10 Mayıs 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

10 Mayıs 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İki Pig kz, sarı saçlı, mavi may, mavi tüllü Macar m iy ir gözlü Çar penbe kollu Çer- he ia terbiye edilmiş cii ağ bir anda Min e hücum eder gibi gibi bi üc! , vie eyaz vücutlarını sına hareketler ve- Ne a Muradın önünde sa tüler ve ayak öptüler. Yâvaş yavaş ayağa lar, Esma sultan da elin h kakmalı Aştı, bir tanbur *Z güzeli, kadın delisi n karşısında diz çöktü. an ald Fildişi gibi beyaz Mviyg Parmakları sazın telleri © bharikulâde bir ma- dolaşırken sarı saçlı Büzeli mavi kanatlarını hçen'ı içinde raksa 3 ya ükümdar, bir halife, lolavuzluk o eden ir hükümdarının kızı vezirinin bahçesinde Me Macar yosması lr, daha Galli ah isine bi 1 abın ahenktar nağme- müstesna yaradılışlı kıvrak, daha oynak TPE solan, «a, bacaklarına, beli- ina öyle hareketler yap- 'W ki bunun karşısında Yi şefin hükümdar, bir aşlan çıkardı. van bir. Üçüncü Mura Pek yakınından geçiyor, MA tin sinirleri kamçılı” ti, ter kokusunu taşıyan “iy icu | Padişahın bebimi in içinde kızarmış ya- ü okşuyordu. O zaman Kiş, Yçüncü Murat "büsbütün ag sb ütün kendinden saatten fazla i. Macar güzeli, ev- N âheste hareketlerle başla- Mİ #oara çılgın inhinalar- Mirak oynadığı oyunu tan- İn, >avaşlıyan ahengi içinde Yavaş, adeta gevşer ve ti, dakini gevşetmek ister Ge bir o bayğınlıkla takin önünde durdu. iç ve Üçüncü Muradın Nr öpmek istedi. Na böyle kırbaçlayıcı bir Kai a karşısında erkek ta- Mağ, ünün en son haddine a sabırsız padişah buna sm — : Ne.21 Hayır, dedi, sen benim öpme, fakat ben senin İnce ve şeffaf kol- | ig e | yüzünden öpeyim.. Gel., Gel. Aguşuma gel ki sabrü tahammülümün mükâfatına nail olayım. Nurbanu Sultan da, Esma Sultan da emellerine muvaffak olduklarını görünce çok sevin- diler. Çünkü Üçüncü Murat, vezirinin sarayında, kolları ara- sına aldığı sarı saçlı, mavi göz- lâ Macar dilberinin sarayında da yanından ayırmak istemedi. Esma Sultanım sarayından avdet eder etmez hemen bir iradei şahane sadır oldu: — Haremde hususi bir daire hazırlansın. Yeni gözdemin emrine herkes itaat edecek. Onun hatırını hoş etmiyen her kim olursa olsun mutlak surette gözümden düşecektir. Bunu Ucuz Bahar geldi. Şehirlerden SON POSTA iç KADIN SALTANATI n acar Güzeli Padişahın Önün Kıvrak Ve İşveli Bir Raksa e böyle bilin... Padişahın bu sözlerinin he- defi hiç şüphesiz Venedikli Safiye Sultandı. Safiye Sultan rakibelerinin oynadıkları oyunu bemen anladı, fakat fütur ge- tirmedi. Bu fettan kadın kendi güzelliğine, kendi cazibesine ve zekâsma okadar kuvvetle emindi ki ne kaynatasının, ne de görümcesinin çevirdikleri plânlarla (Okendi o müfuzunun sarsılmıyacâğına kani idi. O biliyordu ki Padişahin Okoy- nuna girecek olan kadınların hiçbirisi mizacı şahaneyi ken- disi kadar okşıyamaz ve yine muhakkak olarak baş gözdelik makamı kendisinin idi. Arkası var İLÂNLAR köylere, sayfiyelere gkılacaktır. Kiraya verilecek eviniz, dalrenir, odalarınız. ve varsa ve yahut kiralanacak ev, dalre ve oda İstiyorsanız: Aramak ve sormakla vakit geçirmeyiniz. (20) Küçük kuruş size ba işi yapabiliriz. (16) kelimelik bir ilân kafidir. Her kelime #aslam için bir kuruş ilâve ediniz. Satılık evler: Küçükpazarda sinan mahallesi sokağı 29 No. ev satılıktır. Defterdarlık O müessesatı ikti sadiyesinde Beyden sorunuz. — Kiralık evler: ——— Modada — Temiz ve ucuz sile pansiyonu. (Yazın temiz ve ucuz oObir sayfiye hayatı geçirmek — istiyenlere © tavsiye ederir. Apergi Pansiyonu: Yavuz Hasan Modu — KİRALIK DAİRELER — Heebeliadada o Rovayyal | oteli yanındaki 8 odalı sabık Bige diller oteli binası daire daire veya tamamı kiralıktır. Arzu edenlere mebelle de temin e dilir. o Anadolu Ajansı Oİlâ nst şubesinde Bürhan Beye. TI. 22735 — BÜYÜKDEREDE — İskeleye 3 da kika mesafede mobilyalı, mobilyasız kirahk yah. Bahçe, hamam, kayı kame, tat su. Şişlide Meryem eczanesine müracaat, ZIŞLI HALKINA — Aileler için en halle ve nafile malreme e bademer mesi, şekerli halkın, peksimet v.s. yap” maktayım. Tecrübe eden devamlı müş- terim olur. Bomonti İstasyonunda İrret Paşa sokağı No. 1-5 Muhlis Hasan — KİRALIK HANE — Maltepede istas” yonu Üç dakika, mevkii, manzarası, Davam sam Şükrü Beyin köşkü satılık KUCAKTAN KHUCAĞA SERVER BEDİ Kağan H. yüzüme dik» ing sonra biraz dü; “ee de: Mi mem, dedi, bir diyece- Yok, yaşını başını almış öğ » faili muhtardır, beğen- Ü, gie gider. Benim Gstüm- bir yük kalktı. Kendi- ni öldürdü diye uyku uyumu- yordum. Birşey değil, herkes bilmez, kızın canına tak dedi de kendini öldürdü der. Hal buki burada sultanlar gibi mu- amele görüyordu. Allah verede yabancı yerlerde başına birşey gelmesin, leblebici |- Mütenevvi: MUHTEREM HALKIN NAZARI DİKKATİNE Yaz wünanebetile fevkalâde ucurluk va tenzilât her türlü kolonyalar, los- yonlar, pudralar, kremler, Honjlar, lâs- tik donlar ve çocuk müşambaları, enval tiril oyuncaklar ve her nevi mektep İevazlmatının en ucuzu ve em İyisini ancak Divanyolunda Sami striyat ve kırtasiye mağazasından tedarik edebi- Mirsiniz. Bir kere tecrübe ediniz. Mem- mun kalacaksınız. oDivanyolu, 174 Sami ve kırtasiye ıtriyat mağazası | —3 Mevsimi geliyor: ELİ ÇABUK SÜNNETÇİ — Köprülü sade MEHMET RİFAT. Sundiye İsmallağa sokak No, $ Şehit, muhacir, yetim çocukları parasız. —B MUHTEREM TÜCCARLAR — Güm- rük İşlerinizde istifade sürat | tesbilâti ve laminat İsterseniz bahçekapı Agop- yan banında İlhami Ahmet fırmasn veriniz. - Gaip Aranıyor On bir sene evvel Ayvalık manifes” te memuru iken evinin balkonundan düşerek vefat eden Adil Ef.nin refikas MidiliN Semine hanım le oğulları Sadi ve Taceddin, kızları Muazzez ve Mukad- desin İzmirde İskân edildikleri ve Sadi Me Taceddin Efendilerin — Şimendifer memuru oldukları işitilmiştir. Bunların adresini bilen varan Manisa Zirsat Fen muru Cevat Beyi haberdar etmeleri “e Korkmayınız Efendim, ailemiz maruftur, Bizden fena- lık memul değildir. “— E, peki, peki. Fakat bir kere sizinle müdüriyete ka- dar gidelim de hükümete ha- ber verelim. Ben de “pekâlâ, dedim, uzatmıyalım, polis müdürlüğü- ne gittik, malümat verdik, iki- mizden de birer imza aldılar. Oldu bitti. Anladın mı şeke- rim? Atıf Bey sözlerini bitirir bi- tirmez Nermini kendine doğru çekmiş ve saçlarının üstüne bafif bir buse kondurmuştu. Rehin Tütünler Satın Alınmalarına Ka- nuni Mâni Var mıdır? Tütün tacirlerinin bankalar nezdinde rehin bulunan tütün- lerinin tacirleri düştükleri müş- kül vaziyetten kurtarmak üzere Tütün İnhisar İdaresi tarafın- dan © satınalınmasına (karar verilmiştir. Bu karar verildikten sonra tütün kanununda buna muha- Wf bir madde bulunduğuda mevzwubahs edilmiş, İnhisar idaresinin ancak müstahsiller- den tütün alabileceği kayit ve işaret olunmuştur." Bu bu- susta; malümat almak üzere kendisine müracaat ettiğimiz İnhisar Umum Müdürü Behçet Tütün tacirlerinin bu nevi malları satm alınacak- tır. Fakat, söylediğiniz gibi tütün kanununda buna muhalif hiçbir madde mevcut değildir. Yeni Neşriyat: İzmirden Sesler Son ayların matbu sayfa- larında vezin ve kafiyeye sık sık tesadüf ediliyor. Bilhassa otuzuna (Ovarmıyan (gençlik, umumiyetle, kendini manzum ifade etmekte. Üçüncü veya dördüncü defadırki yedi genç daha yanyana geliyorlar ve küçük bir cilt içinde şiirlerini neşrediyorlar: “ İzmirden sesler, Bu kitapta da, “ Yedi meş- ale, gençlerinin ilk şiir mec mualarında olduğu gibi, alt #âiri bir nâsir tamamlıyor ve Âdet hükmünü alan yedi raka- mını dolduruyor. Bu imzaları yazalım: Haşim Nezihi, Nahit Nafiz, Mustafa Şevket, Kâmran Cezmi, Ferit Ragıp, Cezmi Tahir, A. Adnan. Bu genç imzaların her bi- rinde muhtelif edebi tesirlerin, felsefi ve içtimai doktrinlerin halitası görünüyor. Her biri zaman Zaman, burjuvaya kin, işçiye sevgi duyan, cemiyete ıyarak yalnız ken- dinliyen, Allaha giden yolu arıyan, yahut o sadizmin en kanlı ihtirasında nefsini doyurmıya çalışan, yahut insan- lığın - sınıflar fevkinde - istıra- bın ifadeye uğraşan sosyalist, fertçi, mistik, insaniyçtçi ve şu, budur. Bu haliteye rağmen, içlerinde kalıp fikirlerin üstüne çıkmış ve şiiri en mücerret, en muüsaffa halinde anlamış bir imza görünmiyor. Bununla beraber €serleri arasındaki yaşlarile mönasebe- ti unutmıyacak olursak, terli- yen bir bıyık gibi henüz beli- ren bu ümitlerden, bu yedi filizden daha olgun ve nazım- dan ziyade şiire yakın mah- suller bekliyebiliriz. Nermin ürperdi ve çekildi. Okadar sevinmişti ki bu mü- dafaasına biraz utanç ta karı- yor ve kendisine bu kadar iyilik eden adamdan kaçmayı pek-te iyi bulmuyordu. Hafif kızararak : — Demek yalan söylediniz? Dedi, Atıf B. muzaffer bir kab- kaha attı — Elbette, elbette... Dedi, biç seni Hüsniye H. vasıtasile tanıdığımı söyler miyim? Ka- dının aklına türlü şey gelir. Zaten içi fesat. Bu sözler Nermin için en ÂYE Bu Sütunda Hergün İ Nakiliz Safiye Peyman BİR TOKAT Ginç kız, çiçeklerin suyunu e d yordu. alona tanımadığı genç bir kadın girdi: Esmer, oldukça güzel, İyi giyinmiş, sade ve ciddi bir taze. Genç kız ona bir koltuk gösterdi; (o kadın — oturmadı, ayakta, sakin ve kat'i bir ta- vurla söyledi: — Nemika H., birbirimizi tanımıyoruz. Ben size ilk önce pek garip gelecek birşey için müracaat ediyorum. İşittim ki siz Faik Zühtü Beyle evlene- cekmişsiniz. — Fakat Hanımefendi. — Nemika Hanım, rica ede- rim sözümü kesmeyiniz. Ben buraya sizi kırmak için gelme- | dim, size hizmet için geldim. Siz Faik Zühtü Beyle evlene- mezsiniz. Yahutta, onunla ev- lenmemek sizin Omenfeatiniz icabındandır. Niçin? Benim size bunu söylemiye salâhiye- tim yok. Bazı şeyler vardır ki söylenmez, ağıza alınmaz. Be- Zühtünün ilk zevcesiyim. Üç sene onunla beraber yaşadık- tan sonra iki sene evvel ayrıl dık. Ona karşı biç bir kinim yok, Fakat evleneceğini haber alınca, düşündüm ki... benim vazifem, onun zevcesi olacak hanımı kurtarmaktır. Ben va! femi yapıyorum ve size söylü yorum: Faik Zühtü ile a yiniz. Artık gidiyorum. Emin olun ki ciddiyim. Artık bildi ğiniz gibi hareket ediniz. Ben vazifemi yaptım. Meliha sözünü bitirdi ve Nemikanın birşey sormasına meydan vermeden salondan çıktı, Nemika yalnız kalmca ken- I dini bir koltuğa bıraktı. Düşü- nüyordu. Bu ne demek? Çok samimi görünen bu: kadının re bir niyeti va; mı? Faik übtünün kusuru nedir? Şimdi Nemika ne yapacak? Bu tavsiyeye ehemmiyet vermiyecek mi? Nemikanın Faik Zühtü için muayyen bir fikri yoktu. Zarif, cazip, kibar bir adamdı. O- nunla evlenmek istedi. Nemika evvelâ tereddüt etmiş, sonra razı olmuştu. Şimdi. Nemikanın ilk te- reddütleri tekrar uyanıyordu. Meğer insan daima görünüşe aldanabilirmiş. Bütün hayatı gürültüsüz ve hadisesiz geçmişti. Her türlü dedikodudan nefret ediyordu. Birden bire kararın verdi: Evlenmekten vazgeçecekti. Bu- nu kendi kendinden başka hiç kimseye sormiya mecbur de- ğildi. Babası onu serbes br rakmıştı. Hatta, Fak Zühtüden pek hoşlanmadığı için kızının bu kararından memnun ka- lacaktı, Yem | kuvvetli teminat yerine geşi- yordu. Atıf Bey lâkırdılarının iyi tesirini görerek deha canlı, devam etti: — Hem öyle “yolda bayıl- dı,, filân dersem, kadın daha fazla ütanır, korkar diye dü- şöndüm. İyi düşünmüşüm. Ben bunu söyleyince hanımda bet beniz attı, O mrada Hüsriye Hanım sofrayı kurmak içn odsya girdi : — E.. E.. dedi, ne oldu? Ne oldu? Atıf B. ellerini uğuşturuyor, | | bir nim ismim Meliha Şakir. Faik | senin hala | Nemika, nişanlısına bir mek- tup yazarak, Meliha hanımın bir ziyareti Üzerine izdivaçtan vazgeçtiğini bildirdi. Faik Zühtü bu mektubu alınca şaşırdı kaldı. Hâlâ Me- lihe onun peşini bırakmıyor midi ? Nasıl olur ? Meliha ile üç sene beraber yasamışlardı ve bu üç sene zarfında, karısı ona hep hissiz, soğuk ve sert muamele yapmıştı, onu sevdiğini hissettirecek en kü- çük bir hareket göstermemiş- ti. Neden şimdi bu çirkin ve garip kıskançlığa düşüyordu ? Faik Zühtü yumuşak ve sı- kılgan tabiatlidi; fakat buna okadar öfkelendi ki Melihanın evine gitmiye karar verdi. Eski zevcesile karşı karşıya gelince, kadın soğuk (durdu ve Faik derhal söze başladı: — Ne yaptınız? Ne hakla benim için nişanlıma iftira ediyorsunuz? Aramızda hiçbir alâka kalmadı. Benim hayat ma ne diye karışıyorsunuz? Meliha cevap verdi: — Ben dul kaldım. ezlenmiyorum. — Bundan bana ne? Siz benim işlerime karışmayınız. — Karışacağım. Kadın Faikin yüzüne bak- mıyordu. Erkek sordu: — Benim evlenmemi iste- miyor musun? Niçin? Beni seviyor musun? Meliha kudurmuş gibi hay- kırdı: — Hayır, hayır... Seni hiç sevmiyorum, sevemedim de.. Fakat evlenmeni istemiyorum. — Beni rahat bırakmıyacak mısın? — Seni rahat... Kadın sözünü bitirememişti. Faik Zühtü, onun kini karşı sında, âni bir öfkeye kapıla- rak, yüzüne bir tokat indirmiş ve sözünü kesmişti! OFakat, kendi kendinden ummadığı bu harekete şasıp kaldı. ıkıp oOgitmek üzere idi, akat Meliha kendini onun kolları arasına attı ve hıçkırdı: — Seni seviyorum, dedi, seni daima sevddim, fakat bunu sana biç sezdirmedim... Niçin ? Bilmiyorum. Seni sev- diğimi bilhassa © ayrıldıktan sonra anladım. Senin karın benim. Başkasile evilenemessın. Meliha, Faik Zübtünün kok ları arasında, era daha fazla Tekrar Faik Zühtü. onu teskin et mek için, yanağını, attığı to- katın hararetini hâlâ muhafaza eden sıcacık yanağına değ dirdi. keyifli keyifli A dolaşıyor — Oldu bitti, oldu bitti... diyordu. — Ey, aman, ne oldu, söy- leyin bakayım... meraktan çık dıryorum. Atıf B. Ona da anlattı, Hüsniye H. iki yumruğunu biribiri üstüne vurarak; — Oh olsun, oh.. İçime yeğ bal oldu, nihayet şu mah- zun kızı o cadalozun elinden İ kurtardıkya... Oh... Afferim.. ( Siz de güzel idare etmişsiniz. — Haydi bakalım, şimdi mezeleri getir. meseleyi (Arkas var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: