18 Mart 2015 Tarihli Milli Gazete Gazetesi Sayfa 1

18 Mart 2015 tarihli Milli Gazete Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çanakkale Zaferimizin 100. yıl. Bugün; emperyalizmin büyük babalarının, yedi düvelin ağır topla rının Çanakkale Boğazı'nda; tarihin. karanlığına, Marmara'nın serin sula: na görülmesinin 100. yıl dönümü. Bugün; hakkın batıla, imanın küfre, aydınlığın karanlığa galebe çaldığı, denizin rengini mavi gökten değil de şehit kanından aldığı, adına ağıtlar, yoluna kınalar yakılan Çanakkale des: tanının asra şahitliği, Bugün; Seddülbahirin, Anbur nu'nun, Anafartalar'ın küffan iman bombardımanına tuttuğu kutlu gün. Bir destanın 100. yılı bugün. Tüm güçleriyle sinemize saldıran Batı medeniyeti karşısında ümmet ola rak yek vücut duruşumuzun. E dünyaları alsan da CENNET VATANI! 15'liklerimizin ardından yaktığı- miz ağıtların... Kına yakarak cepheye, vatana kur ban olsun diye gönderilen evlatlarım: zin ardından el sallayışımızın. Avustralya'daki iki Müslüman'ın Ci- had-ı Ekber ilanını Anzaklardan duyup da nefesleri bitene kadar başka bir kıtada yeni bir cephe açışının. Kendi cenaze namazını kılan yiğitle rin şehadet için sıraya girişlerinin. Bir avuç inançlı insanın, tam te- şekküllü Batı canavarının dişlerini ellerine verişinin 100. yılı. Tarihimiz destanlarla doludur. Doğ- rudur. Al bayrağımız rengini aldı, top. rağımız katreyi. Tüm bu mücadeleyi bu zorlukların arasında nasıl vermişti dedelerimiz? Neden vermişti? Değmesindi mabedimin göğsüne namahrem eli. Esaret kabul edilemez. bir zilletti. Etmedik. Biz çok düşman döktük denizlere. Çok yandı içimiz, çok da kabardı göğ- sümüz. Fakat devir değişti. Savaşlar şeklini değiştirdi. Hedefi değişmedi tek dişi kalmış canavarın. Bundan 100 yıl önce tüm dünya- ya “Çanakkale geçilmez” dedirten inancımız yaylım ateş altında. Biz. bunca yıldır bir destanın hamasi hisleriyle kabartırken göğsümüzü, düşman boş durmadı. O gün onları titreten ve sulara gömen gücümüzü geçmesine mani olduğumuz vakıa insan değil bir sistemdi. Batı'nın amentü saydığı, bizim reddettiğimiz namahrem eldi uzak tutmaya ant içtiğimiz. Aradan yıllar geçti. Dedeleri mizin kan döktüğü hikâyelere gözyaşı yok etmek için canla başla çalış- tılar, İşte bugün... Savaş devam. ediyor. Dün kapımızdan, boğazımızdan. e ? BUGÜN 100. YILI BİR DESTANIN. BUGÜN ŞEHİTLER KERVANININ BEREKET GÜ. terapileri düzenlerken farkedeme- dik belki. O gün boğazı geçemeyen, zihniyet, o gün denize döktüğümüz, toprağımızda kovduğumuz sözde medeniyet bugün işgal etti bizi Bugün kendimizle ve ecdadımız- la hesaplaşma vakti. Kalkıp gelse cennet konukları, çalsa kapımızı; Batı'yı bizim karşımızda zayıf kılan değerlerini kendi değerlerimiz say- maya başladığımızı görse... Bizim için canından, evladından, yarınından geçenlerin emanetine ihanet ettiğimi- zi anlatmaya yüzünüz var mı? Çanakkale şehitlerine atfen yazıl mıştır. Oysa ki her kul için ulaşılması lazım bir mertebedir Akif'in bahsetti- ği. Unuttuğumuz bir kavramı özleme- Yİ yeniden öğrenelim diyedir belki; “Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber Sana öyüşunu açmış duruyor Peygamber!”

Bu sayıdan diğer sayfalar: