ISTANBULD N â' HINDIITAN Rusların Somurtmalarının Sebebi Artık Tamamile Anlaşılıyordu YAZAN: M. KÂZIM Taşkentte işçi kızlar —i Efgan konsoloshanesine gi- rer girmez: — Ceneral Veli — Hanın içerde olup olmadığını sordum. — Buradadır, diyerek beni bir odaya aldılar ve kendi- sine haber verdiler. Ceneral Veli Han, yanına Feyiz Mehmet Canı almış olduğu halde beni kabul edeceği odaya girdi. Musahabe evvelâ bir hoş beş ile başladı, bu mukadde- meyi mütcakıp söz arasında kendilerine sordum: — Güya (Hokand)ı zap- tetmek Üüzere sefarethaneye bir heyet gelmiş, — doğru mudur Veli Han cevap vermek Üzere ağzını açtı, fakat Feyiz Mehmet Canın kendisinden daha evvel davrandığını gö- rünce sağ elini parmakları açık olduğu halde yüzüne götürdü, gizli bir maske yap- tı ve bu maskenin arkasın- dan kaşlarını gözlerini oyna- tarak arkadaşını idareye çalıştı. Neticede şu anlaşıldı ki: — Bu heyet gelmiştir. Fakat Efganlılar bu heyetin konsolosluğu — teslim almak ve konsolosluk yapmak vazi- fesile mükellef olduğunu ida- re ettile. Amma Ruslar bu heyetin ne maksatla geldiğini belki bu karşımda oturan adamlardan daha iyi biliyor- lardı. Konsoloshaneden müteessir olarak çıktım. Artık Mosko- vada görülen istiskalin sebe- bini pek vazıh olarak anlıyor, Rusların somurtmiya — başla- malarının amillerini de ayni suretle görüyordum. Kendi kendime sorduğum bir sual vardı: — Acaba kabahat Amanul- lah Handa mıdır. Yoksa Çiçe- rinde mi? Diyordum. Vardığım kanaat şu oldu: — Her ikisi de günahkâr- dı. Çünki bu baziçede bizler yanmıştık. * 12 Mart 1920 Ceneral “ Fronrze ,, Türkis- tana geldi. Türkistan ordusu başkumandanı unvanını taşı- ordu. Fakat hangi cepheye İymmındı edecekti, bu nok- tayı bilmiyordum : — Efganistan ile Buharanın seferberlik yaptıkları şayiası- na karşı Ruslar da bu Cene- rali Türkistana göndermiş ol- malıdırlar, diyordum. Şüpheziz feleğin çarhı tek- ı l rar İngilizlerin İstedikleri ta- rafa müyordu ve nihayet işte bizim de kolumuz kana- dımız kırılmıştı. Hem dostlara hem de düşmanlara karşı mahçup bir mevkie düşmüş- tük. Bakalım' bu vaziyetten nasıl kurtulacaktık ? * Ben bu düşünceler arasında kafa yorarken : — Türkistan Heyeti Teftişi- yesi Reisi ( Elyave ) nin beni ziyarete geldiğini haber ver- diler. Aşkabatta İngilizlerin Tür- kistandan — kovulmaları mü- nâsebetile merasim — yapıla- caktı. Beni oraya davet edi- yordu. — Tren bu gece hareket edecek ve Jeneral (Fronze) de heyet arasında bulunacak demişti. Daveti reddetmek doğru değildi. Alelhusus çıkacak bir fırsatı peşinden kaçırmak ola- bilirdi. Gitmiye karar vererek söyledikleri saatte istasyona gittim. ( Eliyave ) ye tahsis edilen vagonda bana da bir kompartıman tahsis etmişlerdi. Yerleşiin. (Mabadı yarın) ı Radyo I 3 Teşrinievvel Cumartesi Ostrava 26$ metre, 11 kilovat 19 — : Pragdan naklen garzete haberleri Hellaberg 176 metra, 75 kilovat 22,20 : Millt çek şarkıları 20,20 : Von Ğ fft muzikalı piyes 21,10 : Konser 20,30 : Berlinden naklen dans havaları Mühlaker 360 metre, 75 kilovat 20,15 : Garp şarkıları 21,15 : Frankforttan naklen konser 22,40 : Frakforttan maklen dans havaları Bükreş 394 metre, 16 kilovat 20 — : Radyo Darülfünunu 20,20 : Gramofon 20,30 : Romanya transmisyon Belgrad 429 metre, 30 * Komedi 21 : Radyo orkestrası 22 — : Gramofon 22,30 : Avrupada bir cevelân Roma 41 metre, 75 k'lovat 19,40 : Gazete haberleri 20,10 : Gramofon 21 — : Dafmni, lirik 7s.yu Vıyııu $10 metre, kilovat 19,45 : |Hedhuven) in temsilleri 20.30 : Viyana gec 550 metre, 20,15 : Konferanas 20,45 : Viyana dansları, gece dansları Varşova 14I1 metre 158 kiloval 11,25 : Gramofon 20,15 : Hafif musiki Konalgsvüsterhavsen 35 kılovat 20,15 : Avsturya-Almanya müş- terek temsilleri 21,10 : Layipçigten nakil sonra gece musikisi operasından 25 kilovat 1635 — meltre, SON POSTA Milli Takim Dün İkin- ci Maçı Kazandı (Baştarafı 1 inel sayfada ) Sahada 80001 mütecaviz seyirci vardı. Hakem — yine Macar M. İvaniç idi. Yan hakemi ise bir Sırp oyuncusu ile Abdullah B. tarafından ifa ediliyordu, - Takımlar sahaya çıktıkları vakit —Yugoslavlar arasında evvelce İstanbula gelmiş olan Beogradski — takımından beş oOyuncunun —mevcut — olduğu görüldü. Türk ve Yugoslav marşları kaimen — dinlendikten — sonra mutat —merasim yapıldı ve oyun başladı. Kur'ayı Sırplar kazandıği için biz güneş altıma düştük. İk hücum Türk Milli tak- mı tarafından yapıldı. Bunu takip eden Sırp hücumu ise ofsayt vaziyetine düştü. Birkkç — mukabil akından sonra Bulgar maçından ibret alan takımımızın çok iyi bir oyununu görmiye başladık. Sahanın etrafını dolduran bin- lerce halk Yugoslavlara karşı bizi tutuyorlar ve şiddetle alkışlıyorlar. Kendimizi âdeta Taksim stadyomunda farzediyoruz. Sırplar hep sağ açıklarile hücum ediyorlar. 7 inci dakb kada çektikleri şiddetli bir şutu kalecimiz mükemmel bir müdahale ile kurtardı. Bunu mütcakip Fikretin ve Eşrefin birer şutu avuta gitti. Bunun müteakip Sırplar sol taraftan hücuma geçtiler, Fa- kat Saminin yerinde bir mü- dahalesile bu hücum da ke- sildi. Biraz sonra yine bir Sırp hücumu esnasında Hüsnünün, iska geçmesi az kalsın bir göle mal oluyordu. 14 üncü dakikada aleyhimize çekilen bir firikiki Hüsnü ka- fasile kurtardı. Arkasından lehimize bir fi- rikik verildi. Maalesef bu da boşa gitti. 17 inci dakikada kalecimizin uzaklaşmasından istifade edi- lerek kaleye çekilen sıkı bir şüt te müdafaamızın bir kafa darbesile kurtanldı. Bu dakikaya kadar takım- mızin mükemmel oyunu de- vam ediyor. ve muttasıl Sırp kalesini tazyik ediyordu. Ni- hayet 22 inci dakikada Fik- retten — Salâhattine, — ondan Eşrefe, ondan da Rebiiye ge- len topu sol içimiz temiz bir şutla Sırp ağlarına takarak birinci gölümüz kaydetti. Bu sayı ahali tarafından heyecan- la karşılandı. ve alkış sesleri iki dakikadan fazla sürdü. 25 inci dakikada Fikretten Niyaziye ve'ondan tekrar Fik- rete gelen topu da Fikret güzel bir şutla sol köşeden Sırp kalesine sokarak ikinci sayımızı yaptı. Yugoslavya takımına karşı 0-2 galip vaziyetinde bu- lunmak bizim için bir avantaj idi, Bütün mesele takımın ayni oyunu idame edebilme- sinde ve bilhassa ikinci haf- tayımda kesilmemesinde idi. Top ortaya geldiği vakit Yugsolavlar hücuma — başla- dılar. Çektikleri kuvvetli bir şutu kalecimiz kurtardı. 41 inci dakikada sol açık Eşrefi ceza sahasında belin- | den tutan Sırp müdafiinin tecziye — edilmediğini — gören yan hakem —Abdullah Bey bayrağını sallıyarak — sahaya girdi. ve hakemle — musirran ceza vermesini söyledi. Hakem kabul etmediğinden bayrağı atarak dışarı çıktı ve antre- nör de yan hanem oldu. Son dakikada bir akınımız ofsayt oldu ve haftayım bitti. İkinci devre başlar başlamaz biz yine hücumdayız. Evvelâ Niyazinin güzel bir şutunu Sırp beki karşıladı, arkasından | Rebiüinin bir akınını hakem ofsayt gördü ve ahalinin şid- detli protestosu ile karşilandı. Hücumlarımız teakup - ediyor- d Sırplar sıkışık bir vaziyette Bu esnada top Sırp muha- cimlerinin ayağına geçtiği için muntazam bir akinla kalemize indiler. Hüsamettin yerinden fırladı, kale boş kaldı, bereket versin şutleri yüksekten geçti. Bunu müteakip bir hücum daha yaptılar. Kornere atarak kurtardık. Artık herkes oyunumuz de- ğişmezse maçı mubakkak ka- zanacağımızı - kat'iyyen Ümit etmişti. Fakat —oyun yavaş şeklini kaybediyor, — favuller er iki tarafta baş gösteri- yordu ve iki taraf oyuncula- rında da şiddetli bir asabiyet görülüyordu. Maamafih takı- mımız yine tazyikte berde- vam. 22 nci dakikada Mitatm çalımından kurtulan top az kalsın gol oluyordu. Müş- külâtla kurtardık. Sırplar sol açıkları — vasıtasile hücuma başladılar, Hüsamettin bir hücum esnasında güzel bir plonjonla muhakkak bir golü kurtardı. Bu dakikadan sonra oyunumuzda bozulma alâmet- leri baş gösterdi. Yine fazla çalım yapıyoruz. Bundan istifade eden Sırplar da bizi sıkıştırmıya başladılar. 30 uncu dakikada Mitatın bir hatasından atılan bir firikik azkalsın gol oluyordu. Bundan sonra al ize korner oldu. Güçlükle atlattık. Aka- binde bir Sırp hücumu boş kalemizi tehdit etti. Fakat gol yapamadılar. 10 dakika kadar süren bu sıkışmamızın — sebebini — hep driplingte aramalıyiz. Üstüste koörnerler — firikikler - çekildi, müşkülâtla kurtardık. Artık Sırplar hep sol taraftan işli- yorlardı. Şutları kalemizi ya- ladı, diğer bir şut yanından geçti. Nihayet oyun 2-0 ta- kımımızın - galebesile netice- lendi. Düdük çalar çalmaz abali sahaya hücum etti. Çocukla- rımızı havaya kaldırarak oto- mobillerine götürdüler. Sofya şenlik içindedir. Sırp takımı- nın mağlübiyet sebeplerinden birisi bizim Bulgarlara karşı çıktığımız gibi fazla gurar ve itimadı nefisle oyuna başlamış olmalarıdır. Eskrim Ve Koşular Sofya, 2 (A. A.) — Dün eskrimcilerimiz Yunan takı- mile mübareze yaptı ve neti- cesi Yunanlılar 6ö, takımımız iss:GA palas tankadı, Binicilerimiz de kroskonteri müsabakasında — Bulgarlarla ayni dereceyi aldılar, İ sı SİNEMALAR GLORYA 3 Teşrinievvel cumartesinden itibaren göstermiye başlıyor. İSİMLERİ Berisini , İLK BEŞ FİLMİN “ Büyük — filmli ŞUNLARDIR: 3 Teşrinievelde Gece Sevdaları. Mümessili Pierre Batcheff 10 17 24 MARLENE DİETRICEH ve GARY COOPER YANIK KALPLERİ £ Filminde Olempiyat Çıktı Sofya ve Atinada yapılan son müsabakaları resimlerile tesbit eden Olempiyat mec- muasının 23 üncü nüshası bu- gün yirmi büyük sahife olarak Sari Odanın Eşrarı ,, ATLANTİK E. A. Dupont'un eseri Mahkümun Kızı. Mümessili Nadia Sibiriskal Baskın. Prejean ve Anna Bella tarafındı Huguette Exdufl DARÜLBEDAYİ TEMSİL FErla ea !mnm mıi NAMUS Piyes 4 perd> Yazanı Yü derman Tercilme eden: Seniha Bedri. Altı yaşından ıi.,,.:; !HIHH iyatro Ve Sinemaldi aşağı olan çe cuklar tiyatroyı ALKAZAR — Kara tabur ALEMDAR — Cexne* yolu ARTİSTİK — Şahir ışıkları ASRİ — Sen tomsil EKLER — Siyah inci ELHAMRA — ilâhların sevgiller ETUVAL — Şefaki FERAH — — ıı..ıı-.uı tamsiller GLORYA — Gece sevdaları (KEMAL B. — Mukadden dağ çok nefis bir tarzda intişar etmiştir. Sporcularımızın. bu mecmuadaki — kritikleri maları şayanı tavsiyedir. oku- MAJİK — Artür güzel hanımlar MELKE — Küçük daktile MLİLİ — Aşk resmiyeçidi OÖPERA — Dinamit ŞIK — Movte karlo Üsküdar Hüle — DARÜLBEEAYİ — Ntm'uı' Darülfünun Nasıl Düzelir ? — ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Fakat hüsnüniyetle hare- ket edilmek e bu müte- hassısları dahilde de bulabili- riz. Ortada esefle karşılaşa- cak bir anlaşamamazlık var- dır. Darülfünunun istinat etti- ği istiklâl meselesi bu işi bugüne kadar geciktirmiştir. Meşrutiyettenberi — — vaktimiz boşuna geçmiştir. Yokas bu müessese çoktan düzeltilir ve yeni nesil herşeyi hazırlanmış bulurdu. Bınııı yüzünden bazı müder- riş muavinliklerinin lâğvile ba- zi müderrislere zam yapılması, ıslah demek değildir. Darül- fünunda ömrü kocamış mü- derrisler, maddi ve manevi tefih edilerek tekaüde sevko- lunurlarsa bunların, istirahate kavuşuyoruz, diye sevinmeleri lâzımdır. Fakat herşeyden ev- vel Darülfünun wsfahatının çok iyi gençler yetiştirmekle müm- kün olduğu — anlaşılmalıdır. Laboratuvarları kapamak, bazı vazifeleri lâğvetmek, az âlet gürtmek ve — nihayet bazı müderrislere zam ya ısla- hat demek değildir. Bu, çocuk aldatmak kablinden birşeydir. İstanbul hastanelerinde ilmen yükselmiş, neşriyatile Avru- pada tanınmış birçok hekim mütehassıslar gençlikle temas- tan menediler, ve bu hastaneler materyal içinde yüzerken Hay- darpaşada sekiz hastayı bes- liyemiyeceğiız, diye bütçe açığı geçiriyorlar. Bakırköyünde (1300) kişilik, burada ve Avrupada tanım- miş koca bir müessese, şef- lerile — ve — laboratwvarlarile dururken Fakültenin tepesinde tavan arasına beş on mecaun sıkıştırılmıştır. Baraya gelecek olan —mütchassıs — elbette ki bunları görscek ve “Bu nedir? , diye hayretle sora- caktır. İşte bu baş, ön hastayı talebe etüt eder, öteki müee- seseye ise hiç hir genç uğra- tılmaz. Şabzen kimseyi tenkit e- miyorum. Çok zeki ve Nmez mücehhez kuvvetlerimiz - var. Fakat bir teskilfi dakilinde çalışılmadığı için müfit olam- yoruz. Gençliğe ve _mıeııl l irfanma yazık değll mi? eski devirlerde tevarüs ettiğimiz beş, on kişi* kürsülerimizi vermiştik. Bunl! sene evvel akın akın mütehassıs yetiştir! c 1 ve o kürsüleri terketmeli idilef Yabati öaklüldir öpkelül ait — müesseseler — yara idiler. Bunlar böyle yapmad! lar. Çünkü rakipsizdiler. Çüf kü onlara “Niçin çalışmıyof” sunuz?,, diyen yektur. Dünyf terakkiyatına kulaklarını tıkâf dılar. Biz bu hataları mekle müteessiriz. Darülfümf herhalde ıslah edilmelidir... Resminizi Bizt .. Bi le Gönderiniz * * 4 Size Tabiatinizi Söyliyelim.. Salâhattin — 'sndi: Zeki dr. — Sokuluf MÖ ve keıdılı y sevdirm & (bilir. Etinde$ liş gelir. Hür “riyetine mü süsten hazeder. * Asım Züktü beyı — Fotoğrafınır dercini istemiyor «i Mağrur ve Müstağ Şahsı halkında iyi ıof"' işitmek ister, tenkıl ve İ hakküme tahammiül edemti kusurlarının şüyuundan evi eder. Nadiren dertleşir, 74f kalarına az iİtimat eder. l ş Mehmet Arif bey: ı.e_-';İ