ı CAN ü *;Ğ;-) î a Aman — yarabbi.. Gözleri — fal Akbaba, birdenbire (ri ka- Hımhım bü kor« Hekğet Ak Hımhım kendinl top- En nihayet Hımhım bindistan cevizi- | O ne sarı muzlar., | taşı gibi açıldı.. | rağa bırakiverdi. — Can | Aliyi birdenbire yakaladı, | natlarını açarak - ileriye atılmıştı. kunç yılandan kur« ni :ııymuna kap- | O ne olgun şeyler... | Yarabbi, bu, bu korkusile fırladı ve kaç- | Uzun, yeşil, parıltılı vü- | Hımhım bir Anda bitmişti.. Fas .dudîıp ’k".lı çökü. :'; :!'::n d;oılıı;: Derhal ağaç yaprak- | bir koskocaman | mıya başladı. Fakat yılan | cudile, zavallı Alinin vü- | kat Akbaba İri gagasını yılanın 'Yeıîıı Alıcb::un.:r::— .d'i'" l 'Biı- larına karışm'ş siyah | yılandı. — Dilini | da peşine takılmış, büyük | cudünü sardı. Bu yetmi- | vücuduna saplamış ve kaldırıp | Çije bütün renkle lenbire — başını | dallardan birini tut» | çıkararak bakı- | bir süratle kovalamıya | yormuş gibi. ağaclıklar | gölürmüştü. rini vücuduna aşlar kaldırınca göz- | tu ve... yordu. başlamıştı. srasından — koskocaman mıştı.. Ali pls pla dü- leri parladı. bir akbaba çıktı. şünmeğe başlarken... ——— Cingöz — Niye bakiyorsun Bd zH5 Afacan Diyor Ki: I Masal Annem bana bir masal am- latmiştı: “Evvel zaman içinde bir. pa- dişahın Üç oğlu varmış. Padişah unların bepsini huzuruna çağıs rarak demiş ki: — Haydi bakayım.. Size hey- be heybe altın, yola çıkın, bana kim en kıymetli şey getirirse, onü kendime veliaht yapacağım.. Şehzadeler — yola çıkmışlar, dağ, tepe, bayır, dolaşmışlar, hepsl de birer kıymetli şey alıp gelmişler.. Babalarının huzuruna tıkmışlar.. Padişah büyük oğluna wsıı din oğl. - nse getirdin oğlum; — Ben size bir balı :.u:dl- ki, üstüne binince bütün dünyayı Şezersiniz. — Ya sen ortanca oğlum, ne getirdin? — Ben de size bir sofra fı- tirdim baba, “Açıl sofram açıl!, ince enval lürlü yemekler, lar, yemişler çıkar, demiş. Padişah nihayet küçük oğluna "ğ&ylı baka, g yım, ya sen ne buldun, ne getirdin ?..'- b B: dünyayı — gezmedim — Memleket sizden adalet —:—— Herkes ne biliyor, öyle Afacan ?.. * — 50 kuruşum olsaydı, acaba ne olayım dive bakiyerum. Vah Keriman abla vah, Git elinden tacn! Bu işte var bir elle, Bir de gönlünde acın! Ns Naparsın bu böyle, « Güzeller bir değildir, 'Yalan mi doğru söyle ? Göüzellik pir değildir | V Kestane Evde kestane kaynatılmıştı.. Hanımteyze tencereyi bir tepsiye boşaltarak misafirlere ikram etti. Fakat — Afacanı — unuül Afacan'da ayıp yapmıyayım diye buna el uzatmıyordu. Fi gan dayanır nıı?.d Nihayet — Afacan esine sordu: m—A:ıu. i:;e;;ı ne demektir? Hanımte! iğınca: — âı:ı g.bilıyîııı. Dedi. Afacan süt dökmüş kedi gibi söylendi: — Bak ben #sana öğreteyim anne.. kestane demek, tane tane kes, yani tane tane ayır demek- tir. Anladınmı anneciğim.. Hanım teyze anlamıştı amma, pek geç.. v ben gezdim, d?lqtıı.ı gördüm, size adalet g l Annemin bu anlattığı masalı hiç unutamam.. Çünkü bergün bana şunları söylerler : “Sokağa çılkh.' çamura ıçbııı ma, çok yemek yeme, su İçme, ioıı:ı. oynama, odada zıplama, gülme, olur olmaz şeylere (karış- ma, konuşma, yapma, etime.., Bi gün ben de GÜZEL A Evlenmek İstiyen Çocuk Afacanla Cingöz garete oku- yorlardı.. Cingöz, gazetenin baş tarafındaki bir yazıyı göstererek bağırdı : — Aman, Afacan, Afacan...- Bak şu çocuk evlenmek istiyore muş1. -— Ne? — Dam, ak istiyormuş. Ve ikiıl.â:ı:ir solukta ba- ğıra bağıra yazıyı okudular. Yazıyı bitirdikleri zaman ikisi de başlarını kaldırıp biribirinin yüzüne baktı. Cingöz sordu: — Ne dersin ? Afacan baş parmağını yavaş- ça ağıına gölürerek : — Sus, dedi. Babam duy- masın.. Evlenmek istiyen beni zanneder de küplere — biner.. Sus. Geldi Bursa güzeli, O tatlı küçük abla, Bizi üzdü Üzeli, Gönülde büyük abla |. Ya Üzüm gibl tatlı, Fistanı gül kanatlı, Neriman diye adlı, İzmirin şen güzeli |. Gelecek Hafta Afacan Size Güzel Bir Hikâye Anlatacak Pin Pin'in Hikâyesini Mutlaka Okuyunuz Pin Pin Sıcak Ve Tatlı Bir Tavşan Yavrusudur Sevmeğe Sebap Afacana üm ; — Kardeşlerinden seversin? ağabeyini mi yoksa kü- kardeşini mi? çık_ Ağabeyimi sevmem, küçük kardeşimi severim. ——Ağabeyin seni döğüyormuydı da — Peli'öyle he niçin küçük - P le ona tercih ediyoraun? Çünki küçük kardeşimi ben döğüyorum.. _F karşısına çılıpı * Sana adalet getirdin baba | , Ayla A'.u'"üı'uuo' BLALAR KDA Atacanın futbol takımı çetin bir maçtan sonra mahelleye alriyor L. Yeşili tatlı abla, O “ 45 ,, adlı abla, Boyu dört katlı abla * Bir sen muvaffak , mısın ?.. İsminin “benzer,, ine, Bakma Nazire abla, Vatan güzellerine, Yapma, Nazire abla !.. Kimden Korksun? Hanım teyze ter ter tepiniyor, ağzından tükrükler saçarak bağ- rıyordu: — Nedir bu kepazelik, nedir bu ukalâlık.. Bayram geliyor, ne Üstte var ne başta... Elâlemin 'yü- güne — çıkmaktan — sıkilıyorum.. Rezil oluyorum, — Hasan Bey boynunu bükerek mıril, miril mirildanıyordu: — Ne yapalım karıcığım, yok, para yok.. Kasaba, bakkala, mana- va, sütçüye gırtlâğa kadar borç yar.. Ya onları ne yapacağım.. — Noyaparsan yap. Ben karış- mam... — Pekl heriflar bir gün üze- rime çullanırlarsa... Bu sırada —Afacan, sindiği köşeden başımı kaldırdı: —Korkma baba, korkma... Ka- saplardan — korkma.., — Annemin dediğini yap, çünkü annem hep- # Yanan Kibritler. Evde misafir vardı. Hasan Beye kibrit lâzım oldu. Afacanı çağırdı: — Gel bakalım.. Al âana beş kuruş. Git, bakkaldan iki kutu kibrit al.. Fakat bana bak, İyi kibrit olsun. Bazan yanmıyan bozuk kibritler çıkıyor. Bir defa tecrübe etmeden alma.. Bak ta öyle al.. Afacan beş kuruşu aldı doğru bakkalın yolunu tuttu, İki kutu kibrit aldı. Ve sokağın bir kenarına oturarak kibritleri yake mıya basladı. Her çaktığı kibritin yandığım görünce: — Bu iyil.. Diye bir kenara :;mor.'Yuuııyıılın da başka tarafa — ayırıyordu. l ce iki — kutu — kibriti de "l,ı'ıı teker yakarak tecrübe etti. * » manları bir avucuna, yanmiy. » ları da ötekl avucuna ala-ık babasının d.yuııııı çıktı .. — Aldım baba?, — Kibrit mi?, Getir... Afacan sağ elini gösterdi: — Bunlar yandı baba..Hepasliyi... Sol elini de göstererek: — Bunlar da fena olanları.. Hasan B. Afacanın avuçlarını açıp ta yanmış kibritleri görünce çığiığıv hı:h: — VAayl..aptal çocuk!. Ne yapmış sın sen..Bütün kibritleri yakmışsın... Afacan Ümit — etmediği azara karşı şaşırıp kalmıştı t — Kabahat bende mi baba? Sen birer birer bak ta, mua- et, :ııı: olmasın, yansım!