gi Pub . Kara Gâvur Mehmet Yürek “etesi > Tefrika No. 38 # Kapı Hafif Bil Hafif Bir Gıcırtı İle Açıldı Kapıyı sir” derin bir çukurla arşılaştı Lünanın, artık dili dolaşı yor; sözleri, bir vie çarpıyordu”. Gâvur M fırsatı ka- çırmak istemedi. Ona, bir bardak şarap daha verdi. in bunu içti ve on. sonra, gözleri ka- va ye geçti. o Gâvur Mehmet onu böleriei arasına aldı. Bir tüy gibi kaldırarak yatağına yalı, Kendisi de bir sigara yaktı, a başladı. Yarı saat kadar böylece bakla sonra, evvela (elile alnını — se ir şey hissetmedi; . Birkaç defa Ee Vela yudu- a kan din ği dn le Sile masını çıkararak dişlerinin arasına aldı. Bir eline de şamdandan bir mum aldı. Bir gölge gibi tonoz kemerli dehlizlere daldı. Yavaş yavaş kir lâ karşıki . kısmı alçak bir mas eden büyük bir eyle e durdu. Tabloda, iri vücutlu bir şö mağrur veli ona bakıyordu... Gâvur t, ya- tablonun öf Evve- Alt e karşı- laştı. Demir kapıyı muhtelif yer- lerinden yokladı. Sonra cebinden çıkardığı (o provalı O anahi yoklayarak “> e açtı. Kapı açılınc. çük bir taş mer- pi ven NS sonra uzun bir. dehliz z 5 - . Gâvur Mehmet, ihtiyat Mi etti. li bi ndi ken: dine kapanmaması mendilini bükerek abiler ölenin e tirdi. Etrafını yoklıya yoklıya mer- i. Yirmi adım kadar oda gibi bir yerdi. pının sa- ğındaki duvarla ği aa iki kapı vardı. Gâvur Mehmet, evvelâ bunlar- maymuncuklarına müracaat ede- rek kapıyı açtı. Birdenbire gittikçe derinleşen yi Yerin çe 1, Bu çukura dik erdivenle inliyor mumun hafif, ayakla sonsuz bir dehliz görünüyordu. Gâvur Mehmet, hiç tereddüt etmeden bu dehlize daldı. Hem gidiyor, hem de; — Acaba çete İm ve iZ- e girip b yol burası mı? Diye düşünüyordu.F: akat | Vu yol bir törlü bitip kema. Beş sekiz, on Kin ME as dehlizin öteki Yalnız ki aşağ vi indiini sediyor bati ai inikamcte ittiğini kestiremiyordu. il denbire bir dirsek teşkil e bir demir kapı ile iye Gâvur Mehmedin sıkılarak ; — Şimdi de bu k api açmıya uğraşacağız. Diye söylendi. Fakat memnu- rdü ki, kapı arkasından e rdı. Mehmet, merdiveni güzelce tetkik ttikten o sonra de| söndürdü. iğreti duran fı koyu lâcivert bir sema parladı. — Gâvur Mehmet hayretler içinde Mak yavaş yavaş başı- nı çıkardı Ze Allah, allah.. Acaba ? rası, , neresi bu- mırıldandı ve m bir er Om dışarı uzattı. bulunduğu yerin etrafı, “e e a r, boş küfeler, kuru yığınlarile âdeta ir e Birkaç dakika olduğu yerde du- rarak İN dinledi. e civarda hiç kimsenin olm wi kanaat hâsıl il Sonra yavaş yavaş de- di ule civarma hen apılmıya başlıyan söyl Gi Bir gölge halinde görünüyordu. (1J âvur Mehmet, boş yere vakit geçirmek itemedi Çünkü mak- sadı, Lüna uyanmadan evin diğer kısımları daki ka Mer İnen sayarak indi. Demir kapıyı mi sürmeledi. Sür atle avdet etti. Dehlizin met lindeki * kapıyı elin elin; cukla kilitledi. e gelmişti. “Gâvu ere müşkülâtn bu gis A içeriye girince hayrette ir Burası âdet üyük ilen ibaretti, Harice hiçbir penceresi yoktu. Kapının egim ne eden casından, giriyordu. A Kii len koyu renkli bir ünde örtülmüştü. UL Araxası var ) fi) Boneli'nin bü evi bir yangın er ia haz yu hasara © oğramı arak baş- va len ik sülimişr Fakat buş yolu el'an o mevcuttur. Ai da taneli yapıla salan ere bu yoldan e edilerek tünelin, Ga: lata kulesi SAM Kaiyonoukullağu mevkline yapılması vur edilmiş İs ke tile” Abd dihsizle buna müsaade etmemiştir. ——— UN PUSTA Konferansa Giderken.. — Bu hacı iktisat murahha sından ziyade cazbant murahha- sına bevziyor! ize Tabiatinizi Söyliyelim Resminizi kupon ile İM Kupon diğer sayfamız” ŞE e e Resminizi Bize Gönderiniz 48 Süreyya B.: Vakurdur. Tanın- ö vi a ve bi yade sarfetmek «ster. 5ı İzmirde Yusuf İzzettin EE; Gözü zak kalır, deliği ve ğa zuu te der. Bazen ir i lerini ve m featlerini imi Mik ö 52 Mersin'de M, Salâhattin