Hergün Dünya Buhranı Ve Bizim Buhran Yazan: Cevdet Salih Bir maraz, nekadar — tahlil ve teşrih olunursa teşhiş o ka- dar kolaylaşır ve teşhiste ne- kadar muvaffaıkyet hâsıl olur- #a tedavi de o nisbette mümkün olur. Binaenaleyh — maksada vusul için, memleketimizin bu iktısadi hastalığını da bir par- ça daha tahlile ve teşrihe de- vam edeceğiz: Umumi harp içinde bütün dünyada istihsal azaldı, ve fiatler yükseldi, insanlar ve fabrikalar gıda ve sair ihtiyaca- ta ait istihsalâtı terkederek harp levazımatının - istihsalâtı- na koyulduklarından dünyada gıda, — levazımı telebbüsiye ve d%wu& fiatleri hâd :..ıyıyem.“h etti. Bütün ci- fiat ve yüksek ::ı) ı;'dnımı terennüme baş- 4 şarkının en - yüksek perdesine - fiat eşyaya hyyıııın- bir mikyas olmak üzere ( 10 ) numara verelim. İşte harbi umumf hitam bul- duğu zaman, cihan piyasasının sesi (10) numarada iİdi. bitip ler terhis edildikçe, hersene küçük yaşta insanlar büyüyerek — istihsal — sahasına atıldıkça, esnasında silâh hlıı-ikııınıht'ıı;ıvil edilen fab- rikalar, yine eski istihsal iş- lerine başladıkça, zirai ve sı- nal makineler terakki ve te- kâmül ettikçe, istihsal çoğal- mıya - ve fiatler düşmiye - ve tabirimiz — veçhile - sesin desi inmiye başladı ve tedricen (10) numaradan aşağıya doğru indi ve hâlâ inmektedir. Ve gün geçtikçe daha inecektir. Biz ise, cihanın bu yeni se- sine kulaklarımızı tıkamış, hâlâ yüksek terennüme devam et- mek istiyorduk. Halbuki buna imkân yoktu. Yani bütün dünya tcuz mal verip, ucuz mal alır- ken biz cihana pahalı mal satamazdık! Müstahsil olan köylümüz, cihan rekabeti karşısında fiat- leri indirmiye mecburdu. Fakat malını ucüz. satmak — mecburi- yeti köylüyü takatsiz bıraktı. Çünkü yüksek vergi ve yük- sek tarifelere, fahiş faizlere, bahalı eşya fiatlerine köylü tahammül ve mukavemet için kendisi de ancak malını yüksek fiatle satarsa vaziyeti mehma- di. Bu ise köylünün yedi iktidarında de- ğildi. Kendisi tiz perdeden ( pest perdeye) sesini indirdiği halde * yani yüksşek fiatle — sattığı malını ucuz ve aşağı - fiatle vermiye başladığı halde - diğer ahenk arkadaşları ona uyma- mışlardı. Onlar hâlâ yüksek makamla terennümde devam etmek istiyorlardı. Yani hükü- met, kendisinden yüksek vergi, bankalar yüksek faiz, inhisar- lar ve şirketler yüksek tarife yapıyorlardı. Bittabi ahengin Vühdeti burada bozuluyordu. buhran dediğimiz şey budur! Ve buhran bundan ileri geliyor. Kendini Asmak İstedi Yeşilköyde lokomotif depo- sunda ateşçi Ali Haşim Ef, kuşağı ile kendini asmak süretile intihara teşebbüs et- miş —arkadaşları — tarafından kurtarılmıştır. Sebebi bir sinir buhranıdır. Yeni Matbuat Kanunu Yeni — matbüat — kamımı- n cumartesi çıkması muh- blmeldir : SON 'POSTA Son Posta'nın Resimli Makalesi 1 — Nikbinler vardır. ki, olacağına kanldirler. Bun- kar. SAA bEKİERE İN folâkitin kendi döneceğini ümit ederler. lar oturup kendine saadete Bu aptalca nikbinliktir. BİR KALA | Başvekil Misafir Hükümdar Dörtyolda Bir Makinis. tin Kolu Kesildi Döriyol, (Hususi) — Dört- yoldan tüceardan Duduzade ile müştereken bir hazar ma- kinesi işleten şeriki Ahmet Ağanın oğlu Ali Efendi ma- kineyi - işletirken kolunu ma- kineye kaptırmiş ve omuz ba- şından — kesilmiştir. Adanaya nakledilen mecruh yolda vefat etmiştir. Rasim Amerika Hariciye Nazırı Napoli, 7 (A. A) — Ame- rika Hariciye nazırı M. Stim- son Napoliye muvasalat et- miştir. Otobüs Talimatnamesi NİHAYET TAMAMLANDI, BUGÜN TEBLİĞ EDİLİYOR Dün Daimi Encümende, Belediye Reisi Muavini Hamit Beyin hanr bulun- duğu — bir içtimada, — yeni otobüsler talimatnamesi — tet- kik edilmiştir. Bugün — tasdik edilerek ilân edilecektir. Dün- den itibaren ruhsatiyeler be- lediye merkezinden verilmiye başlanmıştır. Taksim Boğaziçi — otobüs seferlerine çok rağbet vardır. Dün de Kadıköyünden on beşer kişilik dört otobüs İs- tanbul tarafına geçmiştir. Bun- lar Kadıköy ruhsatiyesile pi yasada çalıştırlmamış ve - be- lediyeye müracaat ettirilmiştir. Garip Şey Otomobilden Sokağa Dinamit Atmışlar Marmara — vapurunda — çalı- şan Sezai Efendi dün akşam saat © raddelerinde Galata Rıhtım caddesinden geçmekte iken hüviyeti meçhul bir şah- sın idare etiği otomobilden atılan dinamit şeklinde bir şeyin — patlamasile ayağından ağır surette yaralanmıştır. Za- bıta tahkikata başlamıştır. Asri Hamam! Belediye tarafından İstan- bulda ıırl.bir hamam yaptırı- lacağı bunun için de beledi- ye lktlı: Müdürlüğü tarafından böyle bir proje hazırlandığı ve tetkik edilmekte olduğu ya- zıldı. Belediyenin böyle bir “asavvuru ve projesi yoktur. Velediye .=:' € azı gazete- 1 banyo iscemiş, diyor. herşeyin iyi * Şerefine Bir 2 — Nikbinler vardır ki, felâketin. saa- dete dönebileceğine kanidirler, fakat bunun için çalışmak mecburiyeti olduğunu da kabul ederler. Bunlar makul nikbinlerdir. * * Ziyafet Verdi BUGÜNÜN TELGRAF HABERLERİ Ankara, 8 (Hususi) — Başvekil İsmet Paşa misafir Irak hükümdarı şerefine dün bir öğle ziyafeti verdi. Kıral Hi. yemekten sonra dıîr:lerindş istirahate çekilmişler, sonra da Millet Meclisini — teşrif takip etmişlerdir. İ yarım saat kadar Müzakeratı Gazi Hz, akşam sant beşte misafir hükümdar şeretine Cazi orman çiftliğinde bir çay ziyafeti vermişler, akşam da lrak Sefiri tarafından Ankara palasta bir ziyafet keşide olunmuştur. Misf Görülmemiş Bir Facia (Baş tarafı Linci sayfada ) Bu sırada Tütün İnhisarı Ci- bali satış memuru Haki Beyin zevcesi Fatme Zehra Hanımla fırlayan otomobil kadınla iki çocoğu altına almıştır. Hâdise okadar ani olmuştur ki ne otomobili durdurmak, ne de tehlikeden kaçınmak mümkln olamamıştır. Netice ise pek feci olmuştur. Kadıncağızın sol ayağı kırılmış, başından ve vücudunun birkaç — yerinden çok ağır yaralar almıştır. Oğlu Kâmil başından ve ayağından yaralanmıştır. Fakat bu kanlı hâdise Zehra Ham- mın yeğeni Şükran Hanım için pek büyük bir felâket olmuş- tur. Bu zavallı (kızcağızın sağ bacağı diz kapağından tama- men