'BÜYÜK TARİHİ TEFRİKAMIZ ŞEN GÖNÜL — 25 — Lâkin bu arayış ve bu caba- layış biçbir netice vermedi. Ziya- — gn bile giremediği bu yerden gçıkmak, — çıkabilmek — mümkün- Büzdü. Bir aralık hepsi birden < gığran kapıyı omuzlamak, kımıl- datmak istediler. Bu altı kuvvetli ' gövde, belki bir çınarı devirebi- lirdi. Fakat © kapıyı, hatta “esnetememişti. — Üst — taraftaki kapak — için de ayni tecrübeyi yaptılar, oradan çıkıldığı tak- j ıdirdn muhafızlarla — karşılaşmak tabil iken bu mahzuru düşüme- / diler, merdivene tırmanarak elle- — gile kapağı oynatmıya savaştılar, muvaffak olamadılar. Şimdi hep- sinde, kapatılmış olduğu kafesin demirlerini kıramıyan mahpus bir aslan ıstırabı. vardı. Homurdana homurdana dolaşıyorlar, — gayri ihtiyari denilecek bir şekilde uğrun kapıya yanaşıyorlar, bazan elbirliğile, bazan ayrı ayrı, o kalın demir kütlesini omuzlıyorlardı. Bir muhafız, tavandaki ka- pağı aralayıp ta ipe sarılı bir se- pet içinde mısır unundan yapılma altı büyük somunu aşağı sarkıt- tığı vakit, onlar hâlâ ayakta ve bâlâ kurtuluş yolu — aramakta ldiler. — Uzatılan ip; bir cellât kemendi, bir ölüm işareti gibi, hovardaları sinirlendirmişti. Artık bayat ile, kâinat ile alâkalarının kesildiğini — anlıyorlardi. Çünki mubafızlar bile, —işte yüzlerini göstermekten, — seslerini — işittir- mekten çekiniyorlardı. Zindan haricindeki varlıklar ile münase- betleri sade, şu ipe inhisar edi- yordu. Yeniçeri Baki, bu elemli ta- hassüsün uyandırdığı ıstıraba da- yanamadı, yüzü görünmiyen mu- bafıza haykırdı: — Bu salladığın ne? O, yine mestur ve yine uzak, cevap verdi: — Ekmek! — Peynir de var mı? — Zindan azıgının katığı ol- maz! — Haydi katıktan vazgeçtik. Fakat hava isteriz. Şu kapağı aç ta biraz ışık görelim, nefes alalım. — Horatayı bırakın, ekmeği beşına doğra. Bizi bir somuna el açan açlardan mı sanıyorsun teresi Muhafız, hiç sesini çıkarma- dan sepeti geri çekti ve yarı ara- hk duran kapağı örtüp savuştu. Şimdi; karanlığın, rütubetin ve mahpusiyetin biribirini kucaklıyan elemine aç kalmak ıstırabı da in- zimam etmiş oluyordu. Fakat hiç biri, bu yeni derdi düşünmüyordu. Çünkü onlarda bir nevi deve ta- hammülü ve tevekkülü vardı. Bu hıvvedı adamlar, buldukları vakit bdııdıklın vakit BE a El yordamile ıslak duvarları maayeneden geçirdi safa — bırakmışlardı. Varlıklarını mideye istinat ettirmeği asla dü- şünmemişler, fakat fırsat elver- dikce mahzuz etmeği de ihmal et- memişlerdi. Binaenaleyh muhafız ağanın hoyratlığına fazla kıymet vermiyorlardı. Yalnız ve yalnız zin- dandan kurtulmağı düşünüyorlar- dı. Lâkin bu, görünüşe nazaran bir mucizeye mütevakkıftı, o mu- tizeyi ise ancak kadı efendinin adil hükmü temin edecekti! Zindanda gece ile gündüzün farkı tabiatile yoktu. Hovardalar da güneşin battığını veya doğdu- ğunu temyiz edemiyorlardı. Ek- mek sepeti sarkıtılırken demir kapağın aralığından pırlak bir ziya, sezinsememişlerdi, merdive- nin maverası esmerdi. Bu müşa- hedeye istinaden gecenin hulül ettiğine hükmediyorlardı. Fakat uyumak, hatırlarına galmıyordu. kerevetlere bağdaş kurarak vazi- yetlerini — tahlile * savaşıyorlardı. Hepsinin gayzi, Çöplük turpu Mahmutla avcu Burban üzerinde tekâsüf ediyordu. Hele Sipahi Ahmet, olanca tehevvürile bu iki mamert düşmana (ânet püskürü- yordıur —Ah, diyordu, — kabahat bende oldu. Düğünü yapsaydım namussuzların — ağzı — kapanırdı. Bugünün işini yarına bırakan iş- te böyle döğünürl (Arkası var) Piyasada Derhal İhtikâr Temayülleri (Baştarafı linci Sayfada| Yeni Talimatnameler İktısat Vekâleti bilümum Ti- caret Müdürlüklerine kararname- nin tatbikı esnasında — görülen mühim hâdiselerin derbal bildiril- mesini tebliğ etmiştir. Alınacak raporlara ve umuml! vaziyete göre yeni kararlar ittihaz edi- lecektir. Fili Inhişarlar Yeni talimatnameler filt İn- hisarlara meydan vermiyecektir. Yaptığımız tahkikata göre karar- name ile her ay memlekete gire- recek emtia miktarını — bildiği halde diğer Tacirleri mutazarrır etmek üzere fazla mal sipariş ederek sıra kapan Tacirleri spekülâsyon yapmalarına meydan verilmiyecektir. İhtikâra Mâni Olmak İçin Fiatlerin yükselmesine olmak için kararnamenin tatbi- kınden evvelki satış fiatlerile, ka- rarnameden sonraki salış fiatle- rinin tesbit edilerek ihtikâr ya- pan Tacirler hakkında ya tica- retten men cezası verilmesi veya- hut üzerinde ihtikâr yapılan em- Hanın tahdidini muvakkaten kal- dırmak şeklinde kararlar alınma sa muhtemel görünmektedir. İstisnai Karar Tahdit kararnamesinin neşrin- den evvel kararnamenin tesbit ettiği mıktardan fazla siparişte bulunanların bir defaya mahsus olmak üzere mallarını çıkarıma- sının tecviz edilmesi de muhtel görünmektedir. Devletlerle Ticari Münasebat Devletlerle aramızda mün'akit ticaret muahedelerinin bir mad- '_4 e göre hükümetimizin milli ü mamıt LARRGRRİCİNE mâni Başgösterdi umuma şamil olmak üzere tara- feynce muteber olduğu için ka- rarname Üzerine ticaret muahe- delerinde bir değişiklik olmıya- caktır. Yalmız hükümetin hükümet davairi ve fabrikaları için alacağı malı mütekabiliyet esasına müstenit olarak en ziyade ticari münasebatta bulunduğumuz başta İtalya olmak üzere Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa, Rusya, Yunanistandan alması muhtemel- dir. Tahdit bir emniyet meselesidir. Kendisile görüştüğümüz bir mütefekkir bize dedi ki: İthalâtı — tahdit — ederek Ziraat ve sana: izi inkişaf ettir- mek, Türkiyenin harici ve dahili emniyeti yolunda —atılmış mü- bim bir adımcır. Devletler'e kom- pansasiyon esasına müstenit tica- ret milletler arasında sıkı iktısadi bağlar vücuda — getireceği bir sulh amilidir de.. Hangi Mallarda Tereffl Var Dün — yaptığımız — tahkikata göre en ziyade Japon manifatura emtiasında fiat artması vardır, ve bu, yüzde yirmidir. Kahve Hiatlerinde (7); çay | fiatlarında okkada (8); makarna- da (4); Avrupa derilerinde yüzde (10); kuruş Avrupa kunduralarının | bir çiftinde (2) lira, elbiselerde yüzde(8)tereffü vardır. Piyasadan çekilip bilâhare pahalı — satılmak istenen eşya en <ziyade emtiasıdır. Adil Bey Gidiyor Borsa Komiseri Adil Bey cw- | martesi günü akşam trenile An- karaya gidecektir. ÇAŞK HIRSIZLARI Filmi 14 günlük EMSALSİZ MUVAFFAKİYETTEN Sonra yarın son matinede hitam | almıştır. Japon | Resminizi Bize Gönderiniz, x * Size Tabiatinizi Söyliyelim... TAHSİN DEMİR BEY: His | ve hayal bah- l sini daha ca- | sip bulur. Atak, ve kavgacı değil- dir. Çetin iş- | lerle mücade- | le etmek temez, anlaş- | iı..—— ö KP LeEi A6 gürültücü is- mıya ve ge- çinmiye müte- mayildir. Mes'uliyetten ve tenkit- ten içtinap eder. TEVFİK BEY: Vakur ve m Üstağnidir. Tahakküme, gelemez, men- | faatlerini müd- riktir. Havai- yata rağbet etmez, —maa- haza eğlence- yi de ihmal ' etmez. Çabuk < asabileşirse < hiddeti kinsiz ve devamsızdır. — | Gümrük Motürle Baş tarafı 1 inci sayfada Esasen çok marin yapılı olan ve kalım denizlere — tahammül edemedikleri anlaşılan bu mo- törlerden (70) bin liraya malolan en büyüğü, geçenlerde, Boğaziçin- de, ispirto kaçakçılarını takip | etti. Bu arada bir de müsademe oldu. Bu müsademe neticesi, bu motör bugün tamire muhtaç bir hale gelmiştir. Esasen bunların kullanılması da büyük masarafı istilzam etmektedir. Rüsumat idaresi, bu münase- betle Tütün ve Müskirat İnbisar- larına müracaat ederek motörle- rin bu seneki masraflarına iştirak etmelerini bildirmiş ve ret cevabı Tütün İnhisarı geçen sene bu iş için rüsumata (70) bin lira kadar bir para verdiği halde esaslı bir netice hâsıl ol- madığını esbabı. mucibe olarak ileri sürmüştür. Yarın akşam GLORYADA Büyük gala olarak Dünyanın en meşhur mugamnisi MURATORE TOURJANKSY'nin bir eseri ve yeni bir mevzu üzerine çok mü- essir bir hikâye olan MEÇHUL ŞARKICI Filminde. Rusya, Riga.. Ve nihayetinde Paris sırasile mütehayyır göz- lerinizin önünde geçeceklerdir. (OSSO)nun bu filmi SİMONE CERDAN jİM GERALD ve SİMONE SİMON tarafından temsili muazzamıdır. İlveten: MİCKEY MOUSE filminde bir çeyreklik kahkaha. Biletler şimdiden satılmaktadır. Yerlerinizi tedarik ediniz. Telefon: B. O. 1656 16 CEMAL BEY: Vakur ve cid- didir. Sözleri- N (e itiraz edi- esinden — si- Çok öylemez, az öyler, fakat sözleri nafiz- dir. Vazife ve nes'uliyet bah- sinde — Gtizlik gösterir. Şöb- f#et ve ikbalden huzeder, H ALİ FAZIL BEY: (Fotoğrafı- nın dercini İstemiyor) İstiklâl ve hürriyetine fazla merbuttur. Usul ve merasime riayetten sıkılır, kayde ve kuyuda ehemmiyet vermek istemez, sonra söyliyece- ğini evvelâ söyler. Maahaza söz- leri batmaz. rlenir. B HAYRULLAH FFENDİ: Ok ığu gibi gö- rünür. Fül ve hareketine h- le ve fesat karıştırmayı beceremez ve kendi liğinden bir şey ilâve edemez. Ba- zan inatçı olur. İğbirarı de- amsız değildir. z L. M. HANIM: (Fotoğrafının dercini istemiyor) “Bundan evvel gönderdiğinizden — bahsettiğiniz, fotoğrafınıza dosyalarımızda te- sadüf edilmemiştir,, Hassas ve hayalperesttir. Çabuk münkesir ve müteessir olur. Daima takdir ve teveccüh bekler, istiskale, tahakküme, — suimuameleye hiç gelemez, — menfaatlerini — yalnız nefsine — hasretmez, cömertliğe mütemayildir. Fotoğraf Taklili Kııponu Tablatinizi tahlil - ettirmek İstiyor- sanız arsu — ettiğiniz sünlleri yazarak bu kuponun & fotoğrafınıdla — berabar göndedinir. cevabını tanesini İsim, — meslek veya san'at? Hangi — svallerin cevabı ? Fotoğraf — intişar edecek mi? [ I SONPOSTA Yevmi, Siyasi, Havadiş ve Halk gazetosi İdare : Alemdar mahallesi Çatalçeşme sokağı Telefon — İstanbal - 20203 Posta kutusu: İstasbul * Yat Telgraf: lstanbul SON POSTA ABONE FİATI TÜRKİYE scwe: 1400 &e. 3700 Kt 1 Sena Gelen — evrak Hlânlardan mes' Cevap için mektuplara Bvesl lüzımdır. imssl ( 201 karuvt tf Ali Ekrom, Solit (çf Neşriyat Müdürik ”