imi # Osmanoğuller gittikçe | 8— KURUN 3 HAZİRAN 1937 il İk eee Kadircan KAFLI Prenses Irini gözlerinin önüne geldi BUNDAN e A KISMIN med Beyin oğlu Umur, 20 yaşla- ir ana ve çok cesur bir med Bey tirelelede izlilerden almış ve par- çadan mürekkeb çok Lei ei il yapmı; © Bizans donanmasını bu kuvvet- lerle Midilli ii kıstırmış ve t daha evvel yüzüne baj söylü; İrini e güzeldir ye Bey mukavemet edemiyerek Bizans do nanmasını me OK. kuv siyon ve Biran tehdid ediy: Paleologos yor. Davete Umur Bey gidiyor. Zi- yafette Midilli prensi Kataneo Umur Beyi zehirlemek istiyor: Karesi ve Sarohan beyleri bu söz eri emiş karşıladılar ve hiç dü- şünmeden — Umur bey ayni zamanda bi - zim de görüş ve hislerimizi anlat - mış oluyor. Dediler. “olsiparaterüç 5 mi sa Gr beye Ni be sert a ve e Bizansa hü - cum çi cek olan bütün kuvvetleri birlikte ere iğ 3 arşılıklı tecavüz etmeme- Umurbey hiçbirini kesin olarak kabul girly. Bu teklifleri Bir- gi'ye götüreceğini ve cevap verece- ğini söylüyordu. Halbuki İmparator yüz yüze gel mişken birşey koparmak istiyordu. Muvaffak olamayınca kendi ken- dine şöyle düşündü, yugünkü vakadan dolayı sinirlidir. Bir gecelik uyku tır. Mü- tor kadar endişeli görü - nen Kantaküzen de ayni fikirdey - di ur bey ertesi gün sabah er - kenden gitmek istiyordu. Bu ayrılı- şı öğleden sonraya bıraktırabilirdi - er, m Umur bey erkenden da - iresine çekilmişti.. Arkadaşlarile gö- ştü. Selâhattin bey ona geceyi gemi - geçirmesini söylemişti. Fakat U - ur bey buna lüzum görmedi. Çün ki bu hareket korkaklık gibi görü - nebilirdi. le derha ii edilmişti. Çabucak silâhlandırılacak rekçiler de hesaba katılınca Türk kuvveti hiç te küçük görülecek de- recede değildi. k olan Geç vakit arkadaşları gitti ve o- mak üzere başlığını v& askı ile bir -* likte kılıcını çıkard Bu sirada kapı vuruldu ve kapı- eriyordu: | ZARARINA? iKASIRGASI Tefrika: 63 da bekliyen Selâhattin bey: -- Bizans başvekili intak a geldi. Prenses İrini de beraberdir. Görüşmek için izninizi rica ediyor - lar. Hertarafta ışıklar söndüğü ve herkesin uyuduğu şu sırada Bizans başvekilinin “kele karısınn Umur beyle ne işleri olabilirdi? Prensesi İrini AE & önüne geldi. i En kızgın zamanmda bile onun yumuşaması için bu çok güzel ka - dını em getirmek yetiyordu. Hemi e Gehinleri, şi Dedi. Prenses İrini o akşam, sözlerinin renginde bir rop saç renginde maslarla süslü bir taç koymuştu. uzlarma almış olduğu siyah ka - difeden pelerini çıkarınca vücudü - Bun bütün güzel ve yakler hatları tişamla görünmüştü. Prenses salona ei zaman Umur beyi göremedi. Odanın kapı- sını açık görünce o tarafa değme a- detâ koştu ve eşikte Umur beyle kar şılaştı. Genç Türk beyi biraz kızar- ği ro muharrir Titayna dünyayı dolaşmağa çıkmıştır. Marsilyadan - bir yol gemisine bini yor. Cebelüttarik böğazından çıkıp Atlas Olkyanusuna açılıyorlar. ği açık denizdeler. Bugünün en büyük seyahat manetlarından olar Cebelüttarıkla Madera arasında idik. Bir gece Kii bir gürültü ile ayni zamanda, başıma şiddetle m şey çarpmıştı... Başucumdaki lâmbayı yakıyorum. Vapur müthiş surette sallanıyor. O zaman anlıyorum: Geminin bir yal- pa vuruşunda yatağımdan aşağı yu- varlanmışım. Gürültü de, tuvalet ma- mm üzerindeki m kğ kı- rılmasından çıkmıştı: Yer şişe dak kırıkları ile pk idi; ii r gü- De rüzgâr uğulduyor. Vapur akta... Herşey dönüyor, sıç tıyor, Yanıp uyumalı... Ertesi ah, giyinme derdi. İn- Yazan: Titayna Tabiatın bir istihzası: Kristof Kolombun adını verdiâi ada bugün cüzamlılarile meş dı ve sâlonda oturmayı teklif ede- cek oldu. Fakat Prensesİrini can - dan gülümsedi. Kandilin solgun £ lerinin tatlı bakı — Pek ye ku e zu 1 bağışla yn. Da- ne n n-tasdi — Evet, yatak odanızda görü - şelim. Daha samimi olur. Prenses İrini cevap beklemeden yürüdü. Umur bey onunla göğüs göğüse gelmemek için ister istemez geri - ledi. Kantaküzen de karısmın. ardın - daydı. Umur bey kenardaki koltu - ğa geçti, P Kantaküzen sesini hafifletti “ve kapıya yakın ayakta duran Selibak- tin beyi gözile işaret ederek: — başimıza -konuşmâk daha faydalı olurdu. Muvafık gö - | rürseniz?.. Dedi. bilirdi. Selâhattin beye çıkmasını söy - ledi, Kantaküzenle karısı Bizansla it- tifak etmenin menfaatlerini döküyotlardı. Hele (Osman! günden güne Ke çok mühim gösteriyorlardı, O dar ki: sayıp llarn — Bu gün siz onlara İsi fakat mertç çok elle- — Aramızda bulunmakla bize büyük saadet verdiniz. Bu günkü ek- vakanın vaktile önüne geçememel le kusur edildi. Fakat siz bunu da affedebilirsiniz. Aramızda bulun - makla verdiğiniz saadeti bu kadar kz kesmemelisiniz! Bunu gök rica ediyoruz. — Çok teşekkür ederim. Sizin- le geçen saatler benim hayatımın tatlı zamanlarıdır. Fakat babamın hasta olduğunu da unutmayınız! — İyileştiğini im Korka- çak bir hal yokmuş ki... — Belli olmaz bir an önce orada bulunmalıyım. er söze karıştı: ç olmazsa bir anlaşma ya - parak zilan Bizans İm; orluğu sizin silâh arkadaşlığmızı memnun ola caktır. Bu nokta üzerinde konuşmak bir neticeye varmak arzusunda - Size yeni tekliflerle geldik. Siz de bize dilediğiniz teklifleri yapmız! | Umur bey şimdi teklif dinliye - cek adam değildi: — Vaktim yok! yız. tak odasmda oluşu büsbütün ca - i be töşem kk inden 'n geldiği zaman onlar sizin dev etinizi yıkmakta hiç tereddüt et - miyeceklerdir. iyordu. u hiç şüphesiz büyük HE “haki katin ifadesiydi. akat bütün hakikatlerin üstün- de bir hakikat vardı ki o da devletler ayrı olsa bile Türk silâhlarının bi - ribirile çarpışmaması İüzumundan ibaretti, ur bey bütün teklifleri ne - zaketle reddediyor; yahut babasının kabulüne talik ediyordu. Bir aralık Ma vuruldu ve Se - lâhatin bey görün: mparatorun 0 zabiti Kan - isküzeni görmek is antaküzen oi ” Zabitle birkaç saniye el Sonra geriye döne- Umur be; arator hazretleri çağır - miş. Münnde ederseniz! e Prenses İriniye dönerek ilâve etti; ” — Sen burada kal. Kelieli. ynıza deyam ediniz. Ben ümit e- derim ki çok kalmaz dönerim. Çıkıp gitti. ç 1 baş başa kalmışlardı. * ey genç, güzel ve muh- dayanılmaz derece - de kuvvetli cazibesine kapılmış; o- .nun aya kayıptan gelir gibi din- didi liye Dünyayı Dolaştım san üzerine bir şey giyemiyor: Ayak* ta durmanın imkânı yok. Su, eltası- nm içinden havaya sıçrıyor. Diş fır çam kaybolmuş... Pariste bazı cam- Adam başıma yüz p eliyor: Aklıma g ihale ral Fırtınada gmisdiymişşiniz gihi B turan, fırtmaya tutulmuş bir vapur- , ddaymış g'bi, çallkanır duru enizde fırtmaya izlek herhal- de hoş birşey: Parisliler para verip rlar.. “Kaptan köprüsüne çıktım, İnk bakıyorum, algalar güvettenin üzerinden a- şıyor, bacaya kadar çıkıyor. Okyanu” su görenler için, bütün bu dehşeti ha- tırlamak istedikleri zaman, gözlerini kapamaları kâfidir. Öğleden sonra kama benizli denizin uğultusunu dinliyoruz. Ara- da bir kırılan veya bir yere çarpan birsey ses geliyor. Ne okumak kabil, ne yazmak. Sa- de beklemek. Yalnız, firtinaya ir rış etmeden ağır bir uyku uyumak kahil, İki gün, alise ya hükün: gâr vor. Sonra rüz, inleşiyı Folcular; zehirlenmiş fareler gibi yavaş yavaş gm Bi mine Sonra havalar ısmacak... olursa-olsun. her 2: “mat bilme “eyleri ba ça lışmalı. Onun için, kapta r ge minin nasıl idare dildiğini soruyo” rum. hi Kaptan tam bir denizci. Denizlerde çalkana çalkana geçen hayatı onda mütebessim bir yüz bırakmış. Bu gü- len yüzdeki tebessüm nükte tebessü- mü di stihza tebessümü, Denize açıldığımız zaman bana ilk söğlediği, şu oldu: zun bir ra Tam altı “Hayat da uzun dei mi?.. diye düşündüm. fakat bir şey süyleme- dim. Şimdi batak üç talebesi var: İnğiln zabiti, karısı. bir de ben. Mektepte okuduğumuz düsturlarını, hendese davalarını ha- urlamak hizm! Harita ve menkale üzerinde hesaplar yapacağız: hakın, Bayan: şimdi: 20917 Ş. ve 32039» G. de bulunuyo- ruz. Gösterin bakalım bu noktayı ha- ritada, Tanminle seyahat. Yıldızlara ba- karak seyahat. Pergel pları. Ha- rita tetkiki. Dağ ve cereyanlar. > *Kaptan. gâyet ciddi bir tavırla bana bir Den iz si uzatıyor; | — Güneşi ufka getirin bakalım. riyaziye m Kaptan bakıyor 7” — Acemi, ne olacak! Güneşin üç te birini yemiş! “Şimdi gökyüzünü gösteren bir ha- rita üzerinde yıldızları gözden geçiri- k ve Hicişak AyrJar.| oruz. Süreyyalar.,. » Gecede biiları canlı bir vii aa buluyoruz: Onlar, verdi-! saati saatirie gelen sev): ki ii bizim. İçine zaman ve mekânr sidir Zımız'bu hesaplara o kadar dalmışız Çeviren: Wir Gül “ Arai ki hakiki dünyayı Zr di — A! Bugün yun" MN kırmızı? — Paskalya, pe # Parmaklarının ucun yal İğ özgür güverteye çıkıyorum” nım. kâlı ensemi yalıyı gli , Muttarid tıkırtılar: ye gi Telsiz dairesinin kapı” çeşi rum: Başına demir bull vi Mi telsiz memuru telgrel wi kal 0 | el bitince bas" a gülümsüyor: — Tahammül edilme dı bugün. Bir il dari (Bordo) Saygon'u Güvertede gemici sie gri hep “ Güket Par alli gi. Hepsi susuyor: bir 8 bir şarkı söylüyor! i iy Sarışın a için E. Bir alişai A ”. Mall rala iy v den bir 'gramo! esi gel zeri an lik... İplerin ve dar atlıya atlıya gezer yor: Küçükken kayaların zerinden sıçradıkça: Aha ae e havaya kal erdi, çocu uk « deği “üz rip ye K ye lar, ii Sıcak. Gün On altı günlük pir d ğu. Yere basmak al Çiçek kokusunu unut ni iğ Bugün karaya ul edi p Eski bir âdeti w Ml ço k yim. Sabahley irk a6 beşi- 2 na abahm yaka ir ni, eN çıktı. re egisto gel *) ği nüyor: ade. si ki burasını ikinci a ve bu'ismi vermi zası: B Kii « Sanı de Mario Galante den geminin ismin 4 1 Bur e > lek ilk len o yl e pie “dük; Kılavazı Gi) “Arzi, me edenin notu)