26 Şubat İSTANBULDA SON POSTA a I Bir Ölünün Hâtıra Defterinden I | H İNGİLİZ CASUSLARI | | Bütün Esrarın Anahtarı Greta'nın Çanfââı;a Koyduğu Zarfın Üzerindeki Adreste İdi Greta gülerek bavulundan bir küğıt çıkardı. Bana uzattı ve: — Bu da bizim için, dedi. Verdiği kâğıda baktım. Ha- miline yazılı yöz İsterling.. Casus kadına memnuniyet izhar etmek bir nevi delilik olurdu. — Mister Kened tedbirli ha- reket etimiş, dedim. Greta tekzip ederek: — Hayır Mister Corcun emri- le vorildi. Mister Kenede kalsay- dı. Buraya ancak size evvelce verilen yüz İsterling ile gelecek- tik. — Ve bittabi parasız kala- çaktık, Greta, casus şebekesi relisi Mis- ter Corca karşı derin bir hürmet- le bağlı idi. Her zaman bana Mister Corcun harikulâde kiymetli ve mübim bir zat olduğunu söylaer: — Mister Corc istikbali teftiş ve murakabe edebilen bir zattır. Derdi. Ben yüz İsterlingi havi çeki ertesi gün bankadan almak Üze- re Gretadan aldım. Masrafları- mızın tesbiti vazifesini artık doğ- rudan doğruya Gretaya birak- mıştım. Balodan İyice yorgun dönmlüş- tük, Buna rağmen Greta, soyü- nur soyunmaz masa başına geç- ti ve mutat mektubunu yazmıya başladı. Ben 1lâkayt göründüm. Soyunup yatağa uzandım. Başka şeylerle meşgül oluyor gibi ya- piyor, bir taraftan Grotayı tetkik ediyordum. Casus kadın mektu- bunu bitirdikten imzasını attıktan şonra, mürekkebe hiç batırılma- miş altın ucu, kaleme taktı, e- rarengiz mürekkebile imzasının altındaki kâğıdın beyaz kısmına, gayet itinalı ve dikkatli bir şey- ler yazdı. Gretanın tırnak . cilâsı olan bu esrarengiz mürekkep, parşümen kâğıt Üzerine yazılınca, hemeu kuruyor, şüphe uyandıra- bilecek en ufak bir iz bile b- rakmıyordu. Greta — mektubunu yazdıktan ve her işini bitirdikten sonra tek gözünün ucile dessat bir surette bana baktı. Yazdığı mektupla alâkam derecesini an- lamak İstiyordu. Ben bermutat Mkayt, İstanbuldan gelmiş gazete ye mecmualara göz gerzdiriyor- dum. Greta beni derin bir gaflet- ten uyandırır gibi birden seslen- di: — Bu ne dalgınlık, gazeteler- de mühim bir şey mi var? ' Şüphe —uyandırmamak — için Gretaya dolgun bir cevap vermek Mzımdı. — İtalyanlarla Ankara hükü- meti arasindaki müzakere - şekli beni biraz düşündürüyor da, de- dim. Bu meşguliyetim Grotayı se- vindirmişti. Grota mektubunu - zarflamış, | pullamış, — çantasına - koymuştu. Bütün bu esrarın anahtarı, zar- fin Üzerineki adreste idi. Mektu- bun nereye ve kime yazıldığını öğrenmek, bu muammayı hallet- mek için kâfi di. Gretanın odada bulunmadığı bir zamanda çantasını açıp yalnız adresi öğrenmeği düşündüm. Fa- kat bu kabil değildi. Çünkü Gre- tanın çantası da esrarengiz bir tertibatla “açılıyordu. O tertibatı- nı değiştiriyor, çantayı kırmadan açmanın İmkânı kalmayordu. Bi- naenaleyh bu tasavvurum boştu.. Bir emrivakt ihdası suretile mu- hakkak bu sirrin anahtarı olan adresi ele geçirmeğe karar verdim. Ertesi günü çok geç kalk- maştım. saat ikide sözde ticarl bir iş için (H..) Bey ile görüş- memiz mukarrerdi. Yola çıkmadan evvel, otelde- ki dostlardan birisinin beraber gelmesini temin ettim. Kapıda casus kadının haberi olmadan, bu zat ta bize iştirak etmiş bulunu- yordu. Artık istediğim — vaziyeti istediğliin —gibi ihdas ” etmiştim. Bindiğimiz oto, posta kutusunun bulunduğu köşeye gelince hemen şoföre durmasını söyledim. Oto- _%rem—iğ Erken Teşliisi ( Baştarafı 4 ümcil his ederler. " Yalnız bunun bir de noksan şekli vardır ki o da terin ma! m bir uzva, masalâ başa veya ra münhasır. bulunmasıdır. Bu ter, ekseriya yapışkandır. ve hatta dikkat edilirşe husus! bir kokusu da vardır. Zayıflama ve kesiklik— Verem başlangıçında hastalar yine mikrobua zehirlain tesirile sayıflamıya başlar- lar. Bu zayıflama daima kesiklik ile beraberdir. Hastalar, İsteksiz, mutat meşguliyetler nden — mütenetffirdirler. Ekter ya çok çalışkan ve cevval olan gahan bir tenbellik, bir Ilâkaydi Arıx olur ve diktat edilirse bu halin bir kesiklikten ileri geldiği ve kısa bir sayfada) e mütevellit bir. hamret — kaplıyarak genç hastaya hususi bir güzellik bile verir. İştahsızlık — Hastalarda alâmet te bariz b r haldedir. İştahsız- hk evvelâ, muayyen yemeklerden hoşlanmamak — şeklinde — başlar ve nihayet tam bir nefret hlssine kadar varır. Hasta, sofraya oturduğa zamıaan yememek için bahaneler ihdas eder, yemeklere kusur bulur ve hatta ye- miye İcbar edildiği zaman bulantı gelir, kay bil Ciğeri kaplıyan zara (pelev- raya) ait olan bu ağrı, hastı fından — mühtelif — süretli edilmekle beraber daha ziyade “oyu- “lür gibi, hlssettiklerini söylerler. Verem başlangıcındaki alâmatler- dea müennes cinse ait olam bir tanesi bu | erra : Vakit | Ezani|vacati | Öğle | 6 mobil durunca soğuk kanlı bir eda İle : — Madam, dedim arkadaşını« za yazdığınız. mektubu veriniz, kutuya atayım, (Greta) bekleme- diği bir amrivakt karşısında bir- den şaşırdı. Ben sözü söylerken aynı zamanda çantasını İşaret ettiğim için, yabancı ve binmena- leyh bu vaziyette çok tehlikeli olan, yanımızdaki zat muvacehe- sinde kadın, kaçmak İmkânı ok mayan bir vaziyete — düştüğünü anladı. Elleri titreyerek çantasından mahut / mektubu çıkardı. bana verdi. Derhal otodan atladın, posta kutusuna giderken adresi okudum Aynen: « Mösyö Bomonti - tramvay numara... İstanbul ,, Arkama bakmadan zarhı ku- tuya atlım. Bence matlup hatıl olmuş, istediğim anahtarı ele ge- çirmiştim. Casus kadın mektubu- nün hiç bir arızaya oğramadan kutuya atıldığını görünce bir az inşirah bulmuş gibidi. Avdetimde emrivak! anındaki heyecanının bi- raz dindiğini hissetmiştim. (Arkası var) Kalifadis. — Şişli tevakkufu daha vardır ki çok kesretli olma- makla beraber bulunması takdirinde ehemmiyeti haizdir. Bu da hayızın azalması ve kesilmasidir. Âdetlerini muntazamam gören hastanın zafiyet ve dermansızlığı İle beraber hayzı da kesllir t zamamı bulantı, baş ve bel ağrısı, humma hissed fakat hayız görm E hamil şüphesi uyan şikâyet ederak — hel eden kadında haysz nasüli — cibazla — alâkadar büsbütün başka bir sebepten ileri geldiğini hekim anlar ve hastayı mütehassısına gönderir. Bu saydığımız alâmetlerden - bir veya birkaçını bisseden şŞahsın ilk yapacağı Iş hemen bir beklme koş- maktır. Hekim, müracant eden has- tayı muayene ettikten ve bü mua« yenesini diğer yardımcı — üsüllerle İkmal ettikten sonra düşmanla harp tertibatımı der ve çok defa den — muzafler b igilerle mücehhez * » Zira ancak bu sur. yeti an mütkiş harplerden fazla tahrip eden bu afetin önüne geçmek mümkün olabilir. - Yaşamak Yolu - ee TAKVİM —— PAZAR Kasım 26 ŞUBAT 933 t Arabi vea 29 - Şaval tüh 28 Rum! IZ - Şubat - 1348 z $i Güneş | 1216 (6 4i 6 32| 1277 | Yabı 1925 ehit Jözasi ivaeniz ) Tdadi | 0 36 | 15 S1) bncak ıın' 5$ 02 HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Esat Şefik Mubarriri: “ARZI ŞÜKRAN,, İsmin we? Tınmaz Ömer! — Kaç yaşındasın? — Otuz düört! Baban kim? Ha? Kimin oğlusun? İlâhi reis beyl Bu da v0- rulur mu? Anamın oğlu olduğum muhakkak.. Fakat babam?.. Ba- balığına en çok iİhtimal verdiğim adam. Köçek Mustafadır. Kara- gümrükte meşhurdu o relsbey!.. Belki sen de çocakluğunda onun marizini yemişsindir. — Mahkemenin — resmiyetine ve şahsiyeti maneviyesine hürmet et. Yalnız sorduklarıma cevap ver! — Olur reisbey... Ne bileyim ben.. Anam derdiki “sen onun malısın... — Demek sen köçek Mus- tafanın malısın..Ve buna eminsin öyle mi?.. — Elbette relsbey.. malı değiliz yal. — Nerelisin? — Fatihli! Fazla içmek, sarhoş olmak ve tanımadığım bir kadına sarkın- tılık etmek cürümlerile maznun- sun. — Tanıdığım kadına sarkın- tılık etmiye lüzum yok ki rel- bey.. Elbette tanımıyorum. — Sus.. Daha bitmedi. —U ş — Sarkıntılık etmişin ve yüz bulamayınca — dayak — atmışsın. Doğru mu ? Tınmaz r birden kendini topladı. Ceketinin önünü kavuş- turdu, ve yüksek sesle cevap verdi : — Haşa Reis Beyl Ban sar- kıntılık etmedim, — dayak — at- madım. — Fakat çok içmişsin.. Sar- hoş olmuşsun. — Olur a Rols Bay. Bu da mı günah.. Günahsa vebali o rakıyı çıkaranların boynuna.. Elbette içeceğim. O suyu şadırvanların içine doldurup aptest almak için iyapmıyorlar ya.. Birax fazla ka- çırmışın, sarhoş — olmuşun.. Bir daha yapmam.. — Demek sarkıntılık ettiğini ve dayak attığını İnkâr - edi- yorsun | — Evet.. Reis müddel merkiinde otu- rab İark beş yaşlarında, siyah elbiseli, kırmızı ve iri burunlu, sağ yanağı kocaman - benli, du- dağının Üstü otuz adım uzaktan fark edilecek kadar - tüylü bir kadına döndü. Burnundan kayan gözlüğünü düzelterek sordu: — Madam siz ne dersiniz. Maznun inkâr ediyor. Demindenberi dalgın dalgın oturan Madam- #silkindi. Ayağa kalktı.. Siyah ve sarkık - dudak- larından çıkan, çatlak, akordu bozulmuş bir sesle söze buşladı: — Hükim Beyefendi.. Onun.. Fakat sözünü Tınmaz Ömerin kalın sesi kesti: — Affedersin ama Reis Bey, bu karı kim oluyor. — Senin hakkında ikamel dava eden madam.. Senin sar- kıntılık ettiğin ve dayak attığın madam. Evkafın Tınmaz Ömer bir kadına bak- tı.. Bir reise baktı.. Bir dinleyici- lare baktı.. Ve bir daha kadını yukardan aşağı süzrdü. Dudakla-| rını taaccüble bükerek sordur: — Bumu?. Ben buna mı Attım 7 Ve sonra kahkahalarla gülml- ye başladı: — Hah.. hah.. hahh.. — ilâbi Rels Bey, Allah iyiliğini versin.. Ben buna lâf atar mıyım be.. Bu karıya sarkıntılık edilir mi.. Onun | yüzüne bâksaydım şimdiye kadar | çoktan mide hümmasından ölmüş tüm bile. benim gşerefim var Rels Bey. Madam fena halde asabileş- ıılı!ğ Yüzü mosmor olmuştu.. iyak cıyak bi ordu 1 —’HIHL Bı;ıilı:ı,dll. baksa- nıza.. Ne diyor bana.. tahkir edi- yor beni.. utanmaz.. rezil.. sefil.. Tınmaz Ömer tınmadan de- vam etti: — Vallahi Rels Bey, dinim hakkı için söyliyorum.. Bir okka içmek değil ya, rakı fıçısının İçin- de sabahlasam yine onun yüzüne bakmam.. hah.. hah.. hah., Şu surata bakın be.. Surata kitakse., hah.. hah.. hahhh.. Madam baygınlıklar geçiriyor, çırpınıyordu. — Bağırmaktan — sosl kısılmıştı: — Ah ayol.. yalan söylemek- ten ulanmaorsun sen., “ meleğim.. yavrum ,, diyen sen değildin?. Yalancı. sefil. Yüz göstermediğim — İçin — söyleorsun bunları değil mi?. Dinleyiciler arasında tebessümler ve mırıltılar başlamıştı, fakat relsin bir işareti herkesi susturdu. Ve hâkimin yüksek sesi duyuldu : — Herkesi sükünete ve ter- biyeye davet ederim. Ve Madama dönerek sordu: — Şahidiniz var mı? Madam birden — şaşalamıştı. Müşkül vaziyette kalmış insanların harap ve bilkin halile etrafına bakındı. Bu esnada Tınmaz Ömer ile gözgöze gelmişlerdi. Ona içinin bütün hırsı ve gadabı İle yiyecek gibi bakarak bir geyler homurdandı ve reise dönerek * — Hâkim Efendi dedi, « bana sataştığı zaman gece İdi. Karanlık — bir sokakta — kar- şıma çıktı. Yaptıklarının — hiç- birini kimse görmedi. $ iğ Rels azalarla kısa bir müza- kereden #sonra — kararı — söyledi. Şahit yoktu.. Delil yoktu. yanmm: lstanbul 3 Üncü icra memur- luğundan: Edirnekapıda Kairei Atik Ali paşa mahallesinde Ayayorgi caddesinde 58 numaralı hanede Marika, Nedelka hanımlarla Niko Toma efendiyer Sadık Ffendinin dairemizin 31 - 2335 numaralı dosyasile zimmetiniz- de matlübu olan mebaliğin temini lstifası için haczolunan Ayayorgi we- kak 58 numaralı hanenin tamamına 2000 llra ve Abacılar sokağındaki dükkân mahalli arsanın tamamına 130 lira kaymet takdir edildiğinin ve mezkür gayri menkulâtın satılmasına karar verildiğinin 1424 numaralı lera Kkanununua B3 ve 99 uncu maddaleri muciblace ihbar mak a — kalın olmak üzere taraflarınıza İlânen tebe — liğ olunür. N — Seieie l Zayl: 135 senesinde Ticareti Batı* riye Mextobi ikinel sınıfından aldığım tasdikaamemi — zayi otilm. — Yenislni | acağımdan hükanli - yoktur, GĞi alacağı y