanunu yapan erkeklerin evle « rinde bir sürü tufeyli kadın vardır. Bütün kadınlardan vergi almağa kalkmak, çalış- mayan kadının da vergisini erkeğe yükle - mek demek olur. Halbuki zavallı işçi kadının böyle bir erkek hamisi yoktur. © ekmeğini kendi sıhhati ve hayatı pa- hasına kazanıyor. Beş on kuruş için ço - cuklarını sokaklara emanet ediyor. On - dan vergi almak, erkekleri zarara soka - maz. * Son olduğunu iddia eden Vâlâ Nuret - tin Üstadımızın da mantığı budur. Dün bi- ze cevap olarak yazdığı yazıda, zengin kadınların kürk ve tuvaletleri için lüks eş- ya vergisi verdiklerini söylüyor ve çalış - mayan kadınlarih vergiye tâbi tutulmasını onları himaye eden erkekleri — mutazarrır edeceğini iddia ediyor. VAlâ Nurettin kazanç — vergisi ile yol vergisini birbirine karıştırıyor. Çalışan ka- dından kazanç vergisi almak doğnu ola - bilir. Çalışan erkek nasıl kazanç vergisi ve- riyorsa, çalışan kadın da kazancının bir | kısmını devlete verebilir. Yol vergisi ka - zançtan alınan bir vergi değildir. Büti vatandaşlardan alınması lâzem gelen bir vergidir. ©O halde neden yol vergisi alırken çalış- mayan kadınlara imtiyaz veriyoruz. Sebe- bi basit. Çünkü onların yol vergileri, on - ları evde besliyen erkeklerin sırtına yük- lenecektir. Evinde tufeyli kadın besliyen erkeği himaye için zengin kadınları ver - giden muaf tutmak, her halde maatıki ve Gdilâne bir iş olmasa gerektir. * Vergi tarhederken nasıl vatandaşlar a- rasında sınıflar ihdas etmek doğru değil- se, kadınlar arasında da imtiyazlı bir sınıf yaratmak hatadır. Yol vergisi ya bütün kadınlardan alı - nır, yahut hepsi istisma edilir. Tuleyli zen- gin kadının otomobilile rahat gidebilmesi için yapılacak asfalt yolların parası fakirin çanağından alınamaz. Hâdiseler Karşısında: Arabalı Hamallar Eminönü kaymakamı belediye mecli - sine müracaat etmiş, demiş ki: — Hamalların, arkalık veya küfe ile eşya taşımaları menedilmelidir. — Lâstik tekerlekli ufak arabalar yapılaın, hamal - Tar, eşyaları bu arabalarla götürüp getir - Desenize bundan böyle küfelik olm - yacağız; arabalık olacağız. .. Kendime bir arka bulamazsam, bir ar- kahk bulurum, derdim. Bu ümit te suya düşüyor. Hamalın karısı, hamalın karısına nisbet verecek. — Benim kocamın arabası, senin ko - canınki gibi demode değil; en son gelen 36 modellerinden! Dönmek kolaylaştı hiç kimse sırtında yumurta küfesi taşımıyacak | .. Şık bir hamal, İüstik tekerlekli şık ara- basma şık bir valiz koyup götürecek; ama msi, #i kakbırımda : Resimli Makqle B Fvlenme B Kadın için evlenmek en iyi meslektir, derler. Her lozan emeli | €v sahibi olmaktır. Her ana babanın en büyük düşüncesi kız- larını evlendirmektir. Senelerce kızımızı yetiştirmek için didi- nir, üzülür, binbir mihnet ve mahrumiyete katlanırız. Sonra süsleyip bir arabaya bindirir, yeni evine göndeririz. Bununla vazifemizi yaplığımızı sanırız. Fakat ona yeni gireceği hayatın ılnınıinı-ııvwııvı—eüın-hıçdıh&ııqu. Evlilik bir genç kız için yeni ve meçbullerle dolu bir hayatın başlangıcıdır. Ba yeni hayatta muvaffak ve mes'ut olmak için lâzım olan bilgilerin hiç birisi onda yoktur. O bütün bunları başını hakikatlere çarpa çarpa öğrenecektir. Erkek çocuğumu- zun istikbalini temin için onu okutur, yetiştirir, hayata hazırlıklı atarız. Fakat kazlarımıza evlilik hayatı hakkında hiç bir şey öğretmeyiz. Onun için evlilik bizim nazarımızda bir piyango olmaktan çıkamaz. (lSÖZ Voduil Mi, Mülâkat Mı ? Tayin Edin ! Muharrir N. Sadullah, foto Âli ile bir- Tikte, Abdülhak Hâmitle bir mü- lâkat — yapmaya gitmişler. Konuşma es - | nasında muharrir N. Sadullah, du- varda asılı re - | simlerden istemiş. Abdül - |hak — Hümidin | zevcesi: — Bizi mazur görün! demiş, çönkü çok kıymetli ve eşini edinemiyeceğimiz bir ha- tıradır! Resmi yazısına katmak isteğinden vaz geçemiyen Naci Sadullah: — Efendim, demiş, sizi eşsiz hatırala - tınızdan edecek değilim. Fotoğrafı, klişe- sini yaptırır yaplırınaz iade ederim! Lüsyen Abdülhak Hâmit bu şarta da İrazı olmamış: | — Benim gazetecilere itimadım yok. Geçtnlerde Sipahi ocağında genç, sevimli bir zat resimlerimizi çekmiş. bize de birer tane vereceğini vadetmişti. Halbuki bir daha görünmedi. Bu cevap, © srada resim almakla uğ - raşan foto Âliyi güldürmüş. — Mütecessis Bayan, ondan gülüşünün sebebini öğren - mek istemiş. Foto Âli: — Efendim, demiş, o genç. sevimli fo- toğrafçı bendim! Abdülhak Hâmit zevcesinin gazeteciler- den şikâyetine hak vererek: — Geçenlerde, demiş, bir gün Serkldor- son bir gazeteci - tarafından — arandığımı söyledi. 4«Yokte dedirtmeğe vakit kalma- dan karşımda uzun boylu bir genç peyda oldu. Ver — Efendim. dedi, genç olmak istemez miydiniz? Şu münasebetsizin sualine bakın hele) Durup dürürken böyle insanın en hassas yarasına basılır mı? Bu hikâyeye gülmekten kendini ala - mıyan Naci Sadullah: — Efendim, — demiş, bendenizdim! Abdülhak Hâmit merakla sormuş: — Peki, size benim o srada orada bu- lanacağımı haber vermek münasebetsiz - #ini kim yaptı? Bu sorguya şairin kahkahasını tutama- yan zevcesi cevap vermiş: — O münasebetsizliği de ben yapmış- tım! © Mmünasebetsiz İSTER İNAN İSTER İNANMA! | yanda oturmuş başımı dinliyordum. Gar -| AR | HERGÜN BİR FAKRA | Bahtiyar Adam Geçenlerde, Ercümend Ekrem, bir çay ziyafetinde bulunuyordu. Orada, saf yüzlü, zengince bir adamla tanıştı. Bu zat, bir aralık, Ercümende: — Üzstad! dedi. Ben gayet Filozof bir adamım. Her ne zaman bir buda- Talık etsem, bir pot kırsam, kendi ken- dime güler, geçerim. Ercümend, kemali ciddiyetle cevap verdi — Yal öyle mi, efendim? O halde, Iıııin hayatınız hep kahkaha ile, neşe ile geçiyor olmalı! * BULMACA e WE Z Öç V Yar ğ Soldan sağa: | — Uzak şarkta şimdi gürültüleri ko - İpan bir memleket. 2 — Bükmekten emri - İhazır. 3 — Bir erkek ismi, doğru değil. $ — Ceylân. 6 — Sovyet ihtilâlinin şefi, Minha ile kullanılı. 8 — Kartaca hü - kümdan, yazı. 10 — Hler attığını vurana derler, su. 12 — Padişahların tahta çikma- s. 13 — Gece eğlenilen yerler. Yukarıdan aşağıya: | — Afrika burnunun ismi. 2 — Mek- tuba yapıştırılır. 3 — Kırlarda yetişen çi - çek. 4 — İnegin suyu. 5 — Yumurtalı tatlı, asmaktan emri hazır. 7 — Para ile verm bir musiki sesi. 11 — Sayı. 12 — Bir ku- Mmar oyunu, Dünkü Bulmacanın Halli: Soldan sağ | — Attilâ, iktiza. 2 — Tünarhane. 3 — Saik, asma. 4 — Rahmi. 5 — Aşure, saika, 6 — Sinir, 7 — İslâm, aleni. 8 — İşmar. © — Tanı, pist. 10 — Kaymaktır. ! — Ambar, Selma. Yukarıdan aşağıya: İ — Akasa, istila. 2 — Timürlenk, 3 — İlık, inşe. 4 — Resmi. 5 — Araba, Şam'a. 6 — Hanım, 7 — İpham, askı, 6 — lerar. 9 — Tuna, pide. 10 — Eskişehir. Vi — Akbaba, imtina. |mı ve elyevm ortadan çekilmemekle bera- İnâk yavnıma 10 lzahimla yahüdiseei | VeT SrMİS garada Bf eCi göstenisli Sözün Kisası İnsaf E., Etrem-Ta'u: Ailcsı_vİc nicedir dost bulundu” ğuüm bu delikanlı beni görme* ğe gelmişti. Çehresinde hiddet ve he* yecan okunuyordu. Gösterdiğim — is- kemleye ilişir ilişmez coştu: — , — Rezalet! dedi. Artık hiç kimse- de utanına kalmadı!, — Hayrola? Bu i#yana ” böyle? KT — Nasıl isyan etmiyeyim, amcacı” ğım? Çalıştığım tcarethanede, aylı < |ğımdan elli lira birden kestiler!. — Evvelce ne alryordun? — Yüz elli lira! — Demek ki bundan böyle yüz lira alacaksın, gidince ben ne yaparım? Bu haksız * | hğa nasıl razı olurum?. NDA ! On Altı Koca | Değiştiren Kadın Zannedildiği gibi boşanma rekoru, At - Tantik Okyanusunun, öte yanındaki sine- ma yıldızlarına hâs bir şey değildir. İşte misali: Geçenlerde 60 yaşında ol- duğu halde ölen Yugoslavyalı Sofia Ni - geviç isminde, bir kadın tum on altı defa evlenmiştir. (1)... Sofianın 16 kocasından beşi ölmüş, di- Ber on birile geçimsizlik yüzünden bo - şanmışlır. Kadının ön altıncı kocas olmak vazi- Ffesâni üzerine alan adam için, babayiğit, lâ- kabından başkası bulunamamış ve her - kes onun cesaretini tasdik etmiştir. * Edan Filimde ! Holivutta, İngiliz hariciye nazın yüz - başı Anthony Eden'in hayatını tasvir eden bir filmin projeleri yapılmaktadır. Bu filmin| sinema meraklılarının tanı dıkları Charles Kenyon — hazırlamaktadır. Britanya hükümeti bu teşebbüsü hiç be -| senaryosunu Henmemiş ve bilhassa, hariciye nezareti â- deta hasım bir vaziyet takınmıştır. Bu mevzu üzerine söylenecek —söz şu- dur. Genç diplomat Edenin siyasal haya- ti daha yeni başlamıştır. Bu itibarla bu fi- lim biraz mevsimsiz ve erken yapılmak - tadır. * Lokomotiflerin Ömrü Amdrikahlarda her şeyin — istatistiğini yapmak illeti vardır. Lokomotiflerin ömrü hakkında yaptıkları istatistiği de gözden geçirelim. | Amerika birleğik devletleri hudutları içinde yapılan lokomotiflekrin vasati ömrü yirmi buçuk sene imiş. Şimdi en çok kul- lanılan Far-West makinesi 168,000 kilo - metre katetmiştir. Lokomotiflerin en şayanı dikkat ola - için ortaya çıkan bir tanesi varmış. ÖO da tam yetmiş senelik imiş. * Renkli Telgraflar Telgraf müvezzü insanın üzerinde dai - ma heyecan uyandını, getirdiği iyi haber | midir, fena haber midir, zarfı açıncıya ka- dar içinizde bir ürperme hissedersiniz. Ce nubi Amerika hükümetlerinden — birinin posta idaresi bu ürpermenin önüne geç - mek için gayet kolay bir usul bulmuştur. Bundan sonra muhteviyatı iyi olan ha - berler mavi renkte kâğıda — yazılacaktır. Fena haberde kullanılacak kâğidın rengi ise sarıdır. |dip çıkacaksın; ve başka bir iş |ğa koyulacaksın. Bu zamanda, iş but Ereğliden M. Aziz imzasile bir okuyucu yazıyor: «Ereğlinin dört yüz evli Harta köyünde — Süllü Mehmet oğlu Ahmet isminde biri bir müddet evvel bir adam öldürü- yor. Mahkemece, on beş seneye mahküm oluyor. Hapishane- de müddetini bitirerek çıkıyor ve köyüne dönüyor. :»ISTER İNAN İSTER İNANMA! *Fakat bu adam köyün ileri gelenlerine mensuptur. Küzum görmeden onu köye muhtar yapıyorlar. 'On beş #eneye mahküm bir adam hbukuku medeniyeden mahrum olur, Binaenaleyh devlet işlerinde kullanılamaz. Halbuki bu adam şimdi devlet memurudur. — Farzet ki razı olmadın. İstifa & l arami” Ş manın ne kadar güç olduğu, — elind& |i çarşaf kadar diplomalar taşıyan kıy * |* metli gençlerin bile bir yere kapıland" |? madıkları malüim, Buna rağmen, bif |3 * çok uğraştıktan ve bir hayli de het lecan ve endişe geçirdikten sonra, $8* na yüz İira aylıkla bir iş teklif edecek olurlarsa, ne yaparsın?. — Kabul ederim, tabi ! var? Hiç değilse bu, elde bir! Be dinlersen, şimdilik yerinden bile — kW | mıldama. İleride, Allah kerim! — Evet ama, şerefim.. Hasiye * |4 © tim.. — Bu büyük sözlerin, burası ” yetl değil. Maddi endişelere, zaruretler? İt onları asla karıştırma.. Aylığının —& zalması senin şeref ve hasiyetis6 he kat'iyen halel getirmez. Siz gençleri Psin henüz Hanyayı, Konyayı öğrenme *|* mişsiniz. Böyle hâdiseler ka:şıım# muhakemenizi işletmiyor, fevri harf ket ediyorsunuz. Düşün bir kere oğlum! Sizin pat “|ik,, ronunuz, her halde sevdiği ve t | ettiği memurlarına, müstahdemleri ” ne karşı böyle bir tedbir almak — içifi mutlaka hüsnü niyetine galebe edef maddi bir zaruret önünde kalm Eğer siz de bugün o zarureti eder de, kazaya rıza — gösterirseniz: min olun ki kalben, vicdanen, minnettar olur ve ilk müsait zararınızı telâfi eder. İsnaf, faziletlerin en başında Fazilet ise mükâfatsız kalmaz. lum! t Çocuk çıktı, gitti. Bilmem bu SÖ4 lerim onu ikna etmiş mi idi?. * Biliyor Musunuz? | — Bütün dünyada en çok satılaf zetenin adı nedir? * 2 — 30 mayıs 1431 tarihinin «© him vak'ası nedir? 3 — İspanyada cümhuriyet ilân edilmiştir. 4 — İtiyat ikinci bir tabint hük' dir diyen kimdir? ») 5 — Dünyada İskenderiye adın! — — yan kaç şehir vardır? Cevapları Yartft 4 ne e| (Dünkü Suallerin c.wpl"": ; | — Bulgaristan Romanyaya ':'L w nesi eylâlünün 24 üncü gönü *F etmiştir. M 2 — Türkiyenin büyük ' girmesine sebep olan hâdise do0t zın Karadenizde yaptığı bit "',',ı»' j 3 — htalyan edibi Pirandello "? — | kâfatını 1932 yılında kazanmıstlyya ” 4 — Türkiyede en çok temsil y yatro piyesi Leblebici Horhordü" . gf 5 — Gülün çiçek, dilim de