-T e v k’h tatlı tatlı anlattıklarına bakarsanız - Milli mahsulât şir- keti, memleket — mahsulâtimi ,_lyn ve taşralarda bu gibi #rketlerin vücut bulması için üne — hizmetini görmek Tbi mühim ve yüksek mak- | “*Harla teşkil olunmuştu. Kemal B. bu cömert teşeb- Bisünün verdiği semereleri de Byle anlattı: — Netekim, —dedi, milli lât şirketinin ilk teşek- € kadar böyle milli mü- Eveseler olmadığı halde bu leket — Anadolüyu — iktısadi b İntibaha — sevketmiş, — ve *alarda şirketler teşkil olun- Nüştur, ı'ml..ıılıılı nazırın lisanından tantanalı neticeyi de Ööğ- Tetmiş oluyorduk. Şimdi sıra ndaki — iddialara cevap Yeirken söze şöyle başladı: — Şimdiye kadar anlattığım vi Nııd.ın sonra büu şirketlerin yapıp — yapmadıklarını nüfuzundan isti! Sayfa 7 ?tfl'hatçılar Divanı Alide Hesap. Veriyorlar. Sabık İaşe Nazırına Göre, İhtikâr Nasıl Bir Nesnedir?.. Artık Bu Badirede Kemal Bey De Sırasını Savmıştı..- Sabık İiaşe mazırı Kemal | biraz fazlasile bana vermelerini İşte, koca tahkikat devresi ve bu süretle memlekete hiz- met edeceklerini söyledim ve ; iddialarına karşı söyledikleri muvafakatlerini temin ettim. Gene o sırada mıntaka hesa- bına tüccarla uyuşarak birinç fiatını otuz. kuruşta tevkif et- mek için otuz beş kuruşa tüc- cardan birinç aldım. Baksanıza şu işlere... Kemal bey ne mühim hizmetler gör- müş te biz hiç farkında deği- liz. Fakat sabık iaşe nazını bu arada kendi aleyhinde da- ha o zamanlar ağızlarda dola- şan rivayetleri de gizlemedi: —O vakit te herkes: Bunla- m Kemal B. ucuz alıyor, şir- ketlere vererek pahalı sattır- yor demişlerdi. Halbuki — iş Kemal Bey, kendi hakkın- daki şa iddiayı anlattıktan sonra bam büyük rakamlar söyledi ve sözüne şöyle devam etti: — Gene asıralarda Mill yirmi dokuz bin okka fasulye vardı, Ben bunım doksan altı bin okkasını dokuz kuruştan alarak ahaliye yüzer dirhem fasulye dağıttım. Halbuki ©o vakit piyasada fasulyenin okkası on beş, yirmi kuruştu. Sonra, piyasada bir okka şeker yüz elli kuruşa satılırken şirketin elindeki şe- kerleri dokuz kuruşa alarak abaliye dağıttım. Havaların İyi Gitmesine “Fazla Aldanmayınız İçeriye Birkaç Okka Odun, Kömür Atınız esnasında Kemal B. in, ihtikâr esas sözler şunlar — olmuştu. Sabik iaşe nazırı şu çırıl çıp- | lâk cevabını. anlatırken ben şeker ve fasulye hikâyelerinin hakikt safhalarını — batırlıyor, bunların feci neticelerini şimdi beynimin — içinde ıstrap ile yaşıyordum. Kemal bey biraz daha an- lattı, sonunda da bu şirket- lerin — milli birer teşebbüs olduğunu, ihtikâr yapmadık larını söyliyerek : — Bu bapta, dedi, başka soracağınız birşey varsa izah edeyim. Soracak şey belki tümen tümendi. Fakat: varakı mihrü vefayı... Bu sırada Müş meb'usu Trabzon İkinci İyas Sami- Efendi söz alarak: postası — Kemal Beyefendiden alı- (Reşi ) 4 kâ nacak izahatın kifayetini tek- g ». val L Ve erelimi İnebolu, Samsun, — Ünye, b Hmktir. Fatsa, ROiı"îıı. G;ı;eıoı:. Trab- — Kilidir.. zon, , opaya ge decek ve dönüşte Pazar is- kelesile Rize, Of, Trab- zon, Polathane Gireson, Or- du, Fatsa, Samsun, İnebolu- ya uğrıyacaktır. Mersin postası ( Konya ) vapuru 5 kânu- nuevvel cuma 10 da Ga- a Rıhtımından kalkarak Ça- nakkale İzmir, Küllük, Bod- | rum, Rados, Fethiye, Finike Sedaları uçuştu, bu - suretle ; Kemal B. de şu tahkikat ba- diresinde sırasını savmış oldu. Fakat, koca hârp devresinde kızgın bir ihtikâr kasırgasının saçtığı açlık Azrailinin elinde can veren anaların, dulların ve genç nişanlıların son inilti- | leri benim içimde hâlâ akisler (|| yapmaktadır. K müdürlüğüne gelmeleri. Yelkenci Vapurları Karadeniz Postası 3 Samsun Kîı:ıuı::ewel Çarşamba Günü akşamı 18 de Sirke- €©i mhtımından — bareketle idak, İnebolu, Sam- ha Gireson, Trabzon, Bf Sürmene ve Rize) iskelelerine azimet ve avdet edecektir. sun, Tafsilât — için Sirkecide | inlemişti. Kış içindeyiz, fakat havalar okadar iyi gidiyor ki - bir ilk- |B bahar başlangıcı veya sonbahar iptidasında olduğumuzu zanne- decek kadar müsamaha görüyorur. Fakat tabiat aldatıcıdır. Bir gün gelir, yağmur, kar ve rüzgâr bastırıverir. Sokaklardan |" geçen şu kömür küfelerine bakıp geçmiyelim. Gücümüzün yet- tiği kadar birkaç okkasını da içeriye atalım. Sonra bugün bakarız, yarın da Ağustosböceği gibi hayıflanırız. Yelkenci hanında kâin acen- tesine müracaat. Tel. İstanbul 1515 FERAH SİNEMADA —— RAMON ST  YE Bu Sütunda Hergün Nakleden: Server Bedi Nehre Atılan Adam Anadoluda, “Akçakışla,, da bir terzi İbrahim Ef. vardı. Bir gece, dükkânının üs- tündeki odaya uyuyordu. Gece yarısı birdenbire v- yandı: Karşısında, eşkiya kr hkh, tepeden tırnağa kadar silâhlı üç adam ! İbrahim Efendiye tüfekleri- nin dipçiklerile vurarak: — — Kalk ! dediler. İbrahim Efendinin dermamı kesildi ve yatağın içinde, vü- cudu, yeni doğmuş bir çocuk gibi- buzülerek tor top oldu; titreyerek dedi ki: girdiler. Yatakta, elleri kolları bağlı, güzel bir kadın yatıyordu. Silâhlı adamlar, takma sa- kallarını ve külâhlarımı çıkar- dılar, İçlerinden biri, İbrahim Efendiye doğru ilerliyerek: — Bizi tamdın mı? dedi, biz, “ Uzundirek ,, oğulların dan Kırma Hasanın evlâdıyız. Bu yatakta bağlı yatan kadın da bizim kız kardeşimizdir. yorur. Yatakta bağlı kadın, bu son cümleyi dinlerken inim inim İbrahim — Efendinin tüyleri ürperdi. Bu kadını kur- tarmak için erkeklerin ayak- larına kapanacağı geliyordu. Silâhh adam devam etti: — Fakat kız kardeşimizi elimizle öldürmek, elimize kar- deş kanı bulaştırmak — istemi- yoruz. Yoksa mavzeri çeker vururduk. Sen şimdi bu kadını şu çuvalın içine koyacaksın, her tarafını sıkı sıkı dikecek- sin, çuvalı sırtına vuracaksın, bizimle beraber Kızılırmak kenarına — geleceksin, çuvala bir teş bağlıyaksın ve onu Bu sefer, hem kadın, hem- de İbrahim efezdi ağızlarında ayni zamandan birer çığlık bıraktılar. | İbrahim Efendi yalvarmıya — Yapmayın, etmeyin, ağa- lar... bu taze kadına yarzıktır. Bu işin çok vebali vardır... Bir günah ettise, bırakın ce- zasını Allah versinl! —Haydi! dediler, yoksa şim- di seni gı İbrahim ER, > hllm.wvıhıldıvıyzz: yatan kadının güzel ve taze dalgaların korkunç sesi duyu- huyordu. Bu sesi duyan kadın, çuvalın içinden keskin bir ç» hk kopardı. Kardeşleri İbrahim efendinin sırtına vurdular: — Haydit İbrahim Efendi, toşa da bağ- ladı ve çuvalı nehire attı. Fakat bir saniye geçmemiş- & ki kuvvetli iki kol İbrahim EL. yi belinden yakaladı ve dü. Suların ” içine- bir dahp / çıktı. Eline katı bir şey değ- mişti. Hemen kollarını açtı ve çuvalı kucakladı. Gayet hafif bağladığı taş, çuvaldan ayrıl- mıştı; İbrahim Ef. yükile beraber yüze yüze karşı sahile çıktı. * “Uzun direk,, oğulları, da- ha o geceden memleketi ter kedip gitmişlerdi. İbrahim Ef. , nehirden kur- tardığı gürel Fatma ile evlen- di. Şimdi bir çocakları bile var. Büyük bir felâketten kurtulan insanlar gibi, çok mes'ut yaşıyorlar. VELİ ZADE VAPURLARI Kırıdc_niz postası Sami £ ı.»w:vıl İPERŞEMBE z N Sirkeci — rıhtımından hare- ketle Zonguldak, — İnebolu, Gerze, Samsun, Ordu, Gire- son, Trabzon, Of ve Rizeye azimet ve avdette ayni iske- lelerle Sürmene, Vakfıkebir ve Göreleye uğryarak avdet edecektir. Va Yük ve yolea için Sirkeci güm- ;Gk salonu kı hanının irinel at Telefom İst. 1 acemtalığa müraca- s80