Kozyörük Köyü Bağlık Bahçeliktir ! Malkara (Hasusi) — Malkara- nın en büyük köylerinden birisi Kozyörük köyüdür. Kozyörüğün yolları çok temiz, ovaları yem- yeşil, suyu saf ve boldur. Çilt- çiler havanın güzel gitmesinden çok memnundurlar. Durap diu- lenmeden tarlalarında çalışıyorlar. Kozyürük köyünün ahalisi yerli- dir. Köy yüz seksen haneli ve 950 nüfusludur. İki —muallimli köy mektebinde hergün 90 ço- cuk maarif nurundan istifada etmektedir. İki ay ovvel bu köye 10 nü- fuslu bir kürt ailesi yerleştirik mişti. Köy balkı bu aileyi geyin- dirmiş ve müşterek bir yardımla bunları da müsatahsil bale gelir- miştir. Kozyörük bağlık ve bahçe- liktir. Köyün iki korucusu bir de kâhyası vardır. Ahali giydiği elbiseyi vesair ev eşyasını ken- dileri yapmakta ve bütün köy halkı yerli malı kullanmaktadır. Burada bir un fabrikası da mev- cuttur ki köylünün un ihtiyac nı temin ediyor. İki ay zarfında köydeki kışlık zeriyat 1300 dö- nüm buğday, 600 dönüm arpa. 800 dönüm çavdar, 200 dönüm kaplıca, 100 dönüm yulaf olarak tespit edilmiştir. Kozyörükte 2250 koyun, 206 keçi olduğundan —köyde süt, yoğurt çok boldur. Köyde pazar kurulmasına karar verilmiş ve ük pazar bu hafta küşat edik miştir. Bilâhare her hafta salı günleri Kozyörük köyünde pazar kurulacaktır. Kazamız köylerinde yumurta fiatleri 30 paraya — düşmüştür. Köylerde yumurtacılar tarafından 80 poraya toplanan yumurtalar | Malkara ve Uzunköprüde 40 pa- raya satılmaktadır. Kasımın 120 inci günü kazamız köylerinde leyleklere tesadüf edilmiştir. Köy- lerde bazı ihtiyarlarım tecrübe- lerine göre bu havalide her sene leylekler, (120 de ovaya, 130 da yuvaya) inerlermiş. — Ahmet Hilmi Eskişehir'de Bir Ölüm Eskişebir (Hususi) — Şehrk miz polis ta- harri komiseri Remzi Ef. va- zife başında al- dığı bir göğüs © hastalığını mütesakip ök müştür. Uzun zamandanberi Eskişehirde - bulunan ve bü- tün şehir hak kına kendinli Romzi Et. sevdiren — Remri Efendinin ölümü burada herkesin kalbini acıtmıştır. Menemende Şoför'er Cemiyeti Menemen, (Hususl) — Kaza- mızdaki şoförler aralarında bir cemiyet tesis etmişler, idara hey- etine Dimetokalı Osman, İsmail Hakkı, Cevdet, Cemal ve abalı zade Mustafa Efendileri seçmişler, faaliyete başlamışlardır. Bugünkü EPaziz Vilâyeti Yüz Sene Evvel Ufak Bir Kö El'aziz (Husu- si) — Romalılar tarafından yapık dığı — söylenilen Harput — kalesi, binlerce kilomet- relik araziyi gö- rebilecek kadar yüksek olan bir tepenin Üzerine inşa — edilmiştir. Kele ilk defa ikinci Kostantin tarafından tamir edilmiştir. Fakat İrantlerin Diyarı- bekir ve Harpçut mıntakalarını İstilâ etmesi Üzerine kale vuku- bulan barplerde harap olduğu için hükümdar Kisra tarafından tekrar tamir ettirilmiştir. 1072 tarihinde kale Selçukiler eline geçmiş, Alp Arslan da ka- lede mühim tamirat yaptırmıştır. Elyevm- kalede Selçuki devrine ait mühim kitabeler vardır. Har- pot tam 137 sene Selçukiler elin- de kalmış, şehirde mübim iİmar işleri yapılmış, birçok mebani vücude getirilmiştir. Yine bu esnada şebhir eski El'az!zin umuml! manzarası merkezi olan ve bugün hali bir araziden ibaret bulunan Korey mevkiinden kaldırılarak bugünkü yerinde inşa edilmiştir. Bundan sonra Harput esaslı surette Türk- lerin malı olmuştur. 300, 308, 310 senelerinde neşredilen Har- put salnamelerinde bu hususta tafsilât vardır. Buuunla beraber Harput'un eski Osmanlı vezirle- rinden Reşit Paşa — tarafından zaptedildiği de tarihi rivayetler meyanına dabil bulunmaktadır. El'azize gelince; Mamuretülaziz denilen bu yer yeni bir şehirdir. yden İbaretti 1247 senesinden evvel Agavat mezraası İsmini taşıyan ufak bir köy imiş. Şehe rin 1247 de bu ufak köy üzerine kurulmuya — baş- ladığı anlaşılmak- tadır. Bu kuruluş Osmanlı padişah- larından Abdül- azizin — cülüsuna tesadüf — ettiği için yeni şehire de bir cemile olarak Mamuretülaziz ismi veril- miş bulunmaktadır. » Coğrafi mevkü terakkiye çok müsait olduğu cihetle yeni şehir hergün bir parça daha büyümüş, bir parça daha imar edilmiş ve nihayet bugünkü halini almış, Harput'un bir kısmı da bu yeni şehire nakletmiştir. Buna muka- bil bu muhtelif devirlerin tarihine malik olan ihtiyar Harput da hergün bir parça daha sönmüştür. Harput'ta eski devirlerin birer şah eser san'ati olan güzel cami- ler, medreseler ve birçok tarihi abidat vardır. — B. Turgut Malatga'da_Mey- vacılığa Ehemmi- yet Veriligor Malatya (Hususi) — Hükümet Malatyanın meyvaclık sahasında- ki inkişafını temin etmek maksa- dile Avrupada meyvacılık tahsil etmiş olan gençlerimizden Ömşı Lütfü Beyi şehrimize göndermiştir. Mumailoyh şebrimizde altı ay ka- lacak, vilâyetirmizdeki Meyvacılık Yo meyva yetiştirme usullerinin ıslahına şalışacaktır. Malaiyada Deri İhracatı Malatya (Hususi) — Kânmmu sani ve şubat ayları zarfında Ma- latyadan harice 2869 tilki ve sansar, 2250 tayşan derisi ihraç edilmiştir. Tüccarların elinde külk- liyetli miktarda av derisi vardır. Sansar derisinin bir teki 8-12, tilki 5-6 liraya, tavşan derisi ise 10-15 kurüşa satılmaktadır. Bir tavşanın derisiz. gövdesi 20-25 kuruştur. n ç Elektrik Şirketinin Senelik Kungresi Malatya (Hususl) — Malatya Elektrik ve Teşebbüsatı S.naiye Şirketinin senelik kongresi ya- pılmıştır. Şirket meclisi idaresine Sarı zade İsmail ve Mümin zade Mehmet Beyler, murakıpliğe de İş Bankası Müdürü Ahmet Bey intihap edilmişlerdir. Malatya'da Bir İçtima Malatya ( Husust ) — Halke- vinde halkın da iştirakile büyük bir toplantı yapılmıştır. Bu top- lantıda Malatya Meb'usu Mahmut Nedim Bey şehrin su meselesi bakkında ve dil derleme faaliyeti etrafında İzahat vermiştir. Bitlis'te Çocuk Bayramı Bitlis (Hususi) — 22 nisanda başlıyacak ve bir hafta devam edecek olan çocuk bayramı için mekteplerde şimdiden hazırlıklara başlanmıştır. O hafta zarfında muhtelif mekteplerde — muhtelif müsamereler verileçektir. F ea stilk ğ Gemliktîir Deniz'İzmir Macerası Limanının Bir Gemicinin Kendini Kur- İh racatı taranKaptana ŞükranBorcu Gemlik ( Hususl ) — Kapaklı köyü sakinlerinden Hasan kaptan isminde — bir motorcu Keçk- kaya - İmrali arasında bat- mak - tehlike- sinde bulunan bir matoru kur- tarmış, kurtarır lan — motorun sahibi de şük- ran borcünü Maceranin Kahra- ödemek — için manıHasan kaptan Hasan kaptana 600 liralık bir taahhüt senedi vermiştir. Batmak tehlikesine maruz bulunan moto- run Kaptanı Rizeli Ali Efendidir. Ali Efendi Darıcadaki çimento fabrikasından yük alarak yola çıkmış, fakat İmrali açıklarında müekinesinde bir arıza husule gel- miş ve motor fırlınalı bavada de- miz ortasında kalmıştır. Motorda bulunanlarda mukadderata teslimi nefsederek yarım bayrak çekip kendilerini kurtaracak bir muci- zenin zühuruna İntizara başlar m şlardır. Bu esnada Gemlikten zeytin ve saire yükü ile Istanbula git- mekte olan Hasan kaptan da yolda fırtınaya tutulmuş ve Tuz- laya doğru bir rota alarak fırte nanın şiddetinden kurtulmıya ça- lışmıştır. Hasan kaptan dalçala- rın şiddetinden kurtulmak - için Tuzlaya doğru giderken yolda Ali kaptanın motorunu görmüş ve kendisinin — tehlikede olduğunu uautarak — o motorun İmdadına koşmuştur. Hasan kaptanın mo- AcT İi ÇA Ği aet d y Do SS RRi İzmir 15 (A.A.) — Ticaret odası, üzüm ve incirlerle muhte- lif mahsullerimizin ticari vaziye- tine dair tanzim ettiği bir rapora göre meyvsim başlangıcından 9 mart 1933 tarihine kadar İzmir borsasına 48 milyon 96,337 kila Üzüm ve 15,384,520 kilo İncir Batılmıştır. Mevsim başlanğıcından 6 mart 1933 tarihine kadar izmir lima-« mından — yabancı memleketlere 50,381,663 kilo üzüm ve 24,837,364 kilo incir sevkolunmuştur. İhracat —mevsimi başlangıcı olan bir temmuz 1932 tarihinden 6 mart 1933 tarihine kadar İzmir Himanından yabancı memleketlere gönderilen muhtelif mahsullerin ,miktarı şudur: 16,485,730 kilo tütün, 79,857 kilo afyon. 18,940,278 kilo pala- mut, 13,148,670 kilo palamut hü- lâsası. 3,959,451 kilo meyan kökü. 444,366 kilo zeytinyağı, 6,509,550 kilo arpa. 7,316,107 kilo bakladır. Kozanda Yakalanan Çete Korzan (Hususi) — Bir buçuk aydanberi kasabamız ve civarım- da soygunculuk ve baskın yapan onbir kişilik bir çete yakalanmış ve Adliyeye verilmiştir. « AA torundaki tayfanın da yardımı ile bozuk motordaki hamuleden 300 çuval çimento denize atılmış, fa- kat soğuğun şiddetinden tayfanın elleri donmuş olduğu için daha fazla atlmasına imkân buluna- mamış, motor bu balile yedeğe alınmış ve bundan #sonra da iki gün gece devizde dalğalarla mücadele edildikten sonra Gem- liğe gelinebilmiştir.| K, . iş A SELİR a Herkesle, Elaziz'e Tarihi Bir Nazar "ierkesten Nurullah Ata Muhakkak - herkesten ka türlü düşünmeği sevmem. n Pek Alâ biliyorum ki benim böyle bir iddiada bulunmam ga- rip görülecektir; çünkü beni ta- nıyanların çoğunun benim haks kımdaki düşünceleri bunun ta- mamile aksinedir. Bu hususta da, yani kendim hakkında da, fikrim — alelekser kabul olunanın ziıddie. — nadır. Na yapayım? En çok gücüme giden şeylere den biri de nükte savurur diye tanınmamdır. Bu bâlden o kadar şikâyetçiyim ki bazan yazılarımın sıkıntılı olmas ni arzü ediyorum. Çünkü sırf nükte için söz söyles mek ancak arkadaş sohbetlerine de tahammül edilecek bir şeydir; sırf nükt için yazı yazmağa bu ea çirkin, en ayıp işlerden biri- | dir. Yazı yazmanın bir tek gayes si olabilir: düşündük'erimizi, doğs ru bildiğimiz şeyi yazmak, mü- dafaa etmek. ( Bittabi yazı yaz- mak derken sadece - makaleyi — kastediyorum; şiir, roman, hikâ- ye şüphesiz başka gayeler güde- bilir.) Nükte, hattâ, süslü cümle ancak bu gayeye hizmet edecek birer vasıta olabilir. Vasıtanın hedef olması kafanın perişanlığır na delâlet eder, Böyle insanlar« dan dalima nefret ettim; kendim nasıl onlara benzemek isterim? Herkesin düşündüğünden baş ka türlü düşünmek arzusu da yine sakat bir zihniyetin mahsu« lüdür. Böyle adamlar fikirlerine, doğru bildikleri şeylere kendile« rini feda edenler ve herkesin fikirlerine de hakikatten fazla ebemmiyet verenlerdir. - “Bu şiirl — nasıl buluyorsunuz? Bilmem! bar — kalım berkes iyi bulursa ben fena — bulurum; beğenilmezse güzel de — rim. Cidden beğendiğim hiç bir — esere fena demedim; beğenmedi; $ e iyi demem de ya iki, ya üç de- â fa olmuştur. Bunlarda da berkese — ten ayrı değil, bilâkis münekkitler — rimizin çoğu İle bir fikirde gibl — gözüküyordum. Buna bir daha — mecbur olmamamı temenni ede- rim. : Muharririn - düşüneceği — şey, hakikatin ne olduğudur, herke- sin — nasıl | düşündüğüne, — onu yanlış buluyorsa, — tashih — içim ehemmiyet verir, kendi vaziyetini ona göre tayin etmek için değik — Bazı tanıd klar da benim, her — söylenenin muhakkak aksini müs müdafaaya kalktığımı iddia eder- ler. Bu da tamamile doğru de- gildir; fakat “tamamile, kaydını koyuyorum, çünkü banda haki katen bir iz vardır. Her hangi bir E hükmümüzü ifadeye kalkışınca sözümüzle düşüncemizin — tıpkı olmadığını görürüz. Düşüncemiz: — de ..hk.d:r “nuance, İar var- dı; hılbaki sözümüzde, yazım rda ol r kayboluvermiş... O şekik dıki bir hükme biz de taraftar değiliz. Bunun için esasen iştirak ettğimiz fikirlere, onları yalnız başkasının ağzından doğil, kendi ağrımızdan duyduğumuz — zaman da itiraz vardır, Bıı, gösteriş arzusundan değil, bilâkis hakikat kaygusundan d ğar. Kendimden bahsetmeği sev- mem, fakat ne yapayım ki insan buna bazan mecbur oluyor. En samimi! sözlerim, yani doğrulur ğuna en çok inandığım hüküm- lerim arf bir gösteriş arzusuna hamledilince ne yapayım? Belki doğru, belki yanlış dü- şünüyorum; fakat sözlerimde hiç kimseye uymak veya uymamak Arzusu yoktur. a z dti di dd dit Di ll elt Bi Nni *.E A