Goca Bütün Bir günü, hattâ bir ge anma ir kırk frangı ie ilâve etmek lecek? mi lâzım gelec Dişimden Ke ndan dr ğım sayısı mahdut al yanlızlıktan kurtulmak için feda ettiğim halde, nihayet elim böğ rümde mi kalacak? Ben de, me yusiyetten mi;“her nedense çok lmuşum. Bir de bak” Viktor Hügo meydanında bulu nacağım. Üzerimdeki mavi tay yörden beni tanıyabilirsiniz. Ötekisine de böyle çevap ver” dim: Pi ü Mayo istasyo nuna m vi bir elbise gi yinmiş ol 1 Birinci aşk randerum Scosso ile oldu. Bir gazino: asi da bul ık. Int gelmiş bir çok baylarla dolu idi genç idi ni görünce ayağa a kalktı. Demek ki mezi bu çizgili baydı. Seslen' rü 1, bre buraya geliniz... a va Konuşmaya sare — Sö e Garson; O gel!.. A ısmarladı. Son ra aramı üren ir sü” ye otomobiller geçiyor. bazıları duruyor, içinden e © bay çıkarâk irade bi ket alıyor, tekrar ımobi line Gi nip gidiyordu. Baslar ne de ca yakın insanlardı. Fakat gel, edi lim ben bunlarm hiç birini tanı mıyordum. Ah, biraz tanı dım, hiç olmaz bir tanesile evlenmenin bir yolunu bulacak” tım. Çizgili adam iğ Seni 2m son kararı v. olacağını ogi si dudaklı oyna mek ki... e söyleyin ba” Ti, ilmik ki evlenmek isti yorsunuz? ize gülerek cevap ver Gene süküt elemi Bir kıla” vasıtaşile evlenmek pek ho şa gider bir şey değilse de, böyle| arıyor. Yas €, ka bul edilecek şeylerden değildi. Ne olduğunu, tabiatini, ahlâkını, temayüllerini bilmediğim bir ya bancı ile ölünceye kadar hayat arkadaşlığı etmek kadar akılsız ca bir hareket tasavvur edilemez di. Fakat ne yapayım? Bundan başka bir çare bulamadım. Müs takbel kocamın dilsizliği devam ediyordu. Söze vesile olsun diye dedim ki: — Dans etmesini sever misi ") sesine do; —B “İ tın gibi apaçık nmek istiyorum 4 WENENEM azan: Odet Pannetiye Çizgili adam iki parmağile ia şap! biraz sportme: Ooh, çok eni Hiç olmazsa "| bir konuşma mevzuu çıkmıştı. ' iş al ngi sporu yapıyorsunuz? — Şey.. yani.. hususi bir inti sabım yok. ii şöylece sprotmen.. tiyle İsveç ME iünde jimnastik ya- pıyordum... Ha, şunu da söyliye - yim: Yani işini de e : dum. Meselâ... Hem, şey... letle de gezerim. Nasıl siz ik ları sever misiniz? O, bu: ran erken ia iğ da yabanc! şı Frsn- sızları teşvi! vik ik için var kuv- vetiyle bağıranlar ve bütünişi bundan ibaret olanlar arasında bu “Sportmen” i örü yordum. Sualine kar mek mecburiyetini hissedince ds. dim ki: — Sporu sevmem değil, yaln:z yüzme öğrenmek için salım li) bunu hiç öğrenemi - eceğimi, suyun vücudüme pek a tesir yaptığını söylediler de... O, omuzlarını kaldırdı, güle - rek: — Adaaam, bunlar hep uydur. ma şeyler Be ve tırnaklariyle ensemi kazıyordu. Sonra devam — Gene görüşeceğiz, değil mi? Ha, bak ben açık konuşurum. A). Bana “Yağlı ka - falı,, derler. Benimle birleşmek is- ter misiniz? Birleşiriz. Oldu gitti. Sanki ne? Vilâyette akraban mı var? Bırak onları bir târafa. Ben doğramacıyım. Şimdi buhran var kadar da değil. Sonda, ktım. Sanki ne? başından atamaz Bu akşamı sende geçiririz. Böyle daha iyi anlaşabiliriz. Ha, konu- şuruz, eğleniriz. Sanki ne?... Ben bugüne kadar üzerine toz namusum »- rmet eden ka- pıcıdan Key Bunlara da ce- vap ver — kei geniş mezhepli bir ada- mım. Sanki ne? Bir dostunuz ola- cakmış, varsın olsun, hiç aldır - mam. bu söze itiraz ettim. Anlama- yl sibi yüzüme baktı: eki, amma şimdiye kadir ii iağimentl ettiniz? Ha? rtık bu adamın istediğim ği olmadığını anlamıştım. Za - ten e görüşte de bunu hissetmiş- “| Alman EKONOMİ Ziraat işçilerinin vaziyetleri z kanunu lâyihası, Kamutay- “da bir encümen tarafından tetkik edilmekle Fakat kanun yalnız endüstri işçilerinin vaziye- tini tanzim etmektedir. Ekonomi Bakanlığı iş bürosu, ziraat işçile- rinin de vaziyeti hakkında tetkik. ler ği İş bürosundaki Bay Oskur Wigert Ziraat işçilerinin kesif bulunduğu Ada - naya gitmiş ve orada tetkikler yapmıştır. Evvelce de işaret etti - ğimiz gibi Adanada yalnız pamuk tarlalarında 50 binden fazla işçi çalışmaktadır. Bunların iş alma ve çalışma usulleri pek iptidaidir. Ötedenberi halk taamüllere bağ . lıdır. Meselâ; Adanada pamuk tarlalarında çalışmak istiyen bir köylü, doğrudan doğruya iş bula- maz. Burada iş verenle, iş alan a - rasınd. bir rol yapan elçibaşılar vardır. Elçibaşılar a - meleye iş ee arada bir ko- isyon alır ve ameleye ağır faiz- le ödünç para verir. Bu münase a tesiriyle tarlada on bir at kazma vuran bir ziraat işçisi Sile geçirdiği parayı çok defa faizcilere kaptırır. eli boş olarak dön: Gene köyüne nan pamukçul melenin bu vaziyeti hakkında çal münakaşalar olmuştur. Hattâ Sıh- hiye müdürü yazdığı bir raporda, ziraat amelesi arasında trahom hastalığının arttığını, o ameleye mahsus evler ve-hususi hastaha - ne yapılmasını ileriye sürmüştü. Milletler cemiyeti iş bürosunda çalışan ve bu sahada beynelmilel şöhret alan Oskar Wigert'in Ada- nada yaptığı tetkiklerden iyi neti- celer alınacağını ümit ediyoruz. Öğrendiğimize göre, ilk yapı- lan tetkiklerden Adana ziraat a- melesi için iş büroları see) anlaşılmaktadır. Bu bürolar ii renle alan arasında mutavassıt ol oyniyan elçibaşıları ortadan kal - dıracaktır. Elçibaşılık iptidai bir istismar- Jâtince cılıktan başka bir şey değildir. Başka memleketlerde olduğu gibi, bundan sonra iş arayanlar, işçi çalıştırmak istiyenler bu bü- lerdir. Bü- Ususi idarelerine “. suretiyle idare edileceği söy- lenmektedir. Türk S— KURUN 311. KANUN 195 —m “Ulus,, un dil yazıları rr amm m ie) mam A ile indo - öropeen ve semitik diller arasında mukayese LUNE Dietionnaire etynologigue de v langue Française (11 adlı kitap- a “Lune,, kelimesi hakkında şu izah vardır: .. Latin: Lüna; conserv€ par- toj e telin edam ol “Lüna”, an- cien ln luna, sauf le picard gui dit e “Tuna” “proprement la hamse” Rin ktir, Klemen'n yine lâtince “lüc,, sözü ile bağlılığı vardır. a Meşin < luminew; esastan. Gelairö,, demektir i “lamiğre Pa spöcialement lumiğre du jour” demektir. Keli- menin ri. lâtince lâmen, - inis,, sözü ile de alâkası vardır. Bm a manası, “tn Men dei mektir. tince, “Gclairer,, demektir 12 Sümercede “lune,, kelimesi için epi işaretler meyanmda, “gil, sil, zil, ve “ah uğ,, vardır. (3! Bunlarda, Miri güneşle alâ- kadar olduğu gö: dece “il,, sözü de bu dilde ei manasma yele ye tedir. e” kelimesinin mi olan lâ tince “ldna, yi, Güneş - eori- sine göre analiz edelim. Kelimenin etimolojik şekli şudur: 0. © in © (5) uğ -ul- * ağ Z (0) Uğ Kö tür, di güne- şin Ya anlammadır. (2) Ul: (.-:1), afikstir. m kil “umumüli ik, şümul Jamiyle e rir. 3 u unsur, lâtince şeklinde ii nun üzerindeki uzat- ma işaretiyle pi delen ştir, büra- da ektir; Kendinden velki sözün manasını tamamlar, İN eder ve isimlendirir. (Uğ vs ul 4 uğ — uğuluğ) : mari basta ana VU da- ki vuayyel ile kaynas daki “g,, müet telâtfuzdan düre 2 ek “ulu,, ve “lu,, olabilir. Manası “umumi par laklık., demekti 4) Un: obje veya süjen nin muhitini, en dali sahasını ve ©- rada bir mevcudiy eti işaret eder. ei o oh, “ul,, Je: dir. rr muhitinde (5) Ağ: tecelli eden 'ulu,, sözünün ifade ettiği yalak e — ide NSIZG etrafı günesin. umumi lek ile aydınlanan objenin adıdır. Kelime, kök ve ekleri ve kurulu şu itibarile, tamamiyle türkçedir. Bugünkü Türkçede “lüna,, kar. gl olmak üzere ma gri 7 öm . “la deki “kökün vokal değişi mi ile 2 mıdır: (ağ Sa; 'kkebinde, m güneşin par Yaklığı pre im ; ,, günün parlaklığını temsil bna olduğum mecmuada bir iş defa okuduğum şu ilân var - İ Sumak, anlaşmak demek - tir: Çirkin, hırçın, bir İslâv zevce otuz, vahsice muhte - ris, açık sözlü, ii” Bunu okurken gözüm önünde, kafasını merhametsizce kazımış, kemikli uzun elli bir adam canla- nıyor. Hem kor n, hem emnuniyetimden (| titriyordum. a rm, ei burju - valardan başka sn oktu. İçer- ie hararetli bir mi aşaya tutul- muş iki Siklist a Ü- mitsizlikten canım sıkıldı. Bacak-|: tup larım bükülüyor, yürümek istemi- yordu. Meyüs bir halde çıktım. Ötede gazetecinin kulübesi arka- sından küçük yapılı bir adam çıkı- yordu. Sarışın, mavi gözlü bir a - damdı. Aradığım İslâv bu oldu - ğunu anladım. Tanıştık. Gazete - deki ilân düşünerek onu baştan paz süzüyordum. Nihayet sor - dum — Niçin gazeteye böyle bir ilân verdiniz? — Çünkü ben o ilânın anlattı- ğı maa Nilem. başladım. İnan- Ml anlayınca kuvvetini gös- termek istedi. Elimi yakaladı, var kuvvetiyle sıktı. Tırnaklarım eti - ne batıyor fakat o aldırmıyordu. Evet sert ve sevimli bir adamdı. Ailesi Rusyada imiş, ara sıra mek- önderirmiş. Bir tayyare fab- rikasında çalışıyormuş. — Ne tuhaf, diyordu, ilânları- O kadar nazik, o kadar cana yakın görünüyordu ki, ilânında yaptıği yalancılığı dünyada affet- m. B ilânıma da ce- ğim halde günler ve haftalar, ay- lar geçiyordu. Bunları birer yi yazıp uzat- mak istemiyorum vu: nu söyliyeyim ki lena kü - çük ilânlarla ısmarlama evlenmek istiyenler daima bu âkıbete düşe- . Yalnız ceklerdir ON eden objedir. “Lunağ,, sözünde obje “ağ, » ile ri ki, 'ürkçede “ağ —ay,, r. Ağay, ana kökle objeyi ifade adan un » sur kaynaşarak “ay,, olmuşutr, ki na,, dan daha şik bir Ağı “Lüna;, kelimesinin orjin . deki “ul,, sözünün, “ağıl,, (*) şeks “Güneşin, ve ayı gi ya” demekti ir, ıİ “hale (aur&e! le), parlak va dei mektir, Sanemlerin Başları, et İda tasvir olunan ziya de denir. Türkler ayın a ki Kaleye “ay ağılı,, ve güne- şin, nin eğe gün via )d vi Mi Idız “Lüna,, kelimesi ri örğininde ana kök yerine kaim 0 dikal kökünnü Türkçede aynı an- lamda olmak üzere Mini, şekli de kul Mi Meselâ: bi — lem — Mdr rmak — ei. e In. — Td rar — | IV. — Ildırım — eek Geli. il menin yıldırım şekli. de vardır.) | V.— Me — iltima ete mek, şulelenme v1. — dez — e keyke b keli- © wn in yıldız şekli di İ —: “7 Tdrim” m ve Salda 3 nu gösteren i işarettir. (1) Oskar Bloch ve W. von Warte. dl burg tarafmdan yazılmıştır. rl (2) Dictionaire yi la e tine, par A. Ernout et A. Mei a (8) Hilaire de Bare nton: ai z des langue: a. ©) Ca ül-fürs; Pavet de Com 5. teille; lala lehçeleri, (©) Musarrihat-ül- Esmas Bila i nı Katı Tercü ümesi; Tür Dili; Büy İ Tof 1. «Cakalay, e z El tı Kes« f teli; Bürhanı Katı Tercümesi; Ang dolu aile a) , Babus pi e z US, ? ğ IV. iman tercümesi (Bursa). KN V Kirkatı Kesteli; Anadolu Tehçes Şi, Kuran tercümesi (Bursa). Nüfus sayımının net celeri alındı R 1935 genel nüfus sayımınm Us mumi neticelerini göstermek ü re istatistik direktörlüğü tail zırlanmakta olan bür sma başlanmıştır. tg li <© > eli sekiz senede 2, 326, 326,961) ea 18,4 derecesinde artmıştır. i dt da dilaikin â an