SON POSYA Kauanusaâni 24 Tefrika No, 45 İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Nasıl doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. Prens Lütfullah Be;f_î&trafmı Dilber Ve Nazenin Saraylılar Sarmıştı O andan itibaren de köp- kün etrafına, sivi! zabıta memur- ları konuldu... Lütfullah Bey, bu suretle avdetten vakıa çok bü- yük bir şey kazanmadı. Manma- fih Abddüihamit, hemşirezadesini gönderdi. (Hiç kimse ile ğörlüp- memek ve ancak, tayin olunan memurların nezareti. altında ve muayyan budut dahilinde germek şartile) şık bir kapalı araba da hediye etti. İhtimalki karilerimiz, burada duracak ve bize şu suali sora- caklardır: — Prens Lütfullah Bey, niçin bu suretle avdet etti?.. Doğruca sefarethanoye müracaat ederek, müreffehen ve muazzezen İstan- bula gelemezmi idi?.. Bu mümktün değildi. Çünkü Lütfullah Bey bu suretle hareket ettiği takdirde, (mücahede haya- tından ricat) ettiğinden — dolayı hem kendisi pek şerefsiz bir mevkie düşecek ve hem de bira- derinin hayal we — tsavvurlarını alt Üst edecekti. Buna binaen güya komite tarafından — gizli bir iş için Tstanbula gönde- riliyormuş ta Abdülhamit tarafın- dan haber alınmış ve yakalanmış gibi hareket etmek icabediyordu. Bu plânın tasavvur ve tatbikında Prens Sabahattin Beyin bir - işti- rak ve tesiri — varmıdır?.. Bunu kat'lyyon kestirmek mümkün de- gildir. * Prens Sabahattin Beye nata- ran daha mahir bir kaptan olan prens Lütfullah Bey gemisini kur- tarm ş; senölerce Paris kaldırım- ları üzerinde sefil ve perişan do- Taşlıktan sonra, aihayet — valdesi Seniha sultama sarayına dönerek kuş tüyü şilteler Üzerine yan ge- lip urzanmıştı. Eskisi gibi etrafını yine dilber ve mazenin saraylılar ihata etmişti. Ara sıra Abdüllha- midin hediye ettiği şık ve zarif arabaya biniyor, tarassut memur- İarının nezareti altında, şöylece bir dolaşıyor, sonra.. muhtup ve uslu bir çocuk gibi köşke avdet ediyordu. Bu esnada prens Sabahattin Amasyeli İsmal! Hakkı &. meşrutiyetler sonra İstanbula gel- olduğu miralay'ık rütbesi Uvalığa imiş, Meclisi meb'usanda (Amasya Mmeb'asa sıfalile bulunmuştur. Beyin yanında bellibaşlı bir le- mail Hakkı Beyle bir de (hoca Kadri Efendi) bulunduğu halde, Ahmet Rıza Bey (Mısırlı Prens Mehmet Ali Paşa gibi xengin), (Doktor Nâzım Bay gibi şeytana çarığı ters giydiren zeki), (Sami Paşa xade Sezai Bey gibi iyi bir muharrir), Trablusgarptan Firar ederek gelon mülâzim (Ferit Bey gibi, enerji sahibi), ( Ahmet Saip Bey gibi kudret ve liyakat erba- bi) arkadaşlara malikti. Hele, (Bahaet!in Şakir Bey)in firarı ve bu zevata iltihakı, Ahmet Rıza Beyin kuvvet ve mücadele vesaitini bits- bütün arttırmıştı. Bahaettin Şakir Bey.. Hele bu, birçok kudretleri mefsinde toplıyan mühim bir şahsiyetti... Pervasız, metin, önüne çıkan her mâniayı bir darbede ezip geçi- verecek derecede kuvvetine emin olan Bahaeddin Şakir Beyin Paris'e gelir gelmez Ahmet Rıza Boye iltihakı, ( İttihat ve Terakki Cemiyeti - Paris Şubesi ) ne yeni bir kuvvet temin etmişti. Baha Bey, (ana vatan ) daki umumi vaziyet hakkında da bir- çok malümat getirmişti.. Memle- kette, Abdülhamit idaresine karşı nefret ve husumet besliyen mü- sa menfilerin halk üzerinde bi- yük tesir yaptıklarını izah ettik- ten sonra: — Burada, sadece neşriyatta bulunmak — kâfi değill Gerek İs- tanbul, gerek Anadolüu ve Ru- nevverlerin çoğaldığını ve bilhas- | | 81 24-İkinci KAXUN 933 18 Çönki ilk defa olarak İstanbulda teşekklil edeh (İttihat ve Terakki Cemiyetl merkezi umumlisi ), hü- kümetin şedit bir darbesi altında okadar ezilmiş ve erimişti ki, buna yeniden bir hayat ve faa- liyet vermek, mümkün değildi. * Vakıâ bu darbeyi vuran el, hükümetindi. Fakat buna sebep olan da cemiyetin ön mühim müessislerinden biri idi.. İnkılâp tarihinin en acıklı bir vak'asını teşkil aden bu hüdise, şöyle cereyan etmişti. (Mektebi Tıbbiye ) de doğan hürriyetperverâne fikirler, (1309) senesine doğru harice taşmıya başlamış.. Az zaman zarfında İstanbulun — münevver — zümresi arasında bu fikirlere bir temaylil uyanmıştı. Biribirini takip eden Ermeni vak'aları, endişeyi mucip oluyor; her an, ecnebilerin mü- dahalesinden korkuluyordu. Artık devletler Idaresinde esaslı ıslahat yapılmasını temenni edenler ço- galmıştı. Lâkin kuru bir temen- niden, hiçbir şey hasıl olmıyordu. Buna binaen hükümeti bu ısla- hata icbar etmek ve buna mani olanları devirmek icap ediyordu. Evvelâ, şurada burada içti- ma edilerek, alelâde bir hasbü- hal kabilinden olmak Bzere teati edilen bu fikirler yavaş yavaş bir (teşekkül) ihtiyacı doğurmuş- tu. Bu ihtiyacı hissedenler, (Be- yazıt) civarında, Mithat Paşa konağının bir kısmını işgal eden (Nümuvsi terakki) mektebinde içtima ettiler. Gizli bir cemiyet teşkil etmiye karar verdiler... Bu içtimaı hazırlıyanlar, ( Nümunci Terakki Mektebi Müdürü Nadir) (Harbiye Noezareti Levazım daire- si Muhaseba Kalemi Müdürü Hacı Ahmet Ef.), (Kocamustafa- paşada Bedev! Tekkesi şeyhi ve Kabataş camisi hatibi şeyh Naili Ef.), bu zatın biraderi ( İsmail Hakkı B. ) den mürekkepti. ( Arkası var ) TAKVİM —— Gür SALI Kasım ” Kabi Hedd ” 26 - Rassran 1351 |1 - 2nci Küsua -1348 Vakit JE zani'vasatt| Vakit (Fzaat İvasatf ŞU ü eee ğeeieeldirddineim İ di eeşiy — )İ e lr ee ÜĞ ÜŞ ÖRR eee MÜĞÜREREÜ ÜTÜ ŞÜÜĞ ŞĞN ağEle NİNT ( Başlaralı 1 inci saylamızda ) harp başlarken, Fransa, sadece zaferle beraber yalnız 1870 hu- düdile Alzas ve Loreni almak istiyordu. Şimdi ise, fikir değiş miştir. Sar havzasını da içine alan bir hudut isteniyordu. İngil- terenin buna razı olmasi müm- kün olmadığına göre, her şeyden evvel Rusyayı yürütmek lâzımdı. Bu işi başarmak vazifesi, sa- bık Reisicümhur ve e zamanki müstemlikât nazırı M. Dumerge verildi. Esasen o sırada, müttefik- lerim harp plâaını tanzim etmok üzere, İngiltere namına Lort Mik- ner, İtıl’ı namına M. Siyaloya Petrograda gidiyorlardı. Bu he- yete M. Dumerg de dahil oldu. Fakat seyahatın asıl maksadını her iki müttefik devletin murah- hı;;lırnd.ıı gizliyerek yola çıka- rıldı. Rusya, o sırada ihtilâl içinde gibi idi. Netoklim Üç ay sonra çar Nikola tepe aşağı getiriliyor ve onun yerini Kerenskinin demok- ratik hükümeti alıyordu. Leninin Moskovaya, bir zırhli. vagon içinde gelişi de o tarihe lesadüf etmişti. k Fransz hükümetinin, İhtilâl tehlikesi içinde bocalıyan Rus hükümetinden endişe — etmekte hakkı vardı. Çünkü, Alman hu- dudunda Fransız emellerinin tam kat'I hir surette tatmin edilebil- mesi için Rusyanın İstanbul ca- zibesini temamile benimsemesi icap ediyordu. Halbuki Rusya da bir ihtilal kopması, Rusların İe tanbul üzerindeki iddialarından N hayet zengin olan Komiklerin kralı Istanbul'u Ruslara Kim Vadetmişti? FransızMeclisinde Şayanı Dikkat Bir Sual Ve Cevap vaz geçmelerini İnlaç edebilirdi. Bu takdirde, Fransanın garp cep- hesindeki müddeaları da, kısmen olsun, suya düşebilirdi. Onun içindirki M. Dumerg Rusyaya gi- derken, M. Briyan — tarafından kendisine mühim bazı talimat verilmişti. Bu talimatın şekli hak- kında M. Briyan, bizsat, sorulan bir suale cevaben Fransiz mecli- sinin gizli bir celsesinde şu irahatı vermiştir: Azadan Marsel Kaşenin sua- line cevaben: | Bu zat, o vakit komünist değildi. | *“—M. Dumerg Rusya'ya giderken, kendisine, Ren nehri- nin gol sahili hakkında talimat verip vermediğini M. Briyandan öğrenmek istiyorum. Bundan baş- ka, diğer bazı müttefik hükü- metlerle — beraber, Anadolu'da, İstilâ esasına müstenit birtakım pazarlıklar yapılıp yapılmadıkla- rımı da soruyorum? Briyan — Evet bu talimat verilmiş ve bu pararlıklar yapıl- mıştır. Kaşen — Peki, her devlet kendi hissesi hakkında fikrini söylemiş midir? — Söylemişlerdir. Bu suretledirki Fransanın garp cephesinde, Almanlardan almak istediği araziye mukabil İstanbul ve Anadolunun pazarlık mevzuu teşkil ettiği, ilk defa ve resmen bayan edilmiş oluyordu. Fakat İstanbulu Rusyaya ilk defa kim vadetmişti? Bu anlaşılmıyordu. ÇArkalı var ) Yarın akşam Türk sinemacılığının zafer gecesidir! Çünkü memleketimizde yapılan en zengin, en güzel, en neş'eli - büyük operet filmi KARIM tti ALDATIRSA Rejisör: ERTUĞRUL MUHSİN ELHAMRA ve MELEK Sinomalarında İZMİR'de ELHAMRA Sinemalarında aynı zamandâ muhterem halkımıza takdim edilecektir. Bu Perşembe akşanı GLORYA Sinemasında MİLTON nükteli kelimelerinin zenginliğini Temaşakiranı uğlalırcasına güldürecek olan ÖP BENİ Son filminde teşhir edecektr. (MİLTON) 'nu yanında TANİA FEDOR ve JEANNE HELBLİNG oynamaktadır. Daima Jn AN Mun Allll 1 kı;ı.dyils:no Bey, Pariste çalışıyor, didiniyor, | » olide teşkilât yapmalıyız. aa aa geee | p nn aa a ni ; l 1 19 Akşam | 12— bütün mlh“m'!'“l"f î_öîr" ge Dedi.. Bu mesele, evvelce de ?;İ:" ı Tî ! iz 26 l:r.ı.ı ı"so ıııııııı. sovimli 77 No l E v riyor, (cennet vaitlerine iman ede- | cemiyet tarafından düşünülmüştü. |) teindi | 2 45 | 146 Sö| Imsak IZ 21 | 5 26 « U Fransızca sözlü güzel filminde mutlaka görünüz. Bu Perşemba akşami ARTİSTİK Sinemasında —-a büsbütün müküfatsız da - bırak- madı. (Bin lira, ihsanı şahane) | | | rek dünya saadetini l;'“""'"' Fakat buna imkân görülmemişti. altında çiğneyen zahitler gibi) bü-- | ——— v N tün Ümitlerini (istikbalin hülya- ları) na hasrediyordu... Fransa'daki Fonebi M Fakat, karşısına bir Jüpiter gibi dikilen, istikbalin bütün ni met ve saadetini hiç kimse ile paylaşmak istemiyen ÂAhmet Rıza Bey de günden güne kuvvetle- niyor, bazan fikir ve kalem mü- barezelerile, bazanda (memlekete muzir olan kuvvetlere müzaheret) töhmetile onu sarsıyor, hırpalı- yor.. Kendisi, gittikçe dal budak peyda eden bir ağaç gibi serpi- lip büyüyor; Prens Sabahattin Beyi, gölgede kalan bir fidan gibi cılız berakmak - istiyordu. Taraftar peyda etmek husu- sunda, Ahmet Rızı Beyin talil daha yaverdi. Prens Sabahattin * habirlerin En » Ecoebi gazatelerinin Fransa- da bulunan muharrir ve — muha- birleri arasında en kıdemlisi M. Stoddart Devey'dir. Bu zat İngiliz geazete ve mecmualarının otuz senedenberi Fransa muhabiridir. Kendisinin — ecnebi — muhabirler cemiyetinde büyük bir nüfuzu vardır. Fransada ecnaebi gazete muhabirleri her sene büyük bir ziyafet verirler. Bu ziyafete hü- kümet erkânı davetlidir. Resmi- mizde en kıdemli muhabirin, sa- bık başvekil M. Heriyo ile gö- rüştüğü görünmektedir. Kıdemlisi TRADER HORN (Tüccar Horn) Filmlerin kralı. Kralların — filiml. Tundul Belediyesi ŞehirTiyatı J Bu akşam saat 21,30 da rOSU FERAH Sinemada Bu gece | Hokkabazlar kralı ROLF HANSEN ve diğer numerolar büyük — muvaffaki- yetle devam ediyor. Fiatlar geçen ramazanlar gibi GAVRİLİDİS E. SADETTİN Bu gece T. A. T. Kadıköy “ALE Tiyatrosunda OTHELLO