22 Ekim 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

22 Ekim 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Teşrinlevvel SON POSTA Seaankze Dünyada Olup Bıten "Hadıseler Japonyanın Mızıkçılıkta Devam Etmesi dep Şîddetlı Bir Galeyana Sebep Oldu| Amerika Mulakathrı Fransız Başvekilini Ameri- kaya götüren ( İl dö Frans ) Vapuru bu sabah Nevyork Mmaninana varmış ve M. Lâval 'aya ayık basmıştır. Gelen haberlere göre Fran- sız Başvekil Nevyorktan doğru Amerikanin hükümet merkezi olan Vaşingtona gidecek ve Meşhur Beyaz Sarayda Cüm- hur Reisi M. Hovere mülâki olacaktır. Avrupa siyasl! me- hafilinde bu mülâkata çok *hemmiyet verilmekte ve bir dönüm noktası addedilmek- tedir. Mülâkatlar, evvelce de yaz- diğımız. gibi bilhassa harp borçlarma aittir. M. Hover, Almanyaya yüklenen müthiş borcun ya hafifletilmesini, Yahut ta uzunca bir zaman için tecil edilmesini teklif etmek- tedir. Fransa bütün borçların uzun bir müddetle teciline taraftar değildir. Fakat ortada feci ve hakikt bir vaziyet vardır: Almanya — borcunu ödemiyecek bir hale gelmiştir. Her halde bu mülâkatlar- dan işe yarayabilecek bir netice çıkarılmasına çalışıla- caktır. Hevyork Bankaları Nevyork, 21 (A. A.) — Nev- york bankaları Fransız Ban- kasının mevduatı için verilen faiz miktarını — arttırmamak hususunda mutabık kalmışlar- dır. İspanyada Vaziyet Madrit, 21 (A. A.) — Cortes teclisi cumhuriyetin müdafaası hakkındaki kanun lâyihasını kabul etmiştir. Bu lâyiha sü- kün ve asayişin muhafazası için lüzum göreceği her türlü tedbirleri almıya hükümeti Mezun kılmaktadır. Çiftlik Yangını Calgary, (Alberta) 21 (A.A.) "'zıliı':'r:lııhu Prens de Cal- s'in — Calgary'daki çiftliği Meçhul bir sebepten delayı sıkan — yangın — neticesinde themmiyetli surette hasara "Ğl'lınııhr. B li TEFRİKA NUMARASI 19 f NATIONAL— VOTE '& GÖVERNMENİ AMS Çin- ATIYE yft &İfoü%gvpıım Tagiltere intihabat propagandası: sokaklarda Fırkaların İlânlırını 'Şezdiren Çocuklar Çın - Japon Boğazlaşması Akvam cemiyeti Çin - Ja- pon ihtilâfinı halletmiye uğ- raşırken uzak Adyanın iki sarı milleti hâla boğarlaşıp duruyorlar. Son gelen telgraf haberlerine göre Çinde Je ponya aleyhine müthiş ve önüne durulması kabil olmı yacak şekilde bir — galeyan vardır. Bu galeyan Japonyayı endişeye düşürmüştur. Yeni bir Japon hareketinin Çinde süratli bir akistlâmel doğu- racağı hakkında umuml! bir kanaat vardır. Japonyanın Şartları Nankin, 21 (A. A.) — Je- ponyanın Mançuri ihtilâfının halli için ileri sürdüğü şartla- * rın kabulünü istediğine dair olan haber Nankin hükümet mahafili ve halkı tarafından YARIŞ Cellât yapılı uşak, ihtiyarın #ksakalımı Valinin topuklarından Ayıramıyordu ve “ para , kelime- Hini İşittiği için pek ileri gitmek istemiyor Para, her cürmü affettirebilirdi Ve madem ki hacı Sinan, bütün üzinelerini peşkeş çekiyordu, Valinin merhamete gelmesi lâ- Tımdıl.. Lâkin para, o efsunkâr üvvet - Delilbaşının — taşıdığı âana rağmen - kendisinden Beklenen tesiri yapmadı, Vali pa- ta, zalim bir İnat ile emrini tek- Tarladı: »— Söyletme, götür! Biraz sonra Dizdar Ömerle Nasah ağa. edünlükta - ve milve- YAZAN: * *« ner Hacı Sinan, sokakta - idi. Hattat Hasan da, mühürdarlığına namzet tuttuğu Mustafayı yanına çağırarak - İltifat ediyordu: — Baban bunamış oğul. Ta Saraybasnadan taban tepip bura- ya gelmiş, senl istemiye yelten- miş. Bu işe ben güldüm. sen de ül 1 Ta Çocuğun mah örüeci KaH AA toyuun, dünyadan bihabersin. Adam oğulları ':krç: topraktan yaratılmıştır, lı"ı. bunlardan bir kısmının Iıımıırl a nur karışmıştır. ıâ" ı::n".ı ıı:vıeu a da b a a bazirgün çıraklı. ahzun mahzun s0- e teselli verdi: Sin - Japon harbı * Mançüride birtatli l::.ladı Japon möbetçisi büyük bir hiddoî uyandırlış- tır. gında komak — günahtır. k':" gönahı işliyemem, seni çöpikte koyamam. Babanı unut, Yana Çok geçmez, şanlı töh- İr ağa, belki paşa ol'sun. mra milyoner deyi Ikna İçin Vâveye Jüzum gölü: — Benim elimden be’ı: gelir, Dilersem —ahır. uğl vezir ederim. Çünkü şeketlü Hünkârı — tahta çıkaran önim. Evet, oğul! Padişahı — Filşah yapan şu gördüğün Hattatlasan Paşadır. Ben olmasaydım otahta değil teneşir tahtasına — gardı. Kellemi koltuğuma aldır onu da, kardeşlerini de ölümdı kur- tardım. Genç Hünkâr, iliğimi onutur mu? Sayemde Padahlık ettiğini hatırdan çıkarır 1? Artık Öyvünüyor, övlüyor, övünüyordu. — Osmanlı — çulları sölâlesinin kendi himmet| #ön- mekten kurtulduğunu söytordu. İmparatorluk idaresinin he bu -|Çin Vakdeti Şangay, 21 (A.A ) — Çin' deki ikiliğin ortadan kaldırı- larak bir birlik vücuda geti- rilmesi — meselesini Nankin hükümeti ile müzakere etmek Üzere Changay'a gelmiş olan Kanton — murahhasları yirmi bin kişilik bir halk kitlesi tarafından — muzikalarla şılanmıştır. 150 kişiden mürekkep bu- lonan bu murahhas heyette Kuomingtang — Reisi Wang Cheng Wei, Doktor Ougöne Chen ile İrensides denilen askerlerin meşhur kumandanı Chang Fak Wei bulunmak- tadır. kar- Japonya Yola 'Mı Geliyor ? Tokio. 21 (A.A) — Japon- ya M. Briandın tavsiyesini kabule ve Çin Hükümeti mu- Yılmaz isminde iı.rılı bir soruyor : * 26 yaşındayım. Küçük esna- fim. Ayda vasati 60 lira kazanı- yorum. Bu para ile aile geçindi- rebilir miyim? Ayni zamanda taşralıyım — ve — mahafazakârım. İstanbullu bir kızla evlenmek- liğim doğru mudur?,, Bu sual, bütün taşra kari- lerimi alâkadar eden mühim bir küfüv meselesidir, Taşralı ile İstanbullu ara- sında mübim bir terbiye, tahsil ve görüş farkı vardır. İstanbulda yaşıyan bir kız, daima taşradaki hemşirelerine nisbetle daha ziyade görmüş, daha ziyade incelmiş, kısmen daha ziyade açılmıştır. Bir İstanbullu kız için gayet tabii görünen haller, bir taşralıyı rencide edebilir. Birinin kapalı gördüğü vaziyeti öteki, müsa- maha edilemiyecek derecede açık telâkki eder. Bir İstanbullu kızla, taşralı bir erkeğin aile telâkkileri ve ya yapılış tarzları arasında da mühim farklar vardır. Taşralı, karısını, bütün dik- katini ve ihtimamını evine veren, süs ve tuvaletine düş- kün olmıyan kadını - sever. Halbuki İstanbul kızı, biraz da yaşamasını Ööğrenmiştir. Ürtüne başına fazla ihtimam gösterir. Birar da ııııoı.ıııyı, ılıodelerdeıı mmevelht taah- hütlerin tanmması hususunda- ki umumi esas hakkında an- laşmıya hazır bulunduğu tak- dirde Mançuride bulunan de- miryollarına müteallik hakla- rının müzakereye başlanma- dan evvel Çin tarafından su- reti mahsusada tasdikini İste- mekten vazgeçmiye mütema- yil bulunmaktadır. Şayet M. Briad bu hususu kabule Çin Hükümetini razı edilebilirse ileriye doğru mü- him bir adım atılmış ve mü- zakereye başlamıya yol açıl- miş olacaktır. Tokio, 21 (A. A.) — Resmi mabhafile gelen malümata na- zaraa Merechal Chiang Fran- sa ile İngiltereye yaptığı bir teklifte Şanhay Kwan şehrine Tien Çinden birkaç askerf Kadın Ve Kalp İşleri Bir Taşralı İstanbullu Bir Kızla Evlenmeli Mi Mühim Bir Küfiiîı Meselesi ı' ı l : gezmiye, eğlenmiye gitmek, j birar eğlenmek ister. Halbukd onun bu hareketleri bir tap- ralı erkeği rencide edebilir. Bütün bu farkları nazari dikkate aldıktan sonra, bir taşralı ile bir İstanbul kızının geçinmesi güç görünür. Fakat İstanbul içinde ne- kadar aile