“28 - Ağustos Kari Gözile Gördükletimiz Zorla Vergi:. BİR KARİİMİZ YAZIYOR: İM gün eveiki gazetelerde İstanbul ret odasının acip bir inen “hayret 16 okudum Odaya kaydiye eretinin muayyen ne kadar vermiyenleri cezayı nakdi tehir #diyor. Dünyanıs hangi tarafında ve mede- Mi bir memlekette sarla, cezayı makdi ardan Wenrçt odaları Moplar? zmir alam Ki, İsak larak Şan, ervelce ikinci Vakıf hanında bir Di oda içinde larafattan uzak, bulundu- tamam #z çok müfit idi. İstanbulun Heareşi küçüldükçe oda israfatını artırdı. Birçok tüccar odamın bu vasiyelinden amamile imüştekidir. Esasen zorla para Mahaili de arzettiğim vaziyete en İyi bir Seli değin midir 7. E HÂLÂ TASDİK EDİLMEMİŞ... e 1930 senesinin bitmesine dört aylık taman kalmasına rağmen Vüâyet Bütçesi Vekâ'et tarafından beniz tazdik Şile muallim: İetinin maaşları avans şeklinde ve kız” en verilmektedir. Nazan dikkatin celp Hayurulmasını rica ederis: İzmir: Bir Muallim BİZİ DÜŞÜNEN YOK MU? Matbı al eden F eti ata Beni Hoyanat ” yeni iştir. İzmir lk mekt ise boğucu bir ıstırapla , Bu programda Yl tarıma temam eden hiç yok. Senelerdenberi meclisin derin bir sükütla uyuyan kanunundan hiç baha edilmiyor. irlerin ee kucak açılıp müsa- düşünülmüyor. Her ei amele ve köylünün zarur! tatmin edecek esaslar çiz- m değil mi?Bir zamanlar bükâ- 7 i # j f ii / F EH j İz kaçar saat Çahıştırılş banlar. bu - çalışmaklara ar? Amelenin bayramlarda yevmi- İşlemiyer.Bu ne demektir? Cuma- keza işlemiyor. Niçin efendim her- işliyor da onların işlemesin? Ve alar ve diye haklarımı arsmasınlar, mesinler? Amelenin senede muayyen bir gün izni bile yoktur. Bütün bu Meyekkat ve mezahim yetmiyormuş bi bitmek ve tükenmek | bilmiyen Yüğileri “onların omuzlarına yükettikçe ha İetiyorlar. Ve bütün intizam yalniz & Vergilerin tahsilile hitam bulmakta * Biz Halk fırkasının yapamadığı Ve ağiusu yapmak istemediği bütün bu lerin nazan İtibare; alınmasını ve EMİ Uzaya keralmeği» yeni Erkan Mikâr liderinden bel Ankara! Taş han 1 KADRİ HALKI TENVİR EDİNİZ İmzasını © maalesef o okuyama- üz kariimiz gazetelerden Hamit zamanında pax Meşrutiyet devrinde İtti- Molar, sonrada itilâfçiları alkış- Kibar, Neticede bütün söyledik. Rİ yalan olduğu anlaşıldı. Bari im İstiyoruz! | Şişman (mısınız? O Öyleyse beyhude yere kendinizi işken- ceye sokmâktanı - ve üzülmek- ten kurtarmak istiyorsanız bu yazıyı okuyunuz. Son zamanlarda Viyana dok- torlarından biri şişmanlık hak- kanda, , yeni * bir. takım haki- katler keşfettiğini iddia etmek- tedir. Bu adamın iddiasına göre iki türlü şişmanlık vardır. Biri vücudun yağ toplamasın- dan ıütevellittir. Bu şişmanlığı izale mümkündür. Bunun için de muntazam idman yapmak bol bol yürümek, bazı yemek» lerden perhiz yapmak faydalı olabilir. Fakat bir şişmanlık ta var- dır ki “derinin “altıma “toplanan sudan husule gelmektedir. (Bu takdirde (o idmanların hiçbir faydası yoktur. Buradaki re- ISON POSTA simlerimiz bu iki tar? şişmanlığın birer nümunesini (göster mektedir. Yukardaki resimde kürek çekme idmanı yapan genç kızlar bu idman sayesin- de şişmanlıklarını -gidermiye muvaffak (olmuşlardır. Fakat | aşağıdaki “resimde © gördü- | ğümüz (Japon pehlivanlar mütemadi ve zor bareketler yapmalarına rağmen gene şiş- mau kalmışlardır. Japonların şişmanlığı yağ- larda Su toplanması bu şişman- lığı vücude getirmiştir. Bu şiş- manlığın idman ile izalesi müm- Viyanalı doktor su toplan- masından hasıl olan şişmanlıği şu suretle izah ediyor: bir halde Her Sişmanın Zağiflamasi Kolay Bir İş Değildir. Su Şişmanları Denilenler Için Ayrı | kipEtmek İcap Eder a “Vücudumuz, cildimiz bir süngere benzer. Vücudu tabii bulunan bir adam- da bu süngerin emdiği su mah- dzttun Fakat bazılarında bü şünge- rin su emme kabiliyeti f a- dır. Bu gibilerde vücut fazla miktarda $u emer. Bu fazla su tabil insanı şişirir. Suyun insanı şişmanlatmakta olduğu fikri 'de buradan. gelir. İşte bu suretle; şişmanlıyanların, idman dahi “yapsalar, zayıflamalarına dan mütevellit değildir. Bun- | imkân yoktur. | Suşişmanlarının da yapma- ları lâzmgelen şeyler vardır. Bunların birincisi mümkün ol duğu kadar az su içmek, fazla meyva ve sulu şeyler yememektir. Yemekte fazla tuz bulunmaması da tercih Âlunur. Fakat bu tedbirleri de bir doktorun tavsiyesi olı yapmak doğru değildir. Kadın Ve Kalp Kiri Sayfa” 5 Züppe Diye Kimlere Denir? Wi 89 Bir Yol Ta- Bunlar Da Sakınılacak “İnsanlardandırlar ... Züppeler Erkeklerin en O manasızları ve en tehlikelileri bunlardır. Çünkü bunlar vatansız, milli- yelsiz, seciyesiz - insanlardır. Sahtekâr, mürai ve iptidai kimselerdir. Züppeler daha ziyade frenk terbiyesi almış çocuklar olduk- ları için bunlar bizim Türk kızlarını “basit, terbiyesiz ve manasız bulurlar. Ona muke- bil Rum ve Yahudi kızlarına düşkünlük gösterirler. Züppeler hiçbir hareketle- rinde samimi olmadıkları için bunların eline düşen Türk kız- ları muhakkak bedbaht olur- | lar. Bunlar aile hayatından an- lamazlar. Aşklarıda züppe- cedir. Hislerinin ve sözlerinin samimiyetine inanılmaz. Züppa gençlere en ziyade Beyoğlunda, ecnebi şirketlerie bankalarda tesadüf edersiniz. Bunlar elleri manükürlü, yüz- leri podralı, gözleri sürmeli, saçları briyantinli gençlerdir. Kadın gibi süse ve ziynete me- raklıdırlar, ve biraz da kadın laşmış addedilirler. Bu itibarla bir kadın ve bir kız için züppe erkek en mana- sız erkektir. * Ali Kâmi imzalı kariime: Eski bir darbı mesel vardır: Kadın, hayatın merkezi sıkle- tini teşkil eder, derler. Siz henüz bundan gafil görünü- yorsunuz. Kadına karşı bu de- rece olâkayt (o kalabilmenizin Bir Tuvalet Elbisesi yapilmiş diğer Dantelle bir son moda tuvalet. Bunun da dantelli bir cekedi vardır. Etekler uzundur. bir kusur. Bu da yoksa ken- dinizi bir ruhiye mütehassısına muayene ettiriniz. Hanım Teyze (Hanım Teyze, bu sütunda karilerin kalp ve âile işlerine bir hikmeti olabilir. Bedeni İ ait suallerine cevap verir.) Bir Münevverimiz Kadın Tayyareci İyileşti Kıymetli Bir Eser Yazdı Tarih Encümeni azasından Mükrimin Halil B. Düsturnamei Enveriye methal, namı altında Aydın — oğullarının (tarihini yazmıştır. Bu eser Avrup'da nazarı dikkati celbetmiştir. Elsinei şarkiye medresesi Türkçe ve tarih müderrisi M. Denis, Rus âlimi Minoreski, Berlin darülfünunu tarih mü- Şehrimize geldikten sonra hastalanarak Fransız hastane- sinde tedavi edilen tayyareci Matmazel Mari Marven iyileş- miş ve hastaneden çıkmıştır. — TAKVİM — | Gün sı 27-Ağustos - 1930 Hasır 114 Arabi ?-Rebiülahar -1345 Rumi 14 - Ağantos - 1346 Vakıt-Ezani-Vasati Vakıt-Ezani-Vasati Güneş (1028 | 5.21 | Akşam (12— 1857 aaa yen derrisi Bolinger, Mükrimin Beyi | Öğle | 53 ini Yatın Tasha Mmizdar, pon tebrir etmişlerdir. İeindi (9. 816.1 | İmsak (840/338 inin. üstünde niçin saklı- | odur. İşte senin anlıyacağın * “SON POSTA, NIN Telrikası: No 12 amı Arsen Lüpen'in Son Sergüzeşti mann MUHARRİRİ MORİS LÖBLAN İMDAT GELİYOR > Seni, > Beni mi? — Evet, > Ne manada? — Seni her zaman nasıl yünürsem © manada, — Yani bir ahmağı düşün- ün gibi, A ez mantı! Namı düşünür gibi düşüntirtim. — Yani? — Yani sabahtan beri Se- tela, Poraya, Radikatele niçin mağ kendi kendime 80- Orum, — Sana söylemiştim. Bir a icemb'in nekahatini geçir Vek İçin buraya e — Kendimi tedavi ettirmek- te yerden göğe kadar hakkın var, fakat sen bu tedaviyi başka bir yerde, Şaranton yahut Pantende de yaptırabi- lirdin. Hele Pateleni niçin ter- cih etmedin? Orası (senin doğduğun yerdi. — Evet ama bu oturdu- ğum kulübe dostlarımdan biri- ne aittir. — Yalan söylüyorsun, — Neden? — Aziz arkadaş, şu saatini göster bana bakayım? Beşu eski gümüş saatini çı- kararak Raule gösterdi. Raul dedi ki; İ — Bu saat kapağının altın da ne var, sana söyleyim mi? Gittikçe şaşırmıya başlıyan i Beşu sordu; — Ne var? — Orada senin metresinin küçük bir fotografı var. — Metresimin mi? — Evet, o hizmetçi kızın. — Neler yumurtluyorsun? — Sen hizmetçi oŞarlotun dostusun. : — Şarlot bir hizmetçi, bir ahçı değil, o adeta bir nedi- medir, — Bir nedime ki, ortalık süpürür, yemek pişirir ve senin metresindir. — Sen delisin. — Sen bu kadını seviyorsun. — Ben onu sevmiyorum. — Öyleyse bu fotografiyi yorsun? — Sen bunu nereden bili- yorsun? — Gece yastığının altından saati aldım ve muayene ettim. —'Külhanbey. Beşu fena halde, şaşırmış- tı. Ahçı kadın: metresi | diye Raulün istihzalarına hedef ol mak ta onu ayrıca düşündürü- yordu. İbtilâçlı bir sesle dedi i: — Sana tekrar ediyorum, Şarlot bir ahçı kadını değil bir nedime, hatta bir dost, bir refikadır. Madam Gersenin adeta müşaviridir. Ben onu Pariste tanımak bahtiyarlığına nail oldum. Hastalıktan Okur- tulup ta nekahet haline girince, bana Radikatele gelmemi tav- siye eden ve bu evi kiralıyan bu. Bu,çok . faziletkâr, melek gibi bir kadındır. — Peki bu kadar nezih bir kadın bir oda uşağının yanın- da çalışmıya nasıl razı oluyor? — Mösyö Arnolt bir oda uşağı değildir. Ailenin itima- dmı kâzanmış bir kâhyadır. ona Arnolt değil, Mösyö Ar- nolt derler. Raul neşeli bir dedi ki: —Çok güzel...Nişanlınla ev- lenmeni temenni ederim. Ben de size misafir yeka ili u Şarlot adın, hem pane gemi arş ki ben biraz kadından anlarım. Beşu dudaklarını ısırdı. Böy- le alaylardan pek hoşlanmı- yordu. Hele Raulün o bâkima- ne şakacılığnma biraz tutulu- eda ile | yordu. Mükâlemeyi kısa kesti, — Yeter, yeter, dedi. Ma- dam Montesyö geliyor, bu bahis onu alâkadar etmez. Tekrar şatoya dönmüşlerdi ve Madam Gersenin bulunduğu odaya mütereddit bir tavırla ve solgun bir yüzle Katerin de gelmişti. Beşu dostunu kıza takdim etmek üzere idi, fakat Raul derhal kızın elini sıktı ve ona muhabbetle dedi ki: — Bonjur OKaterin. Nasıl sınız? Beşu, utanarak sordu: — Ne? Kabil mi? Sen Mat- mazeli tanıyor musun? — Hayır. Fakat sen bana kendisinden o kadar çok bah- settin ki.. LArkası var)