Borçlar Kapısı Kapanmamış Vaşington 20 — Fransız Baş- vekilinin Hoover moratoryomu mü- nasebetile —yaptığı — teşebbüsler burada müsait bir surette telâk- ki edilmiştir. Amerika Hükümeti bu münasebetle meseleyi hallet- mek vazifesinin Avrupaya ait olduğunu bildirecektir. Borçlar messlesinde Amerika için fedakâr- lık yapmak bususunda her türlü kapının kapanması düşünülme- memekle beraber bu husustaki müzakere tekliflerinin teveccühle karşılanması için Avrupa hükü- metlerinin aralarında anlaşmaları tavsiye edilmektedir. Amerikaca tamirat ile harp borçları ayrı, ayrı telâkki edilmektedir. Borç- luların amerikaya karşı müttehit bir cephe almaları ise mantıksız telâkki edilmektedir. Fransız Sosyalist- leri De Para . İsteriz Diyorlar Paris 20 — Meb'usan Mecli- sinde bazı istizahlar olurken Sos- yalist Fırka Lideri M. Blum ta- mirar meselesinden Sosyalistlerin vazgeçmiyeceklerini — söylemiştir. Bu zat, siyasi ve hususi borçların biribirile alâkası olduğunu, AL- manyanın Fransaya verdiğinden bir santinr fazlasının Fransa ta- rafından Amerikaya verilmesini kabul edemiyeceğini bildirmiştir. * Paris 20 — Hükümetin prog- ramı, beynelmilel vaziyet arşısında büyük bir hüsnü kabul görmüş- tür. his, meclisten sonra matbuatta da göze çarpmaktadır. Almanya borcunu vermezse Fransanın herhangi bir kimseye beş para vermiyeceği esası, umu- mun kabul ettiği bir esas addo- lunabilir. Fransa Amerikadan Altın Getirtiyor Nevyork 20 — (25) milyon altın, iki partide Nevyorktan Pa- rise sevkedilmistir. Bu sevkiyat Fransanın Amerikada bulunan ve miktarı (125) milyon dolara baliğ olan ıll(mızğ) ilk ”pu!iıinl tqkıl.hg ediyor. Bu sevkiyat, Amerikanın altın ihtiyatını müteessir. etmiye- | cektir. Bunun sebebi, Amerika- nn ucuz para siyaseti neticesi olarak Fransız parasına az faiz verileceği endişesine atfediliyor. Avrupa Tahdidi Teslihat Ve Amerika Vaşington, 20 — Amerikanın Londra Sefiri Ceneral Daves yeni mali tesisat konsersiyomu reisliğine —tayin — edildiği — için Tahdidi Teslihat Konferansına iştirak edecek Amerikan Heye- tine M. Stinson riyaset edecek- tir. Cümhuriyet Ticaret Müesse- sesi Müdürürü M. Mecer bu mü- essesenin meclisi idare riyaseti- ne tayin edilmiştir. Sivil Çin Ve Japonların Mücadelesi | Şanghay, 20 — Bir Çin küte lesi, sebepsiz yere beş Japon | papazına tecavüz etmiştir. Bun- lar yaralanmış ve hastaneye yatırılmışlardır. — İkisinin vaziyeti tehlikelidir. Japon gençleri bu sabah mukabelebilmisil yapmak istediklerinden havlu yapan bir n fabrikasına Aateş vermişler, ıÇlevli paçavralar ıl?nk ::ly!ılıl- milel imtiyazlı mıntakaya kaç- mışlardır. Japon gençleri burada kara- kol vazifesini gören Çinli polis- | lere hücum etmişlerdir. Bir polis, aldığı bıçak yarasından ölmüş, arkadaşlarından ikiside tehlikeli sürette yaralanmıştır. Japonlar- dan üçü tabanca ile yaralanmış, birisi ölmüştür. Japonlar, bir top- lantı yaparak daha iyi himaye edilmelerini hükümetlerinden is- temişlerdir. Avrupa Rusyaya Vapur Yapmıyor Madrit 20 — Rusya (50) adet ticaret gemisine ihtiyacı olduğunu başlıca — Avrupa hükümetlerine bildirmiştir. Fakat Avrupa hükü- metleri Rusya hesabına gemi yapmamıya karar vermişierdir. Diğer taraftan İspanya Bahriye nazırı bu gemileri İspanyanın ya- pacağı haberini tekzip etmiştir. Maamafih petrol alımımdan dolayı İspanyanın Rusyaya mühim mik- | tarda borcu olduğundan sipariş verilirse İspanya bu gemileri ya- pacaktır. Cünki İspanyanın imalât atolyeleri boş durmaktadır. Rusyaya Gemi Yapmıyor Bu bir İngiliz gazetesine ait resimdir. İngiliz Başvekili Mak Donald, Amerika Cümbhur Reisi Hoover, Fransız Başvekili Laval, Alman Başvekili Brüning ve İtalyan Hariciye Nazırı Grandiyi gösteriyor: Altında şu satırlar vardır: Anlaşamıyacaklarında her suretle ittifak edenler. İspaııyada ' Gazeteler — Kapanıyor Madrit, 20 — Hükümet “İsa,, tarikatinin lâğvina — dair karar vermiştiştir. Madrit, 20 — Mel in lâik rejime tebdil od.'ılı:::ipl;:n hâdiselere sebep olmuştur. Ez- cümle Molina, Panpelune'de kü- çük protesto ve nümayiş hâdise- leri vukua gelmiştir. Madrit 20 — Hükümet Elde- bate ismindeki kıtı?lilı gazetenin seddine karar vermiştir, Sevil 20 — Polis, silâh taşıyan yirmi bir kişiyi tevkif etmiştir. Fransa Ve Müttefiklerinin Askeri Vaziyeti Paris 20 — Ceneral Burjuva Ayan — meclisi Hil'îciyıaoiquü- meninde Lehistan, Çekoslovakya Yugoslavya ve Romanyanın askeri : 1_114 Venizelos Seyahatte Atina 20— M. Venizelos, Roma ve Parise gideceğini nazırlar mec- lisine bildirmiş ve izahat vermiş- tir. M. Venizelos, buhran karşı- sında büyük devletlerin küçük devletlere gösterecekleri kolay- lıkları anlamak için bu seyahti yapmaktadır.Lozan konferansı te- hir edilirse Londraya da gidecek. Perşembe günüldün) Romada bu- lunacaktı. y vaziyetlerini bütün etrafile izah etmiştir. Cemiyeti Akvam Ve İktısadi Vaziyet Cenevre, 20 — Cemiyeti Ak- vam iktısadi komitesini 37 inci içtimama ait raporu tasvip et- tikten sonra mesaisi bitirmiş-J tir. Meclis, beynelmilel kredi ve borçlarından ve siyasi ve tHicar! | 4 D Karilerimin Sivil Çin Ve Japonların Mücadelesi. Sualierine evaplarım Üsküdarda E, N. Beye: Sorduğunuz suale cevap ver- mekte mazurum. Evli bir adar mın yine evli bir kadınla seviş- mesini doğru bulmuyorum, Ev- lenmek, taahhüt altına girmektir. Siz, kendinizde evinizi yıkmak hakkını nereden buluyorsunuz? Bunda hak bulsanız bile, başkar sının da evinl yıkmıya nasıl ce- saret ediyorsunuz? Size tavsiyem, bu işi daha başlamadan olduğa yerde bırakmak, o kadına mu- sallat olmamaktır. * Eskişehirde Hakkı; B. Sevgiliniz, ister hâlâ sizi seve sin, ister aevmesin, mademki tesisine çalışmak doğru değildir. Hayat onu sizden ayırmış. Şimdi onu seven bir genç sıfatile, siza düşen vazife, mes'ut olmasına mâni olmamaktır. Halbuki kem- dinizi ikide bir ona hatırlatır, hâlâ sevmekte israr ettiğinizi ihsas ederseniz, kızcağızın evini bozabilirsiniz. Onun evinin yıkık ması herhalde onu mes'ut et mez. Onu bedbaht görünce, elbette sen de mes'ut olmazsın. HANIMTEYZE -— TAKVİM e— 1 PERŞEMBE | 1 Gün 21 - Kâ.sani - 932 Kasım 75 Arabi 1$-Ramazan - Rumi 1350 | 8-Kâ, - sani - 148 | Tahvili şemis bediliv | Bir İngiliz Komünistinin Mahkümiyeti Londra 20 — Londrada çıkas Deyli Vorker komünist gazete- sinin müdürü M, Priestley tevkif edilmiştir. Bu zat, geçen eylülde neşredilen — fesatçı — makaledes dolayı mes'ul addediliyor. Bu zat, bu makalelerin — neşrinde methali olmadığını söylemişse de üç sene hapse mahküm edilmiştir. ——— —— - lerden doğan müşkülâta ait tet- kikat yapmak üzere tâli bir komite vücude getirilmiştir. EDEBI TEFRİKAMIZ : 10 AÇLIRK Fakat Allah elinin parmağı ile dokunduktan sonra beni rahat bıraktı, bir daha dokunmadı ve sana hiçbir fenalığın gelmesine mü- saade etmedi ve sükün içinde ka- famın azim rahnesi ile yolumda yürümekliğime müsaade etti. Ve bütün ebediyetin şehinşahı olan ile bana hiçbir fenalık gelmedi, Rüzgâr bana talebe mahalle- sinden musiki şelâleleri geliriyor- du. Demek ki saat ikiyi geçmiş- ti. Kâğıdımı çıkararak birkaç şey yazınıya çalıştım. Cebimden ber- berimin karnesi düştü. Açarak yap-| rakları saydım. Altı bilet kalmış- tı. Gayriihtiyari: — Allaha şükür, dedim. Bir- Müellifi: Kant Hamsun Mütercimi: P, S. kaç hafta yine traş olabilirdim. l Halk arasma çıkabilecek bir yüze malik olabilirdim. Ve el'an elim- de bulunan bu küçük servetin manzarası bana birdenbire neşe verdi. Biletleri itina ile desteli- yerek cebime yerleştirdim. Fakat yazmak mümkün değil- di. Birkaç satırdan sonra en küçük bir fikir bile gelmiyordu. Düşüncelerim başka yerde idi. Muayyen bir nokta üzerinde ça- lışmaklığın — mümkün — değildi. Her şey üzerimde tesir yapıyor- du, her şey bana dalgınlık veri- yordu. Gördüğüm her sahne bana yeni . bir his telkin edi- yordu. Sinekler ve küçük — sinekler kâğıdımın üstüne Üşüşüyor ve beni rahatsız ediyorlardı: üzerle- rini üflüyor, ıiüîk“ kuvvetli âf- lüyordum; fakat muvaffakıyetsiz. Küçük — hayvanlar arkası üstü oturup yerleşiyorlar, nahif bacak- larının diken bir gayretle ağır- laşıyor ve mukavemet ediyorlar- Bu ufak canavarlar beni epey- ce meşgul ettile. Ayak ayak üstüne attım ve Onları tetkike başladım. Birdenbire —talebeler cadde- sinden gelen keskin bir klarnet sesi kulağımı yırttı ve zekâma yeni hamle verdi. makalemin sonuna gelmek cesaretimi kay- bederek, kâğıtlarımı cebime koy- dum ve sıranın arkasına dayan- dim, O sırada kafamın içi o kadar aydınlıktı ki ea ince fi- üü eei Y kirleri hiç yorulmadan düşüne- bilirdim. Bu vaziyette uzanarak gözle- rimi — göğsüm — ve - bacaklarım üstünde gerzdirdim. ve nabz- mım her atışında — ayağımın sıçrayışına — dikkat — ettim. Ya- rım doğruldum ve ayaklarıma baktım, O zamana kadar, hisset- mediğim — garip —ve — harikalı bir his duydnm. Bu, sinirlerimin lâde sarsıntı idi. Kunduralarıma göz atınca iyi bir dosta rast gelmiş, yahut kendi kendimden bir parçaya tesadüf etmiş gibi oluyordum. Bu bir minnetarlık gibidi. Bu his beni titretiyor, göz- lerimi yaşartıyor, kunduralarımı ayaklarımdan bana doğru yükselen bir musiki gibi telâkki ediyor- dum. Kendi kendime acı acı * zâf! , dedim, — Yumruklarımı sıkarak “zâf!,, diyordum. Bu gülünç hislerden dolayı kem dimle alay ediyordu. Kendi. kendime büyük bir ciddiyetle hitap ediyor ve göz- yaşlarını kovmak için gözlerimi şiddetle sıkıyordum. Kundura- larımı hiç görmemişim gibi on- ların manzarasını, ayaklarımı kı- mıldattığım vakit hâsıl olan yüz buruşuklarını, şekillerini, yıpran- miş konçlarını tetkik — etmiye başladım ve anladım ki ağarmış dikişleri, kırışıkları onlara bir mana, bir insan çehresi hali veriyormuş. Varlığımdan bazı şeyler bu kunduralara — geçmişti, — onlar, bana, benliğime doğru yükselen bir nefes tesiri yapıyorlardı. Bu ihtisaslar üzerinde uzun müddet, belki tam bir saat dü- şündüm, — Oturduğum — sıranın öteki ucunu küçük bir ihtiyar işgal etti. ( Arkası var ) |