Bum 5 — EURUN 17 AĞUSTOS 1935 :) (Baştarafı 14, 15, 16 Ağustos tarihli sayılarımızdadır.) r tarafı en güzel sanat eser” lerile sünlenmişi. İçerisinde kibar ti yerlerinde umumi çeşmeler Ebe ki rm yerlerini beğenme" v. ee ae reket edecekmiş, sanki nefes alr- vormuş gibi görünüyordu. Diğer bazı meydanlarda top- lanan halk şöyle bağrışıyorlardı: Bizim takdis ettiğimiz efendi. miz, büyüğümüz ne vakit gelecek ve ne vakit burada kendisini gö- receğiz?,, a takdir ettiği şeyler- 'den biri de nehir üzerine kurul muş olan vazelin kenarına ya- “© pılmış olan geniş, güzel ve rahat, rıhtımlar, daha sonra b nehrin sağına ve soluna kurulmuş olan saraylar oldu. Gene burada öyle büyük bir bina vardı ki içerisinde binlerce yaralı ihtiyar ve muzaf- fer askerler harp ilâhına dua ile meşgul la talğım Babuk ni- iğ et konul öğle yemeği" leceği ül evine ye Bu kadın yanında çok namı bir arkadaşı olduğu halde kendi. idsini'bekliyordu.; Evin her tarafı! »*terhiz”ve Süslü idi. Yemek fevka- lâde Jezzetliydi.. Genç; güzel, ince m 3 > B 5 a pi B B: büti kendi kendine şöyle diyordu: — Büyük melek İtüryel bu ka- > xöre hareket ediyor görünecel AHLAKLAR VE ADETLER Bununla beraber Babuk bir şe- ye daha dikkat etti: Davetli ola” > 9 “ALMANYADA TEVKİF E DİLEN BİR TÜRKÜN Volter'den — a A.U. rak evinde yemek yediği kadın kendisine ie fe vkalâde neza- ketle konuştuğu fazla bir nezaket ve muhabbetle konuşuyordu Babuk burada öyle bir hâkim gördü ki karısının gözü önünde dul bir kadını sıkıştırıyordu ve bu lâübali kadın da bir elini hâkimin boynuna atmış, öbür elini la > güzel ve mütevazi bir genc. mış bir vaziyette yi ya rinci olarak hâkimin karısı sofra" dan kalktı. Bitişik odaya girdi. Burada yemeğe beklendiği halde yetişemediği için geç kalmış olan irektörü ile görüştü, Bu adam çok fasahatle konuşuyordu. Ken- disine o kadar müessir sözler söy- lemişti ki kadın odadan sıktığı zaman gözleri yaş içindeydi. Ya- makları ateş gibi eni Yü rürken müvazenesini şaşırıyordu. Söz söylerken dudakları titriyor- du. O vakit Babuk korkmağa baş- ladr, Sakın büyük melek İtürye- lin olmasın, diyordu. Kendi- sinde ye konuştuğu adamın kal bini ve itimadını kazanmak hassa- < oluğu için daha o gün bu ka- ruhundaki esrarı da anladı. lü kadın kendisine itirafta bulun- muştu Evet, onun genç asılzadeye karşı derin bir aşkı vardı. Fakat bunda hayret edilecek hiç bir ci- het yoktu. Am Persepolisde | he-| undan istidlâl etti 1 vii ii içtimai heyetin yaşama- na imkân yoktu. Kıskançlıklar, | eilaflar, intikam hisleri bütün bu| evleri, bu aileleri altüst edeceği şüphesizdi. Bu evlerde, bu aileler- di ün göz yaşı ve kan akaca- ğı tabii idi. Herhalde erkekler ka” dmlarını ve âşıklarını öldürecek- ler, yahut onlarla kavga ederken kendileri öleceklerdi. Sözün kısası İtüryel bu kadar nizam ve intizamdan çıkmış olan bu gehri mahvedecek olursa çok 1 bir ş ola (Arkası var) m v-cya TE Mehmet Naci Hitlerin sarı askerlerinden beni koru- mak istiyenler “Eve gitme!,, diyorlardı Gardiyan öğle yemeğimi getirme miş olsaydı bu zatla belki daha çok konuşacaktık ve bes çok şeyler öğrenecektim. Elimi sıkarak ayrıldı, iki gün sonra da tahliye edildim. Eve avdetim adeta h mişim gibi ü diyordu. Karım tevkifim üzerine deki hal konsoloshaneye ir konsolos - manyanın sabık niye meseleyi anlatmış, N: nim İsmimi ve tevkif edildiğimi işi - tince sandalyası üzerine düşerek: : — Naciyi tevkif etmişler, mi kün değli! demiş, tahliyem için şu - raya buraya telefon etmiş, sefaret - r devam ederse hükümetimizin de Ke iki ataş se z si bu sefer de bu suretle bir “yan - lışlık,, neticesi olarak (Berlin En müdüriyetinin tam on üç gün m firi oldum. İkinci defa tevkifim hakkında se- e konsoloshanemize birer proto- ikten ei gene eli gibi emin meğgul ol a başladı Mahut Adamin tavsiyesi üzerine Berlindi ay kaybolmağı düşünüyordum. Teşri- minin ikinci günü saat ona doğru is yanik kaç epi m Kaflı «Türk gemicisi “Ne çıkar, kalabalığın iyi işler, boşa gitmez,, diye Bölem: 16 içinde kılıç dahâ haykırdı. alkan kıyıları, solda, sisli bir ha- | va, arkasında belli belirsizdi. Korfu- nun yeşil arı, zeytinli tepeleri, kayalık si hattâ kalesi ve kasa- yakındı. Bu” görü sai genç kızı hattâ T- du. Bir daha Venediğe hiç dönemi. cek, buralarda mı kalacaktı ca ens Li rdo 0 a damdı? Kefalonya iyi bir yer midir? Bunları Ancelodan da sormak ihtiya- cın da uyuyordu. ir kaç adım ELER ufka bakan lar en yürü: — Kap — Büyürünüz Men) ma, iyor! Bunun Bi ei de, sürü İde ka; kara idi. O halile insana korku veri - yordu. Genç — Ne var? Ne oluyor?.. — Bir k sayın Yİ Fakat si ATANIZA ins İ yi olur. Nereye in imana yris O za — Ned in ? Uzakta görünen gemilerden ikisi- nin de birinin arkasında ve diğerleri- önünde beyaz dumanlar toparlan” o telâşa düşmü ncel özmen arasında 5 ii söz do- — ra Barka Korelya bana aydı ve titredi. Kara ver iran Tayfalaın Gali bir sevinç sola Demek ki o mil önde Ve- nedikli idi. Diğeri de şu m r Ka Kartal... Ancelo homurdai Demekki Kara e il t ver - bulu oruz. Bize zararı olmaz... İlerideki kavga kızışmıştı. Şimdi Venedik gemisinin güvertesi karıştı. hâlâ sıkı bir top ateşi açı - yordu. Kara Kartal bir türlü ona yetişe- miyordu. Ancelo biraz sonra Korfuya gir - di. açtım. Tanımadığım telefon çaldı; bir ses: — Vay, seni gene mi tahliye etti- ler! dedi. lefonda bir bildik var De pe rsalar biz gene arar tarar, si" zi buluruz!,, dediler. dı. Derhal hariciye nezaretine de te- müsteşarları m Seianteye meseleyi anlattım. Me- seleyi m ini Von der eylemini a havale e eti o 'ş dakika sonra tek- rar telefon #inekliğimi rica etti. On ika sonra tekrar telefon etim; Bu zat Mn hükümetin giz- himayemi, ği yelkenlerinden |. Kara Kartalla kür e gemisinin de limana medi: enine yen ve rini sağlamdı ai kasarası büsbü - tün Gemi e ei da bir olması il aZ Son nın ili sö ün Burak Reis erer inde tam dört tane Vel mâ söntinini, Mi mıştı. Fakat bunların hepsi de hem eski, hem de tüccar gemisiyd Ne ka- dar topla donatılmi gel el kırık a lima la, par, sah denizin dibine zlar. Se nun son defa ladığı Mk çi idi amma, işte : e ET kurtul ulmuş, a cm ak Reis hele terdiğ özlüğe, kendi lem bi- rinin yale birlikte gü eye öçmesine pek , her halde öcü Meni ağa ant etmiş ti. limanın ağzına geldikleri sı - ir Aiekikikuki gemisini de gördü - Te Kara Hasan Burak'ın omuzuna vurdu — Reisi — Ne var? a de limandaki Ve - nedik kadırgasına mı göz koydun? — Neiyi bilirsin yal. Sahiden gü Sky mal Ar e gemi — Hakkın var. — Şunu Gy çıkaramaz mı - yız? Hemen üstüne er nalım da, söle sapasağlam ele geçirelim. adar isid ele geşirle - or, Baksana to) 1 > çıka; Kalabalığın içinde kılıç dana işler. Hiç boşa gitmez. a Kartal limanm ağzına iyice seklini, içerideki gemilere top atı- mi bei yaklaşmağa başlamıştı yentler de Jimân DERİ za hayran hayran bakıyorlardı. Reisin kolunu tuttu — Kalenin toplarından sakınalım.. Fiyet: Co K1 İleriye doğru bağırdı: — Vardiyan!.. Duuur!. Kürekler durdu. muhafazamı emretmiş, derhal mahal- lenin polis karakoluna iv şa adan talimat almaklığımı sö; Karakola gittiğim zaman o akşa; nöbetçi olan komiser bana şunları söyledi: — İşi biliyorum. Polis enn | doğruda karakola bir suretle haber gönderiniz. Size lâzım olduğu kadar polis gönde- N N Doğru evime geldim. Evimin altın” daki komşu bakkal, sarı askerlerin. sivil polis memurunu görünce kaçtık- im Birkmie Bu sivil memur da evi- rmuş zannederim ki elini kaldı” manik beni Er ei Sini Vi Ta» hat rahat yatmaklığımı rel yet ferah ve müsterih çı m , akşam iyii yedik, ahi rahat vi uyuduk, Ertesi sabah saa' lim Evimin karşısında başka r memu şağı yukarı geziniyordu. eki m baktığımı görünce vt altıda pencere" den Sonradan provaya doğru ilerledi! — Kovala: birinci top, a' dığımız gemiye. dikka AEeseŞi İn rtalın sav vurduğu güllt mâ adım beri tarafı ini bir b zamanda kalenin mazgallâ piş “belki on beş top birden patjfi dı. Burak Reis bağırdı: ştüği çıldı ve oki bekle Fakat Venedik gemilerinin ikisifi de d e sa üyeti yoktu. ağn a eni gemiyi ele geçire ezsek ömrümün sonuna kadar re sızlıyacak: Diye söylen: Deli M e karı: — Fare, deliğini gi Kediyi di liğin ağzında gördükçe yerinden Ki mıldamaz bile. Tuzak kurmalı! — Aferin e Buradan açılaca; gö meyi yerlere eldeceğiz Orada hem şu dik. #0) reği VR vii hem de Vene: resini kei çikarmak için bir çaff iğ Kara Kar al geri döndü. Orta yolla cenuba doğru uzak! N İl CElY“ŞOYTE “düşümiyoran” — Bu belâyı m Fakat aca nereye gitti? A gittiğini ği ha meden elen hiç kımıldan 'enedik gemisi ise bir K3l saat sonra in açtı. Kara Karta Im Akdeniz yolunda dört kir zassiz vurmakta olduğunu; rmek isin Venediğe Vi hel cenul gitmişti. e olarak bir direği / kırıktı, Onları hem kovalayamaz, hefi de kovalasa bile y: yamazdı, Ancelo olup bitenleri a A enyoyo haber vermesini, kiç olmazsa iki üç kadırga daha va tenbih etti. İcap ederse o ye gelinceji kadar brad kımıldanmıyacaktı, (Arkası var) ize doğru telefonumun p. lüyor, geceyi nasıl geçirdiğimi soff ordu. lerim, pek rahat * Mi ya uyuduk. Hiç bir pi dise olmadı!, dedim. Böylece evimin önünde üç gün fi gece bir sivil polis memuru dur Fakat biz de bizim semtten ayrıl ğa cesaret edemedik. Bu noktası evimizin önünd çekilince eşi a korku geldi. Hi lee tindeki mi —. konsolosum tan bizi teselli slm da kabi onların değil daima bii patlıyordu. Bir yandan dolayısıyle bir kaç senedenberi iyi * Söyhemmelerini rica ğa iz daire” 'ence Se v kaldırdı., Deni gülerek ire memuru uzun uzun lee