| le 18: Teşrinievvel İttihatçılar Divanı Âlide Hesap Veriyorlar... 7 Eylül İçtimaıda Enver Paşa'nın “Çevirmek İstediği Manevra Ne İdi O, İstiyordu Ki (Goben) ve (Breslâv)ın Çanakkale boğazından hiçbir Mümanaata uğramadan geç- mesi, Cavit Beyin kanaatine Göre, Türkiyenin harbe gir Mesinin en mühim ve biricik #ebebidir. Bu iddianm aksi Myle söylenebilir: Bu iki Ak Man harp gemisi Türk sularına Zelmeseydi o Türkiye umumi “8 ii H : ME Eid İp EfF Ii 1 / iF pe HE, nl ii dili LERİ # İdim kg, Amiral Saşon Karadenize Mal, lerini veya Rus li- : mi topa tutarsa bunun Me etini hr ilerahde ede: hizi bir nyanın ; maksadı an evvel harbe sü- ktir, a, ağanın dik kafahlığı e Şöyle cevap verdi: Ma Şayet, amiral, gemilerini Anlaş biz ne yapabiliriz ? © 'du ki paşa bize göz vermek istiyordu. Derhal z mevki kumandanlığına öğe ek ve Bros. sıkmak teşeb- bulunurlarsa ateş edil- bu teklifim kabul Çünkü arkadaşlar Sücenmesinden kor- £ Türkiye Mutlaka Ben tekrar ısrat ettim; — Donanmanın Karadenize çıkması harbin başlangıcıdır. Bunu yapmayınız. Fakat mut- laka böyle yapmak istiyorsa- nız rica ederim, şu sözlerimi resnen zaptediniz, dedim. Onlar böyle bir zapta lüzum e eye — Bu zatı ileride kimseyi muahaze etmek fikrile istemi- yorum. Fakat yarın bir olacak ve ben bu ele O zamanda benim hareketi me karşı ik değil- dir, di: İşte elimde bir olsun diye sözlerimin resmen zaptedilmesini istiyo- rum. Onlar zapta gene lüzum görmediler ve * hatırımızda kalır, dediler. Cavit Bey çok hararetli idi. Bunları anlatırken “sözlerime inanınız. o Hepsi hakikattir, demek ister gibi hareketler Gi e e teker teker tetkik ediyordu.” Ayni hararetle devam etti: — Hatta o günlerde kabi neden istifa ettiğim zaman bu sözlerimi Talât Beye hatırlat- nim teklifim kabul edilmeyince araya Halil B. girdi ve Enver Paşaya şöyle bir bulundu: — Eğer zırhlılar Karadenize çıkarlarsa geriye dönmemeleri teklifte “SON “POSTA i Harbe Girsin. Ben bu bulmadım ve: teklifi © muvafık zuşmamak.. için boğazları kapı- yamazsinız. Şu halde ca iyisi çıkarmamaktır. Buna rağmen Hall beyin teklifi, icra edilmemek üzere kabul edildi. Şunu da ilâve edeyim ki içtimada bir mesele daha oldu “ ben dedim ki: — Her ne kadar gemiler || Alman amiralinin kumandasında ise de, benim fikrimce baş kutnandan vekili Enver paşa arzu etmezse zırhlılar Karade- nize çıkmaz. Bu sözlerim Enver paşayı hiddetlendirdi ve şahsına karşı itimatsızlık Ben cevap verdim: — Mesele, emniyet, ademi emniyet meselesi değildir. Fas kat mademki bülün deniz ve kara kuvvetlerinin kumandani sizsiniz, o halde herşey sizin emrinizle cereyan etmelidir. “ Sabık maliye nazirmm bu kadar açık konuşacağını ben biç ümit etmiyordum. Fakat zannımda aldanmışım. Çünlü vE gizli tafsilât henüz işitiyor-. 7 Cavit in sözleri doğra ise bütün iler Emen kafasından. çıkmıştı. Bi beraber yine alanliyördu Ki da perde arkasındaki esrarens | giz bir kuvvetin kuklasından, b bil ildi. Ben buna Fakat, acaba o gizli kuvvet kimdi? | Şeamet Nerededir ? Baş tarafı 1 inci sayfada) EAA EEE AE a Li akarlar bu gerginliğin ve ya- fekkir ve mütehassis kudretler niçin bayılıp kalmıştı Açık ve genişmeydan üzerinde at tan, cirit atan, sağa sola, Due aşağıya ale bu sert prensipler önünde hepimiz mütehayyir, hayran ve seyran idik! Etraftan bizi seyredenler, bize hayret ediyorlardı. Bu vekadar prensip ve prensiplere (nekadar hür- met, sadakat ve merbutiyetil Hülâsa prensipler bütün ha- tımızı, maddi ve manevi yatımızı, bir ağ gibi sar- mıştı vebu sert ağın İçinde 'ginleşmiş olan vücudumuz Birazda prensipsizlik istiyördu. Benim mensup olduğum fır- kanın kabahati işte mübrem bir ihtiyaç egri gi bu prensipsizliği (getirmiş olma- sıdır. Anlaşılıyor ki Yunus Nadi Bey bundan memnun değildir. Gerginliğin o devammı arzu ediyor, ne yapalım! Bu da bir 12 gari ona da dap ederiz. t ne yapalım ki kendi- Hi olan diğer İzai ve iğin veri diği hava ve teneffüsü lâzım görmüşlerdi! Şeamete gelince : Biliyor- senuz ki şeamet meselesi de tuhaf bir mevzudur. Bazıları için şeamet addedilen şey di- leri iiçin ayni saadettir. eselâ bazıları muharremül- haram ayım mübarek ve rebi- ülevveli meşum bulurlar! Hal- buki diğerleri de bunun tir mamen aksini düşünürler! Kontrol şeamet imiş! Ser- best düşünmek ve serbest söy- lemek şeamet imiş! olabilir! O da gene zevke görel Meselâ prensipler ağı İçin de boğulmayı tereh edenler için hakikaten kontriol serbest üşünce ve serbest kelâm şea- met olabilir! Fakat biraz temiz bava, biraz serbest tenef- füs etmek arzusunda o bu- lunan o prensipsizler . için de bu bir saadet addedilebilir! Yunus Nadi Bey temiz hava ve serbest teneffüs istiyen bizim fırkayı meşum addet- mekte hi ve, belki de haklıdır! Fakat buna mukabil kendi- lerinin prensipler ağı içinde boğulmayı tercih eden vaziye- tini meşum addetmek müsa- adesini lütfen bizden esirge- mesinler| Bu kadarcık lütfü benden deriğ etmezsiniz, ey benim evvelki günkü arkada- şum. Değil mi? Ağaoğlu Ahmet gibi telâkki cit, |) rFhl: ço rahi Peyami Safanın Son ş Roman; | Birkaç Güne Kadar SON POSTA Sütunlarında |! DuMİMİDİAN Göz - burun - kulak - boğaz mütehassısı Avrupadan avdet et- miştir, Beyoğlu İmam sokak 2. Tel, B. O. 2934 muayene saatleri 10 - 12 ve 15.18 Dr. Horhoroni Beyoğlu Mektep sokak No. 35, muayene sabahi okan Eni Yorulmaksızın Para Kazanmak istemez misiniz? katil, bir kaza birer bavadietir. Ras- ldiğiniz vakınlardan ertesi İsim m nd ELE | derhal telefonurmmu açımı ve havadisi İ gazetemize haber verinir, isim ve ad- | sesinizi de bıralımız. Verdiğiniz havı İdisin ehemmiyetine göre © gazetemir mükâfalım vermeyi vazife bilir. İelelen numaramızı İstanbul “ 203 İş dür EE m köyünde geçmiş, akıllara hay- ret veren bir macera anlata- cağım. Bu vak'ayı, Lâlelideki “binada işçi olarak o çalışan kahramanının ağzından dinle- diğim gibi size yazıyorum: — Ben memleketimde orta halli bir dum: An nem, ir ll eye sonra, Keziban isminde bir kızla evlendim. Birbirimizi çok sev- miştik, babtiyardık, fakat beni askere aldılar ve Ankaraya sevkettiler. Kezibandan ayn yaşamak (beni düz Bir gün karımdan öyle bir mektup aldım ki beynimden vurulmuşa odöndüm. Kö; muhtarının oğlu ile iki Ti daha, bir gece yarısı, evimi- zin yıkık duvarından içeri gis rerek, Keziban wyurken na- musuna tecavüz etmek İste- mişlerler. | Karım (bağırmış, herifler ona iki tekme ata- rak (o kaçmışlar. © Keziban bu yüzden iki gündür hasta yatıyormuş. “Ben bu mektubu okur © kumaz, .silâhımı kaptığım gibi, dağdan dağa, soluğu köyde aldım. (© Vakit. geceydi; © doğru #aubtarın evine gittim ve hır- $ımdan (o kapıyı tekmelemiye başladım. Beni sesimden ta- hıdılar o ve kapıyı açmadılar. “Yarın siz görürsünüz, diye bağırarak eve koştum. Kezi- ban hasta yatıyordu. Beni görünce boynuma sarıldı, ağ- lamıya başladı: — Gitme Hurşit, burada kal) beni yalnız bırakma, gi- “dersen beni de götür, diye yalvardı. Kumbarası olan- lar senede iki defa talilerini deniyebi- lirler ve 500 lira kazanabilirler. KUMBARA Alınız ve taliinizi deneyiniz Türkiye İş bankası kumbara alanlar arasında senede iki de- fa kura çeker. Her defasında altı kişiye bin lira mükâfat verir, Bu kuralardan biri bu ayın ba- şında Ankara merkezimizde çe- kildi ve altı kişiye 1000 lira ve- rildi. Bundan sonraki kura 1931 senesi nisanında çekilecektir. Fa- kat o kurada kazanabilmek için 1 kânunuevvel tarihine kadar kumbara almış bulunmanız lâzım- dır. Bu kuradan istifade etmek ve taliinizi denemek istiyorsanız kumbaranızı şimdiden alınız. Kum- bâralarımız bedavadır. | kânunu- evvel gelmeden kumbara alınız. TÜRKİYE İŞ BANKASI EE A EZ “HAKİKİ HAYAT HİKÂYELERİ: Kezibanın Sevdası Uğruna... | Doğru Söylemezsen “Evini Ateşe Veririz!. Ben — Bir yere gidecek değilim, senin yanında kala- cağım, diye onu teselli ettim. Tüm üç ay kimseye gö- rünmeden, evde, Kezibanın dizi dibinden ayrılmadım. Kari Gözile Gördüklerimiz Makarna Fiatları Niçin Yüksek? Bundan birkaç ay evvel gazeteler ma karsacılar etrafında hayli neşriyatta bulum- dalar. Bu meşrivat, matbuatımızın mevafil millet uğruna himmet ve giyretine atfolunarak efkân umumiye üzerinde çek gürel tesirler yapmıştı. Pakat arkası gelmedi? Makarnacıların sendika teşkili bakikate muvafık değil midi? O zaman buğday flatı 15, makarna fiat 32 iken şimdi buğday 10 kuruşa olduğu halde makarna fiatı hala 32 kuruştur, Jandarmalar ber gün evi basarak beni arıyorlar, fakat ben ocağın bacasına saklandı- ğım için ellerine geçmekten kurtuluyordum. Bir gece, can sıkıntısından evin bahçesine çıktım. Meğer jandarmanın biri beni gözetli- yormuş. Bağırdı: Sakm kaçayım aeme, se- ni girdüm, dedi. Ben hemen eve kaçarak her vakit saklandığım yere girdim. Köyün heyeti iltiyari- yesi ve jandarmalar gelerek evi bastılar, aradılar, beni bulamayınca OKezibanı kara- kola götürdüler, üç gün, üç gece hapsettiler ve benim ne- reye saklandığımı anlamak için kadıncağızı tazyik ettiler. Ke- ziban söylemedi. Aradan bir hafta geçti. Evi üç jandurma ve köylüler bastılar, Kezibanı sıkıştırarak dediler ki — Kocanın herede saklı ol- duğunu söyle. Yoksa Ilgazdan emir aldık, söylemezsen evi yakacağız. Keziban sesinin olanca hızile bağırdı: — Yakın. Ben de beraber cayır cayır yanarım, gene de söylemem. — Ben o sırada, saklandı- i e bir gazlı paçavra araş elm yel evi yakıyorlar. Bacadan atlı- yarak odaya geldim. — Evi yakmayın, ben bw radayım, dedim. Benim birdenbire ortaya çıktığımı gören köylü ve jan- Acaba ne için hâlâ bu şekilde devam ediyor. . İşte bir muamma ki ben hallederedim. İhtiyar bir kariiniz Bir Kurnazlık Nişnataşında Niğâr sokağında 07) numarada oturan Münür Hasan Bey yazıyor 3 Defterlerde — İsmimi O bulamıyorum. Bunan üzerine intihap mahallindeki Halk fırkam memurlarından biri bana bir numara verebleceğini söyledi. Ve derbal Halk fırkası listesini ve.erek imza etmemi istedi, Ben mümaramı istedim ve reyimi vermekte muhtar gren söyiedim. O vakit te olamaz darma şaşırmıştı. Yapıya başlıyan çatıvı söndürdüler, Jandarmalar beni yakaladı- lar ve İlgaza yayan olarak gö türmek için yola dılar, Yolda idi e kem konuşuyor, hem de kaşmak için bir hile düşünüyordum. Vakit gecikmişti. Sular ka- rarıyordu. OÜzaliaki ağaçlar görünmez oldu. Birer cıgara | içmek için biraz oturmayı tek- Hf ettir. Yolun kenarına otur- duk. Tabakamı uzattım: — Siz birer cigara sarın da ben bir aptes bozmıya gideyim, dedim. Arka tarafta duran büyük kir kayıya doğru ilerledim. Fırsat bu fırsatı. Kayanın öbür suladım, üyak- kaplarımı çıkararak yıldanm koştum. Uzaktaki tepenin vardığım zaman baktım ki, onlar hâlâ işin farkında değiller ve cıgara tüürüyorlar. Yorulmuştum. İki kayanın arasına sokularak gözetlemiye başladım. Üçü birden yerinden fırladı ve benim biraz evvel gittiğim kayaya doğru koştular. | Arkası var) ii.