ii. ve sarı bayraklarla R olan okulelerden biri “ Silman kulesini, temsil edi- Kırmızı ve mavi renk- boyanmış ve üzerinde ji P tesimleri bulunan kule ise Stiyan kulesi) idi. Her iki İL 7e mensup olanlar mey- |,“a ve ziyafetten sonra bir ? taklidi yaptılar. N iman kalesinin yanına ilmiş asker, toj ö kalesini yıktılar. eğlencede — Hırstiyan eri de hazırdılar ve bu ayı p seyrediyorlardı. onlara (o telmihan zall kalesinin içine dört koydurtmuştu. üni divarları yıkılır yi Iz domuzler meydana çık- a muvakkat eğlencenin « vetini ari umak için beşim dir domuzu meydanda üç *vâ parçalattılar. budiler, zenciler (eski “ezita) ve | Moreskaj li icra ettiler. ği afet sırası Yedpa gelmişti. er on birinci günü da mükellef bir ziyafet EE Ve ayni gün İstanbul esna- iyii eçidi ri ve 3 , Yirmi ir gün sürdü, Tesmigeçit, bem eğlen- sefahetin hududunu bem 0 © devirde İstanbul esnafı- ai vaziyetini göster- itibarile çok şayanı dik- Her esnaf alayı, Padişahım A dan (geçerek mutat iş, Üçüncü Murada dualar | ve her sınıf kendi sini- nümunesini hediye fi takdim eylediler. fincü Mürat ta herbirine ilmiş avuç avuç altınlar Muhtelif esnaf alâyiş birbirile rekabet alayınm başını ka- için : ayakkabı ve baş yapan esnaf teşkil . Bu tertip, Sultan ir için bir ihtiram ese- İ Üzere yapılmıştı. Pa- 4 Sırma işlemeli meşinden İN bir büyük ayakkabı e yem i etiler, genç ” Ssnrf alayının yanında »* girmiş yahudiler vardı. Tefrikamız No. 33 vi, ünün gecesi bu ye- i ve ipek çorapları Sile öl a ve ikinci Selsesini yaşamak arzu” e | Nerminin yeni bir © lr için ze i bazırlamak icap etti- ie ii. Kalbini biraz Zanmıya karar verdi: N NN dedi, şimdi bu cici otomobil geznti- k 5— ve mel askeri kıya- | meb'usu (4) —39 N De Haziranın on Sail pamuk ipliği (o bükücüleri, pamuktan yapılmış aslanlar (Ove deniz balerin. ile geçtiler. Haziranm on üçünde (Haf- faf) larla (Saraç) lara ziyafet verildi. Saraçların resmigeçidi hakikaten çok san'atkârane olmuştu . İstanbul saraç esnafı, bera- berlerinde altı "altı tekerlekle ha- | reket eder seyyar bir “darus- sınaa, , bir “fabrika, vardı. - amm içinde mütead- dit ustalar rl izan işleri işliyorlardı. ar kırmızı ve sarı bir bayrak al- tında geçtiler. yapim kumaşçıları, eklen İmiş elbise giyme yüz leikanlıdan mürekik ep bir ka- filenin vin reamigeçi- rar iştirak ettiler. (Arkası var ) Türkiye B. M. Meclisi Riyasetine Muhterem Efendim, İstanbula su veren Terkos Şirketi, elli senedenberi mukavelesi ahkâmınm birçoğunu ifa etmemiştir. mizde ne içilecek, ne de gelecek suyumuz yoktur. Biz, Şehri- larımızı söndürmiye kâfi bul halkı, su meselesi- nin kat'i surette halli için, Terkos Şirketi mukavelesinin feshini ve Nafıa Vekâleti ile Şirket arasında cereyan eden müzakerata bir nihayet verilmesini rica ediyoruz. Bu ricamızın isafı, İstanbulu en büyük bir dert ve belâ- dan kurtaracağı için, verilecek fesih karan memlekete büyük bir hizmet olacaktır. m e Adres... İmza Bu istidayı imza ediniz ve kesip idarehanemize gönderiniz. Halledilen Bilmecemiz 12345678 091011 İnEonaaanuN— paradan (0), bir hece (2) 2 — Etmekten emir (2), sı (2) 3 — Erkek ismi (4), düz- a eşyası (10) 4 — Müze (8), İstanbul 6 — Bir vekâlet (6) MUCAKTAN KUCAĞA SERVER BEDİ en Nermini seyreder- | si yapmıya değer. Çamlıcaya kadar gideriz. Hüsniye Hanım, kahve dö- ğücünün bınk deyicisi, bağırdı. — Helbet, helbet, ya... Ha- va alırsınız! Otomobille bir Çamlıca ge-” zintsi yaptılar. Buda Nerminin hayatında çok yeni bir şeydi; oğüne kadar, otomobille bu derece uzun bir tenezzühe çıkmamıştı. Okadar neşelendi ki yüzü al al oldu, gözlerinin ve a YUKARDAN AŞAĞI: Yeni Bilmecemiz 1234567891011 e inan- « 8 — Bilgi (5), nida (2) 10 — Fişek (6), halk (5) 11 — Eziyet (3), parlak cam İ (4) işaret (2) içine kolay kolay silinmiyecek bir tebessüm yerleşti, sesinin bütün tortuları elendi ve kah- kahaları berraklaştı. Gençliğini bütün kuvvetile hissediyordu. Birdenbire ken- disini tamamile kedersiz, çok hafif, bütün büyük tehlikeler- den kurtulmuş, rahat, emin, istikbale hâkim buldu. Mes'ut- tu, her manasile mes'ut. Akşama kadar (o Çamlıca eteklerinde gezdiler, agaçların altında uzandılar, şarkı söyle- diler ve göldüler. İlkbahar onların arasındaki yaş farkım ikisine de onutturacak kadar şaşsalı idi, Nermin birkaç defa kendisin: Atıf Beyin okşama- lanna ve öpeierine bıraktı. e. GE “SON” POSTA İ öç KADIN SALTANATI Tİ Hünkâr Okadar Keyflenmişti Ki - Avuç Dolusu Altın pie Kari eden memurinin tekaüde sevkleri #üretile (tasarruf okudum. Bu meseleyi tetkik ederken birer tuhaf buldum. Çünkü: bir kere otuz sene bir vazifede (bulunan Omemurinin kısmı” azamını tabiatile yüksek memuriyette bulunan zevat teş- Mil edecektir. e Bunların kısmı yapılacâğım | azamı rüesa ve müdirandır. Rücsa ve müdiram ihtiva et- miyen herhangi bir müessesenin idarei umur edemiyeceği bedi- hidir. Bu halde bu memurlara bir kere “tekaüt" kanunu mucibince &ski maaşlarına o yakin © maaş verilecektir. Çok haklı ve Mma- kuldür. Bir de yerlerine yeniden Memür tayin edilecektir. Onlara da maaş vermek zarureti hânl olacaktır. Tabii.. Bu belde tasar- ruf nereden ve ne suretle yapı caktır ?.. 2 — Fuzuli olarak kumüs- yonu ve sair suretle aş kırk kazanç temin eden pu varken aşama lmdan ve ne suretle tasarruf yapılabileceği kolayca anlaşıl- maz mı?.. Ayni yolu yine ayni müteahhitler yaparken herhan- gi bir beynelmilel grupa fuzuli olarak milyonlarca lira vermek ne “demektir?.. Bu mukavele neden hâlâ feshedilemez?. Madam ki tasarruf yapılmak isteniyor. Neden fuzuli olarak umumi valilikler gibi sair yeni yeni memuriyetler ihdas edili- yor.. Valiler liyakatsiz ise o halde neden vazifelerinde ipka ediliyorlar ?.. Liyakatleri varsa umumi, valilere meden ihtiyaç rdır ?.. Tasarruf yapmak hu- da fikrimizde samimi isek beni ar Cevaplarımız Tüccardan A, M. Bey: İstediğiniz şeyi doğrudan doğ- ruya alâkadar makamdan sora- bilirsinir. Ticari itibar meselesi mektubunuzu aynen koymamıza manidir: Sivas, Şemsettin Sivasi ev- Yâtlarından İbrahim Beye: Makaleniz ilmi oldi maalesef Mi şredemedik, Meslâki mecmualardan birine ya siri tavsiye ederiz efendim Gazi gişesi sahibi Cemal Beye: Mektubunuz elmiştir. Başka bir vesile le çıktığı tak- dirde mevzuu bahsederiz efendim. GAİP ÇOCUK — Beyaz ce- ketli, pantalonu kurşuni renkli & yaşında Yaşar namında çöcü- gom kaybolmuştur. Bulan varsa ltfen insaniyet namına Taksim- de Altın fabrikası Tepebaşı 169 numarada > Feride Hanıma mü- racaat, HİKÂYE ÜMİT DÜNYASI Esarete beş dakikadan Na la tahammülüm yoktur. Bu- radaki beş sayısı tesadüfi de- gil, Ölçtüm, Berberin ustura- sı altında beş dakikadan fazla duramıyorum. Benim on beş senelik perükârnm bunu bilir ve ekseriya dördüncü da- kikanın sonunda bana esare- tmin bittiğini müjdeler Bunun © için randevulardan hoşlanmam. Kadınlardan bir randevu alacağım zaman ken- dilerine rica ederim: Saatle- rini benimkile ayar ederler. Zira (omakinenin kabahatini affetmiyeceğimi açıkça söyle- rim. Aşkta da böyleyim, ya- ni vücutlar, kalpler bir ayar- da işlemeli. Ne ileri, ne geri. * Genç, güzel ve zeki bir kadın bekliyordum. Beş da- kikadan fazla gecikti. Hemen yerimden kalkacak ve rande- vu yerinden uzaklaşacaktım; gençliğinin / hatırı. için beş dakika daha beklemiye karar verdim, gelmedi. Yerimden kalktım, fakat yürüyemedim; bu seferde gü- Artık nemi uzaklaşmak Üzereidim ve bu sefer de ze- kâsının hatırı için son bir beş dakika daha beklemiye ka- rar verdim, yine gelmedi. Felâkete bakınız ki rande- va yerinden bir türlü ayrıla- mıyor ve hatırı için beş da- kika daha beni bekletecek meziyetlerini arıyordum. Bu- lamadım. Kendime karşı ma- zeretim * kalmamıştı. — Çıkıp İs karar verdim ve yü- Me kapıdan » çıkarken bir çocuk bana ismimi sor- du ve bir kâğıt uzattı, Ür tünde kurşun kalemile ve onun yamsile acele yazılmış birkaç satır: “Beklettim. Par- don. Bir hâdise çıktı..Gelince anlatırım. Biraz daha sabır. Mutlaka geleceğim.,, Çıktığım yere tekrar gir- dim, oturdum, bekledim. Nekadar bekledim, biliyor Gözile Gördüklerimiz Tasarruf Nasıl Yapılabilir ? Bu Sütunda Hergün yen arama e mal k Müellifi: ( Server Bedi musunuz? Ah, bir saatten fazla. Ümidim kesilmek üzere idi. Ayni çocuk yine geldi. Elinde bir kâğıt daha. Bu sefer: “Pardon, yüz bin kere pardon. Çocuğu (otomobille gönderdim. o Ayni otomobile bininiz ve Hürriyet Tepesine kadar gidiniz, orada, olomo- bilin içinde “beni bekleyiniz. Mutlaka geleceğim. Anlatırsam hak vereceksiniz... Mesele yok. Pek âlâ. Çek şoför Hürriyet Tepesine. * Çocuk orada otomobilden indi, gitti. Ben yalnız kaldım. Yolda bütün akşam gazetele- rini aldım, hepsini baştan s0- nuna kadar okudum dersem inanır mısınız? Hayır mı? Peki... Hava karardı. İki saatten fazla da otomobilde kalmış tım. Sabrım tükendi. Otomo- bilin kapısım açtım ve artık gidiyordum. Çocuk yine kar- şıma çıktı. Bir kâğıt daha: “Tam on dakika sonra geli- yorum. Kendimi affettirece- ğim., Estağfurullah, peki. Ben otomobile tekrar girmek Üzere iken çocuk bana bir kâğıt daba verdi. —Odane? — Bunu da okuyun. Okudum: “Görüyorsunuz ki esarete de alışılıyor ve insan böyle günlerce, senelerce bekliyebi- lir. Ümit dünyam. Hakikati size söyliyeyim: Ben namuslu bir kadınım, nafile bekleme- yiniz. Bu şakayı size kim yaptı, biliyor musunuz? Bekle- mekten nefret ettiğinizi bilen kocam|,, Yeni Neşriyat Garp Cephesinde 2000 metreden bombamızı nasıl attık? Havacılık ve Spor'un En son intişar eden 47 nums- ralı sayısında bu tüyler ür- pertici harp sergüzeştini Umumi bir babçede bira içtiler, saz dinlediler. Bir aralık Nerminin gözleri yaşardı. Atıf Bey ciddi bir telâşla ve tees- sörle sormuştu: — Ne var? Ne oldu? Bira mu dokundu? — Hayır, hayatımda ilk defa bu kadar sevindim de.. dedi ve avucunu gözlerinin üstüne kapadı. Otomobille (o dönerlerken , Nermin, biranın tesirile dönen başını Abf Beyin göğsüne dayadı, onun bir kolunun içine iyice sokuldu, gözlerini yumdu alnının üstünde, şakaklarının üstünde birçok defalar Atıf Beyin dudaklarını hissetti. Bir kartalın muhteşem kanadına sığınan serçe gibi, Nermin Atıf Beyin kolu içinde, kendini hayatın bütün tehlikelerine karşı mahfuz buluyordu. Kadı köyüne galdikleri va- kit gece olmuştu. Tenha bir lokanta köşesinde yemek ye- diler ve sinemaya gittiler. Eve geldikleri vakit Atıf B. bu sefer hiçbir bahaneye lü- zum görmeden, Nerminin oda- sma girdi. Küçük itirazlarla İ kolayca mücadele etti ve sa- bir şey düşünmüyordu. Vücudünde de hayret veri- ci yeni bir inkişaf başlamıştı. İştahı günden güne artıyordu. ve kendi içine doğan yepyeni | baha kadar onun yatağında | Boynunun ve göğsünün zayıf bir hülya âlemine Rİ hiç kımıldamadı. Hâlâ orada bir gözleri yaşarıyordu. Sıcak kaldı, Şafak sökerken, Hüsni- ye hanımı uyandırmamak için siz kendi odasına gitti. yerleri doluyor, kanının ren- gi ve parıltısı artıyordu. Arkan var e