9 Haziran SON ROSTA | Bugünün Meselelerinden 1 Kuruçeşmede Her Ev Bir Matem- tane, Her İnsan Bir Felâketzededir Kuruçeşmeye gidenler, bu | caksınız. Sokakta gezerken, kömür depolarının Wİİ ve tahliye zamanına düf etti İse, köyün köşe- döner dönmez bir toz tu vey kalırlar ve kendi e yerdi nasıl yaşanabile- Vİ sorarlar. i Mençit ile çeşme arasında, tuçeşme halkından kömür kurban gidenleri ara yan mi nn önünden geçerel yünle içine giriniz. ü- Mes gelen ilk evin kapısını Karşımıza çıkan ilk a sorunuz. Kuvvetin ve ” yenin birleşmesi arasın- ezilen bu biçarenin bo e büktüğünü ve içini çek- görürsünüz. of okuşun ortasında, kömür Winlarının üzerinden aşarak Rgel köyüne bakan mini ya evin bahçesinde otu- lan erd nb; tanıdı; İnalardan iğ birin duğunu gören mahallenin Ali Rıza Efendiden, eur eğim evlerin Beş kta ol, pa en mabel bekçisi İbrahim iye kadar semtin birçok | tahı burada toplanmıştı, a larların ve çiçeklerin ara- d ana maklığımıza rağmen sil len siyah duman a bu Ba ne yaptığı- Mi yaşadığını düşünü- Me İsmail Hakkı Bey cevap — saatlerce yağmur Ma, her taraf bol su altın kanda Şimdi sabah, ara- temizlenenin kirlenmesi A vakit geçmedi. Buna hagen şu ağaçların yaprakla- MN ellerinizi sürünüz, bakınız » Zöreceksiniz. Sandalyeden adan, üzerime sarkan lı tuttum, ko çil raklardan bir” tanesini ko- , Elim simsi: kesildi. in iyak Kömür tozu? ur, dediler. şimdide duvara surü- . ve siyahlığın ziya- etiğini gördüm. Evin dıvar- iy ağaçları ve çiçekleri hep pir tozu içinde idi, vin içine YSENİZ, mİZ manzara nda büsbütün artacaktır. pencereler kapalıdır. girmesine mani olmak mi havadan da Şiz ür onur balı San yeyi.v evde otururken, yatakta yatar- ken her dakika' her saniye «iğerlerinize dolan bu toz sizi ne yapar? Doktor İbrahim Haydar Bey: —Vereme tutulmak muhak- kaktır. Eğer ciğerleriniz aslin- da da biraz zaif ise, bu ve remle birkaç sene sürüklenmek mümkün değidir. Hastalık (Ga- lopan ) bir şekil alır. Sevdi- ğiniz bir vücudun birkaç hafta içinde mezara ğirdiğini görür- sünüz. Doktor Şükrü Bey: — Bu köyde oturmak inti- har etmek demektir... Ve bir defa bu bahi açıldı mı vak'- alanın sayılmasına da geçilir, İşte: Son aylar içinde kunduracı İbrahim (Efendinin O refikası İsmet Hanım, Süleyman Ağa- nın kızı, Hakkı Efendinin oğlu, Salme Hanımın oğlu Nedim, hep yekdiğerini takiben me- i hasta, Mehmet Niyazi Beyin validesi hasta, Ali kaptanın validesi hasta, mahalle bekçisi İbrahim Efendinin üç çocuğu Muzaffer, Necati, Neclâ hep hastadır. Defterin yapraklarını doldu- ran isimleri birer birer saymı- yorum. Fakat lâalettayin her hangi bir evin kapısını çalınız, bir şikâyet sesinin yükseldiğini görecksiniz. Mahallenin bir ihtiyarı an- latıyor: — İstipdat devrinde de bir aralık Boğaziçi'nin bir kens- nnda kömür deposu yapılma- sna lüzum görülmüştü. Fakat hiç olmazsa üstünü örtmeyi düşün- müşlerdi. Bakınız şu karşıda, Çengelköyde şimdi Müskirat fab- rikası olan sabık depoya bakınız, şu önünüzde yükselen kömür yığınları ile mukayese ediniz. Ve bütün halk hep birden yalvarıyor : — Hükümet kurtarmalıdır. bizi ölümden İLÂNLAR Bahar geldi. & Şehirlerden köylere, sayfiyelere çıllacaktır. Kiraya verilecek eviniz, daireniz, odalarınız varın ve yahut kiralanacak ev, dalre ve oda istiyorsanız Aramak ve sormakla vakit geçirmeyiniz. (20) kuruş size bu işi yapabiliriz. (16) kelimelik bir ilân kâfidir. Her kelime faslanı işin bir kuruş ilâve ediniz. Satılık evler : makka len ne, m ap Ne eedder itme dek ile bi . “Mehmet Beye müracaat — SATILIK — Şerefli eli mevkide dört beş edek enn Be Galatada hm A hanında di Namarı müzmemileri, — SATILIK OTOMOBİL — Kapah Chevrole otomüli ucar Matle satılıktır. Saraçanebaşınd arpacı Ali B,e müracast —3 SA İK — Kasımpaşada büyük cami karşısındaki Neva sokağında köşe başındaki 36 numaralı ev, iki oda ve iki kuyusu ve 200 arşın bahçesi olup Beyağluna pek yakındır. Sirkecide Her midiye türbesi karşısındaki 54 numara tütüncü dükkâmma müracaat. —4 Kiralık evler: KİRALIK DAİRELER Hee adada. Rovayyal oteli yi odalı sabık Bige iller oteli binası daire daire veya tamamı kiralıktır. Arsu re mebelle de temin e dilir. OAnadolu A ha nat sinde Bürhan Beye. n. 35 3 KİRALIK — Fındıklı o Dolmabahçe tramvay caddesi o anahtarı o vereşek olan sastçi Onaik Efendinin düküm ÖRÜCÜ HÜSEYİN — Yırtık, Mütenevvi : Mevsimi geliyor: ELİ ÇABUK SÜNNETÇİ — Köğrülü sade MEHMET RİFAT. Suadiye İsmallığa sokak No. & Şehit, muhacir, yetim çocukları parasız. —İ ——— Ra ÇANAKKALEDE AT KOŞULARI —i Büyük ikramiyeli ilkbahar st koşusu W haziran cuma günü Tayyare eri manda İcra edilecektir. ZAYİ — “2156, sicil numaralı bacı ehliyetnamesini zayi ettim. ni alacağımdam hükmi olmadığı ilin olunur. Kumkapı Hisardibi o mahallesi 15 mumarada MUSTAFA —ı ŞIŞLI HALKINA — Aileler için en halin ve nefis malzeme ile bademer mesi, şekerli halka, peksimet vs. yap- mallayım, Tecrübe sden devamlı müş terim olur. Bomonti istasyonunda İzzet Paşa sokağı Na. 1-5 Muhlis Hasan — MUHTEREM TÜCCARLAR— Güm. yük işlerinizde istifade, slirat, teshiiit ve teminat isterseniz Bahçekapı Arop- yan hamında İlhami Ahmet firmosına veriniz. ZAYİ — İş Bankasından aldığım (19895) numaralı tasarruf Güzdammı sayettim. Hükmü yoktur. NECATİ Brerinde bir çatı altinda tamamile | güve yeniği elbiseler emsaline faik bir ayri dört bir üş iscedh #wrette belirsiz. örülür, N yine kömi . amanın Tel hane, Galatasaray Aznavur Pasaj No. 18 — 4 Tefrikamız : No. KUCAKTAN HUGAĞA SERVER BEDİ in yine düşünceye dal- onu bir müddet & belki sukutun ilk ba- nda tereddüt geçiren baktıkça kendi mari- yordu. Sultan oOHamidin bendegânından birinin Meşrutiyet (ilânından iki ay evvel babası ölmüş ve Nadirenin dört kız kardeşile annesine büyük bir servet bırakmıştı. (o Fakat, © Nişan- taşındaki (Obüyük (konakta her gece verilen ziyafetler, en hafif bir romatizmayı tedavi ettirmek İçin Avrupa kaplr calarına sık sık yapılan seya- hatler, büyük otel salonlarında ve poker partilerinde kaybe- dilen küçük servetler, bu mi- rası günden güne eritmişti. Nadirenin en büyük kız kardeşi bir avukatı sevdi ve hissesinin büyük bir kısmını ona yedirdi; ortancalardan İki- si Avrupada kaldılar ve zengin gittikleri bu diyardan on para- sz döndüler. Bir tanesi yaşlı bir otelcile evlendi ve | hayatı- nı kurtardı; öteki, ümitsizlik yanık, oPADA KEN Soldan sağa, yukardan aşağı: 1 — Sivil (9) 2 — Muvafık gelen (4), nota (0) 3 — Sevimli (6), lk amele meb'us (5) 4 — Bir vilâyet (4), su (8) 8 — Bir sual (7), deniz öl- çüsü (3) 6 — Bir emir (2), Üsküdar- da bir semet (6) 7 — Şüphe (3), bir artist ismi (5) 8 — Onör (4), bir kaza (6) 9 — Kuzu gibi bağırmak (5) i — Erkek ismi (4), pislik 11 — Mecra (5), bir ıskam- bil oyunu (6) Yeni Neşriyat: Topkapı Sarayı İstanbulda Osmanlı sultan larının eski ikametgâhı olan Topkapı sarayı bu; bir mize halindedir. ire tari» himiz medfun gibidir. Halil Etem B. bu sarayın içini ve dışını gösteren bütün safhaları bir kitap halinde toplamıştır. Bu müzeyi görmekten mahrum olanlar bu kitabı okumakla bu riyaretten temin edecekleri malümatı elde edebilirler. Nefis bir şekilde basılmıştır. Naşiri İstanbulda Kanaat kütüpane- sidir. Fiati 100 kuruştur. Namık o Kemal Her Türk gencinin hayatımı bilmesi lâzimgelen büyükleri- mizden biri ve belkide birin- cisi Namık Kemaldır. Avrupa ve Amerikada yaşıyan büyük adamların hayatları terceme edildiği halde, şimdiye kadar kendi büyüklerimizi gençleri- mize tanıtmak vazifesini ihmal etmişizdir. Kanaat kütüpanesi Namık Kemalin hayat ve eserlerine ait (neşrettiği bu eserle gençliğe büyük bir hiz- met etmiştir. Fiati 100 kurutur. Kooperatifler İktisadi hayatımızda koope- ratifçiliğin büyük bir ehemmi- yeti olduğunu kaydediyoruz. Her tarafta kooperatifler teş- kilini tavsiye ediyoruz, fakat çoğumuz kooperatifin ne oldu- ğunu bilmiyoruz. Âl Ticaret Mektebi Koo- geri Muallimi - Suphi Nuri . bu ihtiyaca cevap veren idi. Felâketi hepsinden evvel sezdi ve kendini topladı. Ser- vetinin son kısmını bankaya yatırdı ve oradan on para çıkarmıyarak Üstüne ilâve et miye” çalıştı ve zengin erkek- leri buldu. Nermin, Nadirenin hayatına dair hiçbir şey bilmiyordu. Bir aralık dikkatli ve müşfik göz- lerle kendisine bakan Nadirenin mazisine karşı büyük bir me- rak duydu: — Kaç yaşındasınız? diye sordu. Nadire onun bu tecessü- göstermiye başlamıştır. Bu Sütunda He Hergün Nakıli; Safiye Peyman BİR DEĞİŞ TOKUŞ Ahmet Nazmi dalma sevimli bir çocuktu; şen ve sokulgan, her iyi şeyi seven, bele İyi yemeğe, İyi şaraba, İyi fikre bayilan bir çocuk. Dört sene evvel evlendi. Benim gibi rakamların zey- lina inananlar bilirler ki, on beş bin insandan bir veya ikisi, evlendikten sonra, umdukları şefkatli ve tatlı kadına düşme- diklerini anlarlar. Zavallı OAhmet Nazhinin re gelen de bu idi. e ve iie bir kadınla evlendiği mvhakkaktı. Düğünün ertesi De Jale, evin içinde bir müstebit rolü oynıyacağını kocasına açıkça söyledi:' — Azıcık sabret. Seni ben terbiye edeceğim, ben! dedi, Jale sözünü tuttu. Bu ter- biye muamelesi hemen başla- mıştı. Heyhat! Herkes av kö-” peklerinin, kocaların ve bütün ehli hayvanların nasıl terbiye edildiklerini bilir: Daima fena muamele İle. Tabii, Jale kocasını döğmü- yordu. Fakat bu türlü kadın- lar, zavallı erkeklerine karşı dayaktan daha tesirli şeyler bulmakta bire birdirler. Jale, | bu bapta, bir dahi idi. İnatçılık ve aksilik boğuşmalarını en yüksek haddine çıkarıyordu. Nihayet, Ahmet - Nazmiyi esaretin en korkunç derecele- rine indirmiye muvaffak oldu. Zavallı erkek, hep gülüm- siyerek boyun eğiyordu. Karısı günde yüz defn budala, çir- kin, haylâr, kalbsiz dediği halde, Nazmi hiç kızmıyordu. Fakat Jale, herkese bunun aksini söyledi: — Kocam çok huysuz, çok geçimsiz... Diyordu. Bir gün Nazmi hastalandı. Kendini Obana (gösterseydi: “Kafam daha az o tütsülel, derdim, Halbuki Nazmi dok- .. Bir Bekçinin Hırsızlığı Pınarhisar, ( Hususi) — Bu- ra İnhisar tütün deposu bele gisi İsmail Ağa ötedenberi depodan cıgara aşırarak yer- lerine ot ve saire kormuş. Mesele ( anlaşılmış, Okarısının huzurile hakikat tesbit edilmiş ve bekçinin vazifesine niha- yet verilmiştir. İsmail Ağa teessüründen delilik alâmetleri “Kooperatifçilik, LER bir eser neşretmiştir. Bu eserde kooperatiflerin muhtelif şekil- leri, bizdeki tarzı tatbiki, sünü anlamıştı. Sade bir te- besstimle güldü: — Ne kadar dersin? Nermin Nadirenin yüzüne dikkatli (o baktı. Şakaklarının hizasında biraz enlice ve çe- neye doğru tat bir meyille İncelen bu esmer ve donuk yüzde parlıyan ve derinleşen arip renkli açık gümüşü göz- lerle (gözleri (karşılaştı. Bu gözlerin altında h. bir göl ge vardı ve gayet İnce buru- şukları gizlemekle kalmıyor, Nadirenim bakışlarına bir de- rHolik ve tatlılık veriyordu. tora gitti ve idrarını tahlile Mizun gösteren hekim, nihayet onda böbrek hastalığı keş- fetti, Müthiş pehriz. Artık Nazmi hemen hemen patates ezme- sinden başka birşey yemiyordu. Çabucak iyileşti ve sancıları geçti. Bir akşam hafif bir kül bastı yemek istemişti. Karısı bağırdı: — İntihar mı etmek yorsun? Nazmi yine başını önüne eğdi, Aylarca şarapsız ve etsiz yaşadı. Gitgide sinirleri bozu- luyor ve karısının fena mu- amelelerine tahammül edemez bir hale geliyordu. Fakat yine İsyan etmedi. Bir gün doktora gitti: — Yahu.. Ben basta deği- lim.. Ağrım yok, Bir şeyim yok.. Neden bu perhiz, perhiz? Doktor ince bir tahkikattan sonra (anlamıştı ki Nazminin ilk idrar raporu, başka birinin raporu ile karışmış ve teşhis yalnış konmuş. Nazminin omzuna vurarak: — İstediğini ye, iç! Dedi. Nazmi galip ve muzaffer bir tavırla eve geldi, karısma bunları anlattı. Filhakika Jale bağırıyordu: — Hayır, edeceksin, inanmam! İşte o zaman Nazmi bir coştu; açtı ağzını, yumdu gi- zünü... Sen misin Nazmiye ili- raz eden... Artık Jelenin ne hayvanlığı kaldı, ne edepsiz- liği... Nazmi ağzına geleni söylüyordu. Kocasım hiç bu halde gör- miyen Jale ne yapacağını şa- şırdı, gık diyemedi ve gitti, Nazmiyi iki yanağından da öptü. Ogünden sonra ahlâk- larını değiş tokuş etmişlerdi. Bir Köy Halkının Dileği Lüleburgaz (Hasusi) — Bur- gazın Şimalişarkisinde bulunan Mandıra köyünün Pınarhisar- dan alâkasının kesilerek Bor- gaza raptı için köylü Millet Meclisine müracaate karar ver- miştir. Çünkü iki merkez ara- sındaki mesafe yedi saat fark- lıdır. Bilhassa evlenme ve has- talık işlerinde müşkülat oluyor; M. Nuri ve “muhtelif iktisadi şekillerle olan alâkası izah edilmektedir. Naşiri Sühulet kütüpanesidir. Fiatı 150 kuruştur. isti- perhize devam ben doktorlara Gergin yüzünde yalnız dudak- ları biraz gevşek, pürüzlü ve b rai Boynunun derisi de içe buruşuktu. Fakat göğ- sü, beli ve bacakları çok ta- zelik hissi veriyordu. Nermin idandı *, — Otuz mu? Nadire bağırdı: ge Bravo küçük! Tam otuz Ve bir kahkaha attı. Ner- min bu gülüşü sevinç zannet- mişti. İlâve etti: — Otuz bile göstermiyor- sunur. Ben sizi çok merak ediyorum. (Arkarı var)