g5 > iğ Ki ame b vi yanı ulu ormanlar, yaylâlar - “da derili ve meet hani dar, « ancak haznı bir Ta küm sürüyordu. R Racanın bir düziyı para biriktirdiği, haznenin pek dolu ol- ve söylenirdi. ca, Mindapur'a geldiği zaman ime küçük bir kasabacıktı. O, bu kasabayı bir şehir haline getirdi. Sa- Yazan: H. G. Wells # ça hü -| du: 5 Çeviren: H. Varoğlu rim, şimdilik bir bildiğim yok, diyor” du. Gulâm, bir şey bulmaya çalışıyor - — Dalgın dalgın, şarkı e - er aşağı bir yukarı dolaşıp du ruyor, İs den bşkasını düşürme | ? yen ve in hali var. m, rüyasında konuşur gibi idi: Üz nt Tdi burçlarının eteğinde, yassı damlı ker- piç kulubeler çoğaldı: Bir kaç katlı evler yerden itercesine yüksel a) ir tek yerlinin barındığı nok tada şimdi koskoca bir yapi ln yüzü gülmüştü. esli ledikodusu da işte bu me dillere düşmüştü. “© Raça, iri yapılı, uzun siyah sakal - Ir, sarı benizli, kalın du a bira - damdı, Dindar tu. Sert> ti. Şöyle böyle işlerde bile, hiç kimse ona kar: azdı. Hareketle - rinde öyle anlaşılmaz, akıl ermez bir gidişi vardı. , Veziri Gulâm Şah bir uşaktan, bir Şen büyük kumu içük çanı yoktu. Yalnız A - zim Han iümizde bir amca oğlu var- dı ki Tacadan çok çekinir, yalnız tah - ele geçirmi çin Traçanm an önce ölmesine için için düa ederdi. üçük Minapur TACASINI! hazne yapmakla uğraştığı lâfını orta” ya ki attığı belli la iğ beri sa leri raçanım de ıp emin yerlere gizlediği söylendi; sonraları bu yakut dedikodularına e ela r, inciler, el sn liiledel e” lapor'dal li sezi oldular. Gılâm sıkgın — Bir sey, benden sakladığı bir şey | var, diyordu. Azim H. — Daha d. nu söylüyorlar. — Hele üç aydan, o İngilizin geldiği ie hali ye Teke bir giliz. Yaşıma göre nde hiç de İrani yok, Allı kırmızılı saçlı, so - zaman gülüyordu, giderken, r: da birlikte kahkahalar attığını işit - tik, — Bon — Son İngiliz ya bii ya bir ii meri derki bu sidir yapar! adamı söremedilime canim sı. | kaldı. — Giderken avuç dolu altın götür - dü. Ikisi bir müddet sustular. İlerde dö- nen kuyu dolabınm ğı gürül - tü ile kuyunun etrafında sesler, ha - gi tatlı yankılar Mpakığardı. Gu - im yine söze başladı — Bu Vm slip pi ittikten sonra e. Dilinin altında şey var. Yakut! Yakuttan başka ne olmak . ihtimali > ? var; — Demek toprağa gömmüyor. — Gömmüyor amma gömecek, sonra kazdırıp bakacak.. R zan SesSİZ iyorum, amsızri O Ingiliz gelmeden | dar ihtiyar, bu kadar sinirli değil - konuşmadan bir kaç gün sonra r kasa KLM Bir Hi - mp çe derecede büyük bir ei Şi bin güçlükle yerine kadar götü: e e zn Kadircan Kaflı — ileri! Veli Reis “vituldür ileri.. Bunların hepsini öldürmeli. Bunların birini sağ koymayın... Kılıçlar, baltalar, topuzlar biribi - rine çarpıyor, şurada burada bir . omuzların vide düşerek yer varlanıyor, orada bir göğüs ekli deliniyor ve kanlar içinde yuvarla - IYOT.. “Vertedik gemisinin in çıkan okçular, Türklerin üzerine ya; m yağdıriyo! , Levent * lerin u bu yüzden kaikanlarını bi rer ib baş n üstün Ş e başlarını in silâhlarmı kullanmak için ancak sağ elleri serbest kalıyordu. Ymm —Ali > bak. — Sinan... Kara Hasanm yardımır na koş... Çabuk! — İleri!., İleri!.. Vi Diye bağıran Kese Teni ka- rışıyor, bunların hepsinin (üstünde, Ka Veli Reisin gür kumandaları et- rafı titretiyordu. ra Veli her an daha çok coşu - Yolunu, diğer “leventlerden daha önce ia durmadan ilerliyordu. Daha ziyade giderse dört yanını düş“ man kuşatmış olacaktı. Gözünün hiç bir şey görmediği an- laşılıyordu. Her ha in karşısma ka itmel —- Kılıcını sıyır ve erler bi d dö - vüşl.. Diye haykıra: Halbuki mir bir adım bile ilerlemiyor, Türklerin- beş altı misli olan e ileri ordu. di s zi kat Venedik! il de, rte, e len direk ve y ni elden geldiği ka” dar toplamışlar, kça düzgün bir cephe kurmu: Ki 'k başına bu cep- Armenyo bu hal gr yep ye- ğim ve Karakartal bu sol rebilmek için günlerce ve günlere izl dibini boylamazsa benim 2 uğraşarlar. Alla par'da, bu kasanm gö- ik, istas- | yaça hesabına yona yığılmı «Kasayı, ilede ve bir sürü amele” e eli dağa tırman, dırmak ip hi ikirbirlar ii rafından yapıldığı rivayetleri aldı yü- rüdü. (Sonu Yarın) du: — Ben ne öğrenirsem size bildiri - Kadıköyü'nün Romanı 1 ere ldığı zaman herkes içinin al yüklüğüne şaştı. Bunun, İngiltered (1) Racu, Hint prenslerinin ünvanıdır. laştiran Cemil efendi bile onu görün“ | ce durakaldı. Bu kadar da vefasızlık İle mu? Ayol bie senedir nereler - din? Bu, Necdetin hayatında çok za - bei adığı, lezzetini unuttuğu bir zevk oldu. O, Bedriye ile tanıştı ğı Bölem: 77 zan: Safi al Yazan: Safiye Erol İİ e al ” Necdet gişenin yanımdaki küçük | « Yukarıkât büyük gemi oldukça vi e dünyası ile de iri il kay'* stadyom kapısından birdi iki tarafın: kalabalık, hep tanıdık. lar. İlk emiğti. — Senele! bime ahir kuru u ova” frenk çmarları zih zi itden - rüdü: Aşı boyalı klüp binası, stilize | nine nakşolan, dokunaklı bir hatıra e vatanın'gül reisi lapa bulan edilmiş mercan renkli bir tayyare gi | br dost çehreler. Mektep arka -| bir adam gibiydi. Burası, yalnız sev" Bir iki kanat, — İhtiyar | daşı, mahalle atkadaşı, klüp arka -| gili klübü Fenerbahçe değildi, Bura - de'bir ği Eni . Bir sene lıktan sonra bir sı, kaygusi cukluk tıralarının, lıyarak tenis ko; sahadan a; sevgili vücudü böyle bir arada gör “| henüz kanadı kırılmamış genlik e - tahta perdenin kapısından re ki büyük helecan veri - lerinin rengini, kokusunu muhafa* Necdet ona sordu: yor. er Sait Bey golf ii za etmiş bir asudeli s1, bir hu — şeyle e var? ları şii dolaşıyor, peşi öp: ün cenneti idi, — Necdet ği Cimba. Köşede bir li Gi kendi hayatını ikiye böli du: iğ eN de di. Bey oturmuş raket ir ediyor. Rad- 1 v ra. Evvel dediği, Bedriyeyi Aşağı kattaki soyunma salonun! yönün önünde Mümtâz Beyle Hulki evvel (o yaşadığı hayattr. epey hareket vardı. Necdet kapıyı a-| Bey ayakta durmuşlar, makineyi ku" Siki dedi, Bedriyenin ortaya çık - layıp bakır lâ Zekiyi forma” | caklıyorlar. Hayri Celâlle Şakir Bey | tığı günü takip eden zamandı. Aşk, bı sını giymiş old: halde gördü. O- .bir idare meselesini si * mm hay: eri eskiye göre tek bir n yanında tle Muzaffer so -| nirli jesi estlerle müzakere ediyorlar. A- sı bırakmayacak kadar yunuyorlardı. Öyle ya, bugün pazar| rif (Zekinin kardeşi) Saip Beyi he - eğimi Sml arkadaşlarının sa" günü; Bu sene sarı lâciverde | dırıyor. Saip Beyden zel aygusuz maziyi Yi luk kkak. Antrenör) cevaplar alıyor, fakat bu |: ari işim “Ah 'ne olur a Çvenk ellerini çırpıyor, kendine maz, bilâkis hoşa gider. Saki» o“ öyle olabilsem!,, diyordu. — sus tuhaf türkçesile: dada Bu sırada sağdaki odanın. kapısı | — Haydi efendim, haydi' efendim, amman efendim! diyordu. detin etrafını. sardı. Kahve, çay do * açıldı, Burhan göründü! Necdet, te | aver Burhanettin a evlendi. Bu pesine ateş düşmüş gibi irkildi. Bur-| cumda demektir. Kiz 1 velekiz Vene diğe li götüre rek bei oy o eb gözile gördüğü yangından nasıl > lem bir tür çi pa er” iremediği a i şimdi kalamış sanıyı Burak, Kara Velinin hindi ii na vaziyeti görmüş ve kavramıştı n dört yanını sara; 5 VERİ as» kerlerine karşı yiğitçe ve göz açtır” madan dövüştüğü inkâr edilemezdi. hire rp ös arasında bu betsizli mulunduğu bu yamazdı. Burak, geniş ağızlı kılıcını birer şimşek parıltısile savurarak bağır - di 5 e VE ka arkadaşlar!.. Relse!., entler bu a manasını ve deeri anlamışlar: Büyük a hamle in ileriye atıldı 5 43 Ven askerleri sarsılıyorlar, yı” ma ran gin rlardı. yiğit leri ilerliyorlardı. kişiye e de - an Ve e Mi işin yanma Yi ii tepeden n bir ok, başının üstünde tuttu * için cak üç ni daha m Ve li ie lr Sal Handı. urak oi nun ağırlaştığını-'hemen sek Kara Hasanla arkadaşları da on - ların yanlar ia eminiz en boyunca iii bir üsleri. Tikat oluyarda? Yeli ra zl elini omuzlarının - arkasına uzatmıştı. li oraya baktı Bir okun bek iy etse kemi - ği hizasında, müldü- günü gördü. veli ei ni bir ars- lan e m a ndı. m rr hem dö böyle ko- rlardı dı. Hasan İml baktı. Sahi- den onun yüzü sai İşt Befenisi de öörütler, p İ — Rei: landı saldı, — Okla varüli Düşüyor! Cen Bist phe s ştı. — Reis hanettinle > göze gelince selâmlaş- lar, fı 'esadüften sıkılan di * m genler, epirden susti ec” t de zere kalktı. Dier * rı lâcivert fanilâlrran telâşlı yürüyüşüne hayretle baktılar. e dedi ki: nır mısın? mi - ür. ediy bari rdu riyeyi? rı saçlı, uzun bo; İml güzel bir kadın vardı. Hep” lar giyerdi. ei e futası var. Maç-| lara da geliyor! — Ha rl Nesrinle gezerdi. iii ne olmuş? acak, o Il kadın bizim Necdet de yeisiden.Kadıköyden kaç - tı. Ağabeyimle Deni ener hâlâ Bedriyeye tutk: —Al Allam! Bu Neck ismin” de bir em var galiba. Necdetler hep ik mr sayar nedir? Kaç tane Neelet tanı kin değil, oram ya Kadıköyü * müzün e destan âşıkları da yarım düzinesinin. adr. ere Töğleler olsun. Aşık olmak da ne mek sanki? Züppelik. r çocuk, mi üskülü gibi sa- rı Siçli, uzunca burunlu bir: tenisçi, arkadaşının kulağına eğilip: — Arpaları fazla geliyor! Dedi: “uapouğa? a, Venedik askerleri: — Vivaaa!, Diye ha yda Bu onların 24! sesleri idi. Armenyo da sevinçle bi gırıyordu: — İlerif Veli Reis vuruldu. İlet Bunların e öldürmeli. Hiç rini sağ koy; Bu sözlerle kendi askerlerini €! turuyor, Türk leventlerinin cesaret lerini kırıyordu. Hali » İleri! işmanm üstül Bir rl kadar geriye sürm “ei Reis doğrulamıyordu. “Deli elk onu kucakladı. Burf önünü kesmişler, R rn içi) elden geleni yâ; Ba ei bir ma relsin bir k Tun e; ektiler: in ağzmın kenarında pi duğu fere iyice inanmı: nsl ard. Türkl ne kadar azda olsa ümitsizlik vi ve. büsbütün xe ayalmek ps dü dik gemisinden öç .. düşün Hem dövüşüyor, hem de bunu Ea 5 sol Ori cevap verdi: ld BD — düzeltmeliyiz.. verdi: lab e yaptığımız. 7 üre in — Onun ği Ge "övüse dövüşe gidiyoruz... : (Arkası var) Yanlarnıa gelen kendi akranları raber pesten, 15 * ken büyük onları biraz haşladı. Köskös çekildi ler. Necdet; pist kenarındaki yolda yü ca etti. Diyordu ki — Neden beni görece ifrit görmü! gibi oluyorsunuz? köyünüz den, klübünüzden wi kadâl size ne fenalık Bedriye ha nımı sizin elinizden alm: Ben olmasam da o sizinle evlenmef di. 0 e de? * Necdet, bu muhaverenin neticesi?! liğini ike eder gibi yorgun bir t8' vee iri mı silkti , çtığım Saksıda değildir an taallüku yar z nirhan başını eğdi, düşündü. E* Yi sahanın kenarında aşağı Y” karı dolaşıyorlardı. : (Arkası var)