Körl -Gözile Görd üklerimiz Akalliyaîlîr Ve Türklük “*v—:ıua. İntişar eden akab Üm dikk.k'kmd.“ bir yazı na- ümizge ÇME celbetti. Memle- bazlarır îfıhiıleıdeıı ziyade şa- im ':h gösterildiği cihetle fikre lı' Yüraya temas eden " bir he erkesin lâkayt kaldığır -i sere daha müşahede ettim. Balişı ı Straflıca İzah — eden _h'; diyor ki: “Memleketimiz- e İyeller kendilerine müs- k 'rer millet süsü veriyorlar. ""::ı".m mekteplerinin ka- B . zerindeki tabelâlara bakı- debi, yak mektebi, Ermeni mek- Ü n thüdi mektebi... Türklük- W igglTİ bir unsur olduklarr 2 yeden bu isimler ne olu- İld Hakikaten yazı sahibinin veçhile Türk tabiiyetinde m Makla Türk olan akalliyet- Vaziyeti hukukiyeleri tama- Nai Yatandaşlık hukukudur. itekim Lozan muahedesile tanılan - birtakım Vardır ki kanunu medeni- k'ntnılıkıumlıd. kabul ve İ ile akalliyetler bizim harygaMuzdan farklı olan bak- Majalün feragat ederek bu iti- OA aramızdaki fark zail oldu. _:H de Teşkilâtı esasiye kanu- n *88, inci maddesir Türk 'ttinde bulunan — bilümum tdaşlara din ve ırk farkı ::hıııın Türk atlak olunur; ')ıu'ş" vaziyet karşısında akal- li erin Türklükten gayri ken- Tine — bir — isim takması *iru mudur? » Fikrinin müdafii olan muallim, *ne buçhataya sebebiyet ve- biziz. Yani muhtarlarımızla, v8 Memurlarımızdır , - diyor, değil mi? Hakikaten akal- ü 'TiN müfus kâğıtlarım gözden Btçirirsek millet hanesl hizasına » Ermeni, Yahdi gibi isimle- kaydedildiğini görürüz. Hal- onların Türk- olduklarını bul deri, V u, '4 ihtara yarıyan ve ispata kuvvetli delil teşkil eden nü- ı,q::hu.n olacaktır.Türk tabi- & olarak Türk vatanında Yan her ferdi, vatana merbut için benimsemek — ve Hümak Jâzım değil midir? Vahdet bunu icap ettir- Mi? SAA GALI B D A e e AA NN q:"- Muallimin söylediği gibi Arkların milli vahdeti ihlâl *ceği bugün bir hakikat Tüşpe, Zirmiştir. Lisan farkı ise $e tedrizatın mecburi tutul- ügç * gittikçe azalacağını ka- b M"_ıııldnde mahal yoktur. açi ikatler karşısında — milli bi Z temin maksadile yarılan 'Azının memlekette hiçbir tevlit etmediği doğrusu MHi mucip oldu. Sinemada ,4: Ve yabancı milliyeti ifa- ÜY filimler alkışlanır, buna AYt kalırız. İnsan bu vezi- Bümy Htinda pençeleşmek Tüzu- Bölerimgietediyor. — Lütfen milli Nükaylt tercüman olarak bu Ve kayi ETİ neşretimenizi rica eder hürmet eylerim efendim. Kahraman Nail vi GEVaplarımız Tiniz Hlarelinden Mehmet Beye 1 İi P edilmektedir. Şikâ- "'m..“::kııar makama düyü- ŞE Yang Mi xoskar llı/îıııılt *di A“'d"lin: Mister Otis, —.d,',_ç"'f-t Virjinya —bulun- hL * rahat etmeme imkân '-ı.,_î*'_' geçen sene bizim & Mize müsaade etsey- #imdi bu felâket ba- TERVİL ŞATOSU SON POSTA Dünyada Neler Olyyor? İspanyada Erkânı Harbiye Reisinin Beyannamesi - Avrupa Kaynaşıyor- Buğday Konferansı (llk ciki : z Lehistanda . Vaziyet Leh sosyalistleri — bugünkü kükümetin —idare — usullerine karşı protestoda — bulunmak üzere bir nümayiş tertip etmiş- lerdir. Hükümet, bu nümayişe mani olmamış, fakat polis kuvvet- leri vasıtasile halkın geçece; noktalara gazlı bombalar at- fırmıştır. Boğucu ve gözyaşı çıkarıcı gazların tesirile halk dağılmıya mecbur olmuş, nü- mayiş te kendiliğinden — sön- müştür. Resim, polis kuvvetlerinin bomba atışlarını gösteriyor. İspanyada İsyan İspanyada bir hafta evvel Darülfünun talebesinin nüma- yişile başlıyan isyan devımı et- mektedir. Darülfünunlular siya- si mahkümların tahliyesini ve cümhuriyet ilânını istiyorlar. Kıral Alfons, bu nümayişler karşısında sinirlenmi, ve cüm- huriyet istiyenlere, eğer ekse- riyeti haiz iseler, _buıııı 'm.en gösetermelerini teklif etmiştir. Bir taraftan da erkânı harbi- yereisi jeneral Burguete bir be- yanname neşrederek, İspanya- daki isyanların, eski diktatör- lük rejiminin yaptığı haksız- lıkları tamir için birşey yapıl- mamış olmasından doğduğunu ilân etmiş ve İspanyada tekrar diktatörlüğün iadesine müsaa- de edemiyeceğini, aksi takdir- de orduyu harekete getlirece- Na. 23 HORTLAĞI MÜTERCİMİ: Mes'ut Cemil şımıza gelmiyecekti. Herhalde beni geri göncermiyeceksiniz, Sizinle beraber onu arıyaca- ğım değil mi? Sefir güzel delikanlının Vir- jinyaya bu şiddetli alâkasını ğini söylemiştir. Erkânı harbiye reisinin bu beyannamesi harbiye nazırını şaşırtmış ve hükümetin vaziye- tini güçleştirmiştir. Avrupa Kaynaşıyor Fransa hükümeti, Avusturya- Almanya gümrük ittihadından sonra Âvrupayı Almanya ve Avusturya aleyhinde tahrike devam etmektedir. İngiliz hükümeti de bu iti- lâfa karşı açık cephe almıştır. İngiliz hariciye nazırı, üç defa Almanya hükümetine, bu işi Cemiyeti Akvama havale et- meyi teklif etmiştir. Fakat Almanya her üç tek- lifi de reddetmiş, bu itilâfın herhangi bir hakem heyeti tarafından tetkik edilebilece- ğini, fakat Cemiyeti Akvama verilemiyeceğini bildirmiştir. Bunun üzerine Fransa Çe- koslovakya ile Lehistanı ha- rekete getirmiştir. Bu iki hü- kümet) fevkalâde| tedbirler al- mak, hatta Fransa ile birlikte askeri bir hareket yapmak tasvvurundadırlar. Bu takdirde Avrupada yeni bir gürültü kopması müsteb'at değildir. Buğday Konferansı Romada toplanan buğday konferansı işini bitirdi ve da- |— Daha geçen ay Pariste toplanan buğday konferansı hiçbir. karara varmaksızın dağılmıya mecbur olmuştu. Vaziyet şudur: Avrupada day buhranı ğıldı. vardır. Bu buh- | yan bu sene Amerika, Kana- görerek mütehassis olmuşlu. Ona doğru eğildi. Omzuna vurdu L — Hadi bakalım, Sesil, dedi. Mademki — öyle — istiyorsunuz, geliniz. Fakat Askotta size evvelâ bir şapka almalıyım. — Abh, şapkam yerin dibine batsın! Ben J,irjinyıyı istiyorum. Askot istasyonuna geldiler, istasyon memurlarına sordular. Fakat orada da Virjinyaya ben- ziyen kimse yoktu. Memu.rlır bütün hat boyunca diğer İ onlara — telgraf — çekti- ler. Ve sefirle genç Dük Vakit-Eza » büyük bir buğ- |Güneş 11. 66/ $ 440 0iı.') & ı.ı] ve 17 İkindil 9. 1 da, Avustralya ve Yeni Ze- lantta *610 — nisbetinde fazla buğday bülunmasından ve Rus- yanın Avrupa piyasasını buğ- dayla doldurmasından doğ- mi . th"upıdı buğday — ihraç eden memleketler Macaristan, Romanya, — Bulgaristan — ve Yugoslâvyadır. Bu memle- ketlerin köylüye yardım ede- cek paraları olmadığı için, bu buhrana karşı duramamış- hır. Fakat Avrupa da Ameri- ka buğdaylarına karşı da ağır "gümrük koymıya cesaret ede- memiştir. Avrupa devletleri - sadece Avrupsda — buğday — çıkaran memleketlere karşı rini kapamıştır. Şimdi bu konferanslarda mevzubahis olan mesele, bazı Memleketlere, bilhassa Ameri- kaya karşı yüksek ve bir is- tisnal tarife tatbik edip etme- mektir. Avrupada buğday ihraç eden devletler kendilerine is- tisnal bir — tarife, Amerikan ve Rus mahsullerine karşı da yüksek tarife tatbikini iste- mektedirler. Almanya bunu kabul etmiyor. Çünkü Rusya- dan buğday alıyor. İtalyanın Rusya ile itilâfı vardır. İngil- tere müstemlekelerine — karşı kapılarını kapamak istemiyor. Onun için bütün müzake- reler ve bütün içtimalar aka- mete mahküm kalmıştır. —— TAKVİM — Günso 3- Nisan - B3 Kasıml46 Arabi Rumt 14- Zikade - 1309 | N1 - Mart < 1807 Vaya'ı Akşam| 12.— Yataı imsak 1833 133 2009 15. 53 23/ 5. S7 dört mil uzaktaki (Bexley) çayırına hareket ettiler. Çin- geneler ekseriya arada konak verirlerdi. Orada jaudarmaları da kaldırarak bütün havalide çingeneleri —aradılar. Hepsi yorgun argın gece vakti şato- ya döndüler. Kapıda Vaşing- ton ve ikizler onları büyük fenerlerle bekliyorladı. Onlar da her tarafı aramışlar, Ş'm- geneleri bulmuşlar, fakat Vir- jinyayı bulamamışlardı. Çinge- neler Virjinyanın kaybolmasına okadar mütcessir olmuşlardı l Vakıt-Exani- Vasatl — Kendinden Büyük Kızlarla Evlenenler Bazı geı:çler. gençlik saika- sile kendilerinden yaşlı kızları z seviyor, yaş farkının saadet- lerine mani olamıyacağını dü- Şünerek evleniyor, sonra bed- baht oluyorlar. Bundan evvelki yazılarımda kadınla erkek arasındaki yaş farkının ne alması ve niçin Öyle olması lüzimgeldiğini izah etmiştim. Bugün, bu izahın fiil sahasında bir facia ile netice- B lenen canlı bir misalini bildi- . ren bir mektup aldım. Bu genç, yirmi bir yaşında- dır. Kendisinden altı yaş büyük vekocasından ayrılmış bir ka- dınla evlenmiştir. İlk zamanlar kadın çok yüz vermiş, genci şımartmış. Evlendikten sonra aradan bir ay” geçince kadın yüz çevirmiş. Çocuğunu, eski kocasını aramıya — başlamış. Vesile — icat edip — eski kocasını — ziyarete — başlamış, Tecrübesiz. genç — kıskanmış arada kavga belirmiş. Nihayet geçimsizlik o hale gelmiş ki kadın eşyasını bırakıp - evi terkedivermiş. Şimdi genç te- lâştadır n6 yapacağımı şaşırmıştır. Bu gence tavsiyem şudur: Zaten — sizden ihtiyar — bir kadınla evlenmekle bir hata yapmışsınız. 26 yaşında bir kadın elbette sizin için sadık bir zevce olamazdı. Şimdi evini terketmesini vesile ittihaz ede- rek ayrılmıya çalışınız. Firar hadisesini resmen tesbit ile beraber mahkemeye müracaat ediniz. Kadın ağlebi ihtimal eski kocasile evlenmek arzu- sundadır. O da bu suretle emeline kavuşmuş olacaktır. * Bilecikten M. S. rümuzile ba- na mektup gönderen genç kıza yukardaki vak'ayı dikkatle oku- masını tavsiye ederim. Bu genç kız kendinden yaşça küçük bir gençle sevişmiş. Fakat kız gence müukabele etmemiş. Sonra pişman olmuş. Şimdi gence aşkını itiraf etmek istiyor. Fakat gayesi evlenmektir. ve yaş farkı- nn buna bir manl — teşkil edip etmiyeceğini soruyor. Bu vaziyette kız, yukardaki wak'ada erkeğin vaziyetindedir. Erkek hisaine mukabele görme- yince çekilip gitmiştir. Artık bir kazın erkek arkasına düşmesi doğru değildir. Karilerimizden aldığımız aşk mek- tuplarını sraslle neşrediyoruz. Bu sü- tunda hergün bir mektup meşredilecek ve haftada — bir delfa Gençlik ve Ha mimteyze sayfasında beş on mektup birden neşrolunacaktır. Çıkan mektup sahipleri — Idarehanemize — uğrıyaralr mükâfatlarını alabilirler. * Hatırlarsın, yumuşak elleri- nizi sıktığım gün, evet, gözle- rim, gözlerinde asılı kalmıştı. Dakikalarca © parlak gözle- rinde fecirleri, gurupları sey- rederken, yaşlar bir şebnem gibi yüzümün titrek yaprakla- rından kaydı. Fakat bu sevinç yaşlarını senden saklamıştım. Yıldızlar gibi ışıklı olan göz- lerini ve kıvrım kıyrım pembe bir güle benziyen çukur ya- naklarımı hatırladığım dakika beynimde ani bir bombanın patladığını ve onun çıkardığı alevlerle yandığımı kaç kere- ler hatırlarım. Seninle konuştuğum zaman sesini, kayalardan dökülen tatlı bir su şırıltısına benzetirim. Sen de bilirsin ki seni çok seviyorum.. Bahar kadar tatlı, ve parlak olan bayatımızın ufkunu bulutlar sarmasın, fir- tınalar olmasın.. Her zaman bu taze ve temiz olan aşkımızı temadi ettirelim. Selâmlar, canım. ve F NŞ Ankara F. H. D.: Siz evinizde hâkim olmak istiyen bir gençeiniz. Tam erkek- siniz. Sizi sevdiğini söyliyen kız- larla evlenmeyiniz. Çünkü kadın- lar sizi samimi ve derin bir aşkla sevmezler, — erkekliğinize bayılırlar. — Fakat — evlendikten sonra ayılır ve sizden vazgeçer- ler. Onun için alacağınız kız, etinizden ziyade kalbinizi seven bir kız olsun. Öylebir. kızla ev- lenmiye çalışınız. A, * Nişantaşında Hikmet Salim B.. Evleneceğiniz kadın kendisine hükmedilmekten hoşlanan kısım- dan olmalıdır. Her bahiste sözü- nüzün kabul edilmesini istersiniz. Onun için şahsiyetini - sizin şahe siyetiniz. içinde e-iten ve «izi derinden seven bir kızle evlen- miye çalışmalısınız. Karınıza ne para, ne de hürriyet verebilecek- siniz. Fakat ona bütün kalbinizi vermekten çekinmiyeceksiniz. Bu mu kâfi gören bir kadın sizi mes'. ut edebilir. * İstanbul A. Mansur B Bugünkü kızları sevmiyorsu- nuz. Onlar size züppe ve seci- yesiz görünüyorlar. Siz safiyetini kaybetmemiş, bir. ev kızı istersiniz. Onun için muhiti evin- den ibaret, görgüsü az, saf, te- miz ve masum bir kızla evlenmi- ye çalışınız. Tahsili az olsun, mağrur ve hotgâm olmasın. BHanımteyze ki içlerinden dört tanesi ta- barriyata iştirak için geri dön- müşlerdi. Yeniden bütün parkı havuzun içini, ve her köşe bucağı aradılar. Hepsi boşa çıktı. Virjinyanın en aşağı o gece için kaybolduğuna hükmetmek lâzımdı. Sefir şaşkın bir halde | bulunan herkesi ve baygın ya- tan zevcesini teskine çalıştı. Zorla onları yemek sofrasına | karşısındaki duvar büyük bir oturtturdu. Hazin bir gece | gürültü ile yan tarala açıldı. yemeği yediler. Sefir ertesi | Açılan boıluıu yüzü bembe- :Bnü Lonradan birçok polis | yaz (Virjinya) duruyordu. yerek onları tesliye etti ve yataklarına — çekilmek — üzere yemek salonundan çıkarlarken saat on ikiyi vuruyordu. On ikinci darbe henüz aksetmişti ki müthiş bir tarraka, acı bir feryat, vahşi bir gök gürültüsü bütün şatoyu yerindea oynattı. Garip ve uhrevi bir musiki, bavayı doldurdu. Merdivenin afiyeleri Arkası var