Kari Gözile Gördüklerimiz Parasını İade Etmişler Cuma günü Kadıköyüne gitmek Kcap etti. Bilet aldım. Kişeye verdiğim beş İlrayı bir lira verdim xzannı ile dört Hrasım almıya unutarak vapura girdim ve unuttum. Akşam İstanbula dönerken hatırladım. Köprüye çıkınca saatin di- binde görülen odaya gittim. Sormemur Osman Beyi sordum. Ber! nezaketle karyşıladı.Fababı müracaatımı dinledi. Ve defhal zile bastı. Bir efendi geldi. Kişede kalan dört lirayı bu efendiye veris - ve kayıt muamelesini yapımız dediği zaman inanamaz bir hale geldim. Ayni zaman- da sermemur Beye bü müracaatım csna- sında — Yugoslavya — sefareti başkâtibi olduğunu bildiren bir ecnehi de müra- caat ederek madamının ipekli ve çok kaymetli mantosunu vapurda unuttuğunu söyledi. Osman Bey mantosunun yaka- gaının beyar kürklü olup olmdığımı sordu. Ecnebi beyaz kürklü olduğunu söyledi- #i vakit sermemur mantoyu getirtti. Ecnebi hayretle ve adeta sevincinden çıldıracak bir surette mantoyu aldı Sermemur beye yaptığı teşekkürleri ve minnettarlığı burada tarif etmek için kendimde kuvvet bulamıyorum. Bir Türk müestesesinde bu şekilde eiddi vazife görüldüğünden milli guru- rum arttı. Sizden çok rica ediyorum, köprüdeki — sermemur Osman Beye alenen teşekkürlerimi bildiriniz. Gazetenizin daimt okuyucularından Meriç otelinde mukim Trabzon tüccar- Tarından Ali Rıza İSKÂNI ŞİKÂYET Karilerimizden Kayalar mübadille- rinden Karanfil oğlu Hüseyin Efendinin giküyetleri : Bu zat kanumen kendine ait olması lüzmgelen emlâk için altı defa Kırk- lareli valisi Ahmet Dursun Beye istida vermiş. Fakat hiçbir. cevap alamamış. Nihayet yedinci Istidasını 26 hazi- larından Nazmi Efendi mamında bir gahsın meşra bir şekilde, Pera- canlı Berki ismindeki bir adama TÜTÜN PAKETLERİ Dün akşam, bakkal Mamuktan bir Yenice getirttim, açtım kl hayret |.. Ka- ba kâğıtlar muntazam — katlanmış ve kutuya yerleğtirilmişler. Kâğıdı evirdim gçevirdim, tütün kokusundan başka bir- gey yok, Bakkal, kapâlı kulu verdim . diyor, ben İse, bir parça kâğıda 20 kuruş veremem, diyorum, şu halde hak kislin- | dir? Size soruyorum. Reji kızları millet | efradı Üc olay mi ediyorlar?.. Pangaltı bilezikçi sokak Dr. Merdinyan | ÇÖPÇÜ UĞRAMIYOR Kandillinin en havadar ve en neza- getli mevkli hiç şüphesiz Perakende mahallesidir. Belediye dairesine olan mesafesi — de 300 metreden — Iba- rettir. Fakat İstanbulun fethindenberi mahallemize çöpçü uğramamıştır. Çünkü yel yoktur. Biz yol vergisini tamamen veririz ve esef te etmeyiz. Yalmız çok gücümlre giden bir şey varsa © da,biz- lerden cebren alınan çöp vergisidir. Kandilli Perakende mahallesi namı- ma sakinlerinden 14 No.da Relik Kaçak Konyak Yakalandı dB * hanrlak ” örülmdia (24) kilo Martel konyağı ka- çırılirken memurlar tarafından Yakalanmıştır. *SON POSTA, NIN Tefrikası: No 10 samamn Ârsen Lüpen'in ç yatınız, takla lerinden biri ucunda reğin ucuna gece uyumuş labiliyor. Bu adamı vaffak olam: Bu adam nin en büyük hususiyeti var- © dir, — yüksek bir yerden at- B eyar tığınız zama ayak üstü düşmesi değilmi? İşte bu adam da bu itibarla kediye ben- zer. Ne kadar yüksekten atarsaniz ayak üütü yere düşüyor. metre — mesafeye e yie sonra koşuyormuş - gibi imiye hığ:nıân ayak üstü yere düşmüş. adamın çok marifetleri vardır. Bu marifet- başaşağı — uyuyabilmesidir. Resmini burada gördüğünüz direk bu adama yatak vazifesini görmek- tedir. Bu marifeti yapmak içın di- larını o şekilde bağlıyor ki bütün imkân yoktur. Bunu birkaç defa tecrübe etmişler, fakat muvaffak olamamışlardır. Çünkü otomobilin üzerine gelmekte oldugunu görür görmez derhal bir kedi gibi havaya sıçrıyor ve otomobilin üstüne atlıyor. Hiç bir otomobil ne kadar sür'atle giderse gitsin onu altına almağa mu- Üzerinde uyurken düşmüş. Hasta- neye kaldırılmışlar, Doktorlar yene etmişler. Ve kendisinde şu Tehlikeye atarak yere iniyor ve Yöğüne kadar - indikten böyle akıl almıyan bir- de yüksek bir direğin olur. termiye sonra, * aşağıden bir ses, “Uyan, çıktıktan sonra bacak- | diye bağrır. O — vakit kalkar v Taşağı İnerim. € bir halde burada ka- otomobilin çiğnemesine amıştır. nihayet bir gün direk |. mu- C G Uğrajını En Süratli Otomobillerin Önünde Kedi Gibi Sıçramaktadır ... Kendisi marifetlerini nasıl kendimi toplar ve doğrulurum. Bu suretle 20 dakika Ün DU 4 ci İ LKL hassayı bulmuşlar: Dimağı sinirler o kadar hareket halinde bulunuyor ki o uyurken bile gel bu tehlikeli marifetleri yapabilmesinin miyorlar. hikmeti buduradadır. Meselâ bir gün saate 60 kilomet- şöyle anlatıyor; ro süratle giden bir tayyareden | — “Direğin tepesinde uyumak istediğim düşmüş, ve takla atarak yere bir =.=d£euam ddıı[ı':ğ::f ';ııeml de avuçlarıma dayarım, Sağ a sola kay- Monsali İia 8 Kğtailin "tarabalı ” İi BĞi gamı sokarım. Sonra aşağıda beni liyenlere Uuyuyacağımı sonrya beni uyandırmalarını söylerim. *Tabli bir başkası uyur uyumaz adaleleri evşer, ve derhal yere düşer. Bu hal bende Fakat sinirlerimin gevşeklik göz- ve 20 dakika başladığını hisseder etmez kadar uyuduktan Ö 9 k Her Ay 1200 Kişi Dördüncü şube hergün (35-40) / kişiye pasaport vermektedir. Tahmini bir hesapla her ay İstanbuldan — (1000-1200) kişi çikiyor. - demektir. Pasaport alanların ancak yüzde (25) ini gayri müslimler - teşkil etmek- tedir. En çok pasaport alanlar Yugoslavya'daki emlâkini sat- mak istiyen Türklerdir. MUHARRİRİ MORİS LÖBLAN Son Sergüzeşti mamumam İMDA'I_'* GELİYOR Beşu dedi ki: — Eğer bana refakat et- mek isterseniz, ben size ma- hallinde mütemmim — malümat veririm. Mösyö Vertiye kabul etti. Beşu gitgide mağrur ve ciddi bir tavur alarak yol göster- di. Ve hepsi birden dosdoğru iye gittiler. Kısa bir mu- köprünün — zannedildi- ğinden daha sağlam olduğu- hu gösterdi. Köprü — biraz Sallanıyordu — ama, üstünde tehlikesizce birçok hareketler Yapılabilirdi. Kule basık ve harap olmuştu. İçeri girdiler. Üstünde hiç arduvaz taşı kalmıyan çatının aralıklarından ışık — giriyordu. Yer çamurlu idi. Mösyö Vettiye sordu: — Siz burasını gezdiniz ve tetkik ettiniz, değil mi Mös: Beşu? iz, değil iyö Oranın mükemmel bir su- rette taharri - edildiğini iddia eden canlı bir tavurla Beşu cevap vezdi: — Evet müstantik efendi. Bir bakışta anladım ki, katil, Snümüzde uzanan bu kısımda değildi.- Fakat, Madam Ger- seni isticvap ettikten sonra öğrendim ki, bu kulenin ab KIZ VE ERKEK- | Kız ve erkek talebe ayrı ehzadebaşı polis | tında bir kat daha | madam çocukluğunda — oraya büyük pederile inermiş. Ma- dam kocasının yanında dua ederken ben de taharriyatıma devam ettim. — Yalnız başmıza mı? Beşu, bütün Fransa polis- rur bir tavurla cevap verdi: | —Evet, yalnız başına. — Taharriyatınız uzun sür- dü mü? — Kısa sürdü, müstantik | efendi. Evvelâ yerde, bu ça- murlar içinde, cinayetin ikar- Yedi kurşunlu bir Brovning tabancası. yerde duruyor, biraz benimle beraber gelmek zahmetini ih- tiyar buyurur musunuz? Beşu cep fenerini yaktı ve istiklâl lisesi İlk, Orta ve Lise Kısımlarını Muhtevidir Bütün sınıfları mevcuttur. dahilinde idare edilmektedir. TALEBE KAYDINA Başlandı Talep vukuunda tarifname gönderilir. Telefon: İstanbul 2534 varmış ve lerini temsil ediyormuş gibi mağ- | na vasıta olan silâhı büldum. | İşte gene olduğu | LEYLİ VE NEHARİ kısımlarda ve ayrı teşkilât merkezi arkasında Dört köşe bir mahzene in- | diler. Birinci kata çıkan su, bu mahzenin çatlak duvarla- rından sınyordu. Beşu'nun da işaret ettiği gibi, burası vak- .tile elektrikle tenvir edilmiş olacak ki hâlâ telleri duru- yordu. Keskin bir rutubet ve küf kokusu genizlerini sardı. Mösyö Vertiye sordu: — Buraya hiç kimse - giz- lenmemiş midi? — Hiç kimse. * — Bilâhare — jandarmalarla yaptığım ikinci bir ziyaretten sonra da kani oldum ki yoktur. | Hem böyle bir yerde nasıl nefes alınabilir? Fakat, kub- beyi geçen bir hava menfezi dışarıda, — külenin — arkasında göstereceğim. hâkimlerin önüne geçti. Raul de onları takip ediyordu. e onun yaptığını | yi y de tatmin edebiilen erkektir. — Gizlenecek yer yok mu? | de yok değil. Ben size bunu | Tabit Kocalar Hangilet? Bu Gibi Kimsel Neden Hoşlanırlar L Genz Kız Tüvü Şinidiyo kadar mubtelif tip | kızlar hakkında malümat ver- İ dim. Her tip kızın hususiyeti- ni izaha çalıştım. | Şimdi de hanım kızlarıma erkekleri tanıtmıya çalışacağım. Erkekleri de kızlar gibi muh- telif tiplere ayırmak mümkün- dür.. Her iki tipin kendine gö- | re bususiyetleri vardır. Tanıdı- | ğınız erkeğin hangi tipe men- | sup olduğunu anlarsanız, onun hususiyetlerini tanımakta müş- külât çekmezsiniz. Size bugün tabil kocalardan bahsedeceğim. Tabii kocalar aile hayatla- rında mutavassıt bir kadını en Bu erkek hovardalıktan boş- lanmaz. Bekârlıktan muztarip- tir. Mahçuptur, mütevazıdır. Kızlarla görüşürken kızarır ve utanır. Bütün emeli bir an evvel kendisine yuva arkadaşı olabilecek bir kız bulabil- mektir. Bunu bulduğu gün derhal evlenmek ister. Aradığı ve beğendiği kızlar kendi gibi durgun ve sakin kızlardır. Bu adam heyecan- dan hoşlanmaz. Herşeyin sü- kün ve itidal ile halledilmesini ister. Heyecanlı ve derin bir aşka tahammülü yoktur. Ha- nim hanımcık, evine kapalı, sade ve sakin bir kız onu tat- mine kâfidir. Bu tip erkekler evlendikten —sonra — sönerler. Artık karısından mutlak - bir sadakat gördüğü — müddetçe mes'ut ve bahtiyardır. Erken- den evine gelir. Karısile fazla meşgul - ol- mıya lüzum görmez. Titizlik | etmez. Karısının her istedıği- | ni yapmaktan zek alır. Bu tip erkekler, asabi, heyecanlı kızlar için bir - felâ- ket, fakat kendi tipinde bir Güzel bir Sonbahar tuvaleti. — Bilhassa genç kızlar için tav siye ederiz. ;'_— surlarınızı müsamaha ile göre- bi.liıığ. A e hiçbir. fırsatı kaçırma: e neşeli olmak için ne İâzımsa onu yapmaktan çekinm Emin olun ki bütün diğer surlarınız çabuk unutulur. H.Hüsnü İmzalı Karii Gazete ile kendisine arıyan adamın akıbeti eli bundan başka türlü olmaz. Gazetelerle yapılan izdivaç liflerine hiç inanılır mı a -H. İzmirden bir kari - bildi Belediye azasından Baba y Beyi herkes tanır. Baba Raşit B. son zamanda hastalan- mıştır. Belediye idaresi, o tayı gürültüden vikaye elmek — için evinin önünden geçen yol; tamir ediliyormuş gibi İipler çektirmiş. Araba ve otomobiller şetli bir kavis yapıyor. kız için mahzı saadettir Raşit Beyi herkes sever. | Hanım Teyze — | Fakat bu hareket doğru muduri İsmet İsimli Kariime: -— TAKVİM — ; | | Mektubunuzdan anlaşılıyor ki | Güs 81 25-Ağustos - 1930 Huzır diz — kızım, siz karı koca uymamış- Arabi sınız. Bununla beraber bu işin anahtarı şen olmaktadır. Ko- 30-Rebiülevel - 1348 | Vakrt-Ezani- Vasatt çamzın sizden istediği en mü- |“Güneş 1023 ; s19 him şey neşedir. İhtiyacını tat- | Öğte | s1 t::u Yatsa | 138 min ederseniz bütün diğer ku- | Tei | 9.7 16 2 G — Müstantik Efendi,tevazula itiraf edeyim ki, henüz bir fikrim yok. Biliyorum ki, Mös- yö Gersen bu kulede bulunan biri tarafından katledilmiştir ; fakat sonra bu adam ne ol- muştur? Bunu bir türlü anla- miyorum ve niçin bu cinayeti yaptı? Onu gözetliyor midi ? | Bu bir para cinayeti midir? Yoksa tesadüfi bir katil, bir kaza mıdır? Farkında değilim. | Tekrar ederim, bu kulenin içinde, bu kapının arkasından bir adam ateş etmiştir. İşte, ne veya havaya uçmadığına göre herhalde katil bir yerde bulunuyor. CN Beşu, alıngan bir tavırla: — Öyleyse araymız müs- tantık efendi, dedi. H, — Herhalde arıyacağız ve bu — istişaremizden — herl mes'ut neticeler alacağız. ——— Cinaf meselelerde mucize — tur. Az veya çok meharet- fı:*ımip edilmiş vealler, vi :'ılelu vardır. Bunları bulaca- Z. T müstantik Efendi, yeni emre | | Beşu, vazifesinin bittiğini ve kadar bundan başka hiçbir | kendisine ihtiyaç kalmadığ şeye kat'iyetle hükmedilemez. , Ranle: Beşu'nun sözleri o kadar —.Seı.ıbıı işe kat' “idi ki, hiçbir zaman | D*dL K halledilemiyecek — bir — vak'a :%î:e'“'?h*.*'ç- : karşısında bulunulduğu hissini ni N'y:t îlıı:-tı’ fikrin v. veriyordu. M. Vertiye de ha- — D i X fif bir istihza ile bunu ken- Kati naal k'.ç": :ı:g:?“ dai disine ima etti; VA