tramil kanunu mucebince tas- fiyeye tabi olanlardan iki genç ke, gazeteye bir şikâyetname Röndermişler, diyorlar ki: — | “ Bize toptan para verip L_âllplınının kesmek günahtır. Bizim gibiler şimdi ne yapa- , nasıl yaşıyacaklar ? Se- 'emiz ve seciyemiz hizmet- ük yapmıya müsait değildir. imal mevkümiz icabı her- kesle evlenemeyiz. Tahsilimiz B ğı için çalışamayız da | Biz ne yapalım ? ,, Bu şikâyeti yapan kızların tekaüdiyeleri nekadardır. bilir Misiniz ? Üç senelikleri ( 290 ) yani senede (85) lira kadar birşey. * Matbaamızda — çalışan — bir Hanım - vardı. Beykozda otu- Turdu. İki çocuğu vardı. Ha- Yütını kazanmak — mecburiye- tinde olduğu için hergün Bey- kozdan matbaaya; matbaadan Ykoza gidip gelir ve ayda (25) lira alırdı. , Birgün maaşının azlığından | Hkâyet etti: — Ben, dedi, hergün yalnız Vapur parası olarak (36) kuruş Veriyorum. Bu suretle paranın — yarısını Masrafı yapıyorum. — Bu yol parası çok de- Ti mi, dedik. —Nc yapayım efendim, ddi İkinci —mevkile gele- Mem ki! Z * Amerika'da — dartilfünunda Sf arkadaşım kızların — çoğu tgin ve temiz aile çocukları di HFakat bunların biçbiri ı'*hllırınuı parasile yı - Tdı, bir. taraftan tahsillerini Yapıyor. Bir taraftan da ha- Yatlarını kazanıyorlardı. Yap- iş te dartilfünunun lo- nda garsonluk etmek yatakaneleri — temizle- Mekti. Fakat çalışmayı değil, idan — hak — etmeksi- &a Para almayı ayıp addedi- dı. x Bu iki zihniyeti yan yana üğiniz. zaman bizim ne geri kaldığımızı, — Ameri- Elnı ne için dev adımları ilerlediklerini daha kolay- anlarız. izim emperyalist devreler- 4 kalma bir Efendi zihni- vardır. Kendimizi efen- | i addederiz. Bütün | Efendi sınıf tufeyli Avrupada » aristokratlar bu efen- | Aarhına, yani — tufeyli sınıfı- Banlar - için | Biz hepimizi iğimiz — için kibarlık ad- olmadıkça çalışmıya mecbur Uz zaman da işin ak- kibarımı ararız. Yaşa- tufeyli — sınıfın — ya- taklit etmek - suretile | izden mütevellit izaleye gayret a müzü u"iünkü cemiyet bu tufeyli İin gin , tahammül / etmediği İi? de — zihniyetimizi de- Ümütiye mecburuz. Bugünkü 'ttin telâkkisinde Efendi Tafeyyi Si çalışmak İâzımdır. cemiyetin aG edemediği lüzüm- | Uzuvdur. j 1— İmanmak - safdillerin işidir. Safdiller | çabuk İnanır, çok aldamır ve daima #sukutu . hayal içinde yaşarlar. Hamillere Tekrar Cevap Verildi Ankara, 24 (Hususi) — He- yeti vekilenin dünkü 6,5 saat sürdü. İçtimada Düyu- nu umumiye Meclisine — verile- cek cevap Üüzerinde müzake- reler oldu. Hükümetimizin ce- vabı gece geç vakit telgrafla Parise bildirilmiştir. Müdafaa Vekili Hasta Ankara, 24 ( Hususi) — Milli Müdafaa vekili Mustafa Abdülhalik Bey rahatsızdır. Kendisine iyi olabilmesi için vekâletten — çekilmesi tavsiye | edildiği de söylenmektedir. Gayri Mübadillerin Parası Ne Zaman Verilecek? Ankara, 24 (Hususi) — He- yeti vekile dünkü toplantısında Gayri mübadillere tevzi edi- lecek 60 bin İngiliz Hirası hak- kında Maliyenin talimatname- sini de müzakere etti. Telsiz İstasyonlarımız Ankara, 24 (Hususi) — An- kara, Van, Diyarıbekir, Edirne kısa tulü mevçli telsir — istas- yonları ikmal edildi, işlemiye başladı. Ödemişte Bir Kaza Ödemiş (Hususi) — Geçen Perşembe, Zeybekler mahalle- sinde (Glen) ismindeki kum- panyaya ait tütünleri nakleden arabacı (Üzeyir) ağa, üzerine düşen tütün kalıbınım altında kalmış ve bayılmıştır. (Üzeyir) ağa her ne kadar tedavi edil- miş ise de bir çeyrek sonra vefat etmiştir. Selâmi Ankara Telefonu Ziyadeleşiyor Ankara, 24 ( Hususi) — Ankara'da, Yenişehir'de ya- | pılan yeni telefon kablo tesi- | satı ikmal edildi ve abone kay- dine başlandı. Regaip Gecesi 22 - 11 - 1930 tarihine mü- sadif cumartesi günü Recebi şerifin iptidasi olmasına na- zaran önümüzdeki cuma günü gecesi Leylei Regaip olduğu ilân olunur. İstanbul müftüsü M. Fehmi her şeye Şşüpheli aazarla bakar, ıstırap ve endişe içinde yaşarlar. 'Şayialara; lıîmmaymızf Gazi Hz. nin Tasavvurları Hak- kında Hiçbir Malümat Yoktur | Birkaç ay evel tesis edilen “Hür Gazete,, beş on gün çık- ti sonra neşriyatına hatime vermişti. Fakat uzun müddet ki kaldıktan sonra dün tekrar çıkmıya başladı ve daha ilk günde ikinci bir tabı yaparak: Gazi Hz. nin seyahatlerinden avdetini müteakip Halk fırka- sından ayrılarak yeni bir fırka teşkil edecekleri ihtimaline dair bir haber verdi. Karilerimize derhal arzedelim ki bu haber asılsızdır. Gazi Hazretlerinin atiye mütcallik tasavvurları hakkında İstanbulda hiçbir malümat mevcut değildir. Halk fırkası ile olan münasebetlerine gelince, bu noktayı daha evvel kendileri ilân etmişlerdir. Bu hususta, vaziyet hakkında en ziyade malümat sahibi olması lâzımgelen Afyon meb'usu Ali B. de vaziyetihpdün Şu cümlelerile hatırlatmıştır: — Gazi Hz. evvelce İstanbulda bulundukları esnada mü- cadelei milliyeden itibaren, daha doğrusu Anmadoluya ayak bas- tığından beri teşekkül eden Müdafaai Hukukun mevlüdu Halk fırkasına tarihen merbut olduklarını ve nihayete kadar merbut kalacaklarını sarahaten ve alenen” beyan buyurmuşlardır ve benim şahsi kanaatim de Gazi Hz. nin nihaycte kadar Halk fırkası ile beraber bulumacaklarıdır. Bunun hilâfına hiçbir vaziyet iki hastalığın da kurbası kullanmasını — bilmiyenlerdir. Herşeyde ve ihtimalin varit olmadığı kanaatindeyim, Terakkiperverler Bir Daha Ortaya Çıkamazlar Refet Paşanın Ankaraya gitmesi, Kâzım Kara Bekir ile Ali Fuat paşaların da hükümet — merkezini ziyaret etmek — tasavvurunda — bulunduklarının — söylenmesi, — sabık Terakkiperver fırkanım tekrar faaliyete geçmesi ihtimalinden bahsedilmesine “sebep oldu: Fakat iyi malümat alanların fikirlerine göre Terakkiperver- lerin bir fırka halinde siyasi hayata avdet etmelerinin ihtimali yoktur. Bu zevat gelecek intihapta şahsen ve müstakillen nam- zetliklerini koyabilirler. Bu hususta önlerine herhangi bir mania çıkmaz.Fakat ken- dilerine, eski prensiplerini ileri sürerlerse rey verecek vatandaş olabileceği varit olmadığı cihetle bu harekettle bulunma- | dü ö n Paşa İsler İnan, İster İnanma! Hamdullah Suphi bey | yeti milliyenin ilk ve son muhalefetin,'sesini ilk işit- şartı odur. tirdiği günlerde gazeteler- | — Ey Türk genci, mem- den birinde “Bu sesi ko- |leketin gibi, milli izzeti ruyacaksın ,, serlâvhalı bir | nefsin gibi, vatan toprağı makale yazdı. Bu makale- | üzerinde yükselen bu ye- den şu cümleleri alıyoruz: ı ni ve mübarek ikaz sa- “Ey Türk münevveri, | dasını koruyacaksın.,, | siki ufak İhtirasların, menfeat | ç e | Bu hitabı yapan Ham- korkularının — kulakları ©-| , a L a ::;:::d.mz:n vıtı iamdei 11 kısıldıktan sonra — sez en bu —murakabe | Sıkarmadı. Bu .rı'uıhh sesini koruyacaksın! İsesini korumak için birşey Istarabı meydana çıkae- yapmadı. Artık o satır- ran odur, tehlikeleri işa- 'ları yazarken onun sa- ret eden odur, hakimi- |/ mimiyetine: ister ister inan, inanma! | zederim, KŞN ü a olanlar şüphe ekmeden evvel isikik Urla Cinayeti Kânunuevvelin Tinci Günü Neticelenecek İzmir, 24 (H. M.) — Urla hökümi İhsan Ziya Beyin ölü- mile neticelenen davaya ağır cezada devam edilmektedir. Mahkemenin — cereyan — şekli hâkimin, Arif, değirmenci Meh- met ve Muharrem tarafından dövüldüğünü gösteriyor. Maznunların tahliyeleri mü- | dafaa vekili tarafından talep edildi. Fakat mahkeme heyeti yalnız Zeynel zade Hüseyinin tahliyesine karar verdi. Dava kânumuevvelin edildi. Adnan Münasebetsiz Hadise Komünist Tahrikâtının Tahkikine Devam Ediliyor İzmir, 24 (H. M) — Etrafa komünist beyanmmameleri gön- dermek suretile tahrikât yapan eşhas — hakkında — tahkikata devamı edilmektedir. Zabıta — birçok kimselerin ifadelerine müracaat etmiştir. Mevcut kanaate göre beyan- nameler onun bunun teşebbüsü ile değil, sistematik bir arzu neticesi olarak dağıtılmıştır. Silâh Kaçakçılığı Silâh kaçakçılığı tahkikatına mühtelif makamlar - tarafından devam edilmektedir. Seneler- denberi devam eden bu kaçak- çılığın bazineye yüz binlerce lira zarar verdiği tahmin edi- liyor; :som'kaçırılan — #dâbların laymeti (40000) liradır. Kaçakçılardan on bin lira- | ceza — alınacaktır. | dan - fazla Maznunların — fiilleri " hiyaneti vataniye ile tavsif edilmektedir. İsviçreli San'atkârlar Şehrimizde Biğre “Sörkiei' Dariülime: | nünün yetiştirdiği beden mu- san'atkârları dün şehri- mize geldiler. Teşekkür Geçirdiğim — ameliyatı mu- valfakiyetle yapan Haydarpaşa emrazı intaniye hastanesi ser tabibi Server Kâmil bey ile bütün doktor arkadaşlarına ve hastanede kaldığım — müddet zarfında bana Gâzami şefkatle | muamele eden hemşire hanım- iara alenen teşekkürlerimi ar- Seyriselain sevahili mütecavire başmemuru Osman yedisine talik | Sözün Kısası Edebiyata Dair Ciddi Birkaç Söz ğ Hüseyin Cahit Beyin yakır bir dostu vardır; Şahsen ra butalı addettiğimiz bir zattır makul düşünür, siyasi emeller mani olmazsa doğru muha keme eder, fasih söyler, ten tipli ve mantıki yazar, makı- lelerinde klâsik bir aklt nizam vardır. Ancak bu zat, birçok değerli adamlarımız — gibi, kendisine devamlı bir meslek, bir ihtisaş svesi bulmuş değildir |ve saç- larının, taze bir ot gibi halis rengini mubafaza ettiği zaman- lardan — ağardığı — bugünlere kadar ozatı muhtelif işlere karışmış — görürsünüz: Bazan edebi mahfellerde salâhiyetle mutalda beyan eder ve edebi çe,nide makaleler yazar; bazan kazanlık bir han odasının köşe, sirde musevi komsiyoncularla pazarlıklara girişir, mal alım sa- tımı yapar; bazan yıllarca orla- da görünmez ve me ile meşgul olduğu 'bilinmez ; bazan mul- telif ve kanaatları birbirine zt fırkalarla gazetelerde ayni mantikt emniyetle fikir beyan ettiği g Edebiyatçı de- gildir, zira hiçbir edebi saha- da ısrarla kalmamıştır; tacir değildir, zira ticarethanesi yok- tur; komisyoncu değildir, zira muayyen bir şubede ihtisasile | tanınmamıştır;| -politikacı de- ğildir, zira her devirde onu hem şiddetle hükümet taraf- rı, hem de siddetle görürsünüz. Birçok — değerli —adamla- rımızı faydasız bir hale getiren bu kanaati meddücezri onuda söndürmüştür. Bu zat, şimdi, bir gazete sahifesinde, tenkit — ve itiraz hevesini yeni edebiyata hücum- la tatmin —etmek istiyor ve edebiyatımızın bir çöl olduğu- nu söylüyor. Ona göre vaktile: | “Bir reman aylarca elden ele, bir manzume senelerce dilden dile dolaşır,, miş. Biz yalnız şu kadar söyliye- ceğiz: Bugün, elden ele ve dilden dile gezen manzum ve mensur eserlerin miktarı, ba- sılışı, satılışı, okunuşu, beğeni- lişi, — ezberlenişi dünkünden çok fazladır. Fihrist, Hste, va- kam, misal zikretmiye hazırız. Fakat we hacet? Bu zat, edebiyat — ölemini — bıraktığı günden bugüne kadar saçları- nın, hatta gözlerinin rengmni kaybetmiştir. Eğer bugün bil- miyorsa, mazurdur; fakat bü- tün bir edebiyat — neslinin mazur görmiyeceği şey, bu | zatın bilmediği bir mesele üzerindeki ısrarıdır. — Efendiler! Türkiyede e- debiyat... diye bir konferansa başla- | mak istemiyorum. Uzun sözün kısası şudür ki, Türkiyede eskisini hiç te aratmıyan bir edebiyat vardır. muarız Yeni Vekil Bunları Canlandıracak Esbak yiaarif vekili Necati Beyin vefatından sonra; bir | müddet atıl kalan muallimler birlikleri yeni maarif vekili | Esat Bey tarafından takviye elilecek ve bu birlikler umak limler için canlı ve cazip birer | teşkilât haline getiz t