Siyaset Âlemi Roma Konuşma- |'— > ç ,Okuyucularıma ları Beklemeyi Küçük Lindber- | Almanyada Derin Bir He- Cevablarım.. Emrediyorlar gin Kaçırılma | yen) j Fransız heric'ye bakam bay Laval Yekdigerinize nikâh ile bağlı bütün dünyanın ehemmiyet verdiği Roma ziyaretini yaptı ve P, dön- dü. Bu ziyaretin mahsulü, yine bu sütunlarda bahsettiğimiz bir takım protokol ve misaklardır. Bunun hari- sinde İtalya, Afrikada, Habeş sınırları kenarında ve içinde bir takım top- #aklar almış, bir takım hareket hürri- yetleri ele geçirmiştir. Fakat işin shemmiyeli bu ziyaretin bir takım misak ve ondlaşmalarla neticelenme- sinde değildir. Bunun <hemmiyeti ba ziyaretin yapılmış olmasındağır. Nitekim: Fransız bsr'ciye bakanı bay Laval, şerefine veri'en ziysfette kade- bini kaldırdığı zaman buna İgtret etmiş ve iki ulusun bunden böy'e, siycsal iş erde çalışma bera» — İ yapabieceklerini söylemiştir. aenaleyh İtalya ile Fransa, gin ler Yapageldikleri | gibi, karşında dolayıslla ve aşırma şekli, il — ön — fikir bildirişmeyecek- al > lerini biribirin arak konuşub düşünüş- © duyuracaklardır.Bunun e İtelyadaki wuabedeleri tarla de F; da mevcud bu değişmenin vie asi fikirlerinden fala, ça haricinde, Fakat arak konuş. N buna ran » İkİ ulusun tam 'armalarına i Şii yamalar bül mevenddurler » beklemek ve bu Paris, 11 (AA, payi Bak; Cenevre Yy, ol Perin, ÇA, deli ba Simoa ilç Di — O gün Behice, bizi Yalar değildi ki. e, bizimle be- Atkadaşının cevabı karşısında Beyhan:n kolları düşüvermişti; — Behicenin evinde Muş, sonra oradan motörli adaya gidilmiş: çi Türkân, güldü; — Bir yanlışlık olacak. Bir kerre biz Adaya gitmedik. Hılkat, m, Harun, Cevad, hep beraber, Beyoğlunda sinemaya gittik... Beyhan, ağa düşmüş bir balık çırpınıyordu : — Demek, buda başka! Türkân Beyhanın © kolandan tutmuştu ; — Peki bu ; telâşın ne? Bir mu çıkmış? Beyhan yatkunuyordu! ., | Hüyır.. Ben; zannettim ki... Bilmiyorum... Artık aklım ermi- yor.., Erecek gibide değil... — Ne zannediyorsun? Açıkça var? Beyhan, Türkünm kolunu. bi- raktı, yukarı kata doğru koştu : — Öğle” paydosunda © konu- şuruz. Odasma girdi, kalem; arka- daşlarile, zoraki gülerek konuştu buluşuk * Muhakemesi Son Celsede Bir Şahid Yedi Saat Dinlendi Flemington (Amerikada) 11 — Lindbergin o çocuğunun kaçırılması davasına devam edildi. Şabi Bay Kondon yedi saat şahidlik ederek birçok şeyler anlattı. Son di doğru, müdsfaa avukatı, e kadn muallime karşı yaptıklı yüzünden bulunduğu oku'dan değiştirilib değ'ştirilmediğini sorarak Bay Kondonu kızdırmıştır. Bay Kondon bunun yalan olduğunu söylemiştir. Lindberg'in © arkadaşı © Miralz Briken Briç, Bay Köl ME mak için çalıştığına karşılık bir para alıırdığını bil: irmiştir, Sonra bir polis şahid dinlenmi'ştir. Po'is, Havptmanın karako'da kendili- bir ginden yazdığı bir ifadeyi muhako meye verdiğini söylemiştir. Yalnız avukat sorunca, pol s, Havptman'ın bu ifadeyi verdiği zaman yanında li bulunduğunu ve ale ie e kolda tutulduğunu, avukatı olmadığı- nı tanımıştır. Mahkeme ifadeyi dosyaya koy- durmuştur. Muhekemenin başından sonuna kadar tafsilâtını inceden inceye taşıyan yozimıza bugün de altıncı sayfada devam ediyoruz. ) Seylân Adasındaki Malarya Faciası Bir Haftada Bin Kişi Daha Öldü Ko'ombo (Seylan adas )11 — Kegal murtık:sında son hafta içinde malar. ma ölenlerin sayısı bin kigi kadar. ingiltere İşsizler! Londra, 11 (A. A.) — Hükümetin Srnayi işsizlerini ekim muntakalarına göndermek için hazırlıklarda bulun- duğu hakkında gazetelerde çıkan haberler tekzib edi. . Bonli Azledildi Paris, (A.A.) — Polis baş müfettişi inzibat meelişinin kıra Bakara tarafında azledi (Boni S.teviski reraletinden #onra patlak veren birçok işlerde kusurlu ———— 1271/945 ve öğleye kadar beyninin içi yandı, yandı. Kendi kendine: — Yalnız Behice ile Türkân- la da... Bak, Türkân, bana bun- dan bahsetmedi... Hilkat, bana gülüyordur muhakkak... - Diyordu. Karar verdi, onu, kendisine güldürtmiyecekti. o Namli? Bunu, bilmiyordu. Her ne şekilde olursa olsun, Hilkatin çıkaracağı dedi- koduların önüne geçmelidil Beyhan, Hilkatin © zekâsının dedidikoduya, omefsedete karşı inkişafını biliyor ve ondan kor- kuyordu. Hilkat, kimseyi doğrı- dan, yermez, çekiştirmezdi. Ev- velâ sureti haktan © görünür, metheder eder, balâlara çıkarır, bir fırsatını bulur, araya zehirli bir çivi sokuverirdi. Ve bütün bunları, okadar hoş, tatlı anla- tırdı ki dinleyenler, hikâyenin cazibesine kapılarak doğruyu iğ- riyi düşünmek, ayırd etmek, mu- hakeme (yürütmeyi (o hatırlarına bile getirmezlerdi. Hilkatın bir mahareti de en ağır, en açık ittiham karşısında, kendini temize çıkarmağı; dark yecan Fiavası Kaynaşıyor | Çünkü Yarın Sar Mıntakasında Eha- linin Reyine Müracaat Edilecek Büyük “harbden Versay andleşması — İmzalandıktın o bugüne kadar sürüb gelen bir (Sar) mese'esi vardı. Zaman zaman harb tehlikeleri bile doğuran bu büyük iş, bugün artık ya sonuna erecek, yahud dün- yayı derinden derine — düşündüren meseleler arasina boşka bir kılıkin Çünkü yarın plebisit reyine müra- riyet Alman- sonra karışacaktır. yayı İsterse Sar Almanyaya verile- cektir. Eğer ekseriyet (| A'manya aleyhinde çıkarse, yahud o Alihanya çok ex bir ekseriyet kazanırsa ne olacak? İşte şimdi o dip'omatlerı düşündüren © mesele (budur. Son telgraflar yazal Berlin, 11 (Hususi) — Almanyada | umumi efkâr derin bir intizar heye- canı içindedir. Yerin yapılacak olen Sar umumi rey toplanmasının neticesi daha şimdiden merak edilmekte ve her tarafta milli bir heyecan hüküm sürmektedir. Sarbrlik,il (A.A)—Sar polis kuv- vetleri ile uluslar arası kuvvetleri £rkalardan biri, reylerin toplanacağı günden evvel kuvvet (kullanmak deliliğinde — bulunulur diye | hazır durmaktadır. Bu günden sonra, ber ne iş için olursa olsun, reylerin #on verdiği bildirillene kadar toplantı yapılmas' yasak edilmiştir. Sarbruk, 11 (A.A) — Müşterek cephe önderleri, Nazilerin statüko taraftarlarına © karşı: yeniden şiddet hareketinde o bulunduklarını ve bu bususta Ohükümet komisyonu ile uluslar arana müracast ettiklerini gazetecilere söylemişlerdir. Berlin, 1i (A.A.) — Almanya Sar meselesini görüşecek olan ku seferki uluslar derneği konseyine İştirakten imtina etmektedir. Siyasal kaynaktan alıran mslümate göre, ye,legi- tbısız, sızıltısızca sıynlıb çıkmağı bilmesi idi. Eğer, kendisini itti- bam eden bir az boş bulunursa, batta bir az da safca olursa, Hilkat hemen üstperdeden tutturur ve suçlu vaziyetten hakim © mevkie geçerdi. Beyhan, #ıvasına göre sinsi, sırasına göre farfara ve mütecaviz olan, bu renk renk yanan düş- manla wasıl uğraşacaktı? Onu yenmek (güçtü, fakat. zehirini akıtmıyarak susturmak kabil ola- bilirdi. Bunu, yalnız başına yapabilir miydi? Türkânın da, Behicenin de yardımları lâzımdıl Eski samimi arkadaşları, ondan bu yardım esirgemezlerdi... Öğle paydosunda ( Beyhan, Türkân buldu, Lokantaya gittiler. Türkân, hâlâ Beyhana şüphe ve korku ile bakıyordu: — Sabahki halin ne idi? Beyhan, kıs kis gülmiye baş- lamışlı : — Şaşırdım, şaşkına döndüm, ayol.. — Neden? — Şirketten çıktıktan sonra Harun Şinasi, pek hovardalığa vurmuş olacak, Bu we kadar gezinli? Bu ne kadar eğlenti? Türkâna doğru eğildi — Sizede şaşıyorum, hem şirkete geliyorsunuz, hem de ge- zâb tozuyorsunuz, hepsine birden Sar havzasını gösteren harita Hz büyük elçisinin yaptığı teşebbüs le'e menfi cevab vermiştir. Elçi Ak nianyann konseyde temsil edilmeme- «inin pek ziyade şayanı esef olnce- ğını ve bundan wabzurlar o doğabile- ceğini bildirmiştir. İş Birliği ş Birliği Uluslar Arası Bir Siyasa Güdülmesi İstenilecek Miş? Cenevre, 11 (A. A.) — Ulualar arası iş birliğinin neşredilen bir rapo- runda, bir uluslar arası tanzim edici merkez ile iş beraberliği etmek sure- tyle ulusal kurumlar tarafından işsiz- liğe karşı bir bayındırlık işleri siya- sas düşünülmektedir. İranın Resmi Adı Tabran, 11 (A. A) — İran yılının ilk günü olan 21- 3-945 tarihinden itberen, ecnebi lizanlarda - Pers - kelimesi yerine “İran, kelimesi kul lenilanesına karar verilmiştir. a nasıl yetişebiliyorsunuz? Türkân, arkadaşının bönlüğüne toyluğuna, adelâ acıyor gibiydi; — Bunda şaşacak me var? Pazar günleri öğleden sonra tatil, Akşam paydosundan sonra da serbestiz.. Hafta arasında bir gün iki gün bir iki saatlik izin de alamaz mısın? Beyhan, donuk donuk bakı- yordu: — Sen, Behice, Hilkat... Üçü- nüz birden!. Nazarı dikkati çel betmiyor mu? Sonra dışarıdan görülmekten korkmuyor musunuz? Türkâna canı sıkılmıştı, Kaş- larını çattı, havlu ile ağzını sildi: — Sen, çocuksun, Beykan... hariçteki © hayatımıza şirket ne bakla karışabilir ? Bebice, Hilkat, ben, bir şubede, bir odada çalış- miyoruz ki.. Şirketteki yüzlerce memur içinde, üçünün dördünün izin aldıklarına kim dikkat ede- cek? Izin alırlarken de, filân yere gideceğiz! diye hakikati olduğu gibi söyliyecek kadar da budala değiliz, zannederim. Arkadaşının canı sıkkın, sinirli sinirli cevab vermesi, Beyhan da sinirlendirmişti : — Ben bir kere plâja gidecek, motöre binecek oldum; günlerce EE kulağa fısıldanıp durdu i Türkân, dişlerini sıkmış, kaş larını oynatarak başını sallıyordu: — Sen, çekingen durduğun olmadığınız bir kadından edindi- ğiniz çocuğu, istiyorsanız nüfusa tescil ettirebilirsiniz. o Kanunen mahzuru yoktur. Yalnız meşru zevceniz bundan haberdar olursa bir talâk vesilesi teşkil edebilir. Maamafih hiçbir kabahati olmiyan bir aşk çocuğunu babasız bırak- makdansa, icabında fırtınayı göze aimak lâzımdır, kimbilir belki salhan da tesviye edilebilir. * (Bay M. ÇE) Kanunun gözünde, bekâretin olmayışı, doğrudan doğruya değil, fakat dolayısile bir talâk vesilesile teşkil © edebilir. Çünkü ortada “aldanma,, ve “aldatılma,, olduğu- ne iddia etmek mümkündür. Maa- mafih her şeyden evvel doktorun. mütalâasını almak lâzımdır. Size bu sötunlarda, hele benim kale- mimden izahı mümkün olmıyan birçok vak'alardan bahsedecektir. * İzmirde Bayan (P. R) Eniştesinin iştihasını uyandıran bir kız için yapılacak iki şey ta savvur ederim. Birincisi hâdisey! ablasına haber vermek, dikkatini celbetmektir. Fakat bizde, yalnız bizde mi ya, birçok memleketler- de hissi vaziyetleri kafasile düşü- nerek halledecek olgun kadınların sayısını azdır sanırım. Binaenaleylı bu hareket şeklini tavsiye etmem, birinci derecede yurdun yıkılma- sına, ikinci derece bedbaht ola- cak olan kız kardeşin İleride kininl uyandırmasına sebeb olabilin İhtiyar edilecek ikinci hareket şekli, mümkün olduğu kadar sür'atle ve mutlaka makul görü necek başka bir şey bahane ede rek bu evden uzaklaşmaktır. Size bunu tavsiye ederim. TEYZE için göze batıyorsun.. Biraz ser- best durmuş, hattâ kafa tutmuş olsan, kimse ne ağzımı açar, ne de dönüp bakar. Sen hemen he- men zorla, herkesi kendinle meş- gul ettiriyorsun | © Beyhan, buna cevab verme . mişti, Türkân, kuru bir sesle etti: Me Hem, ne diye şaşıyorsun? Harun Şinasi, Cevad Galib, dar vetleri kabul edilmeyecek insanlar m? Refakatlarında bulunmak, yüz kızartıcı bir hal midir? Biz, senin kadar kibirli, azametli değiliz... Manalı bir gülümseme ile de daklarım bükmüştü: — Üstelik zöğürdüz de... Beyhan, arkadaşının bu — itirafına güceniverdi: ima, deil Neler düşü nüyorsun? Türkân, omuz öilkti: — Mecbur ediyorsun... Açık konuşalım. Daha genciz: gülmek, eğlenmek, yaşamak (İstiyoruz. Herkes senin gibi manastır haya tından hoşlanmaz ki... Zengin bir arkadaşımız davet ediyor. Bunda ne fenalık var? Beyhan, yumruğunu sikmiş dizine vuruyordu: — Oofi Beni anlamıyorsun... Ye ben arlatemiyorumı, yapa sen anlamak e en, ksadla söylememiş! j # — Peki, ne maksadla söyle“ işti? (Arkası var ) a