kopmuş ve caddenin or- tasına fırlamış, sol bacağı ise kırılmış, kütüphanenin duvarına et, kan ve ilik parçaları sıçra- mıştır. Bu sırada ayni otomo- Pangaltıda (Alber Ber- tran) Efendinin (14) ya- şında oğlu Vitali Jan Dark Fransız mektebine devam mıfta Vitalinin arkasında oturan iki çÇocuk biraz fazlaca gülmüşler. Sınıfın muallimi papaz bu halden ,Sinirlenmiş, Vitalinin gül- düğünü zannederek çocu- ğun başına elindeki büyük ciltli kitabı indirmiş. Vitali birdenbire — sersemlemiş, gaşırmış, bir müddet alık- İster İnan, İster İnanma! etmekte imiş. Bir gün s- | İster lnıg, !;afr İnanma! bil Niğdeli Hasan isminde bir bammala da çarpmış ve yara- lamıştır. Faciaya şahit olan halk çok mütcessir olmuş ve bu tees- sürle kazaya sebep olan Emin Vafi Beyin Üzerine yürümüş, fakat polin tarafından karako- 'la götürülmüştür. Faciadan — sonra yaralılar Vilâyet Konağının karşısındaki Afiyet Yurduna kaldırılmışlar- dır. Fakat bacağı kesilen kü- çük Şükran H. fazla yaşıya- mamış ve biraz sonra ölmüş- tür. Fatma Zehra Hanımın yara- Tarı çok vahimdir. ve kürtul- mak ihtimalleri çok azdır. Facianın Failleri Faciaya sebep olan otomo- bilin sahibi Cemiyeti Akvam murahhaşlarından — Fon — Hol dün akşam Brezil vapurile İs- | tanbulu terketmiştir. Yakala- nan Emin Vafi B. hakkında da tevkif müzekkeresi kesil- miştir. |laşmış. Eve gelince gözle- İri yaşarmıya ve *[blr müddet sonra tama- “men görmez olmuş. Teda- | viler ve ameliyatlar fayda vermemiş, çocuk kör kal- miş. İşte size misyoner mek- teplerinin —terbiye siste- minden bir nümune. Bü- tün bu hakikatlere rağ- men hâlâ misyoner mek- taplerinin faydasından ve lüzüumundan bahsedenlerin düı;încderindıld isabete, artık, Nikbinler » 3 — Birinci cins nikbini insamı miskin, tembel, mütevekkil yapar. İkinci tarı aik- bini insanı çalışmıya, hüdisat Üzerinde müecssir olmiya sevkeder. iKi KANUN Kazanç Ve Muamele Vergileri Nasıl Alınacak? Ankara, 8 (Hususi) — Mil- let Meclisindeki alâkadar en- cümenler vergi kanunlarını ve 931 bütçesini tetkik ve müza- kereye devam ediyorlar. Yeni bütçenin Meclisten ancak bu ay sonlarında geçebileceği tah- min ediliyor. Umumt vergi kanunlarından kazanç ve muamele vergisi kanunlarının Meclisin bu dev- resine yetişememesi ve gele- cek teşrinisani devresine kal- ması ihtimalleri mevzuu bahsol- maktadır. Bu takdirde bu iki vergi eski kanunlara göre alı- nacaktır. Yeni harcırah kanunu Maliye ve Bbütçe encümenlerin- de tetkik olunuyor. Takriri Imıalıyanlu ACABA GAZETECİ MEB'US VAR MIDIR? (Baş tarafı 1 inel sayfada ) 2 — Fakat bu lı’l:ırin ta- raftar olanların isimleri anla- şılmamıştır. İzmir muhabirimiz- den aldığımız malümata göre İzmir gazeteleri bugün de bu mesele ile meşgul olmakta, ga- zetecilerin huâut haricine çıka- rılmalarını istiyenler arasında meb'us gazetecilerin -bulunup bulunmadıklarını anlamak iste- mektedirler. Filhakika bu me- sele hakkında bazı meb'uslar şöyle veya böyle düşünmüş olabilirler. Bu, onların hakkıdır. Fakat böyle düşünenler ara- sında gazeteci meb'usların bu- lundukları ve önayak oldukları anlaşılacak olursa, hadise baş- ka bir renk alabilir ve hükü- mete de miş bir düşünce sabası açabilir. 3 — Matbuat meselesi mü- nasebetile — Millet Meelisinde cereyan eden — müzakerenin bıraktığı serpintilerden ikinci gelince: — Cümhburiyet gazetesi milli mücadele esna- sında Yarm gazetesi sahibi Arif Oruç Beyin bir kafileyi una tamaan “öldürtmiye teşebbüs ettiği iddiasında ısrar ediyor ve ©o zaman o hâdise esnasında hazır bulunanlardan Ankara — sineması — sabibinin sözlerini — yazıyor. — ( Yarın ) gazetesi ise böyle bir hâdi- senin gayri vaki — olduğunu söyledikten sonra Yunus Nadi Beye hücuma geçiyor. Ticaret yaptığı iddialarını tekrar edi- 'or. ğ 4 — Diğer gazetelerin va- ziyetlerinde — iset — Tebeddül yoktur. Falih Rıfkı Bey (Milliyet) te umum! bi ına devam et- mektedir. Falih Rıfkı Beyin azısında isim ve vak'a yoktur. | Falih Rıfkı Bey: Düşmanla- * rımız. arasında — hiç ııglıııl kimse yohr. hepsl bel ğk Mosa Sözün Kısası Kimler — Utanmıya Mecburdurlar? Necmiddin Sadık, —dünkü şaki, terbiyesiz, cılıilı, filân. Başvekilin nutkunu ele alı- yor ve makalesine şu başlığı veya iftira gibi göstermek iste- ir; ü bu adam 4 nwııdı n“hnıı ve nezah bizim diğimiz — sözleri — söylı çünkü bu adam, Türk rasisini müdafa için, ga: lerin sürülmesi ve gazı in kapatılması cereyanına karşı ne bir kelime yazmış, ne de Mec- liste beyan etmiştir. İ Dün, tek firkalı cii yetlerin gülünç olduğunu liyen Necmiddin Sadık, haricine atılması gibi cınyıı'ı lari körüklemiye kalkmıştır. Fakat İsmet Paşa, rakiple- rini ezmek için iftiralar atan, nenlere mükemmel bir p yaptı, hepsine mükemmel demokrasi, mükemmel bir in sanlık dersi verdi ve hepsini utandırarak yerliyerine oturttu. Fakat Necmldâ:m' Sadık gi bilerde utanma kabiliyeti a saydı, hiç olmazsa bu nutük- tan sonra İsmet Paşanın ver- diği dersten — istifade etmiş görünür, susar ve medenf bir adam kılığına bürünerek bas şındaki yirminci asır şapkasınn altında bir kurunu vusta başı gizlendiğini meydana vurmazlardı, Ve hepsi vatan kavgalarını karşı ıl:;'ephcdc olınlışdır,% mektedir. Fakat bu düşman- | lar kimlerdir, ne yapmışlardır, hangi düşmanın içinde, ne va: kit çalışmışlardır? Bunu yaz- mamaktadır. < Görülüyor ki, B in nutkuna —rağmen münaka: küfürlü münakaşa — maalı devam etmektedir. Aleyhte Cerayan a Ankara, 8 (H. M.) — Millet Meclisinde cereyan eden son müzakere — esnasında meşlh olan muhtelif cereyanlar h kında -yavaş yavaş malümal sızmaktadır. İşte, vaziyeti kından gören ve bilen zatın kanaali : “Muhalifler için fena bir akibet hazırlanmıştı. Cereyan o kadar kuvvetli idi ki İsmet — Paşadan başkası buna mani olını:fı..h İsmet Pııı:ıı hür- riyet aşkı, salim düşüncesi jeyi mevkiü tatbike koydı ::d':.'ıllıımıfih muhalifler için tehlike henüz bertaraf edilmiş değildir. Muhalifler m ş fikir seviyesine yükseltmelidir- 'ar. Ancak o val