ii ş şka- tüğiin taklidi. ni kolaylıkla yapar, tuhaf fıkralar nakl, - serim u- di hei ekeni rl Mücadele, görülü kavg; mumiyede 58 Istanbulda toğrafını D. Nuriye H:(fo- ıı dercini istemiyor) Güzel eli) olup Elbiseler laha bol olnrsa çel dünün sıkıyormuş gibi mul 56 İzmir'de N. Ziya Ef: (Fotoğ- afının dercini is İYİ Yara- azli uslu hallerinden fazladır. Kitaplarını elbise ve eşyasını iyi Li ilereiz yar kuyudatını ihmal eder, Eli ardımı sever. Zekâsını deler hasret- mesi temenni olun 0 İ bir kız bul senedir mış olan ihtiyarlar, her yeme! bir kavganın nihayetinde Hasa! di kapıyı şiddetle örterek iii da çehre ile uyanmıştı. Bunun HİK PL SARI GÜLLER İhtiyar en hiddetle havlu | sofranın üstüne atarak an Efendi dolaşırken karısı, beyaz saçlı başını önüne eğ izce ağlı- ordu. İki senedir bu böyle d vam ediyordu. Hemen heme: er akşam meğ sonunda böyle bir kavga oluyordu. Bu kavganın sebebi oğulları Ce- maldi. Cemal iki senedenberi, beveyninin rızası hilâfına olarak Allah bilir nereden bulduğu ve senelerce beraber ya ir Ee gesi © a ak y tünek same Veli istediği gibi d e oldu. Parlak — imtihanla Cemal liseyi bitir. tahsili © biti güzel mn gibi iyi tahsil görmüş İmakta,, Fakat bu rüya hakikat olma- — Cemal fettan ve ie do- bir ri ona derine mez iğe Da rltünu una dev mıştı. İhti- rl ba je, akla baki “Gençlik, elbet bu da geçecek! albuki Cemal yl bıkmamıştı. Hattâ birgün evde bu kizla evlenmek liği ka- tiyetle al i, Bu kız zavallı Hasan efendiyi deliye Sai Oğlunu evinden koğdu, eğer o kı; evlenirse (o beş ra bile diyorlardı. dıy bir tüccar ya- şıyor ve karısını ae dirmeğe uğraşıyordu. ve baba, oğullarını iki ek gör- müyorlardı. o Tahammülü biten e Eve me anne çoktan - ek (taraftarı idi ve iş bir akşam ba ği ko- casına söylemeğe cesa etti. Fakat Hasan efend gi sözlerini işitince şi lime daha ilâve etmeğe cesaret işti. e edememi: Şimdi hemen hemen her akşam nun lâkırdısı açılıyor ve bunca hiç kavga etmeden yaşa- kte ve her san efen- patırtı çıkarıyorlar eğ ihtiyaı nerek ağlıyoi * Bu sabah Hasan efendi uyku- surette o askın bir sebe- Bu Sütunda Hergün ÂYE — Nakleden: Hatice — | bidün gece her zamankinden alden bahsetmişti; gelinleri o kadar da fena esi kadr Mi şi Zehra han, kik et tbKalenlie anasız, ke Er Küçük yaşınd garson olmuştu. Tabii ii yil bir kızcağızı Kimsenin oı söz sö hakkı yoktu. Hasan Efe biraz daha merhametli idi. Zavallı Camalin aldığı para çok azdı. Kendileri böyle iğ içinde ye o zavallıların kıni doğ idi, istemi- k muavenet etseydi! unları sabırla dini elli o Efendi birdenbire haykırmı dk değili.. Boşuna çe- neni yorma hanım!,, Efendi hiç te şair izi j ği Fakat karısı oda sarı güllerle girdiği m, derin bir ferahlık hissetti. İhtiyar EE her zamankinden daha iş -bir çehre ve kızarmış a derle ie leri işekliker koyarken, Pam bu onda eski bir hâtır; ayar Yeni evlendikleri se Maltapıa kaynanasının Tenik evine misafir lerdi. Bir sa- el a Hi ta bugün olduğu gibi bir ku- cak sarı gülle girmiş, çiçekliklere yerleştirirken (o onunla (gülerek konuşmıya başlamıştı, zel ne eyi bir kızcağız- dıl Onu nekadar çok sevmişti. önünd hra feda- LAL ve sadık bir kadındi. Onunla beraber sıkıntılı günler geçir- miş idaresi ve s ile kendisine yardım etmişti. Şimdi o, utan- madan bu iyi ve fedakâr yoldaşına haylâz bir oğlan aşkı da müsamaha ile görmek lâzım değil mi idi? sırada ihtiyar kadın çi- birisini o konsolun orada duran ri İhtiy, kadın yavaşça isin Seli siliyordu. Efendi yüreğin- onun sinirlerini adeta bozmuştu. Başında bir eğe VEE atin yanıyordu ve hemen akmal olan göz yalı ektiği, “bir sesle; “ Zehra Hanım, e ma- vin istiyorsun!, Git çocukları ir Olan işini I da y yemeğe bir İkere.. mek lâzımi o. ws yavru. sBoömsoun r".w di Uzama we xe va d<ev > 4 İşe mama