“ |Geldi, gi Benden bir hizmet, SON POSTA “Bizim Şu Haylâz Oğla- |İnın Hali Ne Olacak?.. Bu Yaşa Bu adam, ya, çok mazik.. mültefit.. bütün muhitindekile- rin kalbini ve rubunu bu su- © retle kendisine celbetmek isti- yar... yahut, bir riyakâr... Bakalım, birdenbire hük- metmiyelim.. Eğer hakikaten bir riyakârsa ve hakikaten, bir yars dım, bir muavenet, hulâşa bir- şey bekliyorsa, — nasıl olsa ÖL günün birinde baklayı ağmır 3 s S a 4i F İ dan çıkaracaktır. O zaman; ona İâzımgelen (Not) umu veririm... 12 Şubal 525 Dikkat ettim, kaç gündür sıhhatinden —memnun. Belki, bayaların iyi gitmesinden ola- cak. Bugün de görüştüğümüz zaman, — sıhhatine ait hiçbir şey söylemeden, hemen sordu: — Bügün de bir haber yok mu?.. Âdeta merak edi- | yorum... — Hiç merak buyurmayı- nız efendim.. Şimdi onlar, yor- Teşmekle.. birdenbire bastıran misafirleri kabul etmekle meş- güldürlern. Fakat bu cevabım, endişesini izale etmedi: — Onlar gideli bugün tam beş gün oldu. Muvasalatlarını telgrafla bildireceklerdi. Hal- buki şimdiye kadar mektup bile yazsalar, gelmesi lâzın gelirdi. Bilmem ki, onların ve- fasızlığı mı?.. Yoksa?... Biraz durdu, yutkundu.. Der- hal sözlerine yeni bir mecra buldu: — Hayır.. Ben en xziyade, nereye yerleştiklerini merak ediyorum... Şu kızların bir an evvel düğünleri oluverse.. Ar- tık hiçbirini düşünmiyeceğim... Ne halleri varsa görsünler diyeceğim... Bir de en çok canımı sıkan, bizim şu haylâr oğlan.. Abdürrahim Ef... Bil- mem ki bu çocuğun hali we olacak?.. Bu yaşa geldi. Daha hâlâ kara cahil... Bari İstan- bulda onu bir mektebe ver- selerdil.. Ah, orada ona bir baba gibi bakan birisi olsa.. Tabiatini çok iyi bilirim.. Hiç, başı boş bırakılmıya gelmez... Maamafih bu sinde olan çoe- cukların hepsi de öyledirya!l.. 1$ Şubat 325 — Bugün ue mi bir haber yok?. onun Hayır Efendim — henüz yok.. Fakat herhalde bugün yarın bir haber çıkar zanne- derim.. Emin olunuz ki, merak buyurulacak hiç birşey yok.. — Tuhaf şey.. Çok tuhaf gey.. Bari siz, bir soruşturu- werseniz.. İ.nunıye' namına.. — Emir buyurursunuz Efen- dim.. Derhal tahkik ederim.. Fakat vaziyeti bildiğim iİçin arzediyorum ki endişeyi mucip ir şey yoktur. Maamafih, bugün de bir haber gelmezse, yarın teşebbüste bulunuruz.. — Ben yolda bir kaza- ya - filân ııyğrı:ıııııııîır diye Bu, Selânik hat Abdülhamidin en çok güven: diği hamidiye alaylarının bBaşkumandanı Y. Ziya Paşa tını ben yaptırdım. Hem yap- tırdığıma da çok İyi ettim. (813-Yuanan harbi) nde bu hattan çok faide gördüm. Sevkiyatın. mühim kısmı bu hattan — geçti.. — Şimendifer, ettim. Hicaz şimendifer hattını Hâlâ Karacahıl...,, NAKİLİ: ZİYA ŞAKİR — — kendim — düşündüm, kendim yaptırdım. O hattan Sıvasa | bir şube yapılması için bir de projem vardı. Fakat butu tat- bika muvaffak olamadım. hattının ağır şerait altında yıpAıl ını söylüyorlar, dedim. vermeden kapı açıldı. Ef, ile Şöhreddin Ağa !:IİİLG bahçeye çıkmak - istedi- gini söyledi. yanından ayrılma... Hava gü- gel amma, nekadar - olsa kış.. et. Üşürse hemen içeri getir... Onlar çıkarken, kendisi de — Fakat, Efeadim, Bağdat ülhamit, bu —sualime breng Abit Efendi. Çocuk ifa- akınız... Şöhreddin, sen Güneşli yerde oynasın. Dikkat ayağa kalktı: a Hazır varken larla oy- ııııy_ıh. Da.uı- saplı ü künkle alıyor.. parlak ve ren- gürenk boyalı bir kovaya dol- duruyor.. — Şöhrittin. Ağa bu kovayı alıyor.. sanki pek ağır- mış gibi, taklitler ıĞ N adım boşıltıy_o u. Bu oyun, ( Arkası var) Meclisteki Son Müza- kerenin Zabıtlarını Aynen Yazıyoruz (Baştaralı 1 incl sapfada) Arkadaşlar; hepimiz çok iyi anlamışız ve çok iyi dikkat etmişizdir; bu betbahtlar o kadar iftiracı, okadar hayasız ve okadar tezvirci, okader bozguncu ve yaygaracıdırlar kiş vatancı, — inkılâpçı — ve cümhuriyetperver — muharrirle- rinin matbuat sahasında be- liren azim tehlike karşısında milleti irşat ve ikaz için yaz- dıkları yazıları milleti irşat için betbahlarla yapılan mü- cabedeleri memleketin ve fır- kamızın başında bulunan mu- ayyen zevatin tesirile, kerhen yazılan makaleler şeklinde gös- teriyorlar. Bu iğrenç yalam, bu mel'un iftirayı mütemadiyen milletin yözüne ve kulağına hiç vtanmadan ve hiç düşün- meden haykırıyorlar. Düşün- mıyorlar ki; tenkit, neşir, ke- lâm matbuat hürriyeti, denilen yüksek mefhumları bu mem- lekette filen tecelli ettirenler © mubarrirlerinde dahil olduk- ları halkçı, inkılâpçı, ihtilâlci zümredir. Evet ntanmıyorlar ki; kendilerinin de tenkit hakkıdır, fikir — hürriyetidir, — tefekkür hürriyetidir, neşir hürriyetidir ve serbest hakkıdır. diye kirli MMIM' ve sihirli birer silâh halinde tut- tukları ve ..... milletin âlt ve aziz menfaatleri aleyhine tev- cih ve istimal ettikleri bu hak- ları ve bu hürriyetleri maalesef kendileri de bu vatan üzerinde yaşadıkları bu milletin arasın- da bulundukları için yine bu imkılâpçı, cümhuriyetçi ve milli- yetçi zümrenin sayesinde ellerin- de tutabiliyorlar ve daha çok şayanı dikkattir ki bu adamlar yüksek hissi selimi her haki- kati keşif ve idrake çok muk- tedir. ve müsait olan büyük |—. Türk milletini, bütün bu ifast- çı ve iftiracı — neşriyatlarile imansızlığa — faziletsizliğe, na- mertliğe, kadirnaşinaslığa, sev- ketmek istiyorlar. Onlar buna kat'iyen iman etmişlerdir. ve bu iman iledirki müfsit ve tez- viratçı neşriyatlarına hâkim olan rub budur, böyledir. Arkadaşlar; bu iftiracı, tah- rifçi, tezlilci ve tahkirci insan- ların bu düşman — matbuat muharrirlerinin hiç değilse son ghnndl.ı:duımlhîlen makale- kı misal olarak muhm.âıwhî;runlm eelil huzurunda, büyük milletir yüksek huzurunda, Türk inkilâ : tarihi karşısında okuyıp - tahli! ve teşrih dıııkhğlınııhude 1500 Metrede Dünya “Rekoru Yine Kırıldı Geçen kış 1500 metre dün- ya rekorunu meşhur Fınlandı- yalı Nürmiden alan Fransız #tleti (Ladonmegne ) bu sefer de (2000) metre dünya reke- runu kırmıştır. Mütehassıslar bu Fransız koşucusunun (Nürmi)den sonra bir atletizm harikası olduğunu tasdik etmekte mütteliktirler. Pans Şampiyonu Bu sene Paris birincilikleri ilk günü sönük geçmiş ve iyi dereceler elde edilememiştir. Birinci günün müsabakaları xa galipleri : 100 metre - Finat 1! saniye. 400 » - Mouline 493/5 1500 metre - Ladoumegue 3,58,3/8 dakika. 5000 metre - Leclere 16, 18,45 dakika. 110 metre - Makarober 16 Yüksek - Tribet 1,81 metre. Gülle - Noel 14,28 metre. Cirit - Gasner 56,87 metre. 4X100 bayrak - A.S, 'Burse takımı 43 saniye, Fransa - Almanya Yüzme Müsabakası Fransa Almanya yüzücü ta- kımları arasımda yapılan maçı Almanlar kazanmışlardır. Bu maç, (800) metrelik bir bayrak yarışı ile ve bir vaterpulo me- çından ibaretti. İntihar Salgını Alâiye Köylerinde Ken- dini öldüren Üç İnsan Alkiye, (Hıııııi) — Son za- manlarda bazı köylerde yukun gelen intiharlar nazarı dikkati decek mahiyettedir. Son eler şunlardırı Kıvraml köyünden Topaloğlu Dur Alinin kızı Fatma saruret yüzünden kendini nar ağacına asmış, Ölü bulunmuştur. * Obaalacami köyünden Or man oğlu Mehmedin karısı Rabia bir haftadanberi kaybo- muştu. Dağda, bir çam ağacı- na asılı bulundu. Tahkikat ne- Hcesinde anlaşıldı ki kadın sar'alıdır. Yesinden intihar et- miştir. * Dimbucak' köyünden Kerim oğlu Yakup on sekiz yaşında- dır. Fena bir haatalık almıştır. İyi olamıyacağını — anlayınca iki kurşun sıkmış ve ölmüştür. Asım buyurmanızı istirham edeceğim. Hepimizin hatır nişanıdır ki Heyeti Vekilemiz, dünyaya şa- mil olan ve bütün devletler meyanında belki en az bizim Üzerimize 'suitesiri — görülen büyük iktısadi buhranın her millete iltizam ettirdiği tasar- ruf zihniyeti altmda hareket #imiş ve bir çok moktalarda tasarruf menabli taharri eder- ken kendi otomobilleri mese- lesini de mevruu bahsetmişti. Bu münasebetle bu düşman - düşman denilmek daha dağru olur - gazetelerden — birisinin yazdığı bir makalede yazıyr hâkim ruhu gösteren bir fık rayı o HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Muharriri: * « * >Sağf;'l" Rodosta Mehmet Kemal B. tarafından gönderilmiştir. “HİÇ!, DEDİM... İstanbuldan gelenlere sor- dum: — O uslu kız ne halde? dedim. Bunu sorarken - biraktığım zamanki hayali zihnimde ne- kadar temiz, nekadar nazenin, ne derece canlı idi. Pembe veya kırımzı hiçbir. boyanın, beyaz veya siyak biçbir tozun sürünüp lekelemediği solgun fakat pür taravet yüzü elimle okşayormuşam gibi yakinimde ve siyah Salüklü mektep elbi- sesi dizime dokunur gibi ya- nunda idi. Ellerini sanki avu- cumda tutuyordum. — Parlatı- mamış tırnaklı, fakat sadef hareli tombul, manalı parmak- ları gözüme ne hoş görünü- yordu. Vücudundan biraz sabun ve Mistik, birax da sınıf tutan Zamanı gelmeden dalında çürümesi, bir haşerinin elile hamken loıpı'ılıııı bir meş- dolgunlaşıp sahte renklenerek, fazla rayihalar serperek iştiha- lar, ihtiraslar celbetme! Ağa- cın bu kuytu köşesinde kal! Seni zaman, mevahninde kı- zartsın ve ballandırsın ve bah- çıvanınin eli sepete yerleştir- sin, turfandalığa lüzum yok. Gelenlere sordüm : — Uslu kıx ne halde? İçimden böyle düşünüyor- dum: Asabiyetli tombul par- maklarında yine biraz siyah mürekkep ve biraz da beyaz tebeşir izleri var mı? Gül tır- nakları el'an — sahte — cilâ- lar görmemiş ve hâlâ, saf gözlerire kara çerçeveler geç- ııdııl?sdmuılu Hâlâ sallanıp kıvzilmyarak bir mektepli gibi düpe düz mü yürüyor ve yüzüne bakıl- dıkça görlerini yere mi ıuıır veya hiddetlenerek başını dim dik mi tutuyor? El'an sağlam basışlı kuv- vetli ayaklarında ökçesiz l karpinleri mi duruyor ve pa- me çoraplarının — kabalığı ada yine, İnce teninin ipek llhıııııııııı İcıııııı hisselanuyor? Halâ ü]h., benim bıraktığım gibi boyasız, pudrasız, allıksır. ve sörmesiz midir? Onlar dediler ki: 5 — O uslu kız bugün pud- ra, krem, allık, sürme ve cilâ içinde fingatıyor. Şimdi kolları çıplak, etekleri kısa, çorapları iyek, ökçeleri yüksek, gözleri küstab ve yürüyüşü oymaktır. Bu ziyan karşısında bir sa- niye şöyle düşündüm: Hiç muzayıklara zift sürülür, hiç karanfillere lavantalar serpilir, hiç sadeflere cilâ vurulur, hiç fağfurlara yağlar dökülür, hiç meyvalara tozlar ekilir mi? Hâlbuki o, mozayık gözleri- ne rziftler sürmüş, karanfil saçlarına cezalar serpmiş, sar def tırnaklarına lekeler yap- mış, fağfur bedenine yağlar — dökmüş ve meyva yaprak- larina pudralar ekmiş, bir eseri san'ati heba etmiş... Kır çiçeği, tabiatin cici çiçeği. — Bubaralı - hacıların çıplııdı sattığı kâğıt çiçek, yapma — çiçek gibi — bayağılaşmış, o — terfl taze, sade, candan kız, allıklı - düzgünlüklü kız, bir düzembar kız olmuş! Bir saniye böyle düşündüm, fakat sonra “bu tahavvüle — nedersin?,, Diyenlere — kargı, yüreğimin burkulduğunu belli etmiyerek omuzlarımı silktim. — Hiç! Dedim. | — Bunun — böyle olacağı belli idit Demedim. çi At Hırsızları Divrigi, (Hususi) — Kazaya — merbut köylerden birinde bir. & | hayvan — hırsızlığı oldu. Kı- zılca — viran — köylüleri — yay- lada atlarıni — otlatırlarken 4 Şatıroğlu aşiretine mensup bir kaç kişi — bunların Üüzerine yürümüş ve bir atla bir kunkJ ahp WW Ti roloPrthkHiynr muu_upwçm- atine çok ehemmiyet vermek- tedir. Yeni beş senelik MJ ramında mühim bir yer tutan bu iş için tayyarelerden lıtifı—i de etmiye karar vermiş ve Türkisten taraflarında yaptığı Makinelerle — açılan pirinç - tarlalarına ( 15) metre yokardan — uçan - tayyarelerle — pirinç ıldhoktıdıı.litııy arariye pirinç ekndıhdlr. Himayei Etfal Balosu | 23 Temmuz 1931 İPeryembe akşamı Saadiyo gı