L12Hıı7nıı SON POSTA Kari- Gözile ’ Gördüklerimiz ÜlLimitet Hak—ıf hnda Bir Mütalâa, Elındıı. k Gazetenizin iktısadi sütununda ç Limitet Şirketi namında beş İN bin lira zermayeli teşekkül ğ şirket bakkında okuyucu- tin bu husustaki fikirlerini ttiğinizi gördüm. Ben de bir Yucu le kendi kanaat ve i azıyorum: l"" nevi Iktısadi cephede bir- ve şirket halinde hareket BiL.. dalma muvaffakiyet v. h " Yalnız İş Limitet Şirketinin dt edeceği faidelerin mahdut '—.. inhisar edilmiyerek bizzat M Blahsil —amifinn — umumunün de edebilmeleri çareleri dü- tülmelidir. Bunun temini İçin, l ile alâkadar olanları da h.' etmek ve elde edilecek leri umumileştirmek maksa- Anonim tarzındaki - teşek- T çareleri — düşünülmelidir. leketimiz ihracatının bir ço- ha ve hatta hepsini ziral istih- * teşkil eder. Bu gibi ziraf k._"l emtialarımızı harice sev- ek, İyi organize etmek ve Hot ambalaj yapmak, her ta- t'h (markasını) tanıtmak için teşebbüsü Kooparatif teşkili ile yaşatmak hem harici Üetimizi ilerletmek ve bem de ttahaillere bu suüretle temin lscek faideler dolayısile istih- ün artmasını teşvik ve hem İyltlâbına rebep olacak bir çare mahı. Lüleburgazda bankacı Ahmet Necati Hilâliahmere — Yardım ,__Hııııı.ı.m.ı Kadıköy şubesin- Erenköy Amerikan lisesi ııı talimiye ve talebeleri ta- l“ıııi... nahiyemiz — dispanseri ıs'.'Yıuı.ııı sarfedilmek — üzere Ü ira teberru edilmiş olduğun- alenen teşekkür olunur. K Camino Bakılmıyor mu? Eekbi bir nefis eser olan Gül Üıme gitmiştim. — Duvarların Küğcek kaplı / olduğunu, hatta kemerlerin altından geçerken eüme örümcek ağlarının ya- ni gördüm. Nazarı dikkati lerlm, Abdülkadir ! Yine Cuzdanlar meselesi '—:ı-m tarihli nüshanızda İn- (NŞ *den cemiyetlere alt yazıları ,Mluh Bendeniz berber cemi- İne müracaat ettim. Beş altı A mnkabilinde muayene cüz- Nat vereceklerini / söylediler. I'sf bu parayı biz veremeyiz. Kaj Yetler murakipliğine müra- k“kıldm Yalnız bir lira veri- '_ı"ıııi söylüyorlar. Sikâyetimin lenizde intişarını rina ederim. Galata Mertiyani Sokak Lüks Berber Salonunda Bedri Cevaplarımız heua.ı ve (bir münevver küt- x mııı. mektup zönderen ka- kı* Sıık kurrpanyası buradaki K'Yt(ınl tatil etmiştir efendim. Belki De Bir Daha Dönmemek Üzere T eİılıkelı Bır Vazıfe İle Yola Çıktım. Cebimde Yalnn “« J00 , YAZAN: M. KÂZIM Ki vi 8 Mayıs 910 Çanakkale İstanbul Boğazlarını düşmanların oetuz beşlik — toplarla — dövdükleri beyecanlı: ve kara “günlerden biri idi. Muamelâtı zatiyeden telefonla acele çağrıldrım. Bu ani davet ve bende derin bir merak uyandır- dı, derhal Harbiye Nezaretine gittim. Muamelâtı Zatiye Müdürü Osman Şevket Bey (şimdi paşa) beni bekletmeksizin içeri aldı. Karşısına — oturttu. — Kapıları kapattı ve esrarengiz bir sesle: — Kâzım Bey, dedi, sizden vatan namına büyük bir hiz- met bekliyoruz. Sizi tehlikeli bir memuriyetle uzaklara gön- dermek - istiyoruz. Belki de gittiğiniz yerden bir daha dön- miyeceksiniz. Fakat — vatanın sizden beklediği bu hizmeti reddetmiyeceğinize eminim. Bu tuhaf mukaddime beni şaşırtmıştı. Çanakkale cephe- sinde tehlikeli bir vazifeye mi tayin ediliyordum? Aklımdan biran içinde şimşek süratile geçen bütün tehlikeli ihtimal- leri düşündüm ve karar verdim: — Bir Türk zabiti için can pazarlığı olamaz, dedim. Yüzde iki yüz tehlike de olsa, onları ifaya hazırım. Halbuki hakikatte aile va- ziyetim gayet feci idi. Mütekait bir kolağası olan babam dört senedir yatakta — yatıyordu. Anneme, kız kardeşlerime ba- kacak bir erkek kardeşim de yoktu. Erkânı Harbiye metebi- ne de yeni girmiştim. Tehli- keli bir vazifeyi kabul etmek ailemi arkamda — bırakmak, istikbalime de tekme vurmak demekti. Fakat mademki benden fe- dakârlık bekleniyordu. Kabul etmemezlik edemezdim. Muamelâtı Zatiye Müdürü: — Pekâlâ, dedi, sizi Efga- nistana gidecek Alman - Hint heyetine Türk zabiti olarak terfik etmek istiyoruz. Madem- ki kabul ediyorsunuz, sizi Ba- ronla tanıştırayım, O vakite kadar orada bu- Efganistana giden Alman - Hint heyetinin reisleri : Hintli Mehender Pretap, Bereketullah Efendi ve soldaki bu hatıratı yazan Türk murahhası Kâzım Bey — Heyetin reisi Baron Von Henik. — Teşerrüf ettim. Baron elimi sıktı ve: — Seyahat için herşey ha- zirdır. Yarın hareket ediyoruz. Benimle geliniz de sizi diğer yol arkadaşlarımıza tamtayım, dedi. Çıkmak üzere iken Osman Şevket B. kolumu tuttu: — Oğlum, dedi, bu Alman- dan ayrılmıyacaksınız. ve vazi- fenizin sonuna kadar onunla beraber bulunacaksınız. * 4 Baron Henikle birlikte Har- biye Nezaretinden çıktık. Oto- mobile binerek Perapalasa git- tik. Fakat yol arkadaşlarımızı bulamadık. Ertesi sabah Haydarpaşa istasyonunda buluşmak üzere ayrıldık. * 4 Mayıs 910 Ertesi sabah erkence kalk- tım. Tabancamı, dürbünümü ufak tefek eşyamı bir bavulâ yerleştirdim. Seyyar karyolamı aldım. Bir kayıkla Haydarpa- şaya indim. İstasiyonda Baron — Henik ve arkadaşları trene biniyor- lardı. Eşyalarımı yerleştirirken yanıma tanımadığım genç bir zabit sokuldu, — Kâzım B., — Evet, dedim. — Size Muamelâtı Zatiye Müdürü Osman Şevket Bey lunduğunu farketmediğim uzun- | yüz lira gönderdi. Bugün daire- ca boylu, taze ve mütebessim simalı bir Almana takdim etti. ler kapalı olduğu için fazla para bulamadık. Şimdilik bu- nunla iktifa etmenizi rica edi- yorlar. Böyle uzün bir sefere çı- karken bukadar az para ve- rilmesi canımı sıkmıştı. Ben- den beklenen fedakârlığa mu- kabil yüz lira.. Fakat artık ok yaydan çıkmıştı. Geri dön- mek te mümkün değildi. Kam- pana çaldı. Düdük öttü. Meç- hul ve esrarengiz seyahatimiz böyle başladı. , t Ş 5 Mayıs Trende yol arkadaşlarımla tanıştım. ” Hint prenslerinden Raca Mehender Pretap, meşhur Hint ulemasından Mehmet Bere- ketullah, Doktor — Bekker, Rör, — İngiliz — ordu- sundan — kaçarak Alman or- dusuna jiltica eden Hint Müs- lümanlarından birkaç asker, ta Amerikadan gelerek kafile- mize iltihak eden Abdüssey- han ve Abdurahman isminde iki Hintli, 4 * 9 Mayis Yorucu ve gayri muntazam bir seyahatten sonra Mamure- ye vardık. Burada tren biti- yordu. Eşyalarımızı alarak ara- balarla yolumuza devam mec- buriyetinde idik, Ben Abdur- rahman ve Abdüsseyhanla bir arabaya binmiştim. Abdurrahman boyuna Hint- çe birşeyler okuyordu. Zaten yola çıktığımız. gündenberi bu adam daima sükütu tercih edi- yor, bir köşeye çekilip xzikir ile meşgul görünüyordu. Bu defa yüksek ıcsle oku- Lira Vardı... mıya başladı. Ben evvelâ şarkı Söylüyor sandım. Sonra anla- dım ki (Naat) okuyormuş. İkide bir gözlerini kapıyor, Salâtü- selâm çekiyordu. Onun bu derviş bali, bizim seyyar tek- kede garip bir manzara teşkil ediyordu. Halbuki sonradan öğrendik ki, bu zat biraderi Abdüssey- hanla birlikte kafilemize İngi- lizler — tarafından — sokulmuş casuslarmış. Bu iki zat ta Amerikadaki Alman konsolosu tarafından bulunarak buraya gönderilmiş ve kafilemize 60- kulmuşlardı. $ haziran Arabadan trene, — trenden arabaya atlıya atlıya nihayet Cerabulusa — geldik. Burada şahnorlara bindik. Altı düz yuvarlak bir kaza- na benziyen şahnorlarla Fırat üzerinde — günlerce — seyahat ettik. Birkaç gün İrakta kal- dık, 31 mayısta akşam üstü Bağdat ile Baakube arasında işliyen dört katır koşulu aral lara binerek Bağdattan ayrıl- dık. İki gün sonra Türk - İran hududuna yakın ilk İran kasa- bası olan Kasrışirine vardık. Bizdes "öyyet * Elganistana gitmek Üzere Rauf Beyin riya- seti altında bir beyet yola çıkmıştı. Burada bu kafileye mensup meazil zabitlerimize te- sadüf ettik. (Arkası var) Kastamonuda Sel 300 Dönüm Çeltik Mahvoldu Kastamonu (Hususi) — Her tarafla yağan yağmurlar ve bu yüzden hasıl olan seller Taş- köprünün sekiz köyünde mü- him tahribat yapmıştır. Bu arada birbayli dolu da yağ- mıştır. Mahsulât çok - zarar görmüştür. Sel, Tosyanın üç köyünde (300 ) dönüm çeltiği mahvet- miştir. — TAKVİM Gün $0 12- Haziran-931 Harır 88 Arabi 25-Muharrem-1350 Rumt 30- Mayıs * 1347 vakit-ezani-vaaati? -vasat! I2 19140 2|21. 44 İmtak | 627 2 18 Tefrikamız : IHI[:MHMI KUCAĞA SERVER BEDİ > Evet. ı. Tamam. Sizi orada gör- Wq.' Bakın masıl hatırımda x::;“mıı gülümsedi. Genç U N O vakit nazarı dikkatl- s::'helmı"mu. ta küçük bir tereddüt- fra, sesini biraz yavaş- latarak: — Sizi okadar tanımak İs- kalktı: şrımoîoıı Nermin de kalktı temiştim ki... Dedi ve birdenbire ayağa — Haydi gidi çalalım, ister misi — Nasıl isterseniz. Dedi. Bitişik — salonda Nerminin | ilk defa görd birçok insam- lar daha vardı. Başını önüne eğerek onların arasından geçti ve genci takip etti. O, sor- muştu: — Hangi plâkları çalalım? — Nazsıl isterseniz. — Dans edersiniz değil mi? — Biraz. O sırada gence bağırdı: — Fahir... çal, Genç, bir dans plâğı koyar- ken Nermin onun ismini kendi kendine tekrarladı ve düşündü: « Fahir... — Benimle — meşgul kadınların - biri Bir dans havasi ölüğce Bir fokstrot oynadılar. Fahir Nerminin iyi dans ettiğinin ilk adımlarda farkına varmıştı: — Aman, dedi, ne güzel dans ediyorsunuz? Nermin: * Kompliman ya- piyorsunuz! , diyecekti; fakat iki üç defadan fazla duyma- dığı bu Fransızça kelimeyi doğru teleffuz edebileceğinden emin değildi ve hiç birşey söylemedi. Nerminin iyi dans ettiğine başkaları da dikkat etmişlerdi. ,Plâk - bitince, Atfet H. gra- mofon başına geldi: — Bir fokstrof daha koyar hm, Nermin H. çok güzel dans ediyor. Fahir Nermine sordu: — İkinci *bir dansı kabul eder misiniz? — Hay hay. Fakat bu sırada Nerminin yanıma başka bir erkek geldi: — Benimle bir tango oy- nar mısınız? diye sordu. Nermin Fahiri gösterdi ve ona söz verdiğini söyliyerek özür diledi. İkinci dansta herkes Ner- mini allışladı. — Ne suples! diyorlardı. ( Arkası var) Ve Kalp İşleri Bu haftaki patronumuzla bu modelde gördüğünüz şık ve zarif elbiseyi yapabilirsiniz. Patrondaki — parçaları bu gördüğünüz şekilde koyacak resimde ve her bakarak uydurmıya yanyana parçadaki bunları - biribirine çalışınız. PATRON KUPON 8 Gzmtektadı gelicek- prajetiba günü çıkacak Patronu bedava ab mak istiyorsunız, bu kuponu kesip saklayınız ve perşembeye kadar çıkacak kuponları toplayınız. Pat- madan pek memuun oler kesiklere Ankarada Z. A, Hanım: Nişanlınız tam bir ev arkeği- dir. Karısına, evine bakmak, evi- nin ihtiyaçlarını — temin en büyük zevkidir. Yalnız muk- tesittir. Az çok mubafazakârdır. Karız'nın serbest etmek İsrafı sevmez. yaşamasına — müsaade — edemez, çok kıskançtır. Ruhan çok sağ- lamdır. - Dalkavuklardan hoşlan- maz. Dürüst ve namuslu bir gençtir. Fakat kızdırmıya gelmez, © vakit ne yaptığını bilmez. * Ankarada Dt. M. S Bey: Alacağınıa kız sadık, namuslu, dürüst, sabırlı ve İşgüzar olmalı- dir. Aynı — zamanda neş'eli bir kız olması Tabinten bedbin evvel alacağınız kıza bu tabiati- nizi söyleyiniz ve ona ehemmiyet karınızın lâzımdır. bazan somurtkan ve olursunuz. Evlenmeden vermetmnek Jâzımgeldiğini anlatı- nız. Nazik, kibar ve terbiyeli bir koz #izi mes'ut edebilir. hanımteyze