kızları vardır ki bir taşralının istediği şekilde yaşar. Muhafazakâr bir ter- biye almıştır. Bir İstanbullu- dan ziyade bir — taşralı ile mesut — olabilir.. Mesele bu kızı — bulabilmektedir. Sonra, — nekadar — taşralı vardır. ki, İstanbulda büyü- müş görüşü artmış, ufku ge- nişlemiştir. Bunlar da taşralı kızla geçinemezler. Binaena- leyh bu meselede mantıki bir söz söylenemez. İnsan her yerde kendisine küfüv bir kız bulabilir. Sadece bir İs- tanbullu kızla evlenirken, onun bu hususiyetlerini nazarı dik- kate almak ve ona göre ha- reket elmek(ır Cd.calo"lumla Nuriye Hamım: Dedikodudan kurtulmak için azam! derecede ihtiyatla ha- reket ediniz. En meşru hare- ketlerinizi bile sizi çekemi- yenler bir sui tefehhüme se- bep ittihaz edebilirler. Hanımteyze —Ü — TAKVIM — Gün S1 -22Tş.evel— 9B Ha 170 Arabi Ru> 9 Cemarsiyelah.350 | 9 -Teşrine ek1$07 gakit-ezan!-vasıt? | vakat-sezani- vağ zi Güneş|12.57 | 618 Akşam'12.—| 1721 Yataa | 181 müfreze göndermelerini iste- miştir. Chiang bu teklifi Shan Hai Kwam şehrinde Çinliler ile Japonlar arasında bir ihtilâf çıkmasının — önüne — geçmek maksadına müstenittir, Diğer taraftan haber alındığına göre Shan Hai Kwan'da bulunan Çin ve Japon askerlerinin kumandanları aralarında resmi mahiyette olmamak üzre bir anlaşma yapmışlardır. himmetle ayakta kaldığını söy- lüyordu, dünyanın darmadağın olmamasına yine o himmetin âmili olduğunu söylüyordu. Milyoner zade bu #sözlerden me haz alıyordu, ne neş'e. Vali Paşanın Padişahı ölümden kur- tarmasinda onu alâkadar eden bir clhet yoktu. İm, rluğun batıp batmamasından kendisine bir fayda veya görmüyaordu. O, baba ocağını ve ana kucağını düşünüyordu. Ancak yüreğindeki elemi izhar edemiyordu, korku- yordu. Bu sebeple göz yaşlarını içine sindiriyor ve mahzun du- daklarına riyah bir — tebessüm işliyerek zalim vezire tabasbus gösteriyordu. — Evet efendim, Doğru efen. dim, hayhay efendim! * Mısırda yeni bir idare ve yeni bir hanedan kuran meşhur Meh- met Aliye, hükümet hırsının ev- 1ât muhabbetine de galip oldu- iunu gösteren bir 68z atfolunur. Bu zat, Kölemenler aleyhine ter- Hp ettiği bir. baskın sırasında kendi oğullarının da — hayatını tehlikeye düşüren bir tabiye yap- mıştı. Baskın muvaffak le bit- tikten sonra bu tehlikeli tabiyeyi niçin yaptığımı soranlara, İki ta- rafındaki — mühteşem — yastıkları göstererek, yani ikbal mevkâl İşaret ederek aynen şu — cevabi vermişti: — Evlât tedariki kolaydır, fakat bu yastıkları bulmak güçtür. Boreket versin ki tablat, her İnsanın ruhuna bir. Mehmet Ali P. hırsı koymuyor! Eğer her fani, beslediği ihtiras uğurunda evlâ- dini fedadan gıklıımıııyll küre- nin üstü mezbahaya dönerdi ve jeriyet sönerdi. Gerçi her ih- M hei adai Fir ee mahsulüdür. Medeniyetin — nuru, Ihtirasın ateşinden doğuyor. Fa- kat insaniyeti yaşatan, mutedil mutedil düşünceli fani- alle emelli ve lerdir. — Bilbassa hayatı, . Hacı Sinan, evlât aşkını, ya- şamak kaygusuna tercih edene lerdendi. Yaşı yetmiş yetmiz bir adam olduğu için ©o aşk, her duyguya hâkim — olacak kadar kuvvetlenmişti. Valinin kendisini hakaretle kovması üzerine ağır bir yese düşmüştü, sokak ortar sında — kara kara — düşünceler geçiriyordu. Oğlu elinden alındıktan sönra yaşamakta bir zevk bulamıyordu. Ne refah, ne inşirah, gözünde yoktu. Mükellef ıol arda karın doyurup ipek yorganlara bürü- neceğine, Oğlunu göğsüne bastır- mak şartile aç ve çıplak yaşa- miya razı oluyordu. Bu düşünce, kendisinden her türlü muhakeme kabiliyetini selbetmiş gibiydi. (Arkası var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: