12 Ocak 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

12 Ocak 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a SON POST & Ywo3 A- - g Bir Tet Namık Kemal İçin Diyorlar Ki: © Anketi yapan: KEMAL TAHİR Dünyada tapacak diri bulmayan - Tar, mezar taşlarını putlaştırıyorlar. Patrik ölüsü kadar itibar gören — ölüler var ki, dirilerin ayazdan öldükleri diyar - saraylarda yatıyorlar, Ya - rçı, bu itibar ka - alâka da seziliyor! emal Tahir hikmetine şaşı - lacak hiç bir şey kalmamış gibi. Namık Kemalin kim olduğunu anlamak mera - kına düşmüş: Kapı kapı “ dolaşıp — sualler sSormuş ve aldiğı cevapları bir broşür ha - Hinde bastırmış. — Namık Kemalin — sosyal kanaatlerini söylemeye davet edileüler a- rasında, kendi sösyal kanaatlerini bile an- layamamış olanlar da var. Teessüf Ve Alman Moskova, 11 (A. A.) — Merkez icra komitesinin dün akşamki top- lantısında söz alan Molotof yaban- cı devletler münasebatını mevzuu | | bahsederken Edenin Moskovayı ııı: N yaretinden hâsıl olan intibam iki Propagandasını Namık Kemalin din, milliyet ve va - tan telâkkilorini söylemeye davet edilen » kendi milli ve vatant ve dini telâkkilerini tahlilden âciz olanlar bile var. Fakat bunlar bile beni Namık Kemal hakkında söylenen sözler arasındaki te - zatlar kadar göldüremedi: Peyami safa: — Namık Kemal cahildirt diyor ve ilâ- ve ediyor: kalmadığını ler arasında, uzlaşmalarına mâni söylemiştir. kit «— Sovyet hükümetinin Almanya ile daha iyi münasebetler tesis et - mek istediğini açıkça söylerim.» fakat Almanyanın mütekabil hüs ? nü niyetinden şüpheye düşen komi- ser, şu sözleri ilâve etmiştir: «Almanyanın yakın bir atide ha- rekete geçmeğe hazırlandığı ve — Fakat o, nası yonalist edebiyatın mü- beşşiridir. Hüseyin Cahit, Peyaminin cahil diye damgaladığı Namık Kemalin Montaskiyo- Han ilham aldığını tahmin () ediyor, ve onun sanat karakterine teşhis koyuyor: — Liberal burjuval (Devam 8 ici yüzde) (I Bazan: Şirketi Mürettibiye mat - baası istihkâm haline getirdiği kimin meçhulüdür?» Molotof Almanya'nın kolayca anlaşılır bir maksat tahtında Polon- ya ve Baltık ülkelerinde yapmakta olduğu propagandayi takbih, ve Ja- Fiatı: 10 kuruş. x— Deniz Konferansı Londı allılaAı_ı :_yorw" sını imza etmediğine tcessüf etmiş ndra, -l deniz lıonfç.m(ı salı )ııhıhı topla-| Ve yeglııo korunmak yasıtası olan nacaktır. Vaziyet hiç te ümit verici OTdunun kuvvetlendirilmesi lüzu - değildir. Japonlar yeni talimat al -| Munu tekrar eylemiştir. — mışlar ve konferansta müşavir vazi-| Bundan sonra, Sovyetlerin, daha yetinde kalmaları Tokyodan evvel. | İtalyan -—lııl::.dımının hıgıı: - i ü tecavüz ve » :;'M yeniden izah edecekler- | gıcında, v u Japonlar konferanstan çekildik .| dıklarını hatırlatarak: leri takdirde Almanya ve Sovyet| — «Milletler Cemiyeti, faşizmin Af- Rusyanın çağrılmaları muhtemel - |rikadaki tecavüzünün önüne geçe - dir. cek tedbirleri almadığı için takbih Müthiş Bir Kolera edilmelidir.» Bombay, 11 CA. A.) — Bombay-| Dedikten sonra Habeş davasının dan yirmi beş mil ötede kâin bir|bir dünya harbi tehlikesi uyandıra- köyde kolera salgını çıkmıştır. Son|cak mahiyet almasından korktuğu- günlerde ölenlerin sayısı 45 dir. — İnu, fakat Sovyetlerin, başlıca bir _ıı_ıı!ıı—& KERVAN YÜRÜ a— Bürhan Cahit — 12-1- 996 Liseye girerken kaymakam beyin|nın bütün ömrünü hazmedecek bin- hanımının sözleriyle, ilk defa eline 'lerce kitap sıralanmıştı. toplu bir para veren kültür direktörlü-| — Gülten Üüreei. İzolisi icin Yepi Bünün sözleri onun bayatında iki bü - yeni bir âlem buldu. Genç kız adım Yük bareket noktası olmuştu. —Artıkladım hayatın içine daldığını hissedi- hnyışımn çerçevesini görüyordu. O’yordu. Dimağı günün hâdiseleri, ha- h"d'ı kendisinin sevgilisiyle avunacak 'ıılıeılerî ile katmer katmer açılıyor, ve milletin kızı olarak çalışacaktı. ISEÜ-"R" hali gittikçe kayboluyor, o- *x , nün yerini arayıcı, kavrayıcı bir arzu İstanbula geli inin haftasında tutmağa başlıyordu. makıllı u,—ıl.ng(ec:).u) Si rceki :kdî Kafası, görüş ve düşünüş tarzı de- gan, çekingen halleri kalmadı. Fahire| Giştiği gibi vücutça da oerpıhyo'rdu. ile her gün dolaşıyor, işlerini hazırlı-| Elmalının geniş meyva — bahçelerinde Yorlardı. Hafta sonunda idi ki bir kül-|Ye bol güneş ıllıııdı geçen çocuklük tür müfettişinin yardımıyla Pangaltıda Yaşları bünyesini fakirliğin, ıı_fhıı.z!ı- (Dame de sion- a yerleşti, mektep ta-| &n kırıcı tesirlerinden kurtardığı — için tildi. Fakat hususi ders alanlar için | gelişmesi çabuk oluyordu. bir husust Cour vardı. Şimdi mektep-| Şimdi daha on sekiz yaşımı bitirmiş- te yatıp kalkıyor ve bir Socur hep ken-|ti ki boyca, gösterişçe yaşından daha disiyle meşgul oluyordu. çoğunu gösteriyordu. Bu mektep hayatı onun çok işine | Dam Dösyonda bir buçuk ay kaldı. Yaramıştı. Buradaki yaşama, okuma, |Bu altı haftalık zaman fransızcadaki Öğrenme usulleri, o kadar başka idi ki pratiğini ilerletmiye çok yardım — etti, ayni derece mektebi bitirdiği halde Şimdi meramını serbestçe anlatabili - bir çok noktalarda görmediği şeyleri yordu. Fakat ne olursa olsun gidece - burada öğreniyordu. Mektebin son ıiı—li'i yerde bir kaç ay daha çalışması lâ- tem bir kimya lâborntuarı, bir koz-|zımdı. —moğrafya salonu, bir ziraat müzesi Bu bir buçuk ayı mektebin yazlığı verdi. Hele spor salonu pek mükemi: |olan Tarabyada eski Hüber köşkünde, devletin esaslı meseleler üzerinde| * Almanya hakkında da demiştir ' Alman hükümetinin, memleketi bir | * ponyanın ademi tecavüz anlaşma - Sovyet Şüralar Meelisi Reisi Molotof emniyet âmili bulunan kızıl orduyu kuvvetlendirmekle beraber — sulh prensiplerini müdafaadan da bir an geri kalmıyacaklarını ilâve etmiş - tir. Hindistanda Ana Yasaya Karşı Mücadele Bombay, TI (A A.) — Hindista- nın milli başkanları Gandi'ye müraca- at ederek yeni ana yasaya karşı müca - dele için bütün siyasi grupların birle - şerek tek bir cephe kurmaları hakkın- da fikrini almaya karar vermişlerdir. Bu hususta yakında bir konferans top- lanacaktır. Efkârı urmumiye, idari hiz- metlere karşı boykot yapılarak bu sus retle ana yasanın muntazamı işlemesine mâni olmak arzusundadır. * | Yirmi otuz kadar Ermeni kızı tatilde mektepten çıkmıyor, arasıra — sörlerle gezintiler yapıyarlardı. Gülten bu geceli gündüzlü mektep hayatından çok memnun kaldı. Fakat artık Avrupa seyahatinin vakti gel - mişti. Ağustos geçmiş, eylüle giriyor- lardı. Mektepte iken bir kaç kere Fahire onu gelip buldu. Hattâ bir defasında hep beraber sulara kadar gittiler, Genç muallim de yakında işinin başına dö - necekti. Fakat (Gülten) i geçirme - den gitmek istemiyordu. Bu yolculuk işine bakmağa memur edilen kültür enspektörü Nami Bey (Gülten) in Lausanne seyahati — için lâzım gelen her şeyi hazırlattı. kon - sül için resmi verdi. Ve bir pazartesi günü kalkan eks- prese yerleştirdi. Gülten acı bir-seyinç içinde trene biniyordu. Onu geçiren üç kişi vardı. Muallim- leri Fahire ile Mükerrem, bir de Nami Bey. Üçü de onu alnından öperek trene koydular. Genç kız. heyecanlanmıştı. Artık büsbütün yalnız kalıyordü. Bu- de olsa kim bilir ne kadar korkacak, belki de ağlıyacaktı. - Fakat İstanbukla geçirdiği bir bu - çük ay onu. çok değiştirmişti. O — ilk zamanki ürkekliği, çekingenliği kal - mamıştı. Hattâ döğma büyüme bir İs- meldi. Geniş kütüpanesinde bir insa-|kimsesiz talebe — ile beraber - geçirdi. sinc emniyetli görünüyordu. Sovyet Rusya Konuşuyor “Almanya Çok Yakın Bir Atide Harekete Geçmek İçin, Memleketi Bir Istihkâm Haline Getirmiştir,, Molotof, Japonyanın Ademi Tecavüz Anlaşmasına Yanaşmamasına Takbih Edlyqı: Her Hafta v 12 Tayyare Ingiltere Müthiş Bir Tay- yare Filosu Hazırlıyor Londra, 11 (A. A.) — Daily Te- " |lelegraph gazetesine göre, İngiliz hava silâhlanmaları bundan sonra " |ehemmyetli bir şekilde arttırılacak- tır. Her hafta 12 tayyarelik yeni fi- lolar ihdas edilecektir. İki senelik program geçen mayıs- ta neşredilelidenberi, hava filoları- na 265 ilk saf tayyaresi ilâve edil - miştir. Bundan başka, bir çok yeni tay- yare işlemeğe hazır bulunmaktadır. Yeni tipte bir çok harp tayyaresi in- şa edilmiştir. Gerek sür'at, gerek harp kuvveti itibarile bu yeni tay - yarelerden çak iyi neticeler elde &- dilmiştir. Büyük BirZelzele.. Kolombiyada Yüzlerce Kişi Telef Oldu Nevyork, 11 (A. A.) — Associa- ted Press'in haber aldığına göre, Kolombiya cumuriyetinin merkezi olan Bagota'da bir zelzele olmuş ve bu yüzden iki, üç yüz ve belki de daha ziyade telefat vuku bulmuş - tur, İngiliz Kara Ordusu Londra, 11 (A. A.) — Dün ak - şam general Harry Knox tarafin (dan yapılan beyanata göre, İngiliz I*hı-ı ordusu halen 125.000 kişiden mürekkeptir, Halbuki normal ba - rış zamanı mevcudu 165.000 olmak icap K Yeni yaptırdığı koyu gri — seyahat kostümü ile tam bir turiste benziyen genç kız kendisini sevgi ile selâmlıyan 'üç baş gözden kayboluncıya kadar ge- riye baktı. Fakat artık son vagonların arkasında Sirkecinin tozlu, ağır ha - vasından başka bir şey Başını içeri çekti ve kendini daracık (kompartımanda yapayalnız buldu. İşte o dakikaya kadar ılqzledıbilö- ği göz yaşlarını tutamadı, İki üç sıcak damla açık mavi gözlerini İıılüıîdırdı. ıslattı ve yavaş yavaş yuvarlandı. Ve ;dudaklarının yanından süzülüp kay - ,boldu. | Bu teessürün kökü nereden geliyor- du.Gıri&ek'ııihııka, Onu se - ağlıyordu, yıllarca azarını işİtip, sura - Inııa tahammül ettiği hakde son bir iki nu hatırlıyan Gülsüm teyzesi için mi ağlamıştı. | Hayır.Hiç biri - değil. Olgunlaşan muhakemesi ona böyle yarım — hisler için göz yaşı döktüremezdi. Onun yü- ireğini titreten, gözlerini yaşartan, al - Bu Antalyadan çıkışa benzemiyordu. tinda doğup büyüdüğü bu mavi Türk kalmamıştı. |kete dakika içinde b'ıuınıyınııol&ığu-l lki Müessese Ve Iki Nutuk 1850 yılında sadrâzam Reşit Paşa bııı akademi kurmak istedi ve kurdu. Tanıl- | mış hocalardan Ataullah oğlu Şerif Lııııî di bu ilmi müessesenin birinci, büyük şair Abdülhak Hâmidin babası Hayrullah E- fendi de ikinci reis yapılmışlardı. Fransaz akademisinin pek kabataslak bir —örneği, iptidaileştirlmiş bir taklidi olan o.mınh'l sEncümeni Dünişir açılırken — Reşit Paşa — bir nutuk okudu ve bu nutuk, edebi bir ee — ser olarak yıllarca kitaplara geçti, mektepe J lerde okutuldu. Halbuki Encümeni Daniş, doğar doğmaz öldü, açılışile kapanışı bir oldu. Zira 6, Osmanlı idi ve Osmanlı ola: Tak yaşatılmak isteniliyordu. Nitekim ku- rucusu Reşit Paşanın sözleri de Osmanlı - — cadır. İçinde Türkün ne adı vardır, ne u- Vhu, İki gün evvel Ankarada yeni bir ta « rih ve dil fakültesi açıldı. Kültür Bakanı Saffet 'Arıkan bir söylev, Bayan Âfet te — bir ders verdi. Ben bu kutlu töreni bildiren — yazıları 6kurken Osmanlıların Encümeni | | Danişini batırladım ve Kültür Bakanının söylevile, Bayan Âfetin dersini Rosit Pa - şabın nütkile karşılaştırdım. Kültür Ba - kanımız nutkuâda hep Türklükten, Türk tarihinden şevk alıyor, ilham alıyor ve gür sesile, inanan yüreğile: «Çürümüş görünen dünya küktürünü yeniden yaratacak olan- lar Türk çocuklarıdırn — diye haykırıyor. Bayan Âfet te ayni imanlı irfan ve ayni irfanlı iman — ile ilk medeniyeti kuran Türklüğün yüksek — tarihini dinliyenlerin gözünde ve ruhunda canlandırarak Türk- lerin medeniyette bütün dünyaya takad - düm ettikleri hakikatini ilân ediyor. Halbuki Reşit Paşa, Encümeni Danişi a. çarken sölemde ilmü marifet gibi bir şe- ref ve meziyet olamaz. İnsanin metalibi zatiyesinin esbabı tahsiliyesi sanayi — ve maariften başka bir şeyle husul bulamaze diye söze başlamış ve «sözüns kıymetini ileri sürmeğe çalışmaktan başka bir şey yapmamıştı. O nutuk, baştan başa sözdü, kene baştan başa özsüzdül 4 Yeni tarih ve dil fakültesinin ölmez bir eser olduğuna bizi inandıran, temeline ka- dar pürüzsüz Türk oluşu ve yaşamak hak- kanı Türklükten almakta — bulunuşudur.! Böyle bir eser, dayandığı millet gibi, ya” #ar. Eski Encümeni Dünişin ölçüsü de agay-! ti Türk» bulunmasındandı. Her iki müce- sese arasındaki engin farkı anlamak için açıldıkları günde okunan nutukları göz < — den geçirmek yeter, ğ Biz bunu yapmakla bahtiyar olduk. Yo-..;z ni fakültenin genç talebesini imrenerek kutlarız. M. T. Tan ! îü bakıyordu. Bu ne güzel memle - 1' etti. $ Güzel memleketti. Fakat Antalya - — da kültür direktörünün dediği gibi ba- kımsız memleketti, Tarihi, coğrafyası — çok zengindi. Ne yazık ki bu memle -— ilim, fen girmemişti. Yeni Türk devrimi işte bunu yapıyordu. — Eskisi — gibi Avrupanın malını değil, artık kas — 'fasını hudutlardan içeri alacaktı. Bu - — İnun için de kadın ve erkek, Türk — İgençliği seferber edilmişti. ğ Kültür direktörü bunları anlattık - tan sonra sırtını okşiyarak ilâve et - mişti : ğ — İşte bu seferber gençlik ordusu- nun bir neferi de sensin. Bize Avrupa- fnıı bilgisini taşıyacaksın. Ona göre 4 'çalış yavrum... ğ Gülten zaman zaman her fırsalta işittiği bu nasihatleri hiç unutmuyor- — du. Bu sözler kafasına hükkedilmiş gibiydi. Şimdi mavi, buğulu denizin kucak- — ladığı güzel İstanbul mor bir hayalgi- — bi gözden silinir, kaybölürken — biraz — levvel gevşiyen sinirleri eski halini buk ğ , Fakat heyecanı din- 1 gün o bir buçuk ay önceki vaziyetin -| tanbul kızından daha becerikli ve nef- | miyordu. Bir iki aydanberi bayatı © göklerinden aytılmasi idi. Anasını u- k bariknda öşti.ki gallenta Bti nutmuştu. — Babasını - hiç bilmiyordu. ai mektebi #rrsınde yi ni Seveni ve sevdiği yoktu. Fakat tâ El- ' ,.. Di b g |diği durgunluktan sonra bu sürekli malıdaki altın başaklı ekin ı'“hınn"'ıl—arekellu ona dinmiyen - bir hcyeînn x dan, Antalyadaki portakal bahçelerin- yermisti, den, İstanbuluni © kadife gibi yumu -| a $ | Tren, hiç te alışmadığı lııııınlıx;ıı şak mavi denizine kadar âçık oldüğü'demir, çelik gürültüleri içinde bir kn- memleketinden ayrılması yüreğini ağ- rabülut gibi sürüklenip giderken ptmıştı. — Gittikçe süratleşen trenin İridorda lokanta vagonunun davet h pencerelerinden geride kalan İstan - çalmağa başlamıştı. — (Arkası var) ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: