Gitmiye karar verdiğiniz de bu suüretle anlaşilmış - olu- Biz sizi kendimize dost farzetmiş ve sizden ayrılırsak gok müteessir olacağımızı zan- netmiştik. Fakat adeta kaçar gibi gitmeniz bize karşı olan duy- gunuzun — hafifliğini meydana koydu. Dutunyadisin papağan gibi okuduğu bu sözlerden Hasan, Ali ve Cafer hiçbir şey anla- madıkları halde Serdar Yakup başından aşağı kaynar sular akıyormuş gibi oluyordu. Hiddet ve asabiyetten sap- sarı kesilmişti. Fakat odanın karanlık olması Serdarın geçir- diği buhranı göstermiyordu. Korkunç ve boğuk bir sesle dedi ki; — Kısa kes! Bir iki saat evvel köpek yavrusu gibi önlerinde yalvaran, ayakları dibinde sürünen Du- tunyadis, şimdi değişmiş gibi idi. Eski miskinliğinin yerine cesaret gelmişti. Kaşlarını çatarak, hürmet mi istiskal mi oldağu belli olm- yan bir tavırla eğiliyordu. Devam etti: — Sözlerimin - hepsini de dinlemiye — mecbursunuz! On gündenberi — misafirimizsiniz, siz müslümanlar hakka hürmet edersiniz, on günlük hakkımız namına biri dinliye- ceksiniz! Ortalığı garip bir sessizlik Dutunyadis hâlâ devam e- diyordu: — Siz “vazife,, dediğiniz menfaatinize hisleriniri ve ka- binizi, kan kokusu karşısında yavrularını — birakıp — dağlara fırlıyan — sırtlanlar gibi feda ettiniz! Bizi aldattığınızı zan- nediyordunuz! Bizim vazifemiz sizi burada yakalatmaktı ve siz de buna; —ancak buna Tâyıksınız ? Serdarın gözleri dönmüştü: — Sus, Yeter, artık. Ölü- müne susadın galiba?! Dutünyadis bu tehdidi hiç duymamış gibi yerinden bile kıpırdamadan devam etti.. —Ölümden — korkmuyoruz ! Böyle hasis düşüncelerin kalbi- mizde yeri olmuş olsa Bizansı zaptetmek ve bizi öldürmek bırakamazdık: Tam bu sırada Cafer bir ıslık sesi işitir gibi oldu. Fakat kendisinden başka kimse bunu duymuşa benze- miyordu. Dutunyadis ise sözlerine devam etmekte idi. — Şimdi ayrılacağız! Dost olarak — sizinle birlikte birçok günler geçirdik ; —eğer bu şekilde — kaçmayıp ta bize bildirerek gitmiş olsa idiniz birlikte geçen bu günlerin belki hatırası gönlümüzde yaşi- yacaktı. Şimdi ise yalnız sizi sel Mmetlemiye geldik ! Dutunyadis sustu. Serdar Ya'kup önüne ba- kıyordu, Vasilisa Evdoksiyanin öğretliği sözleri, Dutunyadis canını tekrar etmişti. 'zerinizdeki İidi. Sabahleyin sıcaklık cer dişine alıp birer birer | cesi otuza kadar yü | öğle Üüzeri (35)i bulmuştu. EYİP SULTAN KİMDİR 22:Sözlerimı'n Hepsini Dinlemiye Mecbursunuz. Hakkımız Namına ... Kısa Kes, Yoksa —- SON Eğer'ba ağır sözleri başka | birisi söylemiş olsa idi; Serdar onu daha kelimeler ağrzından çıkarken boğardı. Fakat — şimdi yapamıyordu. Yavaşça başını kaldırdı: — Bitti mi ? dedi. Dutunyadis hürmetle eğile- rek kapının önünden çekildi. — Bitti - efendimiz! Belki bu fuzuli sözlerimizle izin başınızı ağrıttık, sizi alâ- kadar etmiyen şeyler söyledik; affediniz. Buyurun, — yolunuz açıktır. Dört arkadaş Dutunyadisin sözlerinin tesirine kapılmışlardı. Ağır, ağır bahçeye çıktılar, Ortalık hâlâ karanlıkti. Ay yoktu ve gökte yalmız biçbir şey kalan — yıldızlar — piril, - piril parlıyorlardı. Kuyunun başına geldiler Kalinikos'un — torbası — hâlâ bırakıldığı — vaziyette — duru- yordu. sonra başlıyan serinlik çok sürmedi ve sıcaklar dün de tahammül edilmiyecek halde dedi. | Cafer torbanın bir ucundan yapıştı ve gülerek: — Babalık, şimdi biraz ra- hatsız olacak amma sonunda ferahlar, dedi. Ve üç arkadaş, Kalinikos'un çuvalını alıp gözden kaybol- dular, Sıra, Serdat Yakuba - gel- mişti. O da bir bacağını ku- yunun üstüne uzattı, fakat ikinci bir bareket yapamadı. Bir şey, söylemek istediği Bu sırada Dutunyadis yanı- na yaklaştı. — Bir emriniz mi var? diye sordu. Serdar Yakup daldığı âlem- den silkindi, elini Dutunyadisin -— Sıcaklar Bunaltmıya Başladı Banyo Yerleri Müşteri Alamıyacak Haldedir «. Hararet 35D Geçen haftaki yağmurdan ereceye Kadar Çıkıyor Hararetten müteessir olan birçok halk dün, deniz kenarla- rını istilâ etmiştir. Resmimiz, | dün Flurya'da hem eğlenen, hem ferahlanan boş vakit sa- hibi bahtiyarları göstermektedir. dizlerinden yaralanmıştır. Yü POSTA Soldan Sağa, Aşağı : Yukardan İ yi Yay ile atılan (2) Tokmak- h şılı' '(ui) içg? Ği ($ — Mezar () a 3 — Felâket (4) yakın değil (4 4 — En iyi ve en fena şey ( elektrik deposu(3)demir çürüğü (3) S Bir (4) sert (4) 6 — Ekleme (5) 7 — Nizam (4) para (4) (3)' - Tı.=n ıuımın () saçsız 9 v (4) nam (4) 10 — Kururlu (5) fal (5) 1l;— Parça (2) ahret köprüsü (5) pota (2) "Delirdi Mi? Zonguldak Çarşısında Çıplak Bir Adam.. Zonguldak, 14 (Hususi) — Evelki gün Zonguldak çarşısı garip bir hadiseye sahne ol- Ğuılçıplhk soyunmuş — bir adamın, çarşıdan koşar adımla geçtiği görülmüştür. Birçok — çocuk ve meraklı tarafından takip olunan bu adam - çarşıyı baştan başa geçtikten sonra doğru adliye binasına girmiş, orada jandar- mâlar tarafından tevkif oluna- rak önüne bir çuval parçası kapatılmış ve muayene edilmek üzere memleket hastanesine gönderilmiştir. Delirdiğine şüphe olmıyan bu adamın, arkadaşlarile h- tuştuğu “50,, liralık bir bahsi kazanmak için çırılçıplak gez- diğini de söyliyenler vardır. Belediye İntihabı Ankara 16 (Telefon) — Be- lediye intihap hazırlıkları baş- lamıştır. Afet hanımdan başka kadın namzet yoktur. Tramvay Yürürken Atlamayın Düm' öğle üzeri (241) numa- rahı Fatih - Beşiktaş tramvay arabası Çemberlitaş'tan ge- çerken, Nuruosmaniye' de, (3) numarada oturan Necibe H. (Ş da binmiş. Fakat yanlış bir arabaya bindiğimi anlıyarak inmek istemiş; düşmüş, el ve Çocuk Sütunu ı | Aydın'ın Kuzuları Eve Gitmiyorw Kurdun Yapamadığın! Arı Nasıl Yapar | Baştarafı- dünkü nüshada ) Tilki de Tavşanla çocuğun ya- mına oturdu ve ağlamıya başladı. Kurt güldü: —Bir kurdun — ya bir arı yapabilir mi? dedi. Ağladılar, ağladılar. Tilki de alay etti: Nihayet öteden bir kurt geldi. | — Bir tilkinin — yapamaı —Niçin ağlıyorsunuz?diye sordu. | *? yapabilir mi? dedi. Tavşan kızdı: — Bir tavşanın — yapamadı bir arı yapabilir mi? Ünü —Kuzular eve gitmiyor da onun için ağlıyoruz, dediler. Kurt: — Ağlamayın, ben onları eve götürürüm, dedi. Kurt kuzuları kovalamıya baş- ladı. Koştu, koşta, koştu. Fakat kuzular eve gitmiyorlardı. Kurt ta bunların yanına oturdu. O da ağlamıya başladı. Oradan bir arı geçiyordu. Kur- da sordu: — Yahu, niye ağlıyorsunuz? — Kurzular eve gitmiyorlar diye ağlıyoruz. — Ağlamayın ben götürürüm. — Şimdi görürsünüz, dedi, Bunu söyler söylemez kuzu doğru uçtu. — Viuz... Vızz... Derken tarla içinden kuzol| birer birer çıktılar. : Eve doğru koşmıya başladılafı Çocuk arıya teşekkür etti evine döndü. Demek ki - bir küçük hayvif bir böyük bayvandan bazen d onları eve | fazln İş görürmüş. -SON> “Yumurtaları Nasıl Kurtara? | — Yumurtalarım yakında çatlıyacak. 2 — Eyvah yumurtaları şu yılandan nasıl kurtarmalı ? 3 — Ben ona bunları yedirmem her halde, 4' Büyur bakali İnsafsızlık gın Bir Dok- Niçin Aldınız,| torun Marifeti Niçin Çıkardınız? | x SÜZERTT Şehrimizdeki ecnebi banka- zu:î:in;:nG;::t .B':::R; ları işlerin kesatlığı bahane- sile bilhassa Türk memurlarına müddetevel"eller, inminde biğ ü 8. ılacak b" yol vermektedirler. : bir ameliyat içh“lı:ilpllw Bu bankalardan birisi ge- | 2dımı taşıyan — hastanı çen gün (5lz eski ve d(?) yeni | nılmış. ti memuruna bu ayım nihayetin- iyat yapılmı d'e k_en_dilı_:rinc yol verileceği- 'uııî:r .udm( isindi ıâ. H.'; ni bildirmiştir. M:gn_nşk..pınmcıu'm n Halbuki bu bahka İstanbul- | STi Esaslı - bir sabep yokkö hastanın ölmeöi doktorlara bi dert olmuş. Ölünün “Fethi.m:yuı"t. denilen ve ölüm” den sonra yapılan karın ameliyesi icra etmisler. Bir ** görmüşler ki karında hastane)” ait koskocaman birhavlu m İşin garibi şudur ki havluy” hastanın karnında unutan başkt ikinci ameliyeyi yapan ve, koca havluyu görmiyen w başka bir doktordur. İlk ameliyatı yapan doktof tevkif edilmiştir. Bartın Menba Sulari Bartın, 14 (Hususi) — da şube açtığındanberi İstan- bul bilânçosunda her sene kâr göstermektedir. Bu bankanın müdürleri her ay binlerce lira almaktadırlar. Halbuki çıkarılan beş me- murun — maaşlarının — mecmuu (300) lirayı tecavüiz etmemek- tedir. Banka bunlardan ikisini birkaç ay evvel gazeteye ilân vermek ve memura ihtiyacı olduğunu bildirmek — suretile imtihanla almıştır. Bu ne gara- bet ve insafsızlıktır. Zonguladakta Çocuk Bahçesi Zonguldak, 14(H.M.) — Vi- | tın belediyesinin tanzim lâyet meclisi umumisinin kara- | “menba ı'uyleı'nm;m ed.sıh%* rile — şehrimizde bir vekâletince ik — olun baber alınmıştır. bahçesi yapılacaktır. ŞARK PANAYIRI Bıynılııilıleı.ıyi nümun?! a-zııuğ;ıı 1930 İ Bm (İtalya ) [' | İştirak edinizill Tafsilât — için — İstanbul. l Beyoğlu, Tepebaşı İtalyaf Ticaret odasına müracatt Telf. -B. O. 2268. j Ö