Yorzan: — ü Tefrika — Dell Aslan - Seytfi 52 "Asker Koğuşunda İşıklar Titreşiyordu.. Evet, Subuska palangası öl- mek Üzredir; şu kadar ki: Son kerteye kadar güçlü göv- delerde, — varlıklarda — görüldüğü gibi en korkunç bir çabalanma, en yıldırıcı bir “can çekişmesi,, e ölecektir. Onun içine dolmuş karanlığın derinliklerinde yaşama ve kendi- ni koruma makanizması, yürekler titretici, ancak sonuncu gücü ile, sonuncu hamlesile çarklarını çe- virmekte, korkunç korkunç İş- lemektedir. Bu çarkların uğultusu, bu İş- lemenin derin gürültüsü üç “yüz yıldanberi, © yüz yılların uzun koridorlarında çınlamaktadır. Bi- zim şu anda kulağımıza gelen, can evimize kadar saplanan ses o uğultunun en İnce bir soluğudur. Evet, Subuskada bu karanlık tokaklarda, bu issiz — evlerde, kale kemerleri, — koğuşları ve cephanelikleri içinde yaşayış daha bitmemiştir. Buralara bakan bir göz bunu açıkça anlar: Palanganın kapı altına yakın cephanelikte, palanga dışına bir tek penceresi, mazgalı bile bulun- mıyan geniş asker koğuşunda büyük insan kümelerinin çabuk, sessiz ve alışkan kaynaşması var, Dumanla yanan çıra ışıklarının titremeleri altında silâhlı, —tulgalı birçoek adamlar gelip gidiyorlar, durup yürüyorlar. Kırık ve kirli taşlı duvarlara kocaman ve oyna- şan gölgeler düşüyor; palabıyıklar, İpermiş sakallar, tulgalar, kavuklar, geniş omuzlar, yumruklar - titrek ışıklarla büsbütün büyüyor. Öz biçimlerini değiştiriyor.. korkunç ve tabiatta gerçekten görülmemiş mahlüklar ortaya çıkıyor. Bunlar, bu, büyümüş, eğrilmiş, biçimlere ni değiştirmiş insanlar eğiliyorlar, yerdeki kümelerden, yahut du- varlardaki çivilerden bir kılıç, bir mızrak, bir topuz, bir tüfenk ve bir reze başlık seçiyorlar, ke hçların, . yataganların — ağızlarını keskin mi diye yokluyorlar, tulga- ları başlarına, demir ağdan ağır gömlekleri geniş omuzlarına uy- durmıya çalışıyorlar; yahut boğuk bir şeyler mırıldanarak — sinirli kollarla, sallıyor, sanki düşünce- lerindeki düşmanlara karşı bun- ların — keskinliğini, — sağlamlığını deniyorlar. Karanlık gecenin bağrında şlmdi kıvrılip yatmış (Subuska) ejderi, yıldırımlarını hazırlıyor... Acaba şimdi kaç Alman, Macar şövalyesinin, sloven savaşçısının anneleri ve sevgilileri, yürekle- rinde neden olduğunu bilmedik- leri bir acıyı duyuyorlar ve ağla- mak istiyorlar?. Palanga kumandanlığının ve evlerin ahırlarındaki küheylânlar hazırlanmış, elde kalan biraz at yeminin çoğu Türkün son yoldaşı olan bu soy hayvanların önüne dökülmüş, " Kılıç, miızrak — kullanmaktan nasırlanmış titremez eller onların son tımarını etmiştir. Daha acıklısını mı İstiyorsu: nuz: Genç Türk kızlarının kınalı parmakları, parlak gözlü çocuk- ların elleri kendi sıcak kanlarına bulaşımadan önce, Türk yurtlarının en değerli, ea ceki bir candaşı olan bu atların uzun yeleerini perçemlerini ve İri ateşi gözleri- “ ni uzun uzun öpmüştür, Lie! Bu, son seviş, bu, son öpüştür.. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar karanlık, kimsesiz, kanlı mezar- larına uzandıkları zaman, kendi kocalarını, babalarını, kardeşle- rini ölüm ve erlik meydanına götürecek küheylân atlara Türk yurtlarının son sevgisldir... Evet, kahraman erkekler, kah- raman kadınlar, küheylân atlar, kılıçlar, mızraklar hep hazırdır. Subuska palangasının içinden dışardaki düşman ordusuna doğ- ru esmiye başlayan soğuk ölüm rüzgârlarını şimdiden duymuyor musunuz?.. * Güneş batalı artık ikl saat kadar olmuştu. Deli Aslan hâlâ kapı altında, gece baskınının ha- zırlıklarile — uğraşıyor ve — yü- reğini — doğrayan — keskin — a- cıları bu — çoşkunluk — içinde unutmağa çalışıyordu. Deli Aslan için kalenin kapı altı bayağı iki yandan bir sığınacak olmuştu. Dayanılmaz acıların, düşüncelerin saldırışı önünde de oranın coşkun fedakârlık heyecanına sığınıyordu. Aslan oradan evlerin olduğu yana doğru gitmek değil, karanlıkta oraya bakmaktan bile korku- yordu. O sıralarda Şahin Bey Aslanın olduğu yere doğru hiç gelmemişti. O da kim bilir. nasıl düşünceler içinde evine kadar gitmişti. Şim- di kapı altında kalmış olanlar evli olmıyan yeniçerilerle Subus- kanın vile sahibi olmayan savaş- çıları ve “guraba,, denilen gönlül- ü süvarl ve tüfekçilerdi; bir de kılıçlarile atlarından başka soyları sopları olmıyan "Deli,, neferleri ortalığın karışıklığı içinde Kaplan postları, çelik mahmuzlu uzun, ağır çizmelerile tunç heykeller gibl görünmekte, hiçbir İş olma- mış ve hiçbir. facia olmayacak- mış gibl ağır, sert küme küme oturmaktaydılar. Bunlar tunç hey- keller değil, demir adamlardı. onların hazırlanacak bir şeyleri yoktu.. Onlar her gün, her saat ölüm işine hazır bulunurlardı. Taptıkları kılıç, sürdükleri at, kâbeleri savaştı.. Başlarının eğil- diğini, arkalarının döndüğünü gö- ren olmamıştı... Yerl öperlerse ölüm yarasını alarak toprağa seril- dikleri vakit belki öperlerdi. Kimbilir belki bu demir adamlar Subuska palangasında bu gece tarihe ya- zılacak kanlı yaprağı hiç titreme- den düşünebiliyorlardı. Çünktü şu sırada bile urun boylu, genç bir Deli neferi atile, silâhile her vakit yanında taşıdığı küçük kubuzunu, tazenesiz, yalnız parmaklarının ucu ile pek yavaş inletiyor, ve ağ- zile de mırıldanıyordu: Alman eli, Macaristan Ucu yok bir mezarlıktır, Bayrak, toprak çiğnenirse Ölüp gitmek te varlıktır. * Ne kızkardeş ağlıyacak, Ne anam var gözü yaşlı; Kim karalar bağlıyacak Sevgilim yok samur kaşlı! * Bir kır atım, bir kılıcım ! Çelik topuz, keskin baltal Düşmana armağan olsun, Gider isem bugün alta! * Ben öleyim, kurtulsun da Türk elleri, güzel yurtlar, isgız mezarıma gelsin Dolansınlar kurtlar, kuşlar! ( Arkası var ) < SON POSTA Acımışlar ! Çaldıkları Paranın Yirmi Lirasını Geri Vermişler Küçükpazarda oturan ve ek- mek parasını amelelikle çıkaran Hasan, mahkemeye bağ vurmuş- tur. — Parasınım — çalındığından şikâyetçidir. Iddiaya göre Hasan, urun xza- mandanberi gündeliğinden para biriktirmekte imiş. Bu biriken para 320 lirayı bulmuş. Hasan parasını her gece nüfus kâğıdile birlikte yastığının altına saklar- bir gece aşırılmış. İşin tuhafı, bu işi yapanlar Hasana acımışlar ve 320 liranın (300) liraszı alarak nüfus kâğıdile birlikte — yirmi Mrasını bırakmışlar. Hasanın odaşında yatan üç kişi suçlu olarak sorguya çekil- mektedir. Fakat bunlar bir şey bilmediklerini söylüyorlar. Dalaman Köprüsü Muğla 15 (A.A.) — Türkiyede ikinci tip olarak yapılmakta o'an ve dünyada eşi ikl tane bulunan Dalaman köprüsünün iki ayağının yapılışı bitmiş, Üçüncü dördüncü ayaklarının yapılmasına'” başlan- mıştır, Yağmurlar Başladı Giresun, 15 (A.A.) — Uzun zamandanberi süren — yağmur- suzluk yüzünden ekinler sararmıya başlamış ve buğday fiatları da bir misli yükselmiş iken dün ak- şamdanberi başlıyan ve bol bol yağmakta devam eden yağmur her türlü korkuları gidermiş ve ve herkesl sevindirmiştir. Ordu, 15 (A.A.) — Bir buçuk aydanberi süren ve herkesi dü- şündüren kuraklıktan sonra dün akşam faydalı- yağmurlar başla- mış, ekinlere, fndıklara yeniden hayat verdirmiştir. Muğla, 15 (Hususi) — Kurak- hk yüzünden buğdayın kilosu beş kuruştan sekiz kuruşa fırla- mıştır. Onun cidali de bir lira yükselmiştir. Çok Değil Mi? Son yirmi dört saatte şehirde dört kaza olmuştur. Hayri isminde birinin 1959 numaralı otomobili, Galatada beş yaşında Sabriye, şoför Reşadın 2215 mumaralı otamobili Beyoğ- lunda Ali Isminde birine,, şoför Ahmedin 68 numaralı tecrübe kamyonu Sultanhamamında Bayan Şahindeye, —Isak isminde bir Musevinin motosikleti de Sadık isminde bir —çocuğa — çarpmış, yaralamıştır. Ölüm — Ikinci Ağır Topçu Müfettişliğinden Mütekait Miralay Hüseyin Tayfur Sonkur Tanrının rahmetine kavuşmuştur. Yeni Neşriyat: Holivut — Holivut'un 15 haziran nüshabı güzel resimli ve zengin yazılar We intişar etmiştir. Satılık Ev Sultanahmette Firuzağada Ti- carethane sokağında 29 No. lu ev satılıktır. Altı odası, elektriği, terkos suyu vardır. Divanyolunun yanıbaşındadır. Almak İsteyenler mektupla Son Posta gazetesinda M. Turhan, yahut Modada Seki- zinci mektep Başmuallimi Bayan Zahide ile görüşebliirler. Halide ve arkadaşlari 16 hariran pazır günü akşamı anat 9 da Beşiktaş Suat Park tiyat- rosunda * Bu hesapta yoktu,, Istanbulun En Tehlikeli Yeri Galata Köprüsüdür (Baştarafı 1 Inlci sayfada ) riyetle kışın meydana çıkan has- talıklardır denllebilir. Bunlar, ya kışın soğuğundan, yahut, soğuk- tan korunmakta ifrata varmak- dandır. Yazın sıcaklarile beraber de, mide ve bağırsak hastalıkları Aartar. Bunun sebebi, sıcakta yiyecek- lerin çok çabuk bozulması, ve çok yemiş yenilmesidir.,, Tevfik Sağlamdan, en samimi yemek listesinin nasıl olabilece- ğini öğrenmek istedim: — Doktorlar, dedi, hastalara rejim İistesl yaparlar. Bu itibarla, sağlam kimseler, yemek listesini, lokantacılardan yebilirler. Her itibarla sağlam olanlar lokantacı- ların keyiflerine do esir olmazlar, ve kendi yiyeceklerinin İlstesini, kendi keselerine, Iştahlarına ve zevklerine göre kendileri yaparlar. * Tevfik Sağlamdan sonra, onun liste bahsındaki #on sözlerine tamamile zıt bir cevap alabilmek fümidile, Mazhar Osmana uğra- dım. Ve evvelâ, bastalıkların mevsimlere bağlı olup olmadık- larını sordum. Tevfik Sağlamın cevabını tekrarlayan Ustat, asabt hastalıklardan da bahsederek: — Çok kimseler, dedi, sinir hastalıklarının yazın çoğaldığını sanırlar, Onlarda buzehabi uyan- dıran da yazın hastahanelere ve muayenehanelere tehaclimtin artı- şıdır. Halbuki, butehaclüm, hasta- lığın çoğalışından değildir. Kışın, yağmur, çamur, ve soğuk yüözünden İstanbula gele- miyen dışarlıklıların sıcaklar basar basmaz yola çıkarlar. Ve hasta- larını, yolların kapanışından evvel getirip yerleştirirler. Tehacümün de dur. Yoksa, sinir hastalıkları, yazın değil, bilâkis, kışın çoğalır. Zira, bozuk, yağmurlu, kopalı, soğuk havalarda bir oda içine sebebi bu- hapsolmıya — mecbur — kalmak, insanların sinirlerini, çürük ipliğe çevirir. Fakat yaz, ihtiyarlar ve tansl- yonları yüksek olanlar için tehli- kelidir. Bu itibarla onların, güneşin kızgın günlerinde şemsiyesiz veya arabasız sokağa çıkmaları, yüzme bilmeyen bir imsanın cankurtaran kuşanmadan denize atılışı kadar tehlikelidir. : Sözüne bir an Fasıla veren Ustat, çok mühim bir Öğüt verir gibi ilâve etti: — Yazın Istanbulun en tehli- kell yeri de * Köprü ,, dür, şu Galata Köprüsü... Ağaçsz, göl- gesiz köprünün asfaltı ve demir- Inhisarlar U. Müdürlüğünden: | Nümuneleri mukavemet ve dikişinde 102 X 70 eb'adında 6 x8 dokumalı Kalküte malı birinci neyi Jütten mamül 50 bin çuval 20/6/935 tarihine müsadif Perşembe günü saat 16 da pazarlıkla sa'ın alınacaktır. Taliplerin * 7,5 muvakkat güvenme paralarile birlikte Cibalide Levazım ve Mübayaat Şubesine müracaatları. (3210) Başmüdüriyet ambarında bu'unan — muhtelif cins levantalar 18/6/935 günü için açık arttırmaya konulmuştur. Bu satış 27/6/935 Perşembe günü saat On da Kabataşta Baş Müdüriyet binasında Ş toplanacak olan komisyonda yapılacağından isteklilerin gösterilen gön ve saatte 18 liradan ibaret *» 7,5 Inanca paralarile gelme” lerl. Haziran, 16 leri, gaz ocağına — oturtulmuf saç tava gibi kızar. Bu itibarla köprü yazın, jan* darmasız. bir dağbaşı kadaf teh'ikelidir. Bu Iâflarımı kulak — arkasi edenlerin kürli çıkmayacaklarım! ispat için, size bir vak'ayı anla* tayım. Ben ne zaman köprü Üüstüm de ağır ağır, ve başı açık - yürü: yen bir dostumu görsem, hemef sokulur, — hareketinin — doğura” bileceği fena akıbetleri sayarım. Geçenlerde, tesadüf karşımt, bir mebus dostumu çıkarmıştı ve ona da ayni ikazda, ayni tavsiyede bulunmuştum. O, — omuzlarıni silkti, dudaklarını büktü, — ve gülerek : — Dostum, dedi, deliler ara: sında yaşaya yaşaya sen de ev” hamlı olmaya başlamışsın! Fakat bu azarı yiyişimden tam iki sant sonra zırlayan telefonda beni, yatağa düşen dostumuğ imdadına çağırıyorlurdı... Ve gittiğim zaman, onun çe nesini bağlanmış buldum!,, Ayrılmadan evvel, Üstaddat bir de yemek İistesi vermesini rF ca ettim. Geçen yıl verdiği liste etrafında epeyi dedikodu uyan” dıran Mazhar Osman: — Bu sıcak havalarda, sıhhats en faydalı tedbir, mümkün mer” tebe ar yemektir, dedi. Güldüm: “— Eğer öyle olsaydı, kurü ekmek bulamayan fıkaraların nak bant oğlu Hıfzıya dönmeleri l4 zıim rdll,, 'stadın zorakl gülüşündan bu nükteden kendisine de pay çıkar” dığı anlaşılıyordu. Kısa bir düşlünceden sonrâ listesini verdlr — Yoğurtlu, sarmısaklı kabak kızartması, az kıymalı semizotu. yahut kabak kalyesi, birax dâ kiraz... Bu günün en sıhbi öğle ve akşam yemek listesidir. Ve ilâve etti: — Çocaklar Için, bu İlsteyt ya kuru Üzüm, ya fındık, ya sar” dalya, yahud da palamut ilâve ol nursa mükemmeldir! Selim Tevfik Vapurdan Atlarken ( Buştarafı 1 inol yürde) sina yanaşacağı sırada yolcular" — dan biri denize düşmüştur. Der* hal vapurdan sandal - indirilmit — araştırmalar yapılmıştır. 20 da- kika süren araştırmadan sonrâ denizden ancak bir ölü ceset çıkarılmıştır. Yapılan tetkikat neticesinde kazaya kurban gidenin yumurtaci Yani isminde bir zavallı olduğu anlaşı'mıştır. «3125