Nu y “Mü istakiller Bir adin Kurbanı Mıdır? pa tarahı 1 inci sayfada) afih, intihabın neticesi tecelli ettikten Vaziyetin gayri tabii iddia eden müstakil en çıktı ve bun- a şu mütaleayı A edenler vardır. rem akşamına kadar saniler oarasında | e müstakil meb'us i mayülü vardı. a temayül, bir ara İsmail, Kenan , Cemil Paşa lehine 1, “diyordu. Fakat o gün #“Ç vakit yapılan bir 2 Son vaziyeti ihdas O da hiçbir müstakil Tey verilmemesidir. Kenan Ömer B. müstakiller, daha nde ban bazı “an teşvik bile görmüş- * müstakil namzetler ise Si üyorlar: müntehibi o saniler Üy, ardı ve temennilerle #ttiler ki sözlerine inan- yapamazdık. Bizi, . bile tercih et- yiyen bu zevatın leri şayanı hayrettir.,, Meselenin bir cephesi m araftan dün, müstakil lerle görüştük. Bu 2e- asile bize U fikirlerini gnlattılar: | Refik İsmail Bey âPta rey alamıyan müs- mzetlerden Refik İsmail , kendisine müracaat ! bir muharririmize şu Vermiştir ; “ON vaziyet, şaşılacak bir » Gazi Hz. beyanna- 8 samimi cümhuriyetçi istiyor. Ben cüm- Türkiyede bi- Çünkü İngiliz İN zamanında adl kabul etmezler diye ,, Adil vasıtasile hü- , verdiğim bir istidada t Fırkası teşkil ede- iş, , Söylemiştim. Bunun : tevkif edildim. Maltayı Mi m. Bir dostum kur- üstakillen programsız- i ettiler. Halbuki da dar ve okadar r Yordu ki mufassal bir i harırlamıya imkân pt ben programımı ve teftiş heyetine Programım bulâsatan " Na meb'usan kanı em bilâfı ha- tek rey bile atıla- tak, ir hale getirmek. Ni ha hakiki inti- hâkimiyeti milliye “Üy “riyet tcessüs edebi- tarafı lâfö güzaf olur.,, p milletin en bü- “lmak itibarile bu dilegi ir muktezası oldu- a Esnayi intihapta ğun cihetle bu hak- eği veya mukayyet Kek diğine dair gaze men başka m yoktur. Mürtebibi sanilerine müntabibi saniler | diği gibi istimal de | ii olan tavsiye ile neticci intihap arasındaki münasebeti münakaşa ve muahaze etmek te, fırkada dahil olmamak itibari- le bana düşmez. Ben beyan- namemde de söylediğim veç- hile arzı hizmeti kendime bir vazife ve bizmetime lüzum olup olmadığının tasdirini de millete bir hak olarak tanımiş olduğum için yalmz bu mülâ- baza ile namzetliğimi vazet- miştim. Ben bu namzetliği vazet- mekle vazifemi ikmal ettim. Milleti temsil etmesi lâzımge- len müntehibi saniler de hiz- metime lüzum olmadığını tak- dir etmekle haklarım İstihsal etmiş bulundular. Binaenaleyh bu itibarla meb'uslukla da, müntehibi sanilerle de müna- sebetim kalmamıştır. Mehmet Salih Bey Müstakil namzetlerden kundu- racılar cemiyeti reisi Mehmet Salih Bey de şöyle diyor: “— Dün müntehibi saniler müstakilleri tanımadıklarını söy- lediler. Ben şahsen 35 bin kunduracı esnafının reis ve mümessiliyim. Daha geçen gün Ankaraya bu esnafı temsil ede- rek gittim. Hariçten sokulan lâstikli ayakkabıların yanlış ta- rife tatbik edildiğini hükümet mehafilinde müdafaa ettim, söz aldım. Polis ve bükümet esnaf murakabe heyetini tezkiye ve tescil etti. Müntehibi saniler- den 50-60 kişi de şahsan beni ve akidelerimi tanırdı. Böyle olduğu halde benim tanınmamış ve silik bir şahsi- yet olduğum kabul edilirse acaba bu defa meb'us yapılan Hayrullah B. ve diğer bazı zevatı nasıl tanımışlar. Bunlar memleketin siyasisidi, bariz sivrilmiş şahsiyetleridi. Sonra hangisinin programı var? Ben programla ortaya çıktım., Cemil Paşa Yine karanamıyan müsta- killerden Cemil Paşa şunları söylemiştir. — “Ben bu neticeyi gayet tabii buluyorum. Galip Kemali B. ise şu be- yanatta bulunmuştur: — Bu hususta ve bu netice bakkında (düşündüğüm çok basittir. Benim bu intihapta müs takil namzetliğimi vazetmek- liğime sebep srf Gazi Hazret- lerinin memleketimizde Cüm- buriyet prensiplerini tamamen ve hakikaten tesis ve teyit buyurmak hakkında kat'i ar- zularına tabean ve kendilerine karşı kalben samimi merbu- tiyetim sevkiledir. Bu suretle vatanıma ve mil- letime karşı vazifemi bir kere daha yapmış olmakla tamamen mustaribim. Bu neticeden anlaşılıyor ki Gazi Hazretlerinin samimi fikir ve arzuları tamamen tatbik edilmemiştir. Bundan anlaşılan ikinci bir netice de İstanbuldan çıkacak olan herhangi dört müstakil meb'usun elyevm (meclisteki meb'uslara muadil bir kuvvette addedilmesidir. | Ve garip şeydir. * Dün intihap edilen meb'us- SON POSTA | SON POSTA nın TOMBALASI Kuponların Tepdili Dün Akşam Bitti I — 13 nisanda son mma | tarafımızdan çekilen tom- müsabakasınn O geri huzu- bala kalan numaraları, Noter rile yarın sabah SAAT 10 DA Melek Sinema- sında çekilecektir. İstiyen karilerimiz keşide de hazır bulunabilirler. 2 — Lâvhalarm mesine dün değiştiril- akşam nihayet verilmiştir. Fakat kur'a çeki- Tinciye kadar teşradan gelecek lâvhaların mühürlenmesine ve sıra numaralarının kendilerine gönderilmesine devam edile- cektir. Karilerimizin ve noterin huzurile “Melek, sinemasında şunlardır: 4.12 28 50, 53, 57, 61, çekilecek olan numaralar San 09.47, 75, 86, 87, 90. Tombala Musabakamızda Şimdiye Kadar 17), (81) (52), (20.13), (74), 41), (62), (51), (21) (7), (78), 42), (22), (58), (65), (33), (44), 40), (66), (23), (70), (24), (88), 32), (67), (16), (84), (46), (8), (19), (68), (80), (6), (88), (85), (18), (20), (79), (59), (3),(26), Çekilen Numaralar , (49), (71), (86), (60), (25), (83), (76), (82), (56). (14), (6),(54), (9), (43), (45), (15), (55),(10), (73), (11), (64), (69), (48), (89), (85), (2), (30), (77) (29),(63), (34), 72), dir. Ma ki Re eker > kuponların Eksik beheri 9 kuruş muka- bilinde veya 5 kuruş- luk posta pulu gön- ererek Ober zaman darehanemizden teda riki mümkündür. Hilâliahmer Merkezinden: Ticarethânelere Kurban bayramında çıkacak Hilâliahmer gazetesine ilân vermek arzu eden tüccarın Bâbıâli. Ankara caddesinde, İstanbul İLÂNAT ODASI NA MÜRACAATLARI Santimi yedinci, sekizinci sayfada 30, beşinci, altıncı sayfada 40 kuruştur. ların matbu mazbataları teftiş beyeti tarafından (o ekspresle Dahiliye vekâletine gönderil- miştir. Teyeti heyetinden Da- imi encümen reisi Tevfik Bey buna dair bir muharririmize demiştir ki: — Mazbataları gönderdik. Henüz başka bir emir alma- dık. Dört müstakil namzetlik için alınacak vaziyet hakkında söyliyeceklerimiz tamamen im- di ve tahminden , ibarettir. Bu bususta şunlar hatıra gelebilir. 1 — Münhal o meb'usluklar için kısmen veya tamamen fırkadan namzet gösterilmek. 2 —Bu şekilde neticele- nen bir iki yer daha olduğu için bu meselenin toplanacak mecliste mevzubahis edilmesi. Geç vakit görüştüğümüz Cevdet Kerim Bey de şunları söylemiştir: *— İntihabın neticesini mer- keze bildirdik. Henüz biremir almadığımız gibi müstakbel şekil hakkında bir isti; bile yoktur, en kuvvetli tah- minimiz şudur: Meclis üç mayısta topla- nacağına göre önümüzdeki TAVİL ZADE VAPURLARI M. Ayvalık - İzmir Postası Re. Saadet vapuru Pazartesi - de m hareket- Gelibolu, Çanakkale, Ay- mk ve İzmire azimet ve uğryarak avdet edecektir. Yolcu bileti vapurda da ve- rilir. Adres: Yemişte Tavilzade i biraderler. Telefon: İst. 2210 ZAYİ — Kencal akm asker gabesinin 14-8-926 tarih ve 1258 mar marab yabancı U intiyat » defterinde mukayyet vesikai askeriyemle nüfus köğidim zayetiim. Bulanların sdresime getirmelerini rica ederim. Adrem Eski Sakpszar tulumba ağızlığı 6 numarada Mustafa —ğ cuma günü İstanbul münhal meb'uslarını seçmiş ( buluna caktır. Fırkanın münhaller için kısmen veya tamamen namzet göstermesi de muhtemeldir. Bir gazetenin: * münhaller için fırka namzet gösterecektir ,, yolundaki neşriyatını da şimdi sizden işitiyorum. Bize bu da- kikaya kadar tebligat yapılmış değildir. ÂYE Bu Sütunda Hergün m, “Gi dö Mopasan,,dan T ii Nurten, evlenecekti. kuzeni Celâl | Onlar, ta çocukluklarından | beri tanışıyorlardı. Seviştikleri- nin farkında olmadan beraber | büyümüşlerdi. Genç kız, deli- ek sevimli buluyor ve her efa, titreten heyecanlara ka; genç kuzenini öpüyordu. Celâle gelince, O: “Ne zel kuzinim var! , diye düşü- nüyor ve erkeğe “bas bir sevki tabii ile daima Nurteni düşü- nüyordu. İşte bütün di- şünceleri bundan ibaretti. Nurten bir günte adüfen anne- sinin nuştuğunu işitti. Annesi : “— Seni temin ederim ki, bu yavrular, çarçabuk birbir- lerini seveceklerdir; muhakkak, Zaten Celâl, kızım için tahayyül ettiğim yı erkek., diyordu. Sa AÜ hereke Nurten Kuzenine perestiş etmiye baş- lamıştı, Ne zaman onu görse kızarıp bozarıyor, eli elinin içinde (| titriyordu. o Gözleri gözlerile (o karşılaşsa, (Ohemen önüne bakıyor, birçok zemin- ler hazırlıyarak, yine Celâlin öpmesini istiyordu. ketler, Celâlin gözünden kaç- mamış ve vaziyeti kavramıştı. O zaman, genç adam , Nurteni kollarından tutarak kendisine çekmiş ve kulağına yavaşça: “Seni seviyorum, seni 8e- viyorum! diye fısıldamıştı. Artık. nişanlanmışlardı.. Ce- lâl, ekseriya Nurtenin evinde kalıyor, geceleri gülüp eğle- niyorlar, gündüzleri de - yal- mız ikisi - gezmiye çıkıyorlardı. Bazen yorgun argın eve dönüyorlar ve sebebini bili sizin ikiside derin derin içi rini çekiyorlardı. Annelerile Gülsüm hala, bu genç âşka mes'ut bir te- bessüm ve muhabetle bakıyor- lardı. Bilhassa Gülsüm bala, bu çifti görünce pek müteessir gibi görünüyordu. Gülsüm bala, sessiz sadasız bir kadındı. Az konuşuyor, evin içinde hiç gürültü yapmı- yor, yalnız yemek zamanların- la görünüyor, sonfa, tekrar odasına çıkarak mütemadiyen yalnız başma oturup Or du. Bu ihtiyar bakirenin se- vimli bir siması, tatlı fakat meyus bakışları vardı. Onu, hemen hemen, aile erkânından saymıyorlardı. Ta gençliğinden beri hiç evlenmemişti. , Onun elini öpmek m. odasına (o uğramıyorlardı. ya hizmetçiden başka kim- irmiyordu. Zaten, konuş- öle ağ za bir yatın yalmz geçip gittiği bu odayı kimse bilmiyordu. Kimse onu adam yerine koy- muyor, başka bir abbabın evne gittiği zaman, kimse ondan baksetmiyor, kimse onu düşünmiyordu. Gençlerin düğünü, Mayis nihayetinde olacaktı. Onlar, artık, gözleri gözlerinde, fikir- leri fikirlerinde, kalpleri kalp- lerinde, elleri ellerinde yaşı- yorlardi. Bu sene bahar, ne de geç oluyordu! İlk, bulutlu geçen birkaç gün za: rfında, bir mucize gibi, çiçekler (o açmış, obahçelerine be biz ka dalgası yayılmıştı. Nihayet öğle üzeri, parlak bir De bütün nemleri ku- gururla yükselmiş, ne- batata, hayvanlara, insanlara, herşeye nüfuz ederek başka — şevk Gri mlm. uçuşuyor, çarpıyor, birbirlerini çağırıyorlardı. Nur- ile ! tenle Celâl her biribirlerini gördükleri | i vakit,insanı tepeden tırnağa kadar am, | İ Bu hare- ; ŞI vakitkinden daha heyecanlı idiler. Artık, beraberce (Ouzaklara (o gide miyorlardı. Oturdukları yerde toprakta birikmiş duran suyu seyrediyorlardı. Gece olunca, kendilerini biraz daha sakin hissettiler, Bir tarafta, anneleri, it oynarken diğer tarafta, Gül süm hala, mahallenin fakir ço- cuklarına yün çorap örüyordu. Büyük ağaçların yaprakları arasında ışıldıyan mehtabı gö- ren çocuklar, dayanamıyarak, usulca dışarıya çıktılar. kız kardeş, oyunlarını bitirdikleri ovakit, o esniyerek Biri: tık! dedi. Diğeri, açık duran pence- reden bakarak, nazarlarını, sarı ufukta yavaş yavaş dola- şan iki gölgeye çevirdi. — Adam sen de! -dedi- d- şarısı okadar güzel ki.. Gük süm hala bekler onları; degil mi, Gülsüm bala? İhtiyar kız, meyus gözlerini kaldırdı ve çok mahçup sesile cevap verdi: — Elbette; beklerim yal... Ve iki kız kardeş, yatmak üzere odalarına çekildiler. O zaman Gülsüm hala aya- ğa kalktı; elindeki işi koltu- gun üzerine bırakarak pencere- nin önüne diz çöktü, lâtif geceyi seyre başladı: Genç âşıklar bir yolun üze- rinde piyasa ediyorlardı. Kol kola girmişler; ağızlarından bir tek kelime çıkmadan, sanki bu şiir dolu geceye karışmış gibi, yürüyorlardı. Nurten, birdenbire, pence- renin çerçevesinde İâmbanımn ziyasım karartan ibtiyar kızın gözel gördü. Bak, dedi. Gülsüm hala bisi | bekliyor | Celâl başını kaldırdı : — Sahih.. Ve yine yavaş yürümiye, hülyaya, sevişmiye başladılar. Fakat toprağa çiğ düşüyor- du. Hafifçe titrediler, Genç kız: — Artık dönelim! Dedi. Ve döndüler, Salona girdik'eri zaman, Gülk süm hala, tekrarişini örmiye haşla- mıştı; başım önüne eğmişii, ince ve zayıf parmakları, yorulmuş gibi titriyordu. Dizim yaklaştı. İZ ouyuyacağız Gülsüm hala... İhtiyar kız gözlerini çevirdi; mış gibi kıpkırmızı idi ile ei dikkat et- mediler. pe adam, rl 5 küçük iskarpinle- rini ıslak görerek merak ve muhabbentle sordu: — sayar Germ üşü- or Gen parmakları okadar fazla titrediki, elin deki iş, yere düştü; yün yumağı, halınm üzerinde varlandı, ve, ihtiyar kız, bi bire yüzünü avuçları içine sikik hıçk'ra hıçkıra ağlamıya başladı. çökerek sordular: — Ne oldun Gülsüm hala? Ne oldun Gülsüm hala?. O zaman, ibtiyar kız, elile sırsıklam olan yün rak luçkırıklar ari sik kesik mırıldandı: — Sen.. Sen.. Ona: “Küçü- saklarım 0. üşümüyor nu, Sr de.. dedin ya.. Halbu- ki ba.. bana böyle şeyler sö.. söyliyen olmadı şi. şimdiye kadar; Lei Amma biç! . : Hüseyin Zeki çağırmalı ar- artık