31 Ağustos 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

31 Ağustos 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-HINDIY YAZAN: M. ZARE Buraya yerleştiğimiz günün Ferdasında Serdar Cüneyde | ve maiyetine Rus hükümetinin gönderdiği hediyeleri takdim ettik. Mösyö “Bravin,, Taşkentte iken bana bu hediyelerin nü- | munelerini göstermişti, — içle- rinde cidden ağır kumaşlar- dan yapılmış çepkenler vardı. Fakat şimdi hediyeleri takdim | ederken nümunelerin değişti- ğini ve bana gösterilen ağır | çepkenlerin yerine basit ipek çepkenlerin ikame edildiğini görüyordum. Bereket versin. Buhara Emirinin bana verdiği altın saat ile ağır çepkenler yanımdaydı. Bunları hediyelerin arasına katmak suretile yapılan mü- nasebetsizliği tamire çalıştım. Bu resmi muamelo bittik- ten sonra Serdar (Cüneyd) e ziyaretimizin sebebini anlat- mıya başladık : — Hive ile Rusya arasında muharebe bir suitesadüf neti- cesinde — başlamıştı, devamı Hüzumsuzdu. Mücadeleyi sulbe kalbetmek istiyoruz, diyorduk. Serdar Cüneyt verdiğimiz Izahatı dinliyor, başını sallı- yarak tasvip e:iyordu. Serdar Cüneyt Hivenin pa- dişahı değildi. Fakat bizden Heratta ayrıldıktan sonra Hiveye lmiş, memleketi işgal eden Euı erini harben kovmuş, müfrit derecede Rus taraftarı olan Hive Emiri İsfendiyar Hamnı Eşim vasıtasile öldürt- müş, — yerine — softa meş- repli olan kardeşi Seyit Abdullah Hanı geçirmiş, ken disi de memleketin diktatörü olmuştu. Binaenaleyh maru- zatımızı doğrudan — doğruya Serdar (Cüneyt)e anlatıyorduk. Maamafih zevahiri kurtamak için bizzat imamlara da bir mektup yazarak vaziyeti an- lattık. 9 nisan 919 Teklifimiz kabul edildi. Va- ziyeti bir muahede müsvedde- si halinde tesbit ettik, Bu muahedede kullandığımız ıstıllah ve tabirler müsavi hu- kuka malik hükümetler ara- sında kullanılanların tamamen aynı idi. Halbuki 1873 sene- sinde Hive namına Seyit Meh- met Rahim Han ile Rusya na- mına hareket eden Ceneral Tavfman arasında aktedilen muahedeye şu cümle ile baş- lanmıştı: “Seyit Mehmet Rahim Ba» hadır Han Rusya İmperatoru- na boyun eğerek hükmünü kabul eden bir kölesidir. ; FİS.TANBULDAN TANAS Hive Bir Emir Diktatörle İdare Ediliyordu Ve Bir KÂZIM denin metni ve ruhu arasında yekdiğeri ile mukayese edil- miyecek derecede azim bir fark vardır. Ben kendi hesabima bu muahedenin tanziminde hazir bulunurken düşünüyor: — Bakalım, Hiveliler bu ni vaziyetten istifade ede- ilecekler mi? Diyordum. Bu arada maziye ait bir hâdise- yi hatırladım. Buharada bulunurken Bu- hara Emirinin musahiplerinden Mirza Behram Bey ile ko- nuşuyorduk : — Bu mühim zamanda mez- hep ve milliyet ihtilâflarını bırakarak Efgan, Hive, İran ve Buhara arasında bir itti- fak aktine muvaffak olursa- nız Orta Asyada hatırı sayıla- cak bir kuvvet vücuda tirmiş olursunuz, — demiştim, Sabit bakışları ve ağır söy- leyişleri ile kendisini bize dürendiş. bir adam olarak göstermiye çalışan” bu zat ne cevap verse beğenirsiniz? — Biz şu dinsiz. bolşevik- lerle ittifak edebiliriz, fakat Hivelilerle — anlaşmaklığımız imkân — haricindedir. Onlara karşı okadar derin bir ada- vet hissile mütehassısız; de- mişti. Şimdi bu muhavereyi hatır- hyor, bu memleket halkının yeni vaziyetten istifade edebi- lecekleri ümidinde doğrusu kuvvet görmüyordum. (Mabadi yarın) 2 Eylül Çarşamba akşamı ELHAMRA SİNEMASI Yeni mevsimla küşadı. münasebetile GEORGE — BANKROFT FIRTINA Şaheserlade coşkun Okyanusa karşı bir adamın müsaraasını ... Aşka karşı bir kalbin mücadelesini.. Ve gim- diye kadar sinemada görülmemiş €n muszzam ve müthiş fırtına sah- mesini tasvir ve irae edecektir. Bu film; Tamamen Franazca — sözlü bir. Paramount - filmidir. ı Tiyatro Ve Sinema!ar! ALKAZAR — Kanlı kuş, düztaban ve bastıbacak ALEMDAR — Monte Kristo EKLER — Kınl Sultas Abdülhamit ETUVAL — Don Petruçyo GLORYA — Sevgilinin sevki KEMAL B. — Pronses Lit Görüyorsunuz ya, iki muahe-| Üsküdar HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Muharriri : Server Bedi EL FALI Bir kadın, Salimin el falına | dan içmiyor, falı unutmuyor- baktı. Ona d — Ömrümde başka ve karışık bir avuç â_üunedim. Hayatınız kısa da iyemem, uzun de diyemem. Karşınıza bir tehlike çıkacak; bu tehlikeyi atlatmak hem elinizdedir, hem değildir. At- latırsanız çok — yaşıyacaksınız. ledi ki : bu kadar | Yıldızınız hem parlak, hem de | sönük. Onu parlatmak, yahut söndürmek hem elinizde, hem | değil. Çizgiler biribirine öyle karışıyor, öyle karışıyor ki birşey kestirip atmak müm- | | kün değil. Böyle el görmedim. Salim hiç bir fala inanmaz- dı. Fakat bu sözlerin tesiri altında kaldı. Yolda yürürken, — evvelâ, karşısma yeni — yapılan bir binanın iskelesi çıktı. Salim durdu: “ Başıma birşey düşe- bilir, altından geçmiyeyim. , dedi, yolunu değiştirdi. Falı onutmuyordu. * Ertesi gün onu bir sandal gezintisine çağırdılar, gitmedi, gidemedi. — “ Sandal — bata- bilir , diye düşündü, cesa- ret edemedi. lki — bütün hayatında sandala binemiye- cekti, falı unutmıyacaktı. İçki de içemez — olmuştu; “Belki de felâketim bu yür- den olacak,, diye düşünüyor, cesaret edemiyor, falı unut- müy Gazetelerde olmuştu. Acele işlerinde za- rara uğruyordu, yetişemiyor- du, falı unutmuyordu. * Güzel kadınlarla konuşamaz oldu. “ Ya onlardan birini seversem, bu aşk yüzünden hayatım — perişan — olursa..., Diye düşünüyordu, güzel ka- dınların - cemiyetinden kaçı- yordu, falı unutmuyordu. Bütün bu korkular, ucu bucağı olmıyan bir şimendifer katarı gibi hep biribirlerini çekiyorlardı. Salim hergün yeni birşeyden korkuyordu, en uzak tehlike ihtimallerini bile gözünde büyütüyor, en temiz suları bile kaynatma- kazaları oku- | dukça otomobile de binemez | du. * Bu dünyada, zevkler büyü- dükçe teklikeleri de arttığı için, Salim, kendini pek çok lezzetlerden mahrum bırakı- yordu: Mide — hastalığından korkarak iyi ve bol yemek yiyemiyordu; Karaciğer illet- lerinden korkarak içki içemi- yordu; sevmekten ve terke- dilmekten korkarak kadınlara iını;ıııııyordu; aldatılmaktan orkarak iktısadi münasebet- | lere giremiyor, iflâstan kor- karak ticaret yapamıyordu ; kazaya uğramaktan korkarak nakil vasıtalarına binemiyor, ezilmekten korkarak cadde- lerden gidemiyordu. Sıhhati bozulmıya, varidatı azalmıya başladı. — Utandığı için hiç kimseye fahn tesirlerini anla- tamıyordu. — Dostları — telâşa düştüler. * Salim — çabuk Hatta bunadığına hükmedi- yorlardı. Onu dostları birer birer terkettiler. Nihayet el falına bakmakla meşhur bi- rinin İstanbula geldiğini — öğ- rendi ve ona gitti. Bu da bir kadındı, Salimin avucuna baktı: — Garip şey, dedi, siz çok mesut — olacakmışsınız. amma bir mani çıkmış, Salim, ürkek ve kuruntulu gözlerini açarak sordu: — Nedir o mani? — Bilmiyorum. Salim ona on Üç sene evvel eline bakan kadının söyledik- lerini ve hayatının bütün kor- kularını anlattı. Falcı kadın güldü; — Ben de uydurdum amma dedi, üstüne basmışım; sizin bütün saadetinize mani olan hep © kadındır. O size tehli- keden bahsederken, siz, teh- likenin karşısında olduğunuzu anlamamışsınız. Ben de size diyorum —ki bugünden iti- baren çok mes'ut olacak- sınız. Kuzüm, o kadına inan- dığınız gibi bana da ina- pnınız. Salim artık hiçbir'ne inan- maz olmuştu. ve hayatının | gerisi, korkusuz, fakat ol- | aukça tatsız geçti. | —Bugünün Meselelerinden 'Hizmetçilerin Çektikleri Ve Çektirdikleri Dertler / Baştarafı 1 inci sayfada ) yıkıla geçerken gördüm. O geceki temiz, berrak tablo ile bu çirkin manzara biribirine karışınca insanların zevkleri için işledikleri büyük cinayet- ler beynimde uğultular yarat- tı. Sadaka olarak uzattığı bir parça ekmek — mukabilinde müthiş bir uçurumun derinli- ğgine sürüklediği bu zavallı E:ı.kolıııı takıp sarhoş bir eda ile yürüyen bu şefkat, merhamet ve terbiye düşkünü adamın suratına tükürmemek için kendimi güç zaptettim. Sokak ortalarında himayesiz dolaşan âcizlerden istifadeye kalkışan böyle binlerce iğrenç, sarhoş adamların cemiyetlerine sürdükleri bir lekeden zevkle bahsedişlerinden daha acı... daha elim bir hal tasavvur edilirmi??... Bir kızım en bü- yük süsü, zineti olan namu- suna tecavüz edenlerin, onları kolundan tutup karanlık uçu- rumlara sürükliyenlerin vahşi ıurıtlınnıh lânet damgasile karartıp, boğazlamak en doğru bir hüküm ğlnu mı? Birçok sınıflara ayrılan hiz- metçilerin iki sınıf arasındaki tezadı gösteren misaller bize haber veriyor ki bu işi ihmal etmeden sıkı bir kontrol altı- na almak memleketin hayatı namına kaydedilecek mühim meselelerden biridir. Her nü- fus teskeresi elinde bulunan hırsız, hastalıklı, fena kadın- lara kefil olan, yalnız nüfus teskeresinin nufuzu — altında halka — yardıma — kalkışan -| ihtiyarladı. | Mektebinizi Seçmeden Bize * * x Sorunuz, İzahat Alınız Son Posta Karilerin Mektep Müşküllerini Hal İçin Kendilerine Delâlet Etmektedir Çocuğunuzu hangi mektebe vermek istiyorsunuz? Bu sene tahsilinizi ikmal etmek üzere hangi mektebe girmek istiyor: sunuz? Gazetemiz gençlere ve ebeveyne rehberlik etmek üzera bütün mektepler hakkında her türlü malümatı vermiye ama- dedir. Mektebinizi seçmeden evvel bize sorunuz ve girmek istediğiniz mektep hakkında bizden malümat isteyiniz. Yalnız cevap için(Ö)kuruşluk posta pulu leffetmeyi unutmayınız. Hastabakıcı Mektebi Mersinde Saliha Hanıma : Hastabakıcı mektebi hakkında istediğiniz. malümatı aşağıya ya- myoruz : * Hilâliahmer Hasta Bakıcılık Mektebi Genç kızlarımıza parlak ve emniyetli bir istikbal bazırlıyan mektebe yenl talebe kabul edi- lecektir. Tahsil müddeti iki büu- çük senedir. Mektep İTeyli ve meecanidir. Talebenin iskân, İa- şesi Hilâllahmer cemiyeti tara- fından temin edilir. Ve ayrıca kâfi miktar harçlık verilir. Kabul şartları: Tüykiye Cümhuriyeti tabaasın- dan bulunmak. 18 yaşından aşa- gı 30 yaşından yukarı olmamak evli olmamak, sıhhati iyi olmak (sıhhi muayene mektepte yapılır). İlk tahsili ikmal edenler imtihan- la orta tahsili ikmal edenler imtihansız kabul edilir. Tahsil esnasında hastalıktan gayrı bir sebeple moktebi terke- denler ve şehadetanama aldıktan sonra beş senelik mecburi hiz- meti ifa etmiyenler tahsil mar- rafını ödiyeceklerine dair noter- den musaddak bir. teahhütname vereceklerdir. Mecburi bizmet esnasında ev- Tenemerler. Bu şartları haiz olanların hü- viyet cüzdanı, aşı ve mektep şehadetnamelerini ve mahallesin- den hüsnühal ilmühaberini bera- berine alarak 15 eylüle kadar Aksaray Haseki caddesinde mek- tebimize müracaatleri lâzundır. * Zonguldak Maden Mektebi Adanada Ahmet Fevzi Beye: Zonguldak Maden Meslek mek- tebi hakkında istediğinirz. malü- 'hsan bey: Hatırşinastır. Hüsnü — mua- meleden haz- zeder. — İzzeti nefsine — farla hür metkâr dır. Kadın mevzu- larile alâkadar olur. Üsullera ve intizam ku- etmekle hür- ü istemez. oşlar , pa- etinin 'erasimden <ayı israfa mütemayildir. bü Mmikrop yuvalarını — şid- detli bir inzibat altına alış, kurtuluş yolu olacaktır. Bunun için bir dakika bile e- im. Bu işe başlamak ve bitir- mek lâzım olduğu gibi, kapı- lardan itilip, kovulunca, sokak ortalarından - başka öLmm Si e ine sığınan zavallı hi kızları, kadınları da himaye milli bir vicdan borcu a dilmelidir. Çünkü onlar bu- gnı zaruret icabı kısırdırlar. 'akat her zaman iyi birer ana olabilirler. S BORİ d yudatına riayet Resminizi Bize Gönderiniz, * * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... | * yetiştirmek Üüzere bu iki Ihtisas Aayni zamanda tahsil edilir. 2 — Bu şube leylt ve meccant olup tahsil müddeti iki senedir. 3 — Birinci senesine kabul edilmek için A — Türkiye tebaasından ve hüsnü hal eshabından olmak. B — 18 yaşından küçük ve 25 ten büyük olmamak. E — Vücudu madenlerde bil- fül çalışmıya müsait yani gürbüz olmak lâzımdır. 4 — Orta mektep veya bu derece mektep mezunları imti- hansız habul olunurlar. İlk tahsilden sonra Üç sene tahsil edip şehadetname veya tasdikname almamış olanlar: He- sap, müstevi — hendese, fizik ( cazibe, hararet) ve — kimya ( Şibin mandin ) den İmtihanla kabul olunurlar. $ — Bu imtihan Ankarada Maadin müdüriyeti umumiyesin- de, İstanbul'da mıntaka maadin mühendisliğinde, — Zonguldak'ta | mektepte 15 ve 16 ağustost 91z arasında icra edilecektir. 6 — Talebe her sene beş ay dere — takip eder, beş . ay da madenlerde bilflil çalışırlar. 7 — Talip olanlar bir istidaya rapten altı foto, nüfus tezkeresi, tahsil, aşı ve hüsnühal şahadet- nameleri ile sıhhat — raporunu imtihanlarını Jera edecek olan makama takdim etmelidirler. * Malatyada Ömer Efendiye; Hiç olmazsa ilk mektep şaha- detnamesi olmadıkça, sizin yaşı- nızda bir gencin hiçbir mektebe girmesli mümkün değildir. * Şişlide Ferit Boyo: Orman Mühendis Mektebinin kayıt ve kabul şartları 29 ağustoz tarihli nushamızda çıkmıştır, © nüsha adresinize gönderilmiştir. Jandarma Zabit Mektebi hak- kında malümatımız yoktur. Fikri Kenas bey: Ağır ışlıdır, sayı- mak ve say- dırmak — ister, tahakküme, sul muamele- kabele, — ser- keşliğe müte- mayildir. Ce- saret ve kah- mevzulardan ramanlığa hazzeder. — İğuirarım — çabuk unutmaz. * Jak Kresp' “fendi: Zeki- v BAA E B — uysallık gös- Te terir, muame- lesinde müş- şeyleri anlama! hususunda zâfi vardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: