ll KAN DALGASI İ Ermeniler MuhtariyetHulyasile Çır- pınırken İngiltere Ne Yapıyordu ? Hakkı Mahjazdur Fakat Türkler?.. O zamrn askerlik altı sene İdi; ve gi denlerden çoğu da geri dön- mezdi. Vaktile kurulmuş olan Türk köyleri, her sene Üçer, beşer evlâdımı kaybetmekten issız. kalıyor, yıkılan yurtiar Yapılamıyor. O dilber ve nazik Türk dın ve kızları, açlıktan, has- talıktan — kırılıyor.. Sonra da, fakilerin ve tahsildarların te- tavüzlerine mukavemet edemi- Yerek evindeki son tenceresin- den ambarındaki son buğday fanesine kadar nesi varsa hepsinden feragat ederek de- tin bir tevekkülle sürüne sürü- he mahvolup gidiyorlardı. Ve bütün bu ciğrler parça- 'an faclalar devam ederken, Makamı saltanatına dört elle Sarlan (Zati aktesi Hazreti 'Shriyari), yalnız taç ve tah- Ti yalnız, dört günlük fani yatını düşünüyor; buz gibi Sirmalara müstağrak vezirleri- hin cehalet ve cebaneti yüzün- Gen bötün (Kudreti şabane) sini 'Züns, ı surları arasına gö Merek “ Düveli muazzama , Syasetlerini “vadi vait » lerle *yalamakta devam ediyordu. İslahat — gözlerinin arkası Zelmeyince, terane değişti. Is- ahat istenilen şark Vilâyetle- Finde, şimdi “ Muhtariyet , tar ediliyordu. Tmeni rüesai rühaniyesin- den “Mığırdıç Kerimyan , ile ören Narbikyan,, m “Berlin,, ©ngresine takdim — ettikleri Muhtıranın tetkik ve tatbikine Zaman gelmişti. Bu muhtıra verildiği zaman, * Ne Kürtlere ve ne de Erme- Bilcre muhtariyet — verilemez. Çünkü bu iki unsur, henüz unu idare edebilecek mahi- 'ette değildir . diye bağıran gilizler, şimdi, — muhuriyet fikrinin en baş mürevvici ke- tilmişlerdi. Fakat, İngilizlerin bu fikri, Ermenileri gsıyınenen ziyade, slara karşı hissettikleri re- kabetten ileri geliyordu. İngi- izler; Ermenilere mubtariyet | Yerilecek olursa, Rusyanın Ma- P'trai Kafkastan aşağı inemi- | ”abistandaki siyasetlerile Rus h'ı';'yu,l,"'“ bir hail teşkil etmek rlardı. - Halbuki, ilk zamanlarda Rus imayesi altında vâsi bir Er- €nistan teşkiline taraftar olan uslar, böyle bir teşekkülün 'Zer milletleri de coşturarak Pötüzzam Rus ittihadını halel- sinden korkuyor ve mperatorluğu — başvekili | Prens (Lobanof), (Ermenilerden Viörekkep yeni bir Bulgaristan ZV'İ etmek istemiyoruz ) diye *yat ediyordu. Tç Syanın — bu. — mühalefeti Mççte, Erivanda, Ermeni mü- |Çövverlerini harekete getiriyor, Tp Btk Londradan verilen amlarla Ermeni istiklâl komi- Srinin gizli gizli esasları | '.ıcdüiYorğ:ı. E Rus istibdadı, bu komitelere | Yeceğini düşünüyorlar, İran ve | tilâsının arasına Ermenilerden — 56 — göz açtırmıyordu. En kapalı kalplere kadar nüfuz edea istibdadın gözü, imperatorluğun en küçük menfeatine zarar iras etmesi muhtemel olan her ferdin yakasına yapışıyor. Onu, kırbaçlar altında dibik didik ettikten sonra, kazak- ların mızraklarının ucuna takı- yor, Sibiryanın buz sahralarına fırlatıp atıyordu. Bu komitelerin Rusyada mü- essir — olamıyacağını — anlıyan İngilizler, Ermeni komitecile- rine yeni bir fikir ilham ettiler. Evvelemirde — komite — mer- kezlerinin Avrupaya nakli ve sonra da İstanbul ve Anado- ludaki Ermenilerin - tahriki... Eğer İstanbul ve Anadoludaki Ermeniler teşebbüslerinde mu- vaffa olurlarsa, o raman kom- şuları olan Rus Ermenilerinin de kendilerine iltihak edeceği ve İngiliz siyasetince matlup olan ( Ermenistan ) m teşekkül edivereceği şüphesizdi. Fakat, 18 eylül 311 ihtilâli gösterdi ki: Bu meselenin busulü, düşünüldüğü kadar kolay değil- dir. Filhakika ortada ( âtıl bir Osmanlı hükümeti ) ve bu hükümetin başında da gölge- sinden korkan bir hükümdar vardı. Bunlarla oyun oynamak belki pek kolaydı. Fakat, bir miyen diğer bir kuvvet vardı ki bu,biç heseba katılmamıştı:- Türk milleti! Çantasında bir tek fişeği olmıyan Osmanlı askerinin bu anda göze gö tehlikeli vaziyete karşı seyirci | kalmak mecburiyetine düştüğü Etfaiye Bizde etfaiye teşkilâtı üç dört katlı bir binada yangına tutulan insanları bile kurtar- mıya müktedir. değildir. Evlerimizde , binalarımızda angın söndürme ve yangın- ğıngkıçmmı tertibatı yoktur. Bunun neticesi yangın hem evlerimizi barap ediyor, hemı | bayatımızı tehlikeye koyuyor. | Halbuki medeni memleket- ! lerde etfaiye her türlü vasıta- | Yazan: Ziya Şakir dakikada, Türk milleti ortaya çıkmış ve kendi hakkını bizzat müdafaa zaruretinde kalmıştı. Netekim, — Anadoluda da böyle olmuyor mu idi? İdare- nin aciz ve zillet gösterdiği her yerde; millet, umulmaz kudret ve mevcudiyet gösteri- 'du. 18 eylül ihtilâlinin Üzerin- den bir iki gün geçer geçmez; ihtilâlin, bütün unsur ve ava- mili bir anda ortadan silini- vermişti. Hatta, ihtilâl günü- nün akşamı, elinde kanlı bir odunla mabeyne giderek: — Bakinız... Türkler Erme- nileri, bununla öldürüyor. Diye Ermenilerin hukukunu müdafaa — etmiye — yeltenen *“Rusya devleti fahimesi,, nin baştercümanı — Mösyö Mak- simof' — bile saraydan — ve Babiâliden ayağını çekmişti.He- le ilk silâh patlar patlamaz, Çanakkale boğazına dayanacağı rivayet olunan İngiliz Bahrise- | fit filosu Malta civarında talim- lerle meşguldü. İhtilâlin - bida- yetinde çok telâş eden Sultan Hamit, neticenin -bu şekli al- | masından çok memnundu. De- | mek ki geçen buhranda hatıra | gelen tehlikelerin hepsi birer vehim ve hülyadan ibaretti. Evvelâ, son sistem silâh- larla mücehhiz: olan Ermeni fedayilerinin kafası halkın beş | on sopa darbesile ezilivermiş- ti.. sonra da i rupa kes- beylemeden sönüvermişti.. Ve daha sonra da, Şahsı hümayu- nuna karşı yapılan tehditler hiçbir. fi eser göstermeden unutulup gitmişti. (Arkası var| | Yanğı;ı Söndürme Ve Dersleri | lara malik olmakla kalmar | bütün binalarda söndürme ve | kaçma tertibatı vardır. Bu da | yetmiyormuş gibi mektep ço- | | çuklarına etfaiye dersleri verili- | yor. Bu sayede bütün millet yangına karşı mücehhez bulu- nuyor. İşte buradaki resim, çocuk- lara etfaiye gösteriyor. vesi'en dersini stifade ediniz t — İlüa $ salırı geçmiyecektle. ? — Her satır € kellme hesap edi- 3 — Her ilün $ adet Hü kuponu mukabilindedir. 4—Her 3 svtırdan kupon ilâve edilmelidir. $ —- Her kupon Üzerindeki tarihten bir hafta müddetle muteberdir. SON POSTA yı okuduktan sonra İlân kuponunu - saklayı- mız. Bundan $ adedini — ilânınız ile birlikte bir zarfa koyarak posta - ile idarehanemize gön- deriniz. İlânınızın gazeteye gir- mesi için bu kadarı kâfidir. — SON POSTA —— BEDAVA İLÂN KUPONU 1 -Şubat - 1931 Taslasına * ESKİŞEHİR OKUYUCULARIMIZA — Bugünden itibaren menfastinizi düşü- nüyortamız ve gazetelerinizin evinize dükkânınıza, dalrenize kadar muntaram bir gekilde gelmesini İstiyorsanız Horo: oğlu Hearetanesine müracaat ediniz. Aşılanmış aadide fidanlar — Pranmı: armudu ve Rus geftali ve eriklarine e- hlık fidanlarım vardır. Rize Kazancı zade Abdullah LEZZETLİ TATLI VE ŞEKERLEME- LER — Baklava, börek, pekslmet, ba- dem ezmesi, susam helvası, aşüre genç- ler ve İhtiyarlar için çok İezzetle ve zevkle yenir. Şişli Bomonti istasyonu İzzet paşa sokafı mumara $ Muhlla En yenl ve en kolay metet ll İngilir- ceyi mz bir zamanda öğçetmeyi teahhilt ederln. *Son Posta, G. Ü. B, MUHTEREM TÜCCARLAI de istifade d, HANIMLAR TERZİHANESİ — Bah- Çekapi Rasimpaşa hanı No, 17, Telefon İstanbul 4087 Ümit sabun ve yağ deposu Ramazana malısus müthiş tenzilâtı: Kıyyesi Pişkin çamaşır ve Ayvahk Kuruş Kokulu hamam sabunları — 45 Ekstra ekstra — Ayvalık zeytinyağı Halis Halep hadidi yağı Halis Urfa 150 En iyi, en temiz ve ucuz mal satan yegüne depodur. İstanbul Asma Zındankapı Üçyol ağzı No. 53 Hüseyin. DOKTOR RIFAT SALİH— Badema — hastalarını hergün 2-8 kadar Çağaloğlu: Ceride- bane No 17 kabul eder. B T AA DA Zeytinlerimiz Niçin Sürülmüyor? 1930 senesinde Bulgaristana Yunanlılar 45, biz ise 5 mil- L yon levalık zeytin göndermişiz. Bizim zeytinlerimizin sürülme- | mesine — sebep ambalâjlarının bozukluğudur. | | İthalât Ve İhracatımız 1930 senesi kânünüevyel a- | yında ihracatımız ithal: |dır. 1929 sen ise ihracat ( 28,9) | ithalâtımız ise (15,054,190) lira | idi. | Cemaat Mezarlıkları Mezarlıklar işini takip için | Ankaraya giden mezarlıklar | müdürü Süleyman Bey cema- | silere ait olan tapusuz bütün mezarlıkların belediyeye geç- mesi hususunu temin etmiştir. ) Belediye bu mezarlıkları sata- | rak asri mezarlıklar yaptıra- Bu Sütunda Hergün ÂYE n ç Müuharriri: M. Sermet KIVILCIMLAR Bu ihtiyar arkadaşımın bü- Hün arzusu seyahat etmek, memleket görmekti. Bu arzu, bu merak bir hastalık halini almıştı. Cerrahpaşadaki bah- çeli ve Marmarayı yükseklen gören evini, çok eski aile oca- gını nasıl seviyorsa, dünyanın her tarafını da ayni kuvvet ve şiddetle severdi. Görmediği yerleri görmek azmile daima bir başka kitap okur, seyahat edenlerden, gördükleri yerlerin tafsilâtını öğrenir, fotoğraflar, resimler toplardı. Okyanos adalarında seya- hat ettiğine saf bir adamı | inandıracak kadar coğrafyadan, etnografyadan, — seyahatnamc- lerden toplanmış geniş malü- matı vardı. ve bulunduğu yer- den, adeta bir ki- tap faslı gibi sorarım. Meselâ ben ona Selânik deyince göz- lerinde öyle bir. gençlik şule- si görülür ki, insan o âşık gözlerde Selâniği görüyor gibi olur. O zaman © hiç düşün- meden, ayna içinde bir hayal görmüş gibi içini çekerek: — Nihayetsiz - gibi mavi bir körfezin karışan karlı dağlarını görer şehri mi soruyorsun ? Onu ilk gördüğüm zaman on bir ya- şındaydım. Kapalı çarşıyı ha- tırlar mısm? Orada bir şe- kerci Mita vardı, kaymak şe- | kerile pandispanyası meşhurdu dedi. Kule kahvelerini; rıhtım ga- zinolarını bir sinema gibi an- lattı. Sahi ben de bilirdim, o büyük Rumeli iskelesinin kor- don boyu, İstanbulun rıhtım- larından evvel yapılmıştı. Istıraplı bahislerde durma- mak için sözün mecrasını de- | kokusu duran | semalara | Ziştirdim: — Siz Kahireyi de unuta» mazsınız! Vaktile orada bir Mısırlı kızla macerası mı vardı?Geçmiş tatlı bir rüyayı hatırlıyarmuş —Hindistanı görmedim ama, Kahire ilk görüşümde hayalim- deki Hindistandı. Birgün evvel | yağmur yağmıştı. İsmailiyedeki kibiar evler fışkırıp yükselen kuvvetli sıcak iklim —ağaçları arasında kayboluyordu. Sokak- | hlar, o tarihlerde bereketini okur | duğumuz Nilin sarı çamurları içindeydi. Ruhu uzaklara götü- ren bir, yeni duyulmuş yeşillik vardı. Biz İstanbulu karlı damları, kararmış sema- sile bırakmışken, oradaki bah- çeleri güller içinde bulduk. Kahirenin yüksekten ilerle« re bakan dört aslan heykelli Nil köprüsünü de unutmamalı. Oradan — Ciyze — ehramlarına doğru elektrikli tramvaylar we çup giderdi. Günün sonlarında, alabildi- ğine mübalâğalı akşam renke Pleri! Gün battıktan sonra bu renklerin stünde vişne rengir ni alan hurma ağaçları! Gece aslanlı köprüden bakıldığı za- mehtapta Nil sularının üstünde ayın ışıklarını oynata oynata titreşen dalgacıklar! man, Bu dost, şi:di sağ değil, Hayallerile- devri âlem y zavallı arkadaşım, bütü kale kapısınd dışarı çıkamamıştı. Faka ehemmiyeti var? Gittiği yerde manzaraları ancak fotoğraf makinesinin gözile gören bir Amerikalı seyyahtan ziyade hayalen bu dünyayı gezmiş, sevmiş, bissetmişti. IHARIKULADE BİR TEKÂMUL YENİ MODEL' “TELEFUNKEN 33 W/l, (d& ahize va oparlör aynı mahicza içindedir; Bu ahizede dikkatı an keyliet seda lâdesindeki ftevkalâde temizliktir.; 3 TELEFUNKEN BOURLA BİRADERLER vE Ş 3) Büyük Ve İyi Meyva İsterseniz Ağaçlarınını — böceklerin için kış tahribatından kurtarınız. Bunun mevsiminde ağaçlarınızı Ha yıkayımır" En münasip rsaman şimdidir. Bir püskürgeç le yaprakam ağaçlar — kümller yıkanır. Kutusu 1 liradır. vegzüne deposu Birkecide Horasancıyan hanında Drogeri santıral' doriyandır Nivonin Eikim Lid $. İSTANBUL