GöLrkEmizDE 6 Doğu illerine giderken Yüz yıllık bir şehir Okuma alanında ilerliyen Mersin şimdi bir lise istiyor Anadoluda bir m Mn yapan özel aytarımı Mersinde 1 orta ii 1 has) tahane, 4 hamam, 1 plâj, 1 bele» diye dispanser 3 3 ber 1500! dükkân, 25 kadar lokanta, zi sinema! 6 büyük han, w bd iplik, nebati yağlar, sabun, çivi, un, buz ve çır abrika ve biri bir buçuk ton kaldıran yük arabalarile 65 kadar fayton ve bi- nek otomobilleri vardır. Burada bir şeyi kaydetmeden sana sık sık İstanbul tramvayları- nr HAKİM. ün mevcut olan ve taleb sayısı 500 ze yakınlaşan biricik Halkın büyük dilekle - rinden birisi de bir liseye kavuş- r, O günü Mersinliler büyük «pacaklardır. ileri memleketlere ran şeylerd bir kısmının asfalt oluşudur. Şehrin güzelleşmesi için uray tır, Şehrin ni işi profesör Yan- sen'e verilm Mevcut olan DELİ ilâ - veten yakında asri bir pavyon pılacaktır. Birisi knk) ait o- lan iki genel © son zamanlar- a daha iyi bir hale konularak halkım gece toplantılarma müsait surelte sin ira Beledi- ye son yıllard. fazla itina göstermiş ve hususi fidanlı - ğında yetiştirdiği fidanlarla ti caddel bezetmişt ye * Vilâyet bu yıl modem bir ilk mektep yapacaktır. Mersin yeni bir şehir olduğu için, burada eski anıtlara rastla - namaz, Söylendiğine göre bundan Yüz yıl kadar önce Mersin Toros- lardan raga rem ağaç il ürünün ve bir m hayvan- arın m yeri a vakitler, ei eğ batak andık kö yvanlar veya satılık canlı malar ye Kis ir rağ i yüzerek deniz kıyı gelir | yüklerini, iri yane bek: | liyen yelkenlilere boşaltırlarmış.. i Şimdi bu bataklığın üstünde mo- e biridir. Fakat, Trahom burada o kadar salgın değildir. kaynana dillerini burada görsür- ler.. Mersinde yetişen portakal ve limon çeşitleri de epeyce çoktur; Ankarada; ve İstanbulda; (Mer- sin yafası) adiyle satılan Mersin, çekirdeksizi, Mersin göbeklisi, tat- k portakal, çekirdeksiz dilimi, kan poytakalı. ğikidekli dilimi, yere 5 dilimi enini a ürünün KP teşkil eder. En makbulunun da dalina var, çekirdeksizinin henüz tecrübeleri yapılmaktadır... re arda ta sale olmak üzer: iki cinstir; dört m ve adma (Yediveren) bile portakal renkli bir limon çeşidi de pek revaçtadır. Burası öyle bir memleket ki; yılın sekiz ayı bahardır. İlk teşrin başlarında burada (Ful) gülleri açar; ful pokerde makbul olduğu kadar, burada da makbuldür. Ar- ber dedikleri ve bizim Ankara a- ali pek pese RE ın a la çekten bu kokular pek nefistir. Mersin, binalarınm hususiyet. leri, onların kâmilen ke: olmaları ve damlarının kiremit - le süslendirilmesidir.. Hemen her evin bir bahçesi vardır. Hastaha- ne, kışla caddeleri şehrin en gü - caddelerindendir. Denizden Mersine gelen bir dostum anlatı- or: — Mersinin denizden görünen moramanm muz dayıyan koskoca Torosların heybetli y: yılışları insanı şaşırtan bir güze'- lik arzetmektedir. Zel Jandarma genel komutanlığı Ankara m komisyonundan: ve bir kilosu olan a) kilo kloridrat dö kinin *i sant (15) de satın alınacaktır. Filir, Eksiltmeye girecekler (348) veya banka mektubunu eksiltm. Jan andarma Genel Komutanlığı Kurağındaki Komisyona yiblüleli | (46) na (31) otuz bir lira fiat biçilmiş açık ri b ile 27/1/936 pazarte- Şartname parasız komis; lira (15) kuruşluk ilk teminat mak. e gün ve saatine kadar Ankar nİgmm Bilr m'siniz? mma Ni Ç / 7 RE STİ EİD) M sufirl Misafir duvardaki saate baka- rak sordu: — Saatiniz doğru mu? Ev sahibi: — oil yar, dia hatta biz bu yüz den o isafir,, adını verdik. Saate bi yeğ imize “misafire bak, ie eli ve kekeliye ke- keliye: — Anlayamadım! dedi. Ev ve anlattı: saatde MAN ler gibi, soral sayıyor Pi n dul Babası kızına sordu: Kızım! Büyüdüğün zaman annederi dul olmak hepsinden hayırlı. Bahşiş! Garson müşteriye yaklaşarak: üsaade buyurursanız, dedi, ami takdim m i? Müşteri hayret etti — Fakat, dedi, din yemek ye- medim ki? Garson ilâve eti — O halde dem bahşişi lütfe- dersiniz? — Neden? — Çünkü lokantayı kapamak üzereyiz! Ne kadar güzel olacak! Çirkin bir kadın bir ressama yağlı boya resmini en çok güzel olaca- ğını umuyorum. — Şüphesiz bayan, size benze- öiiyeliki kadar güzel olacaktır. Da e her zamanki 7 heel ir iyki Kadın — ii tahammül edilmez ol. dun. Ben buna dayanamam. Dedi. Koca omuzlarını kaldıra- rak cevap verdi: — Pekâlâ öyle ise. Bunun kola- yı var. Babanın yanına gidebilir. sin. — Babamın öldüğünü bilmiyor musun? — Biliyorum! 1 — Yıldız sarayı kimin tarafın-| a v — 1227 a A dan sisli sonra mmm bü yültüü. 2 — Telgraf ne vakit icat edildi?) — 1791 de. 3— beki ilk, sergi ne va-l zi açıld —ıI vi “iler arzu bir ihtiyaçtan birl ve im bir ıztırap- ın doğar,, sözünü kim söyl P ii — Şopenhavr. 5 — Rönesans devrinin en bü yük heykeltraşı kimdir? — Mikelânj YENİ SORGULARIMIZ 1 — Maden kömürü ne vakit icat edildi? 2 — Fatih nerede gömülüdür? 3— bi ii zamanında ne isim verilmi Si KN 5 — KURUN 10 11. KANUN 1925, yan Azanı teneşir pâklar(atalar sözü) Yazan: Ekini Muhtar Alus Kırkından Sonra | | Onlarm verdiği ilâçlarda ona- mısın dese bari.., Lapalar, har dallr, afyon ruhları, morfin fitil - leri boşuna... Bursanın çeliklisi, kükürtlüsü, eşek terleteni de ha- vacıva... Taz civan yaşta, 27 sinin içinde gür- leyip gitmişti. Hülâsası, Hacı Bey, karı yüzü görmemiş gibiydi. Şimdi bu zata acınmaz mı? İçleracısı bir adam mi?.. Kendisi etli canlı, yunu çıkaracak bir erkek de... Helâlından yana talihi yar de- gilmiş, nasibi yarım bir kadına dü ahirete ii ği Râbia; Râbia « Oğlansa Muhittin; Muhit - ü bk in adı. ıma Râbia diyen yalnız ai le Anne annesi, komşu beye Rabiye diye ölme Râbia adam oldum olası anne si gibi zayıf, nahif, çelimsizdi. Geç yürümüş, kemik hastalıklı sübyanlara benziyordu. Büyük ka- falr, limon sa göğüslü ei müş, bu acınacak hale girmesine belki de o sebep ol RE u. anne hanım, torunu da- hi ii kken ve memedeyken, gözle kaş arasında parmak par - mak bulamaçlar yedirirse biçare- nin karnı şişmez, sıska olmazda ne olur? Peder efendi iri illetine e müptelâ a kay - a hanımın 0 tralile bezi iğ Yavrucuğu si bucağa çe kip ağzına trka basa çiğnemikler sokarsa ik fıkaranın yüzünde renk kalır mı?... Bacacıklarınm arasma koca pamukluları doldu- rup kundağını da ire gibi se rer, senesine kadi und çıka; rmazsa N barik Sahin mr beklen Râbia bkm geç yürümüş, dört yaşıma kadar emeklemişti. ii de söylemiş, bir türlü doğr: rüs lâf etmeğe alışamamıştı, iz ları (ve) okur, e me yum!... yemem!...) (Hoyoz Me. Sie - yim...) diye konüşurdu. Hâlâ di- lini banana im k hülâsasını, kı- şm iie yağını an kaşık içtiği halde gene rengi balmumu, 23 g — Sağır mii BE — Hughes, neyi icat etti (146) | Ön üçünü atlastn bak nasıl geli - > aleme iş lâzım! o | Konu komşu herşeyi bırakmışlar Râbianın kaygusuna düşmüş aze, bir masumcuk bırakarak | denilmez sağlam ve sıhhatli, taşı sıksa su- ei çile çekmekmiş, mler alnma | lerdi EA her kafad lan bir ses çıkmış, üstü- ne titriyen babacığr teselli edil «© miş, o on dördünü geçtiği e ne gelişmiş, ne il ne de fıstıklar gibi olm e işlâzım. Konu kom; e. bırakmışlar, Râbiann kay Şu gusuna düşmüşlerdi, Her gün, her saat —— anasına msalintlardi aha cezve mangala sürülüm ken, sekle tellendirilmeden, İ hahuna karşıdan bir a So: püklüm pinekleyen kızcağız işa - retle er bir fısıltı: a ire Kir vakti 3 gali kon: hanım u. Kocaya vermiyecek misin? a mi balılar İğ m enin ini kura sağ e. gn A gn, mu. ğ edeceksiniz a nl Vallahi günahtır, vebalı e; Allah ei zı değildir. Bizim bildiğimiz, Ha. cı Bey Allahtan korkar, Ne'oldu buna mile ve mı yoksa? i Bahis ateslenmeğe yüz tutun- ca Râbia ” bahara ile dışarı Sa: arkalarından, anahtar deliklerin. den kl Iâfları dinlerdi. ada yarış sıvırya. Meselâ birinden biri kavrukluğ birtar ge prote: pala, bir. yaşıma daha girdim, Galiba sen de bozmuşsun, iileir