GEDİKIZE Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ | Nevyork Şoförle- ÇİNDE rine luvi Bir Dersi Yeniden Kanlı Nevyork belediyesi o- l Alaaarikte B [ sammobil kullanma ve - Çırpışmalar Oldu —Ö sikası salmak - istiyen| — Sanghay, 24 (A.A.) — Talebe ile her adamı dalma ihüyatlı bulunmuya sevk | Yükua gelen bir çarpışmada bir ecne- için bir tedbir bulmuştur. Bundan sonra| Pi polisi ağır ve iki ecnebi polisi de ha- her talip en yakın polis merkezine gide “|fif surette yaralanmışlardır. Talebe- rek otomobil kullanmak istediğini söyliye-| det de bir çoğu yaralanmıştır. cek ve bundan sonra polisin uzaktan kon - Japon konsül generalı, Çin beledi- trolü altında bütün bir geceyi bir mezarlık-|YE reisi nezdinde teşebbüslerde bulan- ta geçirecektir. Nevyork belediyesi bandan|Muş, gitgide Japonlara karşı hasmane sonra ulak tefek kaza yapan her şoförü.de|bir mahiyet alan gösterilerin yasak &- bütün bir geceyi mezarlıkta geçirmeye icbar | dilmesini istemiştir. edecektir. Japon — bahriye ıiın-ıuıuı..ıı,W * Hongkew sokaklarında süngü takmış Salisbury şehrinin be -|oldukları halde karakol gezmektedir- Her — sokakt lediyodi sokakları |ler. başka çeşit bir Z muhtelif cins ağaçlar | Çinde Vaziyet Gergin — -l donatmıya karar| — Şahghay, 24 (A.A.) — Vaziyet çok vermiştir. Meselâ bir sokağın iki kenanna | gergin olduğundan Şanghaydaki arsı- söğül, ötekine çınar veya çam dikilecektir. | ulusal imtiyazlı bölgenin polis kuvveti, Bu arada meyva ağacları da bulunacaktır. müdahaleye hazır bir vaziyette bulun- ,4 * maktadır. I Filistinde “SON POSTA Arap Yahudi Rekabeti - Bu Da Bir “Tarif,,! Şimdi «Ankan gibi ismi var, cismi yok Bir nesne halini alan aşkı Tolstoi feragat manasına alıyor. Spiritualiste filezoflardan Teşrit Konsey Meselesi Ortalığı Korıştırdı z mzmmuz”u Telaviv'de Yahudiler Nümayişler Yaptılar .. |yokur, yalız sevgili vardır. Ancak ona |bakılır, o düşünülür» diyor.Pisikoloğ Rauh Araplar Ve Yahudiler Arasında Heyecan Ver O07 < dirünülüm diyor.Pisikoloğ Rav | Fakat Spencer aşkı bu kadar basit gör- müyor, onu Complöxe duyguların mu - hazsalaır sayıyor ve çu güzel tarifi yapı « yor: Aşk, dostluk - amitit değildir. Ar - xa - desir değildir. Meyelân - inclination değildir, Sympathie değildir. Şehvet hiç değildir. Lâkin bunların bhepsidir! Bizim Fuzuli ise aşkı şöyle tarif edet: Açktır o1 mneşel Kâmil» ki andandır müdam, | Meyde teşviri hararet, neyde tesiri sada! Bir de bizim romancılardan birinin son günlerde çıkan bir yâzısındaki şu tarifi o- kuyun: Amerika maliyesi A - merikada yaşıyan her aile reisinin bir yılda ne kadar vergi verdiğini ve buna göre ne kadar serveti olması Tâzım geldiğini göste- ven bir cetvel yapmıştır. Bu cetvelda meş - hur sinema sanatkârı (Şarlo) nun 50 mil - yonluk bir servete malik olduğu yazılıdır. Maamafih Şarlo (Yeni zamanlar) aldı altın- da çevirdiği yeni filme T0 milyon harcadığı için servetinin 40 milyondan ibaret kaldı- fanı söylemektedir. * YA İçi kaçak eşya ile dolu Tnaaealğı ” | bir kamyonun — aahibi (Cebelüttarık) tan İs- panyol toprağına geçer geçmez iki süngülü İspanyol gümrükçüsü tarafından çevrilmiş- tir. Gümrükçüler kamyonu durdurarak için. deki eşyayi görmek istentişlerdir. Kamyon sahibi buna muvafakat etmiş, fakat güm - Tükçüler kamıyona bindikleri zaman adam etomobili son stiratle hareket ettirmiş ve tere dönerek tekrar İngiliz toprağına gir - miştir. İngiliz toprağında gerek kamyon, gerek içindekiler hemen tevkif edilmişler. se de bir kaç dakika sonta salıverilmişler - dir. Kaçakçı da bu kurnazlığı sayesinde te- Şarlonun ser- veti ne kadar? Evvelâ şimal istasyonunu işgal et- miğ olan talebe, şimdi de Chenju is- tasyonunu ellerinde — bulundurmakta- dırlar. ' ALMANYADA Yahudilere Karşı Siyasa Do?ğîşiyor u Berlin, 24 (A.A.) — Havas muha- birinden: Nüremberg yasaları Alman- yadaki yahudi kavminin tarihinde ye- plâna göre, teşril konsey icrat kuvve- ' gazetelerinin büyük ekseriyeti maha- ni bir çığır açacaktır. Filhal bu yasalar ti hâiz bulunmamakta ve yalnız istişa. lif bir tavır almış — bulunmaktadırlar. bir arada yaşamakta olan bir hvııînıri haklara malik bulunmaktadır. Yahudi halkı ise heyecandadır. kültürleri arasında göze çarpan bir| C—MMMI—.:.U-[ Tel aviv sokaklarında nüma: hattı fasıl çizmiştir. plânı Arap şeflerine bildirmiş — ve konsey olmuş ve 13 kişi tevkif olunmuaştur. Nasyonal — Sosyalist Angrif gaze- | başkanının bir İngiliz olacağını bildirir- Yahudi şefleri konseyin yahudiler ta- tesi George Kareski'nin siyasal zabite- ' kon arap şeflerinden birisi bu plâna şid- rafından boykot edileceğini bildirmiş- nin de muvafakatiyle Alman — Yahudi| detle hücum etmiş fakat — arkadaşları | lerdir. kültür birliklerinin direktörlüğüne ta- yin edildiğini yazıyor. Kareski, Nüremberg yasalarını tas- vip etmektedir. Macaristanda Yahudi Filistinde son yapılan nümayişlerden bir enstantane Kudüs, 24 (A. A.) — Filistin fevka -|kendisine şimdilik sakin bulunmasını lüde komiseri, Cumartesi günü Aııı"ıvıiyouıi'lı&. Arapların bu plâna partileri başkanlarını ve pazar — günü |karşı alacakları vaziyet henilz belli yahudi partileri başkanlarını kabul et.| değildir. Maamafih Filistine yahudile- miş ve onlara tesis edilecek olan teşrii rin yerleştirilmesi meselesi konseyin se- İngilterenin Büyük Bir Kısmı Kalın konsey hakkında İzahat vermiştir. Bu |lâhiyeti - haricinde — tutulduğundan — Arap| Bila Aleyhtarlığı Mebbisüntn ADamlar Burüktanyar. Peşte, 24 (A.A.) — «Oklu salip» rki Şahar Tamamen İşgel - |<emiyeti mensupları Debresen şehrin- - Edildi de yahudi tüccarlara karşı nümayip- Pekin, 24 (A.A.) — Şarki Şaha-|lerde bulunmuşlar ve yahudi mağaza- rın hali hazırda Mançari kat”aları veya |larmn önüne dikilerek müşterileri içe onların müttefikleri olan Mongollar ta- ri girmekten menetmişerdir. Cemiye- rafından tamamiyle işgal edilmiş odu- tin Debresen şabeleri başkanı mahke- ğu söylenilebilir. meye verilmiştir. KERVAN YÜRÜYORF ELRA — Bürhan Cahit — 25 Meliha da ayni nasihatleri dinlemiş,| Bu gençler partisinde valinin kızı, sonra Fahire ile Mükerremi bulunca jandarma yüz başısının karısı, nhhiye büsbütün rahatlamıştı. Kasabada on- direktörünün kızlatı da vardı. | İsrden başka İi Hillkar” yek:de V Lişeniü sör'umif Wlealnden CNİ * gildi. Fakat ötekiler uzun zaman ıa-'len gibi terbiyeli, açık göz kızlar da &-| medik yer, çalışmadık mektep bırak-|ra sıra onların toplantısında büahunu -| Mmamış, kanıksamış, yarısı alaylı eski' yorlardı. muallimlerdi. Mükerrem yanında (Gülten) Gençlerle pek kaynaşamıyorlardı .'gelince Fahire çok sevindi: | Çoluk çocuğa karışmışlar, geçim der -| — Söyledin mi kültür direktörünün dine düşmüşler, meslek hevesleri sön- dediğini! İ müş, muallimliği bir çeşit memurluk | — Derhal, Bizimle bit ay İstanbul- R le haline getirmişlerdi. da kalacak. Yol parasını verecekler.| — Ben de duracaklardan değilim, 'hiç gürurlanmyorr. Öteki genç mı—ıl—' Yenilerle bağdaşamıyorlar. Biraz da Asıl tahsisatr İstanbula havale edile- vallahı, dedi. Şu kışın — sefasımı|limlere: N onları çekemiyorlardı. Bunun için cek. Banka göndereccek, sürmüşsünüz, — buranın, Hoş böyle| — İhtiyarlık işte, ne yaparsın. İhti-! gençler de kendi kendilerine bir sos - Fahire Gültenin çenesini tutmuş, “yete yapıyor, kendilerine göre yaşıyor- | seviyordu : Tardı. —A ferin sana. Bu, hakkındı za- Bir Sis Talğakaıına Büründü Londra, 24 (A.A.) — l»ııdı-:phıi ile İngilterenin ve Gal memleketinin büyük bir kısmı şimdiye kadar görülmemiş bir sise bürünmüş idi. Üç yüz kilometreden fazla bir saha tam bir karanlık içinde kalmış idi. Bu karanlık münakalâtı tamamiyle sekteye uğratmış ve bir takım kazalara — sebebiyet | vermiştir. Ancak bu kazalar pek o kadar ağır olmamıştır. 'Tayyare kumpanyaları servislerini azaltmışlar veya tatil — eylemişlerdir. Trenler, mühim teahhürlerle gelmiştir. Yol münakalâtı da sisten müteezsir olmuştul. — Doğrusu iyi şans, dedi. İstanbtıl-| — Şimdi çene çalmanın zamanı da üniversiteyi bitirenlere bile — nasip değil. Bu akşam küçük bir eğlenti ya- değil. 'pacağız, kimleri çağıralım? Ve (Gültem) i boyasız, çarpık is-| — Meliha atıldı: karpinlerine kadar süzerek ilâve etti: — Benim mektepte hani bir Necmi- — Ne okuyacak Avrupada? ye hocanım var. Onu çağırın. Fahire cevap ea Bahsettiği Necmiye hoca hanım, <« Ticaret. kasabanın yerlilerindendi. Birinci —- Meliha bu sakılgan köy kızı ile daha'nıfa alfabe okutuyordu. Zavallı bir ka- ziyade meşgul olmayı kendine yedire -| mai ) Dudaklarını büküp başını denize gevirdi: — Ne sicak memleket yarabbi, ce- ğu için atamıyorlardı. Âra stra - mev- ut okur, hattâ bazı bazı nefes - ettiği de söylenirdi. Sofu olduğu icin kasabalı onu çok Fahire; onun sinirini anlamıştı. lelini öpüyor, işini görüyor, — evlerine — Biz çok şükür (Gülten) i de a-/davet ediyorlardı. O, - mektebin hp ilk posta ile gidiyoruz. Vali bey bir|mualliminden çok itibarda idi. Fakat ay İstanbulda kalmasını istedi. kurmnaz kadin bu iltifatların mesleğine Meliha bu sefer dayanamadı: göre tehlikeli olduğunu bildiği için yerde ne sefa sürülür onu da anlamam yarlığın da ancak bir bu zevki / var. ya, İnsan yalnız güneşle, portakalla Nereye gitse insana ikram yaparlar. yaşamaz ya. Bir sineması, bir eğlenti|Ama ne acı ikram diyordu. Melihanın sırf alay olsun diye on- #«Hasan, ağaçlar arasına saklanarak de- nize giren kızı gözetledi, kalbinde bir «ş- kın doğduğunu duydul». Suda mayosuz, peştemalsız yıkanan bir hatunu — uzaktan seyrederken Sak olmaki.. Demek ki aşk, böyle bir dumur da da peyda olurmuş. O halde Tolstoiler, Maine de Biranlar, Spen- cerler, Fuzuliler beyhude çene yormuşlar, aşkı tarife çalışmışlar. Mademki aşk, böyle doğüyor, «aun tahliline ne lüzum var? Fakat bu tarif, Bektaşinin aşk hakkın- daki hükmünden ilham alınarak yapılmışa benziyor. Malüm a. Bektaşi bir güzelin en gok sevilen yeri üzerinde yapılan müna - kaşaya iştirak etmiş. Bahsi idare eden a dam arkadaşlarına sıra ile soruyor: — Sen onun neresini seviyorsun? — Gözünü! — Sent? — Yanağını! — Sen> — Gerdanını! Sıra Bektaşiye gelince şu cevabı veriyor: — Dişiliğini! Bununla beraber romancı arkadaşın ta- rifi yabana atılamaz. Çünkü — hükümler biraz da zamanın telâkkilerine göre değer alır!.. M. T. Tan Normandi Vapuru Büyük Bir Tehlike Atlattı Havr, 24 (ALA.) — Hali hazırda havuzda bulunmakta olan Normandie |vapurunda bir kıvılcım bir mantar yı- Binını ateşlemişse de ateş çabucak sön- dürülmüş ve hiç bir hasar olmamıştır. Onlar fena örnekler görüp kapılmış- larsa suçları ne? Mükerrem sandalyenin üzerinde büzülüp kalan ve iki genç muallim a- rasında geçen sözleri dinleyen (Gül- ten) i gösterdi: 4 eİpte İ örnnli Gühben Astekyali da değil. İç, ücra bir kasabanın kızı, — (Elmal) yi ben:görmediri Fakat ÖÜ ğ dındı, Eski bir maarif emektarı oHu-[yüıgk bir köyden farklı değil diyorlar. Şimdi (Gülten) e bak, onda bir köy kızı hali var mı? Bu, neden? Okudu- gu İise derslerinden mi? Hayır. Muhi- tinin değişmesinden, görgüsünün -de- İhennem. Şimdi İstanbul ne güzeldiı.lııvlyot. Nerde ' görseler hocanım diye zismesinden, O dersleri senin Necmi- ye hocanımdan öğrenseler emin ol ki baş basma kalıp belleyecekleri şeyler sili- nip giderdi. Mükerremin sözleri Melihayı &ıktı. İşi şakaya karıştırarak bir kahkaha at- tı: — Anlaşıklı, dedi. Mektep kapan- — 'di. Henüz hızını alamadın. Bari kasa- 'ba halkını toplayalım da bir konferans ver. Çekişme uzayacağa benziyordu Eski ernektar muallimler topları - ten, Sen önce Fransızca okudun mu? yeri yok. Eminim ki koca kış bir balo dikları zaman aralarında peçiç, yük - sük oynar, yahut yerlilerle bir olup konu — komşüyü — çekiştirirlerken, | gençler ya gramofon kurup danseder - ler yahut aralarında konser verir, kü- çük poker partileri yaparlardı. Giyinişleri; koriayağları, Band ae A şünüşleri bile başka idi. İşte ilk mek -Y, tep baş. müallimesi Meliha da yeniler partisine katılarak sıkıntıdan kurtul -| - Muştu, * Gülten küçükken Elmalı'da kay- makam beyin hanımından bir şeyler öğrendiğini anlattı. ' Fahire: —Herhalde bir temel var, dedi. İstanbulda biraz daha pişirirsin. Sana orada bir muallim tutacağız. Melihanın bu imtihandan — haberi yoktu. Anlattılar. O, biraz kıskanır gibit dan bahsedişi Mükerremi hiç kızdır- Hizmetçiye bir şeyler tarif oden Fahi- Fahire genç olmasına göre ağır,|madı. Hattâ: “re işini bitirmişti. Aralarına girdi: temkinli bir kızdı. Melihanın bu hop-| — Keşke gelse, dedi. Belki yavaş — — Gürültü etmeyin bakalım. -Ben paca Tâkırdilarını hazmedemiyoördu. yavaş bize alışır da gözü açılır. Böy- davet edeceklerimize haber yolladım. K Dedi ki: - lelerini kazanmak ta bir iştir. Buranın Onlar gelinceye kadar biz de hazırlık — Peki ben de sana sorayım. İnsan yerlileri hiç te fena insan değil. Eğer yapalım. Meliha sen iyi pasta yaptığı- yalnız güneşle portakalla yaşayamaz hizim gibi görmüyor, bizim gibi dü- nı söylüyordun. Mektepte — yaptığın diyorsun. Yalnız dansla, sinema ik'günıııüyovlıııı kabahat onların deiil.lpımlnr kapanın elinde kalırmış. He üü gö liniz. yaşayabilir mi? Onlara biz yaklaşacağız. Biz uyandı: şey hazır, yap ta biz de öğrenelim ba- Münakaşa başlayacaktı: racağız onları... Alişkanlıklar, ilk gör- kalım, ü Mükerrem araya girdi: güler insanlar üzerinde çok tesirlidir, İ (Arkası vıl'ı)