11 Kasım 1938 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 4

11 Kasım 1938 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* e il a ötürülme! “Kat Bini gencin m Gökbuğa koştu. “il kuşun koyu yeşil boknun . dan akan ii kanlar göğsüne yayı- Uyor ve kuruyordu. Oku ardı. Kuşun tüylerine st. kas mek oydu. avını bacağr; ve Atina Bindi rahva ndan tutarak su başına doğru Suyun bulu; unda ii nal ve insan Nil geliy: Durup dinledi. Koraçın sesini * nidı: İran dilile bir şeyler Köyİnyer Savulun Rüstem, otuz yaşlarında ince bı sakallı, kırmızı sarıklı bir Ye tanımadığı bir ses de bütün sert- liğile ona çıkışıyordu. ralık Koraç bir küfür savur, du, LE gürültüsü duyuldı r çarpışmanın basiniz ına Şüp- he a Gökbuğa atını dörtnal sürdü. Orada bir çok atlılar vardı. Hem de bunlar T'irk sava; mağa yana savurüyor, yanına kiraz çile ordu. seki. on kılıç birden onun etrafın. a şi'nşekler yaratıyor: Lâkin bir şey yapanı yordu. Kor»ç, ayni zamında şöyle hay- &Tevduz — Uunın, bire karşı on kişisiniz! de kemşehriyiz. Şu ayı kılıklı ban adamının sö Türk” karueşinize sal .nsrnuz? Savulun diyorum, ri yok artık hatır makin. Sa- vulu Erenköyünde bir hâdise Gençbir kızı nişanlısının yanından alıp kaçırmak iicdiler velki gece Erenköyünde bir kı: kaçırma vakası olmu! da bir genç kız nişan Da — kaldırılıp yırlığa k istenmiştir. müdafaası ve İm- dat seslerine yetişen bekçiler tara- fından önlenebilen hâdise dün cür- ml meşut kanununa göre ağır ceza mahkemesine le EZ suçlula- rıda tevkif iy Hâdise şöyledir: Erenköyüni erk a- dında bir genç Si ann Mei ile evvelki akşam gezmeğe çıkmıştır. İ- ki sevgili akşam yemekle e i yemek için Kadıköydeki bir gazinoya git- ilem a gazinoya Orhanm teyze- b im e Gi giy be- lediye hesap mem Cevat ve Eren- köy ei memuru si KsdYan gelmiş. tir. mek arzusunu izhar etmiş ve İki Tesla pe bitmiş dfüsiştir. KL iki arkadaşı ezin ile Cevat a başka bir otomobile binere| in haberi lala kendileri ni uzaktan takibe başlamışlar ve sa İM gelin birbirine çarpmasından çıkan bir ses duyuldu. Sonra Koraça saldıranlarden birisi: — Ah, arım! Diyerek biraz geriye fırlıyan kırık tn Di mına çömeldi, n bileğini sol elile sımsı. kı Takiyblğmi ikoraç e dı. r ki, benim bunda gü. balim iin İsi yarı, gür kara sakallı ve dik bıyıklı, başı tuğlu, sırma EN ku- mafıdan yağız bir at üstünde bu sa, vaşmayı, dinkatle gözden geçiriyor, uzaüıkça sahırsızlanıyordu. — Yazıklar olsun! Bir serseriyi PN e Ona kadar sayaca- ğım bir iş göremezseniz Ee nizi ei cağım. O yaban domuzunu ben geberteceğim Saymağa başi Badi. Ei İranlı bir kumandandı. Fakat diğerleri Türktü Mira eli nla birkaç zabit ei diğerleri ise türkçe konuşü- yorları DO ai katan aydınland — işte iran b dadır. TAKIR Ee anda hiç de ho- şuma gitm Gökboi eni an şeyden evvel yol. daşmı ili gerekti. Sülü heybeye sokmak takat ime ve ba iğ m dışar:da kaldı. Sallanıp duruyordu — Yetiş, akam! Kollar kopuyor! — Dayan, geliyo istedi, Bu es ve bir mA ormandan yIş başlarını o ta- rafa çerirtti. İraulı kumandan dan çok sül yıklı, küçük sivri adamdı... ayı düşündü; lâkin bu hem ona Şİ karğldemdağı! lere gyzlar salar Ayıptır, siz inden bi ir cevap V — Nidelim, Keştaseb ki Teslim si Rİ — Ben Miitertikda, Mae sen tes- lim olür iğ — Şar i koşardım, — Ne diy — Teslim ini fakat bize İlişme- yiniz, diye... — Kavgayı siz çıkardınız. Bize bu- Tasi babadân miras değil ya, elbet gidecekti ii — Seni rkadaşın sebep oldu: K al ona “su başından çekil!” dedi. O çekilmedi. Koraç söze karıştı: — Atımı sulayordum. bana “aptal, benim geldiğimi görmüyor müsun?” dedi. Ben Ek yapıştırdım. e dedin? ii isensin, yaban domuzu kı- lıklı herif! Senin atın at da benimki değil mi? Hele içip doysun da öyle!” susar mıyım Hakkın varmış . Gurbette vuğamızı da ünl raçın canı sıkılmıştı. Gök- a giti edin im a Mn adama baktı. Bir taraftan kendisine ve ar- bileti gelen hücümlari kovarken diğer e da Keştasebi işaret e- Bunların başlarında < dere vardı. Gökboğa- bi < Şu herife söyleyin; sikti yal aç- yet verdi: — Benim avım!... Bak kim almış! SY i Sü e Sırada , heybedel, Yere Dü sırada ye isi. widuh: düştü. yakına sokulabi , Cıldamın sağ- rısıma doğru bir kılıç savurmuştu. ca atlıyarak yanlarına gelmişlerdir. | KITA Bini irem karnıma topuk- Hikınet tabancasını çekmiş, diğeri d gi lariyle v kızın ağzını kapıyarak ikisi birden | ( Birisi sola, diğeri sağa yıkıldı. Di. o At siğil kend: otomobillerine almak istemiş- Berleri hemen açıldılar. Gökboğa Kilim ucu adin sağrısından aşağı lerdir. ların ki atını bir kasırga ibi kaydı. icını da dirim ge eleme ay ör; Cıldam can acısiyle gerindi ve kılıç genç Orhan bu e ei çevresini e ye evveli MepLınığ, SONLA iran Mİ arkasında duran çifte savurarak beş adım öteye, beş e MN bigi dövüş zabite çıkış! altı arkadaşının ortasına fırlattı. As- Göğe, biz taraftan da “Imdnt ülye|* He 1 haşr! Yirmi ker, 't beş arkadaşını da yıkarak BEREN apk eti; kişi daha saldıran! Çab ere serildi. Polis ve ami gürültüye yetiş- miş, Hikmet ve Cevat yakalanmış- lardır. Dün ağar ceza e iki etmiş ve liçü birden Orhanın daveti Üzerine iki nişanlının masasına otur- uşlardır, Grup burada vakte k neşeli bir şekilde geç adar yemeklerini yej mişler ve, gitmek üzere kalkmışlardır. Lisanet- uçlu rgula- zn 7 tevil ederek ig et- vi Kü erk, Orhan, komşuları Yusuf ve Mn birçok şahit Ma sonr» karar verilmek üzere muhake- me talik edilmiştir. Yirmi atlı birden ilerki atıldılar, İN devam ediyordu: u diri yakalayın! Derisini sizce derisini! öldü tile mi? vi ölür ün Gökboğa son sisi anlamamıştı. Koraç ona anla — Cıldamı dei alsak! Dedi. Onun terkisine atlayıp da birlikte Anasmın mezarını bulduktan az za- man senra Aliyoşa, manastıra gireceği kendisini papaslığa kabule ir ahiyetini “biyer mu- e hilekâr ayyaş gülümse- yi zaten işin buraya oktan anlamıştım... b. va var... Ba senin çeyisin olarak ve e olan her şeyi ya. pacağım, benim melek oğlum... Bütün eşini ayi Para iş - Karamazof Kardeşler| * Yazan: Dostoyevski çeviren; Hakkı Süha Gezgin muz 7 masum ğe vereceğim. Fakat rum, hiç vir anak in ol” ik Bir kine ane ka gis lüzumu vars in de paraya o kadar mi lebilir. İs manastırların arılarının vardır. Ben vi Çok in bayan da bir değişme, bir çeşni vası- tasına kavuşmuş oluyor. Belâya bak ki, o dişiler manâstırlarında da hep Rus kadınları otururlar. Hiç bir Fran- ki ünde şında oarak unlardan ii nr birini gezmiş. lerdir bun. sıza e Senin manastırında iki yüz pa; teri böğka kimse yok... Tabit iel di de ki eygallerdiz vü Oraya st'rap veriyor « sun Aliysşa... Seni 6 yon seviyorum ki... ER ne yapalım. Kısmet böyle imiş. Bari orada bizim gibi günahkâr ve vic. ml e yüklü olanlar d Ben eninde; E - w gün dua li pe Sablzak iye MARA zi aydınlk ve daha kasvetli durur. Ama, se yersin ki ae ta- vanı olmuş veya ş bundan çıkar? Ne mi Yl ga gir ki, eğer tavan olmazsa, kancalar d: z, Kan casız ise, beni - eytanlar Ml sürü Atm şaka, kan akıyordu. Gökboğa yere atladı ve onu geriye z #e Onun teklifini. İran kumandanı Keştasebe söylediler, Gökboğa arkadaşına ma vesaik kulak ver. Bakalım ne Sy ii aşi büsbütün köpürdü: — Olm . Bunları yakalıyacak- ime Aliyoşa.. Ah bilseydin. Aliyoşa, KR ciddi ii bakışla ipi sol rada ai manca yoktur? edi, asıl yok?.. Nasıl yok?.. ni kanların rinden işa b ir Fri Ki bir çesiyle Bir faytonun im ovuyordu(1). Şu Em ila sevgili oğlum orada kancalar: imadığıı in safi Hee — asla eee yök kıymet Yerli var. seb v: kiler onun gö ai Mara baktılar ve Rüstemi gö! vi gülüyor, h — Koca bir ibi ii iki kişini hakkından gelemiyorsun! - Aferi Keştaseb, e artık Hindistan feth ne gönderebilirim iyordi Göktoğa ile Koraç da onu gördü ı z yaşlarında ince bıyık! Wi ir sai mert bakışlı, x adamdı, Başınd «gözüne girelim key a ee akin! çok şey kazan akkı v Sava: Eli kızışıyordu. Saldıranlar birer birer Yıkılıyor Tardı. Rüstem her defasında, bi kahkabi Ürpecae Mi bir kat daha örüyor! / sabri tükenmişti. Yanındak! sie ie şeyler ri â da | boylu yağız bir &: kboğa a in 7 e e yanm üstünü göstererek O sözleri tek* en Asker atıni sürdü; kayalığın yaf tarafında yere indi ve yukarı çikma ğa'başladı. Onun gidişi Rüstemin gözüne Ç 1. Gözleri parladı ve kaşları çaldı ai kumandana yaklaşarak sordu! — O asker ne ak? e ee yardım edecek Ha ei birok ii e piele tak vie y! Çekil ordan... (Arkası var) lrksın. Çünkü yalnız sen bana lânet o- kumıyorsun. Bunu duymamak kabil değil, yavrum, iyodor bunları söyledikten sonra ağlamasına la adı, Şu ayyaşın hassas bir tarafı da vardı. —v— PAPASLAR | Okuyucularım, benim bu kahrama nini beki papas cübbesi altında sol zlü, ate gun yüz sıska ve dini vecdlerin şiyle eri pe bii ü kıran bir yüzü vardı. Uzun Kestane eğit oç Birr uzunca fakat pek tenasüplü bir si ilk ei ki göze çarpardı. lee tutuş - gibiydi, iri koyu elâ ği biraz lines fakat sakin bakarlardı Arkası (1) Bu şiir, ir Ti in altıncı bölü.) münden alınmıştır. Rusça aslında da de metin Fra lr. H.S.

Bu sayıdan diğer sayfalar: