— ririz. Daha doğrusu o, Türkler Hadım Söüleyman -Piri Rele- Murat Reis Yazan: M. Turhan Piri Beyin Durgunluğu Arkadaşları Arasında Telâşı Bütün file - ra- islerden en küçük levente kadar - bu haberden — neş'eli bir heyecan almış: tı, bayram yapme ya koyulmuştu. Çünş kü aylardan beri arayıp da bulama- dıkları düşman do- manmasının — toplu larına duymuş Tardı, rele, telâş içinde Idi, hazinelerini na« &l — koruyacağını düşünerek — kıvras Mıp dürüyordu. Arap şeyhlerile giriştiği müzake- re de suya düşmüştü. Çünkü onlar, Portekizlilerin — gelmakte olduğunu duyar duymaz kendilerini bitaraf ilân ederek Türk filosu kumandanile te- mas değil, selâmı sabahı da — çcemiş- lerdi, uzaktan ikli filonun çarpışmasını seyre hazırlanıyorlardı. Bu, Filistin çocuklarile arap yarımadası halkının Ötedenberi taşıdıkları — bir — üdetti. Gelen. am, gidene paşam dedik- böyle çapraşık duru: 'da yapılmak gerekti, bütün reisler amiralın emrini bekli- yorlardı, boğaza doğru uçmak, ken- dilerini kapana sokmak kuruntusile rlııhı olduğu duyulan — düşman lenanmasinı kargılamak için sabıraız- laniyorlardı. Halbuki Pirl bey hare- kötsizdi, — yahut öyle — görünüyordu. Haberin gelişinden birkaç gün geç- tiği halde o, filonun demir alıp yel- ken açmasını cmretmek şöyle dursun reisleri toplayıp durum — Üzerinde iki #ç kelime bile konuşmamıştı. Onun sırri, hikmeti anlaşılmayan bu sessizliğine ilk lsyan eden yine Recep rela oldu. Yalnız savaş ve yal- men bu yiğit denizel bir gemisine çağırdı, bir sabah kahvaltısı Wram ettikten sonra riyosız ve perva- e dille düşüncelerini, ortaya döktü: — Yoldaşlar, dedi, kande Isö düş man gelip çatacak, bizl demir Üstün- de uyur bu hakbyacak. — Tanmrı selâmet versin, Piri Beyin aldırış ohl!! yok. O mübarek deniz işini bizden iyi bilir. Saldıracak düşmanın yelkenleri sarılı, demire bağlı bir donanmayı ne hale koyacağını da yinö bizden çok iyi anlar. e iken ağzını açmıyor, kımılda; tasalarını a büyümü yaptı, yoksa yol boyuna topladığı hazinele- rin sihirine mi kapıldı? Burasını bile- mem amma gu durumun sonunu gö- rüyorum, yerimde duramaz oluyorum. Pirt Beyi hem severim, ham sayarım. O deli karıyı yanında tutuşuna, hazi- neleri askere pay etmeyip de yanında k alıkoyuşuna kızmamış değilim. Öyle — İken kondisine candan bağlıyım, Çün- — kdi bizden kıyak bir. denizcidir, gün rmüştür, sayısız savaş - geçirmiştir. stelik bilgisi yüksek bir adamdır. Lâkin elimizdeki gemllerin şerefi yüz bin Pirf Beyden yüksektir. Biz ilkin o şerefi korumıya mec- burur. Sonra Piri Beye aa yüz aklığı ile idare ettik: Şımizdir, canı muzun dibine - s0| en onu uyur görürsek iş değişir, bayrağımıza kir getirmemek için başımızı, canımızı ortaya koymak gerekleşir. İşte bu '.llolnoı ile sizi buraya topladım. Görüşlerim, sezişlerim doğru ise hep birden Beyin yanına gidelim, tasala- — mmazı açıkça anlatalım, düşmanı kare şılamıya niçin gitmediğimizi, götürül. mediğimizi soralım. Olur ki Beyin — bize karanlık olan bilgileri vardır. - Belki aldığımız haber yanlıştır, belki — kendine bizim kulağımıza çarpmadan bir emir filân gelmiştir.. Herhalde — dürümümüzü aydınlatmak Tâzımdır. Mucip Olmuştu - Düşman Hürmlz boğazına ya geldi, ye gelmek Uzoro... Biz burada niye bekliyoruz. Ve heyecan ile iki | oluzu havaya uzattı, titreyen bir sesle haykırdı : — Tantı içimi — görüyor ki ben yalnız bayrağımızın gşerefini dü- şünüyorum. Ne hıncım var, dile- gim, Fakat Be miyorum voss. e O güne kadar hep Pirt Beyden yana çıkan ve Rocebin atıp tutmala- rına karşı onu koruyan Setan Reis dalgın dalgin mirildandı t — Doğru süylüyorsun Recep. Bu tutumu ben de beğenmiyorum. Yalnız bir mesele var; Onu da aramızda konuşup görüşmeliyiz, Hep birden sordular; — Nedir bu mesele rels? — Pirt bey bizi — aydınlatamarzsa, aramızda bir geçimsizlik başlarsa ni- deceğiz? Düşman tepemize çullanır- kön böyle bir duruma düşmek doğru olur mu? Recep cevap verdi: — Donanma ne Piri beyindir, ne bizim, milletindir. Onu korumak da bizim borcumuzdur. Beyin düşünce- lerini doğru bulmazsak, düşmanın da bizl alık bulup ezeceğine inan gell- rirsek yine böyle toplanırız, Piri beyi başbuğluktan çıkarırız, yerine Murat relel geçiririz. Eskilikte, gün görmüş- lükte beyden sonra o gelir. Toplantıda bulunan — Murat rels hoşnutsuzluk gösteren bir işaret yaptı. — Şimdilik bu işin ağzı alın hiç de gerekli değil. Beyin, ne düşi ©e ile olursa olsun, savaştan kaçındığı belli olscn ki yerine kimin getirilece- ginl düşünmektü haklı olalım. Reisler bu anlaşma Üzerine hep birden kayıklara atladılar, baştardeye gittiler, Pir! reisin yanına çıktılar. Aralarında en eski kaptan Murat rels olduğu için sözü ona vermişlerdi. Korsanlıktan gelme Murat, © ha- yattan kalma bükülmez bir irade ve tutumunu beğen« küçülmez bir mertlik taşırdı. Süveye | ten çıkılalıdanböri Piri Beyin hiçbir İşine karışmamış, kendine düşen va- zifelerden başka hiçbir. şeyle uğı mamıştı, Bugün ilk defa olarak © çerçeve a çıkıyordu, korsan sert- kındığı çehreyl taşıyordu. Çünkü Re- cep Rolsin ortaya koyduğu akibetten son derece huylanmıştı. Bu sebeple kısa bir selâm ile be- raber söze başladı, Pirt Beye sordu; — Düşman Hürmüz boğazına ya geldi, ya gelmek Üzere, biz bunda ne diyö pinekliyoruz? Yoksa sen İstihas reye mi sattım, galpten haber mi bek- liyorsun? Bütün yoldaşlar birleştik, konuştuk, gu durumun enini, boyunu Ölçtük, senin ne yapmak istediğine akıl erdiremedik, bize kötü bir kastın olamaz. Donanmayı düşmana peşkeş çekmek lstediğin de -haşa sümmehaşa- söylenemez. Lükin bu ölü duruş ne- dir? Ne bekliyorsun, neyi bekliyorsun? Tanrı hakkı — için, birlikte yediğimiz tuz ekmek hakkt için açık — söyler Meramın ne? (Arkası var) | İki Yeni Hat Daha Döşeniyor ( Baştarafı 1 inel yüzde ) tisak şebekesi vücuda getirilmiş olacaktır. Polatlı - Sarayönü hattı, Kon- ya - Ankara yolunu 130 kilomet- roya düşürerek haylı kısaltmış olacaktır. Eğirdir « Karaman hattı lse, İzmir ve Aydın hatlarını, yani Ege bulgesini İstanbul - Diyarı- bekir hattına bağlamış olacak- caktır. Bu iki hattın askerlik ve Ekonumsal bakımdan — önemleri çok geniştir. Yeni Ve Eski Nazilli Nazilli, (Özel) — Nazilli, orta- sından geçen demiryolu ile, eski ve yanl olmak Üzere ikiye ayrıl- mıştır. 25 sene evvol Pazarköyü adile anilan ve Yunan İşgalinde tamamile yakıldıktan sonra, esaslı bir plânla ve 1,5 milyon lira sar- file yeni başlan kurulan yenl Nazilli, bugün asıl Nazilliyi teşkil etmektedir. Eski Nazilli ise, eski halini muhafaza eden 2000 evli ve 5800 nüfuslu geniş bir yerdir. Burası kalabalık nüfusuna rağmen bakım- sızdır. İki yüz sene evvel Kestelli oğlu adında bir hayirseverin yap- tırdığı çeşme kâmilen bozulmuş- tur. Eski Nazilli halkı çiftçilik ve urgancılıkla geçin'r. Buranın ara- zisi münhat olduğundan kışın ve bilhassa ilkbaharda burası bir bataklık haline geldiğinden, Na- zilli belediyesi halkın, zaman ile yukarı yeni Nazilliye taşınacağını düşünerek buraya önem verme- mektedir. Yeni yapılmakta olan “Nazilil mensucat fabrikasının da yapıl- masından sonra, Nazilli, Yıldız- tepeden Menderes kıyılarına ka- dar inkişaf eden büyük bir en- düstrü şehri olacaktrr. PAZARTESİ — Hınr 30 30 EYLÜL 935 118 Arabt 1354 || — Rumi 1351 30 Cem.dhar Eylâl 17 | Exani TAMESİ || 1605 55) haşuam 12 — ;m 6 08 ( 92 04 a l9 a| 928 | 15 24 | imsâk (10 10 ( O4 ı Evkat Vasa Güneş Öğle İt ai Yuksı Denizyolları İŞLETMESİ Acenteleri © Karaköy Köprübayı Tel. 42362 - Sık-al Mühürdarza Han Te 22740 Trabzon Yolu GÜLCEMAL vapuru | Bi- rinci teşrin SALI günü saat 20 de RİZE'ye kadar. - *'5999,, iskenderiye Yolu IZMIR vapuru ( Birinci teş- rin SALI günü saat İl de 15 KENDERİIYE'ye kadar. “5998,, Dr. ibrahim Zati Belediye karşısında Piyerloti ırldoıhlı.n No. 21 Tnbal Gdeb DA . Ce »kin, MÜSABAKALI HİKÂYELER İhtiyat Bankası SıbıUıy; aou: çeyrek kala sularında baş veznedar gelir gek mez, bekçi, direktörün yazıhane- sİni eller, süpürür, ve bu geçit kapısının iç taraftan kilidini aç- tıktan sonra yatmıya giderdi. Görüyorsunuz. ki bekçi emnl- yetli bir adamdı. Esasen bütün bankalarla ticarethanelerde, böyle denenmiş, sadık, namuskâr bek- çiler istihdam etmek- âdettir. Fairbairn elli yaşlarında var, yok, iri yarı, tuttuğunu kopa: tır. bir İskoçyalı idi. Bankada on beş yıldır bekçilik ediyordu. En çok alâka uyandıran, bu mesele de, İşte bu adamın ifadesi oldu. Söylediğine göre, 25 Mart günü akşamı saat sekizde, ban- kanın sokağa açılan kapısını ka- payıp, kilitledikten sonra, ber mutat, yazıhaneden — eve geçen kapıyı da kapamıya hazırlanıyor- ken, birinci kattan, bay Ayırland kendisine ses'enip de kapıyı açık bırakmasını ve saat on bire doğ- ru oraya İnip çalışacağını söyle- mesl Üze'ine, vazgeçmişti. Bekçi, ışığı söndürüp söndür- meyeceğini — sual — edince de, direktör: b — Söndürünüz! demişti. Indi- ğgim zaman kendim yaâkarım. Ihtiyat bankasının gece bek- çisi, ifayıvazife halinde — tütün içebllir. Ona birkaç tane sandviç ile bir şişe de bira verirler. Sobanın karşısına güzel güzel geçip da oturan Fairbalirin pipo- sunu yakmış, — gazetesini açmış, okumaya hazırlanıyordu. Takriben ona çeyrek kalarak, direktörün sokak kapısının açılıp gibi olduğunu daydu. İçinden: — Zahir.. dedi, patron, soka- ga çıktı, kulübe gidiyor.. Lâkin, beş dakika sonra da evden yâzıhaneye geçen kapı açıldı.. İçerlye biri girdi ve bu giren adam, camlı kapıyı içeriden derhal gilitledi. Bekçi, bu adamın bizzat Bay | Ayırlend olduğuna hükmediyordu. Oturduğu yerden odanın içerisini göremiyordu. Elektriğin yanma- dığına ve direktörün bir kibrit- ten başka aşığı bulunmadığına dikkat etli. Bu, direktörün âdeti hilâfına olduğundan ve belki de içerlde gayritabit bir hâdise cereyan et- mekte bulunduğuna hükmeyle- diğinden beçi, gazetesini elinden attığı gibi doğru camlı kapıya koştu, Hâdisenin alttarafını, ken- disi şöyle hikâye ediyor. — "Ben kapının önüne varır yarmaz, kibrit söndü. — Yaze hane, şimdi — kapkaranlıktı. Ben içerisini görmüyordum. Lâ- evle — yazıhanenin ara ye- rindeki kapı açıktı ve oradan, kapanır Dördüncü Nasıl Soyuldu ? tabiatile, biraz işık — sızıyordu. Ben kapıya yanaşmıştım ve o za- man, —aralık kapının eşiğinde Bayan Ayırlend'in ayakta dur- makta olduğunu gördüm. Bayan mütehayyir blr tavırla kocasına : — Nasıl olur? Ben sizi çok- tandır ku'übe gittiniz diyebiliyor- dum.. Orada, karanlıkta ne işiniz var?. diye çıkışıyordu. . Direktörün ne cevap verdiğini duymadım. Fakat durumda hiçbir gayritabillik görmediğimden ye- rime döndüm ve plpomla gazeteme tekrar kavuştum. Hemean bu sırada, direktörün de yazıhanesinden ayrılıp, ara kapıdan geçerek sokağa çıktığını duydum, O gittikten sonra, camlı ka- pıyı yokladığımda, içeriden kilitli kaldığını müşahede ettim, Böylece içeriye girip de, usulen aralık kapıyı kilitlememe İmkân olmadı. ve öyle zannediyorum ki, hırsızlar * Allah — belâlarını versin - işte bundan istifade ederek odaya daldılar ve İşlerini becerebildiler.,, Sadık bekçi işte böyle ifade vermişti. Bu ifadenin de nmasıl bir tesir yaptığını siz. takdir. edebi- lirsiniz. Esasen direktörün sıhhi du- rumu düzelmedikce de, çalınan paranın miktarını tayin etmek mümkün olamıyordu. Bununla be- raber, Baş veznedar, bunu altın ve kâğıt para 10,000 Ingiliz liramı kadar tahmin etmekte idi. Direk. törün özel paralarile mücevhera- tı da cabal -2- Gece bekçisinin Wadesinden hasıl olan tesir henliz geçmemişti ki, bu esrarengiz meselenin en garip ciheti meydana çıktı. Bayan Ayırlend, hasta koca- sının başı ucunda fasılasız 34 saat bekledikten sonra, nihayet sorgu- ya çekilmişti. Onun şehadetinden hiçbir fayda ümit edilmediği hal- de, bilâkis bu harkulâde dikkatl lüip oldu. * Düşününüz Bayan Ayırlend, bekçinin o gece kendisi nşağıda görüp, sesini İşitmiş olması İçin ya deli, ya sarhoş olmasi İâzım- geleceğini veyahut ki rüya göre müş olduğunu söyleyince, pollsler ne türlü şaşırdılar? Kadıin, arada sırada, kapıların kapalı olup olmadığını yoklamak zere aşağıya İndiği halde, o gece bizzat sokak kapısına kadar teşyi ettiği kocasını bir daha ne gör- ınll:ı ne de ona hitap ıtıılıd!'ı Bu ifadesinde ısrar etti. Gayet iyi hatırlıyordu. Kasanın anahtarı da vak'a ge- cesi direktörün Üstünde bulunus yordu. Onu sonradan yeleğinin cebinde buldular. (Arkası var ) ( Emlâk ve Eytam Bankası ilânları — | Taksitle Satılık Ev Esas No.sı Mevkil ve nev'i Depozito Meksube Kırıltoprak'ta eski Zühtü Paşa yeni Tuğlacı 8 Maha'lesinde eski Camiişerif yeni Zahitbey sokağında eski 13 mükerrer yeni 1 No.lı bahçeli ev 550 Yukarda yazılı ev bedellain dörtte birl peşin ve dört Genevi ve müsavi taksitle ödenmek Üzere) açık arttırma ile satılacaktır. Geri bırkilan Üüç taksit ipotekli Ikrazat faiz ve şeraitine tevfikan 49 1/2 faiz ve komisyona tabi tutulacaktır. Tafallât için hergün, arttırmıya girmek için de 10 Teşrinievvel 10935 Porşembe saat onda şubemize gelmeleri. (234) l Ğ n e ” ZL - e