Kari Gözile Gördüklerimiz BİR SUAL Lâyk olmak, dünya işlerini din İşlerinden ayırmak ve bütün devlet tey» kilâtım bu esastan mülhem olarak kur- mak olduğuna göre şimdiye kader bu #asa muhalif olarak kanunlarımızda ve bahusus teşkilâtı esasiye kunununda mevcut ahkâm öylece bırakılacak mi- dır ? Açıkçası meselâ hâlâ devlet Şesinden geriye ieakilâtma maaş, lecek midir ? Bir kelime ile Flristiyan cemaatleri ile İslâmlar arasındaki farkı muhafazada devam edecek miyiz ? Lütfen izah buyurur musunuz ? SON POSTA — Hıristiyan cemaat- İ samimi surette akalliyet hakkından vazgeçerlerse, oriadu. kendiliğinden me- sele kalmaz, kanaatindeyiz. VAY BAŞIMIZA! Son Postanm 19 ağustos 1930 tarihli nüshasında ( Ağa oğlu Ahmet Bey ten- kitlerine devam ediyor) serlârhasile misyoncuları lokomotif ve sair şimendifer malzeme” sini memlekette yapmalıyız, diyer ve İni devlet işlerinde reket edilmediğini ve Serbest fırka ile Halk farkasının anlaşamadığı en esaslı noktalardan birinin de bu olduğumu ilâve ediyorlar, Eğer Ağa oğlu Ahmet Beyefendi bu beyanatlarile | hakikaten ( kendisinden ık İşeyler beklediğimiz yeni fırk. ve onun muhterem lideri Fetbi Beye: dinin tercümanı oluyorlar ise.. Vay başı” miza gelenler. Şu halde İsmet Paşa hükümetini mum yakıpta arıyacağız demektir, Yunus Vehbi KEYFİ HAREKET Mİ? Gazetemize o Şarktan bir mektup gönderen bir karilmiz, köy muhtarları ie ban nahiye müdürlerinden şiköyet etmekte, muhtarların hiç okuma, yazma bilmediklerini, nahiye müdürlerinin de çok keyfi hareket ettiklerini bildirmek- tedir, Ankaradan bir karilmiz yazıyor — Memleketin bugünkü yükünü gelecek sesle yüklemek doğru değilmiş, daha On sene sıkıntı çekecekmişiz. Eğer bu sözler doğru ise vay halimize 1. KONYA'YA NAZARAN İSTANBUL Gazetemize “Konya, ahvali hakkın- da bir mektup gönderen bir karlimiz, Nihat Bey şunları yanıyor “Konya Türkiyenin bell en metruk beldesidir. İstanbul gazeteleri Emanetin faaliyetsizliğinden bahsederler, Ya Kon- Yayı ne yapalım? Hkçi burada birkaç gün İstanbul Ezmunetinin ar gi bulun da dünyanın en temiz ve müref- feh bir şehir olduğuna kanaat getirirler, Burada tozdan arkadaşımızı kaybet» mek mezbaha ve kanların kokuları için- de boğulmak günün en kolay ve basit işleridir. ,, Beledi işlere dair daha birçok şey- lerden bahseden bu kariilmirin mektubu bine hayret verdi. CEVAPLARIMIZ Ankarada Nusrat Namık Beye — Gazetemizde şiir neşredilmediği İçin yanınız dercedilememiştir. KROKİ MESELESİ Niyari Osman beye — Bahsettiğiniz krokiyi bir Ermeni vatandaşımız. yap- mıştır o da Türk sayılır. BİR HİKÂYEYE DAİR İzmitte M. Emin Beye — Gönderdi- hikâye o mevsun uymadığı için dilemiyecektir. Âdil Yilmaz Beye alın ef'ine bar İhtarımız. ma / Kari sütununun arkası Gıncı Sayfamızdadır. J N POSTA, NIN Tefrikası: No 9 muz Arsen Lüpen'in Son Sergüzeşti muz İMDAT GELİYOR Beşu tekrar ifadesini yarıda bırakarak, oOkapımn eşiğine kadar ilerledi ve müstantikle müddei umumi (muavininden kendisine refakat etmelerini rica etti, — O müküleme burada ce- reyan etti, müstantik erendi. Ben şu (o gördüğünüz (demir sandalyeden (o hiç kımıldama- dim. Mösyö Gresen uzeklaş- t. Mesafeye dikkat ediyor Musunuz buradan köprüye ka- dar bir hattı müstakim seksen metreden fazla tutar. Yani bu taraçada duran biradam, köp- rünün © birinci basamağında (Süt Meselesini Niçin: Sü T rFW51m oturulurna | faal, İstan | Resimler 7 — Sütü sağan eller mikrop doludur. İ 2 — İneğin memeleri, | temizlenmediği için bir | mikrop yuvasıdır. | 3 — Süte karıştırılan suyun mahiyeti malüm değildir. 4 — Sütü sağanlar, senede bir defa hamama ! gitmiyen ve temizlik ne- dir bilmiyen cahil kim- selerdir. Li Son fenni tetkikat göster-, miştir ki şehirlerde çocuk has- talıklarinın mühim bir kısmı süt- lerden geliyor. Mikroplar sütte çabuk ve çok kolaylıkla büyü- yüp türüyorlar. Bunun için medeni - memleketlerde o süt meselesine çok büyük bir İ ehemmiyet verilir. Şehirde süt dağıtma işi sıkı bir kontrol al- tma alınır. Sütü veren mücs- seseler fenni şeraiti haiz olmaz- azade olduğuna emin olabilir- siniz. Çocuğunuza veya hasta- nıza sütü verdiğiniz zaman en- dişe ve ıstırap duymazsınız; Halbuki bizde süt tamamen iptidai bir surette hazırlanır, Bir fotografçımızı, bizde sütlerin mebdeinden evimize gelinciye kadar geçirdiği safhaları tesbite memur ettik. Evvelâ ahırlar pis ve iptidaidir. Hayvanlar sa çalışamazlar. Sütler, süt (fabrikalarında | fenni surette temizlendikten sonra temiz şişelere dolduru- lur, şişelerin ağızları fenni su- Malüllere Para Bursa, 20 ( Hususi ) — Üç gündenberi omalülere (opara tevziine başlanmıştır. Bugüne İ kadar otuz beş malüle (7151) lira dağıtılmıştır. Tevziat daha devam edecektir bir müddet Ö. Cemal MUHARRİRİ MORİS LÖBLAN cereyan eden şeyleri mükem- j mel görebilir. Bunun gibi, köprünün öteki tarafında bulunan ikinci basa- mağındaki adam da, adayı | görür. Hiç ağaç yok. Hatta fi- dan bile yok. Yalnız rü'yete mani olan şey, güvercinlerin | yuva yaptıkları şu kule. Fakat, | facianın cereyan ettiği kısımda, | yani bu kulenin önünde, ara- söyliyekiliriz. Hiç kimse orada saklanamaz. Hiç kirise. Ben bu noktada israr ederim. Müstantik dedi ki: temiz değildir. Hayvanları sa ğanların elleri senede bir defa bile yıkanmaz. Süt sağılmadan evvel ineğin | Ankara Ziraat Kongr Ankarada kânunusaninin be- | şinde açılacak birinci ziraat kongresi için ziraatin muhtelif şubelerinde ihtisas sahibi olan- lara Ankara Milli İktisat ve Tasarruf cemiyeti tarafından davetiyeler gönderilmiştir. müstesna. Beşu tasdik etti : —Evet. yalnız İçersi müs- tesna. Fakat bundan ayrıca bahsedeceğiz. Mösyö Gersen, çayırı ihata eden bu yolu sol ta- raftan takip ediyor, köprüye" ge- liyor ve ayağını birinci basamağa atıyor. Trabzanları tuta tuta nihayet adaya çıkıyor. Ve zannederim ki, doğruca kule- nin kapısına gidiyor. Müstantik sordu, —Oraya yaklaşamaz mıyız? Beşu, kuvvetle bağırdı: — Yo... Hayır, hayır. Faci- ayı buradan tetkik “etmeliyiz, Siz de müstantik Efendi, hadi- | seyi benim gördüğüm zaviyei rü'yetten müşahede edebilirsi- niz. Şunu da ilâve edeyim ki, vak'anın yegâne şahidi deği- zinin tamamile çıplak olduğunu — Yalnız o kulenin içi lim. Yemeğini bitiren mösyö | e lin E Gü — sütün her türlü mikroptan fılan kap tamamen fenni surette itemizlenmiş addedilemez. Niha- yet süte karıştırılan suyun ma- hiyeti belli değildir. İşte süt evimize, bu pis kanallardan geçtikten sonra' gelir. Biz, bu mikropla dolu sütü çocukları- mıza ve hastalarımıza veririz. Şimdiye kadar halka temiz “süt içirmek için, ahırların fenni urette yaptırılması kararından aşka birşey düşünülmemiş ve yapılmamıştır. Fenni ahırlar i meselesi de şimdilik bir karar halinde kalmıştır. Ahır mese- lesinin neticelenmesi ancak bun- ların Emanet tarafından hallile rette kapatılır. Evinize gelen !-memeleri yıkanmaz. Süt sağı- | mümkündür. esi Bu davetiyelerde mütehas- sıslardan Oomesleklerine odair yalnız birer rapor istenilmek- tedir. Gönderilecek raporlar <emiyet tarafından kongreye verilecek ve ziraat idarelerin- den gelecek raporlarla birlikte okunacaktır. ratle | Halletmeliyiz? | Çünkü Bu Gıda, Hastalıklardan Mühim Bir Kısmının Amilidir... Satılık Kız Diye Satılık Kızlar Dün taşradan gelen bir eski dostumla konuşuyordum. Buraya evlenmek için geldiği ni söylüyordu. Bizim de ket sine bir kız tavsiye etmekliği- mizi istiyordu. Bu arkadaş her sene yaz mevsiminde bir defa İstanbula gelir, burada bulunduğu zaman zarfında hiç olmazsa yirmi kadar kıza talip olur, kızları görür, sonra beyenmez, bırakır gider. Bu arkadaşın aradığı kızlar satılık kızlardır. Aileleri tarafından işe git- mesine müsaade edilmiyen ve aile kizi ismi verilen bu za- valllar satılık mahlüklar gibi müzayedededirler. Evleri, teş- hir edildikleri hususi bir meş- berdir. Kendisile evlenmek is- tiyen genç buraya gelir, kızı burada görüp tetkik eder ve kararım verir. Kızın bu işte kat'iyen reyi munzam değildir. O, satılığa çıkarılmıştır. Müşterisini bulduğu gün $4- tılır ve aileden çıkar. İstanbulda bu şekilde satı- lığa oçıkarılmış binlerce kız vardır. Bunlar komşuları; tanı- dıkları, ahbaları vasıtasile mü- temadiyen kızlarına (omüşteri ararlar. Bu kızların evlenmesi eski- den görücü ile evlenmekten farklı değildir. Yalnız o vakit görücü gönderilirdi, şimdi er- kekler bu işi kendileri yapı orlar. Fakat ruh değişmiyor. ız onda da satılıktır, bunda da. Hanım Teyze (Hanım, Me kalp ve aile işleri hakkında kendisine s0- rulan suallere bu sutünda ce- vap verir.) I | Kimlere Dehir? Vaziyet Dün Ne İse , Bugün De Öyledir... Gayet zarif bir.sonbahar elbisesi Hangisi Doğru? Bir akşam gazetesi, meçhul bir zatın beyanatına istinat ederek dedi ki: “.- Rüsumat motörleri öyle denildiği gibi çabuk bozulmu- yor. Masrafları da çok değil. Bir motör çok ç çok ; masraf eder. Fakat gündi (12) saat çalıştırılmaz ya? ,, Ayni gazete, dünkü nüsha- sında diyot ki : “ — Bu motörler çabuk bo- zuluyor. Bir mütehassıs getiri- lecektir. Bu suretle de motörlerin masrafı artmiş olacaktır.,, Bu ne tezat yarabbi. 'Arnolt ta, bir cıgara yakarak, | yor. Tam bu sırada bir silâh | şimdi bulunduğumuz taraçadan Mösyö Gerseni seyretti, Vazi- yet gayet sarih odeğil mi, müstantik Efendi? — Devam ediniz, Mösyö Beşu, — Bütün adaların toprak- larında olduğu gibi, bu adanın toprağında da, yürüyüşü güç- İendiren bir takım karışık otlar, dikenler vardı. Mösyö Gersenin kuleye doğru niçin gittiğini kendi kendime sorup duruyordum, çünkü Matmazel Katerinin orada See hiçbir sebep yoktu. e Merak mi? Kapının üç adım yakınında Mösyö Gersen, dört ayak üstü yürüyordu. Kapıyı iyice görüyorsunuz değil mi? Tam karşımızda. Üstünde bü- yük bir kilit asılı, Mösyö Gersen iğiliyor ve kilidi muayene edi- sesi, oOMösyö, ne olduğunun farkına varmaden yere yuvar- lanıyor. sustu. Hikâyesi bü- ük tesir hasıl etmişti. Geren ağlıyordu. kimler daha fazla izahat bek- , Raul Davnak, ihtisa- satını belli (Oedecek (hiçbir hareket yapmıyordu. devam etti, İüstantik efendi, hiç şüp- be yok ki, içerden ateş edi Epey evel bankacılık tahsili için Avrupaya talebe gönderi- leceğini yazmıştık. Bir ilmiz bu imtihanın nerede yapıla cağını soruyor. İmtihan o Darülfünunda © ve (47) ağylcela yapştır — — — — TAKVİM — Gün 31 24-Ağustos - 1930 Hasr tuz Arabi 2-Rebitilevel - 1348 Vakıt-Ezar1-Vasat “Günen fo | 518 Öğle | 520 1217 İkindi | 9. 6 (16.3 Vakıt-Ezani- Vasat —— 2 Akşam 712 — pas Yatı (139 hi Müstantik dedi ki 5“ İmsak İğ —Evet, kulede saklanıldığı muhakkak. Beşu devam etti; -— Benim de bundan hiç şöphem yoktu. Neyse, hemen Mösyö o Gersenin başucuna iğildim. Can çekişiyordu, kar makarışık bazı cözlerden baş ka hiçbir çey telâffuz edemk yordu. o Kravatını ve, okan h gömleğini çözdüm. Sonra, mişti. Bunun için bire karşı yirmi delii var. Ben iki tane- sini zikredeceğim. Evvelâ, bu yein haricinde gizlenmek imkân- zızlığı. | İkincisi de, içerden dışarıya çıkan ve duvar boyur- ca yayılan duman. Biz, Arnoitla beraber derhcl oraya koştuk, ve ellerimizde revolverle içeri girdiğimiz vakit kimseleri > inin miki bl Gersen koştu. Kocası, Made mın kollarında canverdi. Hâkimler alçak sesle birkep söz teati ettiler, E Ş Raul düşünüyordu. Beşu dedi ki; — Eğer bana refakat etmen isterseniz, size mahallinde d8 izahat veririm, 1 Arkamı var | i Bankacılık Tahsili * silâh sesini duyan